Bir kaç kez evlenenleri kızdıracak yazı
Güneş gazetesi yazarı Ahmet Çavuşoğlu'nun "Bir kaç kere evlenenler" başlıklı yazısı başından birden fazla evlilik geçenleri hayli kızdıracak cinsten...
Güneş gazetesi Ahmet Çavuşoğlu'nun bugünkü köşe yazısından bir kesit
İsterseniz ilk önce şu ampül hikayesini bir hatırlatayım;
Efendim iki arkadaş otururlarken bir elektrik ampulünün ağıza sığıp sığmayacağı hakkında iddaya grimişler, biri ampulü ağzına sokmuş ama dışarı çıkartamamış, arkadaşı onun ile alay edip 'Bak ampul nasıl çıkartılır!' diyerek ağzına bir ampul sokmuş ama o da ampulü ağzından çıkartamamış.
İki kafadar bir hastahaneye gitmek üzere bir taksiye binmişler. Taksinin şoförü, derdini zar zor anlatan bu iki arakadaş ile bir güzel alay etmiş ve onları bir hastahaneye götürüp bırakmış.
İki arkadaş doktorun gelmesini beklerlerken hayretler içinde odanın kapısının açılıp, onları hastahaneye getiren şoförün ağzında bir ampül olduğu halde yanlarına geldiğini görmüşler.
Meğer şoför de bakkaldan bir ampül alıp çıkp çıkmadığını denemek için ağzına sokuvermiş.
Şimdi gelelim benim 1970 senelerinde şahit olduğum hadiseye;
Arada sırada bahsettiğim eski arkadaşlarımdan Ahmet Kozanoğlu, o tarihlerde Erdemli'de yaşayan bir doktorun Kızı olan Köysel ile evli. İnanılmaz yaramaz bir oğulları var, Uğur Kozanoğlu. Annesi, biraz nefes alabilmek için bu Uğuru, her fırsatta Erdemli'ye, anneannesinin yanına yollar.
Bir gün bu Uğur bahçede azarken bir ineğin çıldırmış gibi koşuşturduğunu ve çifteler attığını görüyor. Anneannesine ne olduğunu soruyor, kadıncağız da 'Aman evladım bu bahçede çıldırtan bir kaktüs var, içindeki sütü eline süren veya ağzına sokan insanları çılgına çeviriyor, bu inek aptalı da arada gidp o kaktüsü ısırır, sen sakın o kaktüse dokunma emi!' diye tembih ediyor.
Ama Uğur bu, hiç durur mu, daha kadıncağız lafını bitiremeden doğru kaktüse gidiyor ve dikenlerin batmasına aldırmadan kaktüsü bir güzel ısırıyor.
Durun daha bitmedi, Uğur acılar içinde kıvranırken, anneannesi ne yapıyor dersiniz?
Evet o hanım da gidiyor, İnek ve Uğur'dan sonra kaktüsü o da ısırıyor.
O gün bu işi neden yaptığını sorduğumda da bana şu cevabı vermişti 'Yahu hep bu kaktüs çıldırtır derler, bir de ben deneyeyim dedim!'
Bana bütün bu hikayeler, üç dört kere evlenen insanları hatırlatıyor!
Ahmet Çavuşoğlu - Güneş
Köşe yazısıın tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Güneş gazetesi yazarı Ahmet Çavuşoğlu'nun "Bir kaç kere evlenenler" başlıklı yazısı başından birden fazla evlilik geçenleri hayli kızdıracak cinsten...
Güneş gazetesi Ahmet Çavuşoğlu'nun bugünkü köşe yazısından bir kesit
İsterseniz ilk önce şu ampül hikayesini bir hatırlatayım;
Efendim iki arkadaş otururlarken bir elektrik ampulünün ağıza sığıp sığmayacağı hakkında iddaya grimişler, biri ampulü ağzına sokmuş ama dışarı çıkartamamış, arkadaşı onun ile alay edip 'Bak ampul nasıl çıkartılır!' diyerek ağzına bir ampul sokmuş ama o da ampulü ağzından çıkartamamış.
İki kafadar bir hastahaneye gitmek üzere bir taksiye binmişler. Taksinin şoförü, derdini zar zor anlatan bu iki arakadaş ile bir güzel alay etmiş ve onları bir hastahaneye götürüp bırakmış.
İki arkadaş doktorun gelmesini beklerlerken hayretler içinde odanın kapısının açılıp, onları hastahaneye getiren şoförün ağzında bir ampül olduğu halde yanlarına geldiğini görmüşler.
Meğer şoför de bakkaldan bir ampül alıp çıkp çıkmadığını denemek için ağzına sokuvermiş.
Şimdi gelelim benim 1970 senelerinde şahit olduğum hadiseye;
Arada sırada bahsettiğim eski arkadaşlarımdan Ahmet Kozanoğlu, o tarihlerde Erdemli'de yaşayan bir doktorun Kızı olan Köysel ile evli. İnanılmaz yaramaz bir oğulları var, Uğur Kozanoğlu. Annesi, biraz nefes alabilmek için bu Uğuru, her fırsatta Erdemli'ye, anneannesinin yanına yollar.
Bir gün bu Uğur bahçede azarken bir ineğin çıldırmış gibi koşuşturduğunu ve çifteler attığını görüyor. Anneannesine ne olduğunu soruyor, kadıncağız da 'Aman evladım bu bahçede çıldırtan bir kaktüs var, içindeki sütü eline süren veya ağzına sokan insanları çılgına çeviriyor, bu inek aptalı da arada gidp o kaktüsü ısırır, sen sakın o kaktüse dokunma emi!' diye tembih ediyor.
Ama Uğur bu, hiç durur mu, daha kadıncağız lafını bitiremeden doğru kaktüse gidiyor ve dikenlerin batmasına aldırmadan kaktüsü bir güzel ısırıyor.
Durun daha bitmedi, Uğur acılar içinde kıvranırken, anneannesi ne yapıyor dersiniz?
Evet o hanım da gidiyor, İnek ve Uğur'dan sonra kaktüsü o da ısırıyor.
O gün bu işi neden yaptığını sorduğumda da bana şu cevabı vermişti 'Yahu hep bu kaktüs çıldırtır derler, bir de ben deneyeyim dedim!'
Bana bütün bu hikayeler, üç dört kere evlenen insanları hatırlatıyor!
Ahmet Çavuşoğlu - Güneş
Köşe yazısıın tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
