Moda bloglarının gizemli tasarımcısı
Ulyana Sergeenko, son dönemde moda bloglarında ve sosyal ağlarda sıklıkla adı geçen biri.
Aslen Rus ve Rusya'da giderek ünü büyüyen bir moda tasarımcısı. Onun için fotoğrafçı desek belki de daha doğru olur. Çünkü gerçek mesleği fotoğrafçılık. Moda alanında hiçbir akademik eğitim almamış. Şaşırtıcı olan ise ne fotoğrafçılık ne de moda okumuş olmasına rağmen bu alanlarda tanınması.
Onun kaderini değiştiren, 3 sezon önce katıldığı Paris Moda Haftası. Fotoğraf çekme niyetiyle katıldığı haftada, özgün stiliyle asıl dikkati çeken o oluyor ve bir anda tüm objektifler ona yöneliyor. Bunu fırsata çevirip poz vermeyi ihmal etmeyen Sergeenko, o günden sonra moda bloglarına konu oluyor. Herkes 1950'li yılları andıran kıyafeti, aksesuarları ve makyajıyla, savaş döneminden çıkagelmiş gibi duran bu gizemli kadını merak ediyor.
Bu merak, onu zaten ilgi alanı olan moda tasarımına yöneltiyor. Kıyafetlere olan tutkusu, detaylara olan dikkati ve özeniyle başarılı da oluyor. Filoloji okuyan bu kadının tasarımlarına dikkat ederseniz bire bir kendi stilini görebilirsiniz. 50'li yılların ve Rusya'nın yöresel detaylarının yer aldığı kıyafetleri günümüze taşıyor Sergeenko. Tasarımlarda vintage ve antik detaylardan etkiler rahatlıkla fark ediliyor. Bu aynı zamanda işçiliğe de yansıyor. Yüksek beller, çiçek bahçesini andıran maksi elbiseler, kabarık volanlı uzun etekler, zarif omuzlar, beli saran korseler, karpuz kollar, önlük elbiseler ve tabiî ki aksesuarlar... Şapka, bere ve eşarp da onun tasarımlarının vazgeçilmez detayları. Kendisi tasarımlarını Rus masallarından ilham alarak hazırladığını söylüyor. İşin ilginç yanı, Ulyana çoğu zaman, masallardan çıkagelen tasarımlarının tanıtımını da kendisi yapıyor. Yani fotoğrafçı, modacı hatta editör kimliği yetmiyormuş gibi bir de modelliğe bürünüyor.
Türkiye'de yeni yeni konuşulan Rusya'da yakın takibe alınan bu tasarımcının favori rengi ise elbette ki siyah. Yanı sıra zümrüt yeşilini de çok seviyor. Ve elbette ki baş aksesuarlarını... Onu başında herhangi bir aksesuar olmadan görmek neredeyse imkânsız. El yapımı, sınırlı sayıda üretilen cluch çantalarıyla da görünümünü bütünlemeyi ihmal etmiyor. En önemli özelliği ise düz renk elbiseleri içindeki asil görünümü. Her koleksiyonu farklı bir temaya sahip. Sürekli farklı kombinasyonlar oluşturması aslında onun modanın bir kölesi olmadığının da bir göstergesi.
Sergeenko'nun tarzı tesettür giyime yeni bir soluk getirebilir
Ulyana Sergeenko'nun, dekoltesi olmayan, uzun kollu ve maksi boyda elbiseleri, etekleri, gömlekleri örtülü kadınlara da hitap ediyor. Aslında Sergeenko'nun zarif ve özgün stili tesettür giyime yeni bir soluk getirebilir. Bu alanda üretim yapan markalar ve tasarımcıların ondan ilham alması, şatafat içinde boğulan tesettür giyim sektörünü sadelik getirebilir.
Ulyana Sergeenko, son dönemde moda bloglarında ve sosyal ağlarda sıklıkla adı geçen biri.
Aslen Rus ve Rusya'da giderek ünü büyüyen bir moda tasarımcısı. Onun için fotoğrafçı desek belki de daha doğru olur. Çünkü gerçek mesleği fotoğrafçılık. Moda alanında hiçbir akademik eğitim almamış. Şaşırtıcı olan ise ne fotoğrafçılık ne de moda okumuş olmasına rağmen bu alanlarda tanınması.
Onun kaderini değiştiren, 3 sezon önce katıldığı Paris Moda Haftası. Fotoğraf çekme niyetiyle katıldığı haftada, özgün stiliyle asıl dikkati çeken o oluyor ve bir anda tüm objektifler ona yöneliyor. Bunu fırsata çevirip poz vermeyi ihmal etmeyen Sergeenko, o günden sonra moda bloglarına konu oluyor. Herkes 1950'li yılları andıran kıyafeti, aksesuarları ve makyajıyla, savaş döneminden çıkagelmiş gibi duran bu gizemli kadını merak ediyor.
Bu merak, onu zaten ilgi alanı olan moda tasarımına yöneltiyor. Kıyafetlere olan tutkusu, detaylara olan dikkati ve özeniyle başarılı da oluyor. Filoloji okuyan bu kadının tasarımlarına dikkat ederseniz bire bir kendi stilini görebilirsiniz. 50'li yılların ve Rusya'nın yöresel detaylarının yer aldığı kıyafetleri günümüze taşıyor Sergeenko. Tasarımlarda vintage ve antik detaylardan etkiler rahatlıkla fark ediliyor. Bu aynı zamanda işçiliğe de yansıyor. Yüksek beller, çiçek bahçesini andıran maksi elbiseler, kabarık volanlı uzun etekler, zarif omuzlar, beli saran korseler, karpuz kollar, önlük elbiseler ve tabiî ki aksesuarlar... Şapka, bere ve eşarp da onun tasarımlarının vazgeçilmez detayları. Kendisi tasarımlarını Rus masallarından ilham alarak hazırladığını söylüyor. İşin ilginç yanı, Ulyana çoğu zaman, masallardan çıkagelen tasarımlarının tanıtımını da kendisi yapıyor. Yani fotoğrafçı, modacı hatta editör kimliği yetmiyormuş gibi bir de modelliğe bürünüyor.
Türkiye'de yeni yeni konuşulan Rusya'da yakın takibe alınan bu tasarımcının favori rengi ise elbette ki siyah. Yanı sıra zümrüt yeşilini de çok seviyor. Ve elbette ki baş aksesuarlarını... Onu başında herhangi bir aksesuar olmadan görmek neredeyse imkânsız. El yapımı, sınırlı sayıda üretilen cluch çantalarıyla da görünümünü bütünlemeyi ihmal etmiyor. En önemli özelliği ise düz renk elbiseleri içindeki asil görünümü. Her koleksiyonu farklı bir temaya sahip. Sürekli farklı kombinasyonlar oluşturması aslında onun modanın bir kölesi olmadığının da bir göstergesi.
Sergeenko'nun tarzı tesettür giyime yeni bir soluk getirebilir
Ulyana Sergeenko'nun, dekoltesi olmayan, uzun kollu ve maksi boyda elbiseleri, etekleri, gömlekleri örtülü kadınlara da hitap ediyor. Aslında Sergeenko'nun zarif ve özgün stili tesettür giyime yeni bir soluk getirebilir. Bu alanda üretim yapan markalar ve tasarımcıların ondan ilham alması, şatafat içinde boğulan tesettür giyim sektörünü sadelik getirebilir.