Televizyon veya sahne dünyamızın kimi komik simaları sinemaya pek meraklı. Ekranda ve sahnede boy gösterdikten sonra şanslarını bir sinemada deniyorlar. Komik olmaya komikler de, esprilerini beyazperdeye aynı maharetle taşıyabiliyorlar mı? İşte o kısmı tartışılır.

Bu hafta gösterime “Recep İvedik” giriyor. Koyu Şahan Gökbakar hayranları bu ‘tip’i artık neredeyse ezbere biliyorlar. Sacha Baron Cohen gibi, Gökbakar da TV programının en popüler (ve en potansiyelli) kahramanını alıp sinemaya taşıdı. Gerçi filmin “Borat” kadar ‘özgün’ olduğunu iddia edemeyeceğiz, ama şurası da bir gerçek ki Recep İvedik, sık sık çevremizde de rastladığımız, maçoluğumuz ile asabiyetimizin defolu harmanının bir ürünü ve hakikaten komik bir tip. Hepimizin içinde ondan bir parça olduğu gibi, çevremizde topluma aynen Recep İvedik misali entegre olmuş bir avuç insan da muhakkak var.

Gökbakar şimdilik kardeşi Togan Gökbakar’ın çektiği filmlerle yoluna devam ediyor. İlk filmleri de korku/gerilim türündeki “Gen”di hatırlarsanız. O film de en azından korku filmi yapamamaktan muzdarip olduğumuz bir dönemde vasatın üzerine çıkabilmeyi başarmıştı. (Abi Gökbakar’ın rolünün ufacık olduğunu da pas geçmeyelim) Sinemada kalıcı olmayı bir hayli önemseyen (gerçi kim önemsemiyor ki) Gökbakar, bu iki projenin senaryosuna katkıda bulunarak işin yaratım aşamasında da ‘kontrollü’ bir güç sergilemek istediği sinyallerini veriyor. Muhakkak ki bir gün gözüne kameranın arkasını da kestirecektir, ama şimdilik temkinli ve ağır adımlarla ilerliyor bu yolda. Ya öteki ‘komiklerimiz’ ne yapıyor dersiniz?

Okan Bayülgen

Filmleri: İstanbul Kanatlarımın Altında, Ağır Roman, Hemşo, Komser Şekspir, Oyunbozan, Romantik, Gülüm, Sınav

En popüler işi: Hemşo, Komser Şekspir, Sınav

En iyi işi: Ağır Roman

Bu toplamın içerisinde en ‘oyuncu gibi oyuncu’ isim o. Fakat ne yazık ki gidişatı kariyerinin ilk dönemi kadar parlak değil. Bir dönem “Bu televizyon programlarını iyi projelere kapı açsın diye yapıyorum” derken, artık böyle bir kaygısı yokmuş gibi bir hal ve gidiş sergiliyor. Son yıllarda elle tutulur tek bir rolle karşımıza çıkmadığı gibi, performansları da insana dudak büktürüyor. “Romantik” zaten tatsız bir Sinan Çetin şakası gibiydi, şimdilik son filmi olan “Sınav”da ise rolü konuk oyunculuktan öte değildi. Şu sıralar televizyona verdiği ara umalım ki onun için iyi bir dönüş bileti olsun.

Ata Demirer

Filmleri: Neredesin Firuze, Vizontele Tuuba, Kısık Ateşte 15 Dakika, Osmanlı Cumhuriyeti

En popüler işi: Neredesin Firuze

En iyi işi: Neredesin Firuze

Şu sıralar Gani Müjde’yle yeni filmleri “Osmanlı Cumhuriyeti”ne son rötuşları yapmakla meşgul. O da sinemada temkinli yol alanlardan. Ezel Akay’ın da ilk filmi olan “Neredesin Firuze”de, performansıyla filmi onca usta ismin elinden adeta ‘çaldığı’ kimselerin gözünden kaçmadı. (Ki Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Cem Özer’i ihtiva eden bir filmden söz ediyoruz.) 2003 tarihli o film Demirer’in de artık iyiden iyiye parladığı bir döneme denk gelmişti ve iyi bir başlangıç noktasıydı. Doğrusu, her ikisi de birbirine yakışmıştı. Ondan sonra “Vizontele Tuuba”da küçük bir rol ve dibi yanmış bir proje olan “Kısık Ateşte 15 Dakika” geldi. TV programı da bir köşeye çekildi. Amma velakin muhtemelen Gani Müjde’nin “Kahpe Bizans”tan sonraki ikinci filmi “Osmanlı Cumhuriyeti” vesilesiyle dönüşü ‘muhteşem’ değilse de, ‘muhteşeme yakın’ olacaktır.

Yılmaz Erdoğan

Filmleri: Vizontele, Vizontele Tuuba, Organize İşler

En popüler işi: Vizontele Tuuba

En iyi işi: Vizontele

Akranlarına göre yönetmenliğe en çok heves eden ve geride bıraktığı üç filmle de bunu enikonu kıvıran tek istikrarlı isim şimdilik. BKM’de büyük bir ahenkle yıllardır çalıştığı bir ‘oyunculuk klanı’ var ve doğrusunu isterseniz onlarla birlikte hem eğlenceli hem de kaliteli ‘izlence’ler sunuyor bizlere. Lakin yönetmenlik konusundaki iddiasını özellikle en kuvvetli yönü olan kalemiyle de desteklemesi lazım. Üç filmine de bakanların ortak görüşü, onun kadar satırları kuvvetli bir yazı adamının, iş senaryo yazmaya gelince acemice hatalara düşmesi. Hâlâ en iyi filmi ilk filmi ve bunda bizleri Türkiye’nin güneydoğusuna götürdüğü yolculuğunun barındırdığı özgün lezzetin payı büyük. Komedi yönünü beyaz perdeye başarıyla taşıması ve “Organize İşler”de “Vizontele” serisinde yaptıklarından kaçınmaya çalışması, yani izleyiciyi farklı yollardan güldürmenin peşinde koşması en azından kendini tekrar etmekten kaçındığına güçlü bir delalet. Ondan çok daha yaratıcı işler bekliyoruz.

Beyazıt Öztürk

Filmleri: Nihavend Mucize, Dansöz, Sır Çocukları, O Şimdi Mahkum, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü

En popüler işi: Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü

En iyi işi: Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü

Genelde programı vesilesiyle filmlere konuk oyunculuk kontenjanından dahil oluyor. Ama aslına bakarsanız buradaki toplama biraz göz atınca Okan Bayülgen’den sonra ilk filmi bunca eskiye uzanan neredeyse tek ismin o olduğunu fark edersiniz. Atıf Yılmaz’ın “Nihavend Mucize”sinde Türkan Şoray ve Haluk Bilginer gibi iki ustayla karşı karşıyaydı 1997’de. Ondan sekiz yıl sonra yine Bilginer’le, bu kez Ezel Akay’ın ikinci filmi “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü”de bir araya geldi. Türk gölge tiyatrosunun iki kahramanından Hacivat’ın kostümü onun üzerindeydi ve ne yalan söylemeli Beyaz bu rolün altından kalkmayı beceriyordu. Ne var ki, bu listedeki pek çok kişinin tersine, sinemayla ilgili hayalleri hep mütevazı oldu ama fırsat verildiğinde de bir karaktere bürünmekte zorlanmayacağını göstermeyi bildi.

Cem Yılmaz

Filmleri: Herşey Çok Güzel Olacak, Vizontele, G.O.R.A., Organize İşler, Hokkabaz, A.R.O.G.

En popüler işi: G.O.R.A.

En iyi işi: Hokkabaz

Hayatta hiçbir şeyi ciddiye almıyorsa da, hiç değilse sinemayı alıyor. Stand-up gösterileri sayesinde büyük bir yetenek olduğunu kanıtladığı yıllarda, 1990’ların sonlarına doğru ilk senaryosu “Herşey Çok Güzel Olacak”ı yazarak ve projede de oyuncu olarak yer alarak iyi bir start aldı. Yılmaz Erdoğan’ın iki filminde de kısa rollerle büyük sükse yaptı. Hele “Organize İşler”deki mafya babası Müslüm Duralmaz’la Sinema Yazarları Derneği tarafından En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday bile gösterildi. Kazanamadı ama gene de işi şakaya vurmaktan ve sinemada sonuna kadar mücadele etmekten vazgeçmedi. “G.O.R.A.” müthiş bir gişe başarısı yakalayarak onun yıldızının parlaklığını iyiden iyiye ispatladı. “Hokkabaz”la yönetmenliğe de daldı Ali Taner Baltacı’nın yanında. A’dan Z’ye eksiksiz bir yol filmi idi bu ve bir illüzyonistin komediyle soslanmış dramını anlatması bakımından da ona cuk oturan bir projeydi. Şimdi “G.O.R.A.”ya bir devam filmi çekmekle meşgul. O harflerin açılımının ne olduğunu hiçbir zaman doğru dürüst ifşa etmediği gibi, “A.R.O.G.”un da ne manaya geldiğini bilen birilerinin çıkması pek mümkün gözükmüyor. Fakat projenin şekli şemali belli. Arif bu kez Taş Devri’ne gidecek. Aralık ayında vizyona girecek “A.R.O.G.”un “Alien” filmine saygı duruşu niteliğindeki teaser fragmanını pek çoğunuz keyifle izlemiş olmalı.