Tekkeler Kapatiliyor, Seyhler Cezalandiriliyor!..
31 Agustos Çankiri'da yapilan konusmada : "Tekkeler kesinlikle kapatilmalidir. Hiçbirimiz tekkelerin yol göstermesine muhtaç degiliz. Bir uygarliktan ve bilimden güç aliyoruz." denilerek kesinlikle tekkelerin kapatilacagi da belirlenmis oluyordu. Saat 17.00'de kendisini îskilip'e davet edenlerin önünde yaptigi konusmada ise : "Kiyafetin medeni bir sekle dönüstürülmesi için kanuna lüzum yoktur, millet karar verir ve yapar... Yalniz bir Diyanet îsleri Reisligi ve buna mensup müftü, imam ve hatipler vardir. Bu sinifa ait kiyafet mazur görürüz. Lakin din görevlisi olmayip da bu kiyafetleri giyenlerin hareketlerini tanimaz ve kabul etmeyiz! Biz artik sadece sapkayi degil, medeni kiyafetin bütün unsurlarini kabul ettik. Bunu memurlar ve mebuslar yerine getirerek halka rehber olacaklardir..." diyerek Ankara'ya gerekli mesajlari ve uyarilari da yollamis oluyordu.
Bu mesaj ve uyarilar sebebiyle, 1 Eylül günü Ankara'daki karsilama töreninde memur ve mebusanin tümü sapkali olarak hazir bulunmustu. îstiklal Mahkemesi heyetleri de sapkalariyla hazir bulunarak Mustafa Kemal'i karsilayanlar arasinda olmuslardi. Ve en önemlisi de Diyanet îsleri Reisi Rifat Börekçi, kendisine müsaade edilmis oldugu halde karsilamada baçina fes ve sarik geçirmemisti. Rifat Börekçi de sapkasiyla birlikte karsilama töreninde bulunmustu. Rifat Börekçi bu haliyle özel olarak Mustafa Kemal'in koca Diyanet îsleri Baskanini sapkali haliyle daha çok sevdigi her halinden belli olmustu.
Ankara'ya gelinildigi günün aksami Mustafa Kemal hemen Çankaya'da Bakanlar Kurulunu toplamis ve gelecekte kanunlastiracagi kesinlikle belli olmus olan su üç konuda Bakanlar Kurulu Kararianini almis. Bunlardan biri, "din ile hiçbir ilgisi olmayan, toplum hayatini kemiren ve halki kandirmaya yönelik olarak din perdesi altinda faaliyetler yürüten" diye tesbitlenen tekke ve zaviyelerin kapatilmasi karari idi. Digerleri ise dini kiyafetlerle dolasilmasinin yasaklanmasi ve seyh, dervis, mürid, müntesip, ihvan gibi ünvan ve sifatlarin kullanilmamasi karari idi. Ayrica, hem cami, hem de tekke veya mescid olarak kullanilan yerlerin cami veya mescid olarak açik olarak bulundurulmasina ve tekkelerden normal ebadda olanlarin ev olarak, büyük olanlarin da okul olarak kullanilmasina ve okul idaresinin de Milli Egitim Bakanhgina verilmesine, türbedarliklarin kaldirilip, buradaki görevlilerin ilk firsatta müezzin ve imam olarak atanmalarina, bu görevlerde iken "irtica suçu" islemis olanlarin da maaslarinin verilnemesine karar verilmistir:
Bütün bunlarin mecliste kanulasmadan epey zaman önce bu konularda Bakanlar Kurulu Karari alinmis olmasinin gerekçesi, "bir an önce Türkiye'yi geri biraktiran kötü geleneklerin yikilmasi..." diye gösteriliyordu.