Hırpalanmış kadın sendromu
Şiddete maruz kaldıktan sonra resmi makamlara başvurarak tedbir kararı aldıran kadınlar üzerinde yapılan araştırmada çevrelerinden psikolojik şiddet görüyorlar.
Aydın Emniyet Müdürlüğü'nün şiddete maruz kaldıktan sonra resmi makamlara başvurarak tedbir kararı aldıran kadınlar üzerinde yaptığı araştırma, kadınların resmi makamlara başvurmaları nedeniyle de eşlerinden ve yakın çevrelerinden fiziksel, ruhsal, ekonomik ve psikolojik şiddet gördüklerini ortaya koydu.
Uygulanan tedbir kararlarının ne derece etkili olduğunun değerlendirilmesi, alınabilecek yeni önlemler için zemin hazırlanması amacıyla Aydın Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel'in talimatıyla il genelinde araştırma başlatıldı.
Emniyet Müdürlüğü'nde görevli psikolog Kıvılcım Çetinkol Çakmak başkanlığında kadın polis memurlarından oluşan ekip, şiddete maruz kalan kadınlardan birebir görüşmeler ve anket yoluyla veri topladı.
Çakmak, daha derin önlemler alınması ve şiddetin önüne geçilebilmesine temel sağlayabilecek bulgulara ulaştıklarını ifade etti.
Kadına yönelik şiddet oranlarının yaş grubu, eğitim durumu ve iş sahibi olma durumlarında düşüş gösterdiğini kaydeden Çakmak, araştırmaya katılan 215 kadının yüzde 65'inin çalışmadığını ve yarıdan fazlasının 16-36 yaş grubunda olduğunu söyledi.
-''Hırpalanmış Kadın Sendromu''-
Temel amaçlarının, bu kadınların tedbir kararları sürecinde ve sonrasında neler yaşadıklarını anlamak ve eksik kalan noktaları tespit etmek olduğunun belirten Çakmak, şu bilgileri verdi:
''Gördük ki, tedbir kararları süresince, kadına yönelik fiziksel şiddet ortadan kalkıyor. Yani bir anlamda, kadın biraz soluk alabiliyor. Kadınların yüzde 81'i tedbir kararı sürecinde mutlu ve kendini güvende hissediyor. Öte yandan, kadınların yüzde 70'e yakın bölümü, bu kez de resmi mercilere başvurarak gerekli işlemleri yaptırdıkları için farklı şiddet türleriyle karşılaşıyorlar. Eşleri ve aile fertleri, yakınları fiziksel, sözlü, ekonomik şiddet uygulayabiliyor. Eşler evin ihtiyaçlarını karşılamıyor, boşanmayla, kadını çaresiz bırakmakla tehdit ediyor. Kadının içinde bulunduğu şiddetten kurtulması için tedbir kararları gereklidir, ancak asla yeterli değildir. Kadınlar haklarını aradıkları için yeniden şiddete maruz kalıyor. Daha derin tedbirler alınması lazım.''
Şiddetin genel olarak en temel özelliğinin, tekrar etmesi olduğuna işaret eden Çakmak, şiddetin ardından ''pişmanlık'' evresinin geldiğini, şiddet uygulayanın, duyduğu pişmanlıkla eşine bir süre daha özenli davrandığı, bu evrenin ardından ise yine şiddetin geldiğini anlattı.
Şiddet gören kadınların büyük bölümünün, ''şiddet döngüsü'' olarak adlandırılan bu süreci yaşadıklarını dile getiren Çakmak, aynı döngüyü tekrar tekrar yaşayan kadınlarda ''Hırpalanmış Kadın Sendromu'' tespit ettiklerini, çalışmaya katılan kadınların yüzde 47'sinin intiharı düşündüklerini kaydetti.
-Çözüm önerileri-
Koruma tedbiri kararlarının yerinde olmasına karşın şiddetin önlenebilmesi için daha derin önlemlere ihtiyaç olduğunu ifade eden Çakmak, tedbir kararlarının şiddet gören kişiyi rahatlatmasına karşın, sorunun kapsamlı şekilde çözülebilmesi için kadının eğitim durumunun ve çalışma hayatına katılımının artırılması gerektiğini söyledi.
Sorunları uzun vadede çözmeye yönelik adımlar yerine, kısa vadeli çözümlere yönelme eğilimi olan bir toplum olduğumuzu ifade eden Çakmak, oysa kadına şiddet konusunda, uzun vadeli çözümlere ihtiyaç olduğunu, kadınların maruz kaldıkları şiddetin fiziksel şiddetle sınırlı olmadığının da unutulmaması gerektiğini belirtti.
Çakmak, şunları kaydetti:
''Özgüven sahibi, eğitimli, iş hayatının içinde olan kadınların daha az şiddete maruz kaldıklarını biliyoruz. Kız çocuklarımızın okuması, meslek sahibi olmaları, okullarda cinsiyet eşitliği ve insan hakları konusunda bilgi almış olmaları çok önemli. Gelecekte bu olayların önüne geçilebilmesi için eğitimli ve bilinçli kadınlar yetişmeli.
Araştırma bize bir kez daha gösterdi ki, toplum olarak sadece fiziksel şiddeti, şiddet olarak algılıyoruz. Toplum olarak bu konuda da bilinç düzeyimizi artırmalıyız. Şiddetin ekonomik, duygusal, cinsel, sözel boyutları da var, bu şiddet türlerine maruz kalanlar için de düzenlemelere gereksinim var.
Öte yandan, konunun bizi daha yakından ilgilendiren bölümü, şiddete uğrayan kadınlarla ilk diyaloğa giren kişilerin, polis merkezlerindeki görevliler olması. Bu nedenle, emniyet görevlilerin, bu kadınları anlaması, onlarla doğru şekilde diyaloğa girmesi, şiddet türleri ve yasal düzenlemeler hakkında kapsamlı bilgi sahibi olması çok önemli. Son yıllarda bu tür eğitim çalışmaları yapılıyor. Biz de araştırmamızın sonuçlarını Emniyet Genel müdürlüğümüze gönderdik ve olumlu tepki aldık. Araştırma sonuçlarını, il genelinde düzenleyeceğimiz toplantılarla, personelimize aktaracağız.''
Şiddet gören kadınlarla yaptıkları görüşmelerde, bu kadınların hemen hepsinde gelecek, geçim ve çocuklarını kaybetme kaygısı tespit ettiklerini ifade eden Çakmak,''Bu nedenle tedbir kararları gerekli ama yeterli değil ifadesini kullanıyoruz. Eğer şiddet döngüsü devam ediyorsa, bu kadınların içinde bulundukları durumdan çıkabilmeleri için bir şekilde meslek edinmeleri ve kalıcı olarak güvenli yerlere yerleştirilmelerini sağlayacak mekanizmaların oluşturulması gerekiyor'' dedi.
Şiddete maruz kaldıktan sonra resmi makamlara başvurarak tedbir kararı aldıran kadınlar üzerinde yapılan araştırmada çevrelerinden psikolojik şiddet görüyorlar.
Aydın Emniyet Müdürlüğü'nün şiddete maruz kaldıktan sonra resmi makamlara başvurarak tedbir kararı aldıran kadınlar üzerinde yaptığı araştırma, kadınların resmi makamlara başvurmaları nedeniyle de eşlerinden ve yakın çevrelerinden fiziksel, ruhsal, ekonomik ve psikolojik şiddet gördüklerini ortaya koydu.
Uygulanan tedbir kararlarının ne derece etkili olduğunun değerlendirilmesi, alınabilecek yeni önlemler için zemin hazırlanması amacıyla Aydın Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel'in talimatıyla il genelinde araştırma başlatıldı.
Emniyet Müdürlüğü'nde görevli psikolog Kıvılcım Çetinkol Çakmak başkanlığında kadın polis memurlarından oluşan ekip, şiddete maruz kalan kadınlardan birebir görüşmeler ve anket yoluyla veri topladı.
Çakmak, daha derin önlemler alınması ve şiddetin önüne geçilebilmesine temel sağlayabilecek bulgulara ulaştıklarını ifade etti.
Kadına yönelik şiddet oranlarının yaş grubu, eğitim durumu ve iş sahibi olma durumlarında düşüş gösterdiğini kaydeden Çakmak, araştırmaya katılan 215 kadının yüzde 65'inin çalışmadığını ve yarıdan fazlasının 16-36 yaş grubunda olduğunu söyledi.
-''Hırpalanmış Kadın Sendromu''-
Temel amaçlarının, bu kadınların tedbir kararları sürecinde ve sonrasında neler yaşadıklarını anlamak ve eksik kalan noktaları tespit etmek olduğunun belirten Çakmak, şu bilgileri verdi:
''Gördük ki, tedbir kararları süresince, kadına yönelik fiziksel şiddet ortadan kalkıyor. Yani bir anlamda, kadın biraz soluk alabiliyor. Kadınların yüzde 81'i tedbir kararı sürecinde mutlu ve kendini güvende hissediyor. Öte yandan, kadınların yüzde 70'e yakın bölümü, bu kez de resmi mercilere başvurarak gerekli işlemleri yaptırdıkları için farklı şiddet türleriyle karşılaşıyorlar. Eşleri ve aile fertleri, yakınları fiziksel, sözlü, ekonomik şiddet uygulayabiliyor. Eşler evin ihtiyaçlarını karşılamıyor, boşanmayla, kadını çaresiz bırakmakla tehdit ediyor. Kadının içinde bulunduğu şiddetten kurtulması için tedbir kararları gereklidir, ancak asla yeterli değildir. Kadınlar haklarını aradıkları için yeniden şiddete maruz kalıyor. Daha derin tedbirler alınması lazım.''
Şiddetin genel olarak en temel özelliğinin, tekrar etmesi olduğuna işaret eden Çakmak, şiddetin ardından ''pişmanlık'' evresinin geldiğini, şiddet uygulayanın, duyduğu pişmanlıkla eşine bir süre daha özenli davrandığı, bu evrenin ardından ise yine şiddetin geldiğini anlattı.
Şiddet gören kadınların büyük bölümünün, ''şiddet döngüsü'' olarak adlandırılan bu süreci yaşadıklarını dile getiren Çakmak, aynı döngüyü tekrar tekrar yaşayan kadınlarda ''Hırpalanmış Kadın Sendromu'' tespit ettiklerini, çalışmaya katılan kadınların yüzde 47'sinin intiharı düşündüklerini kaydetti.
-Çözüm önerileri-
Koruma tedbiri kararlarının yerinde olmasına karşın şiddetin önlenebilmesi için daha derin önlemlere ihtiyaç olduğunu ifade eden Çakmak, tedbir kararlarının şiddet gören kişiyi rahatlatmasına karşın, sorunun kapsamlı şekilde çözülebilmesi için kadının eğitim durumunun ve çalışma hayatına katılımının artırılması gerektiğini söyledi.
Sorunları uzun vadede çözmeye yönelik adımlar yerine, kısa vadeli çözümlere yönelme eğilimi olan bir toplum olduğumuzu ifade eden Çakmak, oysa kadına şiddet konusunda, uzun vadeli çözümlere ihtiyaç olduğunu, kadınların maruz kaldıkları şiddetin fiziksel şiddetle sınırlı olmadığının da unutulmaması gerektiğini belirtti.
Çakmak, şunları kaydetti:
''Özgüven sahibi, eğitimli, iş hayatının içinde olan kadınların daha az şiddete maruz kaldıklarını biliyoruz. Kız çocuklarımızın okuması, meslek sahibi olmaları, okullarda cinsiyet eşitliği ve insan hakları konusunda bilgi almış olmaları çok önemli. Gelecekte bu olayların önüne geçilebilmesi için eğitimli ve bilinçli kadınlar yetişmeli.
Araştırma bize bir kez daha gösterdi ki, toplum olarak sadece fiziksel şiddeti, şiddet olarak algılıyoruz. Toplum olarak bu konuda da bilinç düzeyimizi artırmalıyız. Şiddetin ekonomik, duygusal, cinsel, sözel boyutları da var, bu şiddet türlerine maruz kalanlar için de düzenlemelere gereksinim var.
Öte yandan, konunun bizi daha yakından ilgilendiren bölümü, şiddete uğrayan kadınlarla ilk diyaloğa giren kişilerin, polis merkezlerindeki görevliler olması. Bu nedenle, emniyet görevlilerin, bu kadınları anlaması, onlarla doğru şekilde diyaloğa girmesi, şiddet türleri ve yasal düzenlemeler hakkında kapsamlı bilgi sahibi olması çok önemli. Son yıllarda bu tür eğitim çalışmaları yapılıyor. Biz de araştırmamızın sonuçlarını Emniyet Genel müdürlüğümüze gönderdik ve olumlu tepki aldık. Araştırma sonuçlarını, il genelinde düzenleyeceğimiz toplantılarla, personelimize aktaracağız.''
Şiddet gören kadınlarla yaptıkları görüşmelerde, bu kadınların hemen hepsinde gelecek, geçim ve çocuklarını kaybetme kaygısı tespit ettiklerini ifade eden Çakmak,''Bu nedenle tedbir kararları gerekli ama yeterli değil ifadesini kullanıyoruz. Eğer şiddet döngüsü devam ediyorsa, bu kadınların içinde bulundukları durumdan çıkabilmeleri için bir şekilde meslek edinmeleri ve kalıcı olarak güvenli yerlere yerleştirilmelerini sağlayacak mekanizmaların oluşturulması gerekiyor'' dedi.