Duygu, insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerden biridir. Duygular bir anlamda tehlike, acı, kayıp, hedeflere ilerleme gibi sadece akla ve mantığa bırakılmayacak konularda bize yol gösterir. Duygu (emotion) sözcüğünün kökü "motere"dir. Latince hareket etmek anlamına gelen fiile "e" ön eki eklendiğinde anlam, uzaklaşmak olur. Bu da her duygunun, bir hareketin başlangıcı olduğu anlamına gelir. Mantığı ise "Bilginin yapısını inceleyen, akıl yürütmeyle doğru veya yanlışın ayrımını yapan disiplin" olarak tanımlayabiliriz. Bu tanıma göre doğru kararlar alabilmek ve iyi sonuçlara ulaşabilmek, mantıklı düşünmekle olabilir. İlk bakışta mantık her şeyi çözer gibi görünse de durum biraz daha karmaşık. Yani hayatın akışını sadece mantığa bırakmak bir rallide aracın pilotunu yardımcı pilotsuz bırakmak gibi bir durum bence… Çünkü sadece mantıkla alınan kararların sonradan çok da iyi sonuçlar vermediği görülmüştür.
İş seçimi yaptığınızı düşünün! Sadece maddi faktörleri göz önünde bulundurup bir işe girmek ilk bakışta mantıklı gibi görünür. Aslında bu durum biraz da o kişinin işinden ne beklediğine bağlıdır. İlk başta girdiğiniz işin sadece maddi getirisi sizi tatmin edebilir. Fakat bir müddet sonra duygusal bir boşluk oluşmaya başlar içinizde. Bildiğiniz gibi bir işte duygusal tatmin son derece önemlidir. Çünkü işyeriniz ömrünüzün neredeyse dörtte birinin geçtiği ve aynı zamanda paylaşımların yaşandığı bir yerdir. Bu süre göz önüne alındığında duygusal faktörlerin rolü hiç de azımsanmayacak kadar fazladır. Kaldı ki, kuru bir mantıkla bu tür kararları alan kişilerin ne denli pişmanlık yaşadıkları aşikârdır. Aynı şeyi eş seçimi için de düşünebilirsiniz. Hani bir zamanlar popüler olan şu mantık evliliği konusu vardır ya… Adına sözleşmeli evlilik demek belki de daha doğru. İki insan düşünün ki kuru bir mantıkla bir araya gelmişler ama arada ne duygu var ne de uyum. İşin ilginci, her şey mantığa uygun gelişiyor. Anlaşmazlıklar başlıyor, mantıklı; kavga ediliyor, mantıklı; şiddetli geçimsizlik var, mantıklı; boşanma davası başlıyor, mantıklı ve boşanma… Evet, o da mantıklı. Yani mantık evliliği başlarken ne kadar mantıklı başlıyorsa, biterken de o kadar mantıklı bitiyor. Bu kadar mantıklı bir işin nasıl oluyor da sonucu hüsranla bitiyor, o da işin ilginç tarafı…
Akıl ve Kalp El Ele
Sosyobiyologlara göre duygularımız, zorluklara karşı bir hedefe doğru ilerleme, eşine bağlanma ve bir aile kurma gibi yalnızca akla ve mantığa bırakılamayacak durum ve görevlerde bize yol göstericidir. Bu cümleden şunu çıkarabiliriz: Bir aile kurmada bize yardımcı olacak sadece mantığımız değil aynı zamanda duygularımızdır da… Her duygu, bizi insan hayatında tekrarlanan güçlüklerle baş edebilecek şekilde yönlendirir. İnsan doğasını, duyguların gücünden soyutlayarak kuru bir mantıkla anlamaya çalışmak, eksik bir anlayıştır. Düşünün ki diğer canlılardan farklı olarak duygularımızın bilincindeyiz ve onları ifade edebiliyoruz. İnsan olarak ne kadar şanslı olduğumuzu düşünebiliyor muyuz? İşin ilginci bu duygularımızı, mantığımızla da birleştirebiliyoruz. Sadece duygularımız olsa ve mantığımız olmamış olsa bu durumda sadece duygularımızla hareket eder, hep duygusal kararlar alırdık. Tam tersi, sadece mantığımızla hareket etmiş olsak hep mantıksal kararlar alırdık ki bu da yine sonuçların iyi olacağını göstermez.
Sadece mantığın yetmediğini düşünecek olursak, yapılan işin de eksik kalabileceğini bilmemiz gerekir. Mantığın ve duyguların birleşimine "Duygusal mantık" diyorum ben. Öyle görünüyor ki, bir karar alırken sadece mantıkla alınan kararlar yeterli olamayabiliyor. İşin içine duyguları da belli oranda katmak gerekiyor. Yaşam sadece mantıkla veya sadece duygularla alınan yanlış karar örnekleriyle dolu çünkü. Hayatımızın her alanında hem duygularımızı hem de mantığımızı, kısacası duygusal mantığımızı kullanalım diyorum.
Yazan : Ayhan Yılmaz