Büyük Islam Tarihi

Cografya: Osmanlilar, cografya ilminde de önemli mesafeler katedip bu ilmin gelismesine hizmet etmislerdi. Bu devlette cografya ile ilgili eserlerin yazilmasi XV. asrin ortalarindan itibaren, fetihlerin artmasina paralel olarak artis göstermistir. ...


Ağaç Şeklinde Aç5Beğeni

  1. Alt 09-23-2008, 16:07 #461
    Sarax Mesajlar: 678
    Cografya:

    Osmanlilar, cografya ilminde de önemli mesafeler katedip bu ilmin gelismesine hizmet etmislerdi. Bu devlette cografya ile ilgili eserlerin yazilmasi XV. asrin ortalarindan itibaren, fetihlerin artmasina paralel olarak artis göstermistir. XVI. asirda ise önemli ve mükemmel eserler meydana çikmistir. Bu mükemmeliyet XVII. asrin son yarisina kadar devam etmistir. Fâtih Sultan Mehmed, Batlamyus'un cografyaya ait levhalarini tedkik ederek, bunlarin aslina uygun ve anlasilir bir sekilde tertip ve düzenlenmesini emretmistir. Bu hususta hiç bir fedakarliktan da kaçinmamistir.

    Bilindigi kadari ile en eski Türkçe cografya kitabi Yazicizâde Ahmed Bican Efendi tarafindan 857 (m. 1453)'de Gelibolu'da tercüme suretiyle kaleme alinanidir. Ahmed Bican Efendi, bunu Kazvinî'nin "Acaibu'l-mahlukat" adli eserinden tercüme etmistir. Ancak XVI. yüzyilin ortalarinda Osmanli ülkesinde ünlü bir denizci ve haritaci ile karsilasiyoruz. Pirî Reis adini tasiyan bu ünlü denizci ve haritacinin tamamen orijinal olan dünya atlasinin sadece birkaç parçasina sahip bulunmaktayiz. 1515'te ceylan derisi üzerine çizilmis bulunan dünya haritasi, 1517'de Yavuz Sultan Selim Han'a sunulmustur. Burada Pirî Reis'in "Kitab-i Bahriye'sini de zikretmek gerekir. Kitab-i Bahriye, orijinal bir cografya kitabi olup, haritacilik bakimindan da önemli bir gelismislik örnegini teskil etmektedir. Mütehassislar tarafindan o tarihlerde Avrupa'daki haritalarin en mükemmeli olduguna isaret edilmektedir. Kitabu'l-Bahriye, Türkçe'deki ilk deniz atlasi ve portulani (rehber)dir. Ak Deniz çevresini, hem kendisinin genis tecrübesi ve hem de simdi çogu kaybolmus eski haritalara dayanarak kiyi, köse, liman, sahil, sehir ve kasaba tanitir. Ilkin 1521'de telif edilmis, daha sonra yeniden genisletilip 1525'de Damad Ibrahim Pasa araciligi ile Kanunî Sultan Süleyman Han'a takdim edilmistir. Kitab-i Bahriye'nin tibki basimi 1935 yilinda Istanbul'da yapilmistir. Kitab, manzum bir önsözle baslayip yine manzum bir sonuçla biter. Önsöz dikkatli bir sekilde okunursa, yazarin kuvvetli bir arastirma ve ince bir gözlem kudretiyle zamaninin cografya eserlerini ve gezdigi her yerin durumunu inceleyerek eserini yazdigi anlasilir.

    XVI. yüzyilin denizcilerinden Seydi Ali Reis'in vücuda getirdigi Atlas'i (Muhit) pek degerlidir. Pirî Reis'ten sonra Süveys kaptani olan Galatali Seydi Ali Reis (öl. 970 = 1562) Umman ve Hind denizlerindeki seferleri sonucunda bas tarafi kozmografya ve bunun kaidelerinden, diger kisimlari da Kizildeniz, Aden ve Basra körfezleri ile Umman denizi ahvalinden bahseden mükemmel bir eser vücuda getirmistir. Bu eser, Hammer tarafindan Almanca'ya tercüme edilmistir.

    XV ve XVI. yüzyil Osmanli cografyacilari ve eserleri hakkinda bilgi veren pek çok kaynaga sahip bulunmaktayiz. Ancak konuyu daha fazlauzatmamak için bunlardan bir kisminin sadece isim ve eserlerini vermekle yetinmek istiyoruz:

    Cografyaci Eseri

    1. Ahmed Bican Acaibu'l-Mahlukat

    2. Muslihiddin Mustafa b. Vefa Mülheme-i Seyh Vefa

    3. Kemal Reis Tuhfetu's-Selâtin

    4. Ali Ekber Hitaî Hitaynâme (Çin'e seyahati anlatir)

    5. Pirî Reis

    a. Dünya Haritasi

    b. Kitab-i Bahriye

    6) Seydi Ali Reis

    a. Mir'atu'l-Memâlik

    b. Muhit

    7. Müneccim Ahmed b. Ali Kanun fi'd-Dünya

    8. Ali Macar Reis 7 haritali bir kolleksiyon

    9. Sipahizâde Ahmed b. Ali

    a. Esmau'l-Buldan

    b. Evzau'l-Mesâlik ilâ Marifeti'l-Buldan

    10. Kadi Abdurrahman Acaibu'l-Uzma (genisletilmis tercüme)

    Astronomi:

    Tarihimizde "Hey'et" veya "Ilm-i Hey'et" ismi ile anilan astronomi, riyazî ilimler cümlesinden oldugundan Osmanli medreselerinde matematik ve geometri ile birlikte okutulmaktaydi. Osmanlilarda astronomi, esasli olarak Ali Kusçu'nun ülkeye gelmesiyle baslar. Ali Kusçu'dan sonra Osmanli ülkesinde astronomi ve matematik ilimlerinin ilerlemesi için en çok çalisanlardan biri de Mirim Çelebi diye söhret bulan Mahmud b. Mehmed'dir. Kadizâde-i Rumî ile Ali Kusçu'nun torunudur. Hocazâde ile Sinan Pasa'dan ders görmüstür. Matematik, astronomi ve usturlaba dair eserler yazan bu bilgin astronom, Sultan II. Bâyezid'in emriyle Ulug Bey Zic'ine "Düstûru'l-Amel ve Tashihu'l-Cedvel" adiyla Farsça bir serh yazmistir. Yazar, eserde didaktik bir yol takip etmistir. Nitekim bir derecelik bir yayin sinüsünü hesab etmek için çok açik misallerle bes sistem göstermistir.

    Mirim Çelebi, kendisini çok seven ve takdir eden Yavuz Sultan Selim (bu dönemde Anadolu kadiaskerligine kadar yükselmisti.) adina Ali Kusçu'nun Fethiye'sine bir serh yazmistir.

    Ali Kusçu ve yetistirmis oldugu astronomlardan sonra bu ilimde ilk ciddi gelisme hamlesine 1577 senesinde tesadüf edilmektedir. Zira bu yilda Takiyüddin Mehmed b. Maruf'un gayretiyle Osmanli Devleti'nde ilk rasathane kurulmustur. Takiyüddin'in bu rasathânesi, Tycho Brahe'nin Uranniborg (XVI. yüzyil),Ulug Bey'in Semerkand (XV. yüzyil) ve Nâsiruddin Tûsî'nin Meraga (XIII. yüzyil) rasathâneleriyle karsilastirilabilecek nitelikte mühim bir rasathânedir. Osmanlilarin ilk rasathânesinin bilimsel seviyesinin ortaya konulmasi, bilim tarihimiz bakimindan ayri bir önem tasimaktadir. Bu sebeple, o dönemin çagdas bir rasathânesiyle Takiyuddin'in kurdugu rasathânenin mukayesesi degerlendirmeye katkida bulunacaktir. Gerçekten, Avrupa'nin ilk ortaçag rasathanesi Tycho Brahe'ninkidir. Ayrica, büyük bir tesadüf eseri olarak her iki rasathâne de hemen hemen ayni yillarda kurulmustur.

    Dönemin, bu ilimdeki gelismisligini ortaya koyabilmek için iki rasathâneyi mukayese etmek gerekir. Takiyüddin'in rasathânesi ile ilgili bilgi, III. Sultan Murad'in Sehnâmesi'nde ve "Âlat-i Rasadiye li zic-i Sehinsahiye"de bulunmaktadir. Tycho Brahe ise 1598'de yayinladigi "Astronomiae Instauratae Mecanicae" adli eserinde aletlerini, gözlemlerini ve astronomiye katkisini ayrintilari ile açiklar. Bir rasathânenin bilimsel seviyesi, orada insa edilen ve kullanilan âletlerin mükemmelligine, yapilan gözlemlerin niteligine ve ayrica mevcud astronomlarin evrensel çalismalarina baglidir. Sehnâmedeki resimden anlasildigina göre 16 astronom veya görevlinin çalistigi rasathânedeki bütün aletler, bizzat Takiyüddin tarafindan imal edilmislerdi. Osmanli dönemindeki astronomi ile ilgili bu kisa malumattan sonra, XV ve XVI. asirlarda yetisip eser yazmis olan astronomlarindan birkaçini buraya alabiliriz:

    Astronom Eseri

    1. Abdülvacib b. Mehmed

    a. Manzume fi'l-Usturlâb

    b. Meâlimu'l-Evkat

    2. Hüsameddin Tokadî Kavs-i Kuzeh (Gökkusagi hakkinda)

    3. Ali Kusçu

    a. Hallu Eskâli'l-Kamer

    b. Meserretu'l-Kulûb

    c. Risâletu'l-Fethiyye

    4. Sinan Pasa

    a. Fethu'l-Fethiyye

    b. Risâle fî halli Eskâl-i Muaddili Utarid.

    5. Hüseyin b. Hasan el-Konevî Ravzatu'l-Müneccimîn

    6. Bedreddin Mehmed Mardinî

    a. ed-Dürrü'l-Mensûr

    b. el-Fethiyye fî Ameli'l-Ceybiyye

    7. Hoca Ataullah Acemî

    a. Risâle fî Ilmi'l-Evzân

    b. Usturlab

    8. Mehmed b. Kâtib Sinan

    a. Hediyetu'l-Mülûk (II. Bâyezid için kaleme alinmistir.)

    b. Mizânu'l-Kevâkib (Kanunî'ye takdim)

    c. Muvazzihu'l-Evkat fî Marifeti'l-Mukantarat

    9. Sinaneddin Yusuf Serhu'l-Fethiyye

    10. Müeyyedzâde Abdurrahman Ef. Risâle fî Küreti'l-Müdahrece

    11. Sinaneddin Yusuf Acemî Risâle fi'l-Hey'e

    12. Mirim Çelebi

    a. Düstûru'l-Amel

    b. Risâletu'l-Ceyb

    c. Risâle fi'l-Kible

    d. Risâle fi'l-Usturlâb

    13. Mirim Kösesi Mehmed Ef. Kitab fî Ilmi'l-Hey'e

    14. Muslihiddin Larî

    a. Serhu Risâle fi'l-Hey'e

    b. Tezkire fî Ilmi'l-Hey'e

    15. Muvakkit Mustafa b. Ali

    a. A'lamu'l-Ibâd fî Ahbari'l-Bilâd

    b. A'mal-i Usturlâb

    c. Risâletu'l-Mikat fî Ilmi'l-Evkat

    16. Perviz Efendi Mirkau's-Semâ

    17. Takiyuddin Mehmed

    a. Âlâtu'r-Rasadiye li Zic-i Sehinsahiye

    b. Behcetu'l-Fikr fî Haleti's-Sems ve'l-Kamer

    c. Cedavilu Rasadiye

    d. Gurubu Semsin Sebebi ve Teahhuru

    e. Hülasetu'l-A'mal fî Mevakiti'l-Eyyam ve'l-Leyâl

  2. Alt 09-23-2008, 16:08 #462
    Sarax Mesajlar: 678
    Tip:

    Osmanli ülkesinde gerek sivil, gerekse askerî hayatta büyük ragbet görerek gelisen ilim subelerinden biri de tiptir. Osmanli padisah ve idarecilerinin baska ülkelerden gelen hekimlere olan iltifatlari ile onlara sagladiklari imkhanlar ve Müslüman hekimlerin yetisip çogalmasina hasredilmis hastahânelerin kurulmasi (vakfiye sartlarina göre gayr-i müslim hekim tayin edilemez) tabâbetin inkisafina sebep olmustur. Osmanli tabâbetine hem hastahâne, hem de tip medresesi olarak hizmet eden Bursa Dâru't-Tibbi, Osmanli Devleti'nin ilk saglik tesisidir. Uludag eteklerinde, havadar ve genis bir arazide iki katli olarak insa edilen hastahânenin genis bir bahçesi vardi. Hücre ve salonlarin kapilari bu bahçeye açilirdi. Bu ilk Türk tip müessesesi, kisa zamanda öyle bir söhret kazandi ki, meshur tabiblerden bir çogu buranin kadrosuna dahil olabilmek için gayret sarf ediyordu.

    Bilinen kadari ile Anadolu'da Türkçe yazilmis en eski tip kitaplari ancak XIV. yüzyila kadar çikabilmektedir. Eski Anadolu türkçesi döneminde XIII. yüzyildan baslayarak dinî ve edebî ürünlerin yazilmis oldugu gözönüne alindiginda tipla ilgili eserlerin oldukça geç bir tarihte yazilmaya baslandigi görülür. Bunun en önemli sebebi Anadolu Selçuklu Devleti zamaninda bilim dilinin Arapça olmasidir. Anadolu Beylikleri döneminde Türkçe'ye verilen önem artinca dinî ve edebî sahalarda oldugu gibi tip konusunda da Türkçe eserlerin yazildigi görülür. Bu bakimdan burada Aydinoglu Beyligi'nin adini zikretmek gerekir.

    Osmanli döneminin ilk Türkçe telif tib kitabi olarak kabul edilen "Havâsu'l-Edviye"yi te'lif eden Ishak b. Murad ile Amasya Hastahânesi bashekimi Sabuncuoglu Serafeddin ve Sultan II. Murad adina 841 (m. 1437)'de "Zahire-i Muradiye" adli büyük tip kitabini yazan Sinoplu Mü'min b. Mukbil, sonradan Osmanli Devleti'ne gelip hizmet eden tabiblerdir.

    Fâtih Sultan Mehmed devri, tibbî faaliyet ve gelismeler bakimindan önemli bir devirdir. Fâtih, saglik islerini organize eden ve o günün sartlarina göre çok ileri bir zihniyetin anlayisi oldugu anlasilan Hekimbasilik (Reisu'l-Etibba) müessesesini kurarak, basina Kutbeddin Ahmed'i getirmisti.

    Musikî, su sesi ve çiçeklerle de tedavi sistemini gelistiren Osmanli tip dünyasinda yeni metodlarla bazi hastaliklara tedavi uygulandigi görülmektedir. Arastirma alanimizin disinda kalan bu konuda daha fazla teferruata girmeden sadece bazi tabiblerimizin hangi eserleri nasil meydana getirdikleri ve hangi hastaliklara çare bulduklarina kisaca temas edecegiz.

    873 (m. 1468)'de Amasya'li Sabuncu oglu Serafeddin b. Haci Ilyas'in, okudugu kitaplarla tecrübelerine dayanarak onyedi bâb üzerine te'lif ettigi tib kitabi dahilî ve haricî tedavi yollarini göstermektedir. Ahmedî'nin "Tervihu'l-Ervah" adli manzum tib kitabi XV. yüzyilin ortalarina dogru yazilmistir. Bu eserde, anatomiye ait kisa bilgiler verildikten sonra birer birer hastaliklarin tedavisinden bahsedilmektedir. XV. asir sonlari ve XVI. asir baslarinda yazildigi tahmin edilen "Yadigâr-i Ibn Serif" adli tibbî eser, havadan, sudan, yiyecek, içecek, spor ve hastaliklarin arâzindan bahseder. Halka göre yazildigi için pek çok nüshasi bulunan bu eserde, özellikle Gelibolu'dan bahsedilmektedir. Bu da müellifin Gelibolu'lu veya oraya yerlesmis bir kimse oldugunu göstermektedir. Eserde, hastaliklarin belirti ve ilaçlarindan bahsedilmektedir. Eser, Ibn Sina'nin Kanunu ile Ibn Baytar'in Müfredat'indan da istifade edilerek kaleme alinmistir.

    Daha önce kisaca temas edildigi gibi Osmanli Devleti, dis ülkelerden kendisine iltica eden veya herhangi bir sekilde gelen tabiblere fazlasiyla ragbet gösteriyordu. Nitekim Timurlulardan, Ebu Said'in tabibi Kutbeddin Ahmed (öl. 903 H. = 1497 M.), efendisinin, Uzun Hasan'a esir düsüp öldürülmesinden sonra Osmanlilara iltica etmisti. Osmanlilar, kendisine büyük bir ilgi göstererek yevmî (günlük) besyüz akça üzerinden maas baglamislardi. Bunun disinda ayrica her ayda 20 bin akça gibi gayet yüksek bir meblag vermislerdi. Böyle bir ragbet, disaridan bir hayli tabibin gelmesine vesile olmustu. Nitekim, Sirvan'li Hekim Sükrullah, Hoca Ataullah, Hekim Lâri, Hekim Arap, Tebriz'li Kemal gibi isimler, burada ilk akla gelenler olarak zikredilebilir. Böylece Osmanli bir mânâda disardaki beyin göçünü ülkesine dogru hizlandirmak suretiyle bu bransin kendi topraklarinda inkisaf edip gelismesini sagliyordu.

    Bu tabiblerden baska, nebatî tipla mesgul olan Altunîzâde (öl. XV. yüzyil sonlari) ayni zamanda operatörlük yapabilecek bilgi ve beceriye sahipti. Bunun, idrar darligi çekenlere sonda ameliyati yaparak muvaffak oldugunu Sakaik-i Numaniye'den ögrenmekteyiz. Bu arada, XVI. asir baslarinda Necmeddin Mahmud'un "el-Hâdî fî ilmi'z-Zâdî"adli eseri, "Mecmau'l-Mücerrebât" adiyla ve ilavelerle Türkçe'ye çevrilmistir.

    Izmitli Muhyiddin Mehmed (öl. 910 H. = 1504 M.), Amasya'li Tabib Mehmed b. Lütfullah ile Haci Hekim (öl. 913 H. = 1507 M.), lugat ilminde Bahru'l,Garaib ve tiptan Kasimiyye müellifi Amasya'li Halimî (öl. 882 H. = 1478 M.'den sonra), tip, matematik ve edebiyatta söhret sahibi olup teshil adli eserini yazan Perviz b. Abdullah (öl. 978 H. = 1570 M.) ve Tabib Tebriz'li Kemal'in oglu olup mesanedeki taslara dair Türkçe bir eser yazmis olan Ahi Ahmed Çelebi (öl. 930 H. = 1523 M.) bu tarihlerde yetismis olan belli basli tabiblerdendi. Bunlardan Muhyiddin Mehmed, Haci Hekim, Kaysunîzâde, Sinaneddin Yusuf ve Ahi Çelebi hekimbasilikta da bulunmuslardi.

    Ibn Kemal'in, "Rücûu's-Seyh ile's-Sabâ fi'l-Kuvveti ale'l-Bâ" isimli eseri, Arapça olup Yavuz Sultan Selim'in emri ile kaleme alinmistir. Ihtiyarlarin kuvve-i bahiyyesinin artirilmasina dairdir. Âli Çelebi tarafindan tercüme edilmistir. yukarida adi geçen Mehmed b. Lütfullah'in, II. Bâyezid'in oglu ve Amasya Valisi Sehzâde Ahmed adina "Müfredât-i Tip" tarzinda Arapça bir eseriyle, kendisini himaye eden Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi nâmina yine Arapça onyedi fasil üzerine mafsal hastaliklarina dair diger bir eseri vardir. 911 H. (1505 M.)'de Cerrah Ibrahim b. Abdullah tarafindan Yunanca aslindan tercüme edilmis olan "Alaim-i Cerrahîn" ve 967 H. (1559 M.)'de vefat eden Ilyas b. Isa'nin "Müfredât" isimli eserleri de XVI. yüzyilin ilk yarisina aittirler. Bu arada Atûfî Hayreddin'in (öl. 948 H. = 1541 M.)de "Hifzu'l-Ebdân" isimli bir eseri oldugunu belirtmek gerekir. Bu dönemin tibbî eserlerinden birisi de Yahudi Dotor adinda bir tabibin olup takriben 951 H. (1544 M.)'de ve Hekimbasi Kaysunîzâde zamaninda Kitab-i Asây-i Pirân isimli eseridir. Hekim Dotor'un dede ve babasinin Ispanya'da doktor olduklari belirtilmektedir.

    Ele aldigimiz asirlarda, Osmanli dünyasinda tip, eczacilik ve hastahânelerle ilgili büyük bir gelisme görülmektedir. Ser'iyye Sicili kayitlarinda da mesane ve ameliyatlarla ilgili bilgiler bulunmakla beraber biz, konuyu daha fazla uzatmamak için üzerinde fazla durmadik. Bununla beraber Osmanli dönemi Dâru's-Sifalari ve buralarda çalisanlar hakkinda kisaca bilgi vermek ihtiyacini duydugumuzu belirtmek isteriz. Böylece, nazarî tibbin yaninda amelî tibbin gerçeklestirildigi hastahaneler hakkinda da bilgi sahibi olmus olacagiz.

    Klasik Osmanli hastahaneleri olan Dâru's-Sifalarin mimarî özellikleri birçok arastirici tarafindan incelenmis olmakla birlikte buralarda yürütülen faaliyetler üzerinde yeterince çalisma yapilmadigi anlasilmaktadir. Osmanli Dâru's-Sifalarinin vakfiyeleri dikkatle incelendiginde bu vakfiyelerde klasik Osmanli hastahanelerinin yönetiminin yanisira hekim ve diger saglik mensuplari ile ilgili degerli bilgiler bulundugu görülür. Vakfiyelerde Dâru's-Sifadaki görev dagilimi, görevlilerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve beklenen bilgi ve beceri seviyesi ile ilgili olarak bütün hizmetliler için ayri ayri teferruatli sartlar kosulmasinin, özellikle XV ve XVI. yüzyillarda bir Osmanli gelenegi oldugu anlasilmaktadir. Gerçekten Bursa Yildirim Dâru's-Sifasi (802/1400), Fâtih Dâru's-Sifasi (875/1470), Edirne II. Bâyezid Dâru's-Sifasi (889-893 / M. 1484-1488), Manisa Hafsa Sultan Dâru's-Sifasi (H. 946/M. 1539), Haseki Sultan Dâru's-Sifasi (H. 957/M. 1550), Süleymaniye Dâru's-Sifasi (H. 961/M. 1553-1559), Atik Valide Dâru's-Sifasi (H. 990/M. 1582) ve Sultanahmet Dâru's-Sifasi (H. 1018-1026/M. 1609-1617) gibi Dâru's-Sifalarin vakfiyeleri üzerinde yapilan bir arastirmaya göre Dâru's-Sifalarda hizmet etmek üzere tayin edileceklerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve görevlileri tesbit edilmistir. Buna göre Dâru's-Sifa görevlileri, tabib, kehhal, cerrah ve yardimci saglik mensuplari, assab, edviye-kûb, tabbah, kayyum, kâse-kes ile ferras, âb-rîzî, câme-suy, dellak gibi temizlik hizmetlileri ve nâzir, vekilharç, kâtip gibi idarî yetkililer ile mahzenci, bevvâb, gassal ve imamdan olusurdu.*

    Müellif (tabib, doktor) Eseri

    Ahmedî

    a. Tervihu'l-Ervah

    b. Müntehab-i Sifa

    2. Haci Pasa

    a. Kitabu'l-Feride

    b. Kitabu's-Saade ve'l-Ikbal

    c. Kitabu't-Ta'lim

    d. Sifau'l-Eskam ve Devau'l-Âlâm

    e. Müntehab-i Sifa

    3.Seyhî

    Kenzu'l-Menafi'

    4. Mü'min b. Mukbil

    a. Kitabu't-Tib

    b. Miftahu'n-Nur ve Hazainu's-Surûr

    c. Zahire-i Muradiye

    5. Aksemseddin

    a. Kitabu't-Tib

    b. Maddetu'l-Hayat

    6. Serafeddin Sabuncuoglu

    a. Cerrahiye-i Ilhaniye

    b. Mücerrebnâme

    7. Bedr-i Dilsad

    a. Kehhalnâme

    b. Kemalnâme

    c. Muhtasaru't-Tib

    8. Ibn-i Serif Yhadigâr-i Ibn-i Serif

    9. Mehmed b. Lütfuullah

    a. Müfredat-i Tib

    b. Mafsal Hastaliklari

    10. Sükrullah Sirvanî Ilyasiye fi't-Tib

    11. Kaysunîzâde Mehmed Tib Mecmuasi

    12. Halimî Lütfullah Efendi Kasimiyye

    13. Hekimsah Mehmed Kazvinî

    a. Asbabu Sitteti'z-Zaruriyye

    b. Mucez Serhi

    c. Nasihatnâme

    14. Ahi Çelebi

    a. Risâle-i Hassatu'l-Kilye ve'l-Mesâne

    b. Mucez Tercümesi

    15. Kaysunîzâde Mehmed b. Mehmed

    a. ed-Dürretu'l-Muntahab

    b. Düsturu'l-Bimâristan

    c. Düsturu't,Tibbi'l-Misbah

    d. Zâdu'l-Mesir fî Ilaci'l-Bevâsir

    16. Atufî

    a. Hifzu'l-Ebdân

    b. Ravzu'l-Insan fî Tedabir-i Sihhati'l-Ebdân

    17. Ilyas b. Isa Müfredât

    18. Nidaî

    a. Baytarnâme

    b. Manzume-i Tib

    c. Menafi'n-Nâs

    d. Tababet-i Beseriye ve Baytariyye

    19. Hekim Dotor Asay-i Pirân

    20. Takiyüddin Sirazî Enisu'l-Etibba fi't-Tib

    21. Mehmed Efendi Menbau'l-Hayat

    22. Davud Antakî

    a. Bugyetu'l-Muhtac

    b. ed-Durretu'l-Muntahab

    c. Elfiye fi't-Tib

    d. Letaifu'l-Minhac

    e. Mecmau'l-Menafii'l-Bedeniyye

  3. Alt 09-23-2008, 16:08 #463
    Sarax Mesajlar: 678
    Riyâziye:













    Kâtip Çelebi'ye göre "Riyâziye" hendese (geometri), hey'et (astronomi), hesab (matematik) ve musikî dallarina verilen müsterek bir tabirdir. Günümüzde, bu ilimlerin her biri müstakil birer brans olarak varliklarini sürdürmektedirler. Bu bakimdan biz riyâziye bahsinde sadece aritmatik, geometri ve cebir gibi sayi ve ölçü temeline dayanarak niceliklerin özelliklerini inceleyen matematik ilminden bahsetmek istiyoruz.

    Osmanli Devleti'nin kurulusu ile beraber, ahenkli bir sekilde tesis edilen ilmî müesseseler arasinda Iznik ve Bursa medreseleri ilk sirayi alirlar. Bu ilk Osmanli medreselerinde fikih denilen Islâm hukuku ile kelâm yaninda aklî ilimlerden mantik ve riyazatin da ihmal edilmedigi anlasilmaktadir. Adivar, su ifadelerle konuya bir açiklik getirmek ister: "Bu ilk medreselerde ne okutuldugunu açik bir sekilde bilmek pek faydali olabilirdi. Fakat bu hususta kesin bilgilere sahip olmamakla birlikte, o vakitler hemen bütün ilim kitaplari Arapça yazilmis oldugundan, medreseler programinda bu dilin önemli bir yer tuttugu muhakkak olup, fikih ve kelâm yaninda aklî ilimlerden mantik ve matematigin de tamamiyle ihmal edilmedigi kestirilebilir." Muhtemelen, Adivar'in bu görüsünü oldugu gibi benimseyen ve buna ilavelerde de bulunan Sehabettin Tekindag da konu ile ilgili olarak sunlari yazar: "Bununla beraber diger Anadolu medreselerinde oldugu gibi fikih ve kelâm yaninda, aklî ilimlerden mantik ve riyazatin da ihmal edilmedigi kestirilebilir. Nitekim Bursa'da dogan Türk riyazeci ve astronomu Kadizâde-i Rumî, Semerkand'a giderek Semerkand Rasathanesi müdürlügüne ve Semerkand Medresesi reisligine getirildi." O, Iznik'teki Orhan Gazi Medresesi'nden bahsederken de asagidaki bilgileri vermek suretiyle bu dönemde aklî ilimlerin ileri bir seviyede olduguna isaret eder: "Ilk Osmanli Medresesi, Iznik'te Orhan gazi tarafindan kurulan ve Iznik Orhaniyesi adini alan medresedir. Orhan Gazi, gerekli vakiflarini yaptigi Iznik Orhaniyesi'nin müderrisligine naklî (ulûm-i ser'iyye) ve aklî (hikmet-i ameliye - hikmet-i nazariye) ilimlerde mütehassis bir bilgin olan Kayseri'li Serafeddin Davud (öl. 1350)'u getirdi."

    Daha önce de kisaca temas edildigi gibi, gerek Osmanli, gerekse daha önceki medreselerde riyâziye dersleri okutuluyordu. Hele dönemimiz itibariyle bizi ilgilendiren XV ve XVI. asirlarda riyâziyat denilen ilimlerde epey mesafe katedilmisti. Nitekim Fâtih Sultan Mehmed'in kurdugu "Semâniye Medreseleri"nin en alt seviyesi olan "Hasiye-i Tecrid" bölümünde muhtasarat denilen Sarf, Nahiv, Hesap, Hendese ve Hey'et gibi ilimlerin tahsili, Osmanlilarda müsbet ilme verilen degeri göstermektedir. Devrinin üniversitesi sayilan Sahn-i Semân'in muhtelif siniflarinda kelâm, fikih, hadis ve tefsir gibi dinî ilimlerin yaninda, matematik, astronomi ve geometri derslerinin de okutuldugu ve buradan kadi, müderris ve tabiblerin yanisira mühendislerin de yetistigi, okutulan derslerden anlasilmaktadir. Kanunî Sultan Süleyman döneminde gerek okutulan dersler, gerekse müstakil fakülte diyebilecegimiz tip ve riyâziye medreselerinin açildigi görülür. Konuyu daha fazla uzatmamak için Osmanli diyarinda XV ve XVI. asirlarda yetiserek günümüze eser birakmis olan bazi riyâziyecilerin isim ve eserlerini vermekle yetinmek istiyoruz. Böylece bu dönemde adi geçen sahada da Osmanli dünyasinin nasil bir gayret içinde oldugunu görmüs olacagiz.

    Riyâzeci Eseri

    1. Ali b. Hibetullah (öl. 1402) Hulâsatü'l-Minhac fî Ilmi'l-Hisâb

    Kadizâde-i Rûmî

    a. Muhtasar fi'l-Hisâb

    b. Risâle fî Istihraci'l-Ceyb

    c. Serhu Eskâli't-Tesis

    3. Ibrahim b. Mehmed el-Halebî Umdetu't-Tullâb fî Ilmi'l-Hisâb

    4. Mahmud b. Kadi Manyas A'cabu'l-Uccab (son kisim matematik)

    5. Fethullah Sirvanî Serhu Eskâli't-Te'sis

    6. Molla Lütfi Tez'ifu'l-Mezbâh

    7. Haci Atmaca Mecmau'l-Kavaid

    8. Alaeddin Ali Fenarî Serhu Tecnis fi'l-Hisâb

    9. Hayatî el-Hüseynî Tuhfetu'l-Hisâb

    10. Müslihiddin b. Sinan Risâle-i Eflatuniyye (Arapça matematik)

    11. Muzafferuddin Ali Sirazî Hasiye li Halli Müskilât-i Öklides

    12. Matrakçi Nasuh

    a. Câmiu'l-Kitâb ve Kemâlu'l-Hisâb

    b. el-Ken'aniyye fi'l-Hisâb.

    13. Mehmed b. Ibrahim Halebî

    a. Adetu'l-Hâsib ve Umdetu'l-Muhâsib

    b. Ref'ul-Hicâb an Kavâidi'l-Hisâb

    c.Tezkire (geometri ile ilgili)

    14. Yusuf b. Kemal Câmiu'l-Hisâb

    15. Sa'dî b. Halil Miftâhu'l-Müskilât.

    Görüldügü gibi sadece XV ve XVI. asirlarda yetisen ve her biri sahalari ile ilgili eser yazanlardan sadece birkaçina isaret edildi. Bu müelliflerin, eserleri sadece bizim siaret ettiklerimiz degildir. Fakat konu itibariyle biz sadece alanlari ile ilgili eserleri verdik.

    Sonuç olarak sunu söyleyebiliriz ki, XV ve XVI. asirlar, Osmanli dünyasinda, hemen her sahada ilerlemenin kayd edildigi asirlardir. Bununla beraber sunu da belirtmemiz gerekir ki, çesitli sebeplerden dolayi (burada buna girmeye gerek duymuyoruz) bu asirlardan sonraki dönemlerde ayni dinamizm devam ettirilememistir. Bu da ülkeyi yavas yavas bir inhitata dogru götürmüstür.

  4. Alt 09-23-2008, 16:08 #464
    Sarax Mesajlar: 678
    Osmanli Padisahlari neden hacca gitmemislerdir ? Genç Osman’in öldürülmesinde hacca gitmek istemesinin rolü var midir ?

    Bu soru çokça sorulmaktadir. Ancak bu sorunun cevaplandirilacagi en güzel yer, II. Osman meselesidir. Zira II. Osman’in katli olayinda bu sorunun cevabi da verilmistir. Evvela haccin farz olmasinin sartlarini özetleyelim: Müslüman olmak; akilli olmak; ergen olmak; hac yolu için hem gida ve hem de yol masraflarini karsilayabilecek kadar zengin olmak; haccin farz oldugunu bilmek; yol emniyeti bulunmak.

    Bu kisa izahlardan sonra, Osmanli Padisahlarinin neden hacca gitmediklerinin cevabini arayalim :

    1) Islâm Hukukuna göre, cihâd, Müslümanlar için farz-i kifâyedir. Bu sebeple fert olarak bir Müslüman, açik bir düsman tehlikesi bulunmadigi müddetçe, farz-i ayn olan hacci farz-i kifâye olan cihâda tercih edebilecektir. Cihâd, fert olarak Müslümanlarin hac ibadetine engel olmayacaktir. Bunun tek istisnasi, düsmanin bertaraf edilebilmesi için hacca gidecek Müslümanlara da ihtiyaç olmasidir. Iste bu noktada halife ve sultânlarin hükmü, Müslüman fertlerden farklidir ve onlar için cihâd yani düsmanlarin hücumunu bertaraf ederek Müslümanlarin emniyetini saglamak ve bunun için gerekirse savasmak, farz-i ayndir. Hz. Peygamber’e hangi amelin daha faziletli oldugu soruldugunda, sirasiyla, Allah’a ve Peygamberine iman, Allah yolunda cihad ve hacc-i mebrûr cevabini vermistir. Sebebi bellidir; Müslümanlarin canini, malini ve namusunu korumak hukukullah da denilen kamu haklarindandir; yani cemiyete ait bir ibadettir. Bazan kamu haklarindan olan bir mesele, sahsî farzlardan daha ehemmiyetli hale gelmektedir. Iste burada da durum budur.

    Osmanli Padisahlarinin II. Selim’e kadar gelenlerinin tamami, ömürlerinin yarisini Allah yolunda cihâd için seferlerde geçirmislerdir. Üzerlerine farz-i ayn olan ve hukukullah mahiyetinde bulunan cihâdi ve nizâm-i âlemin devamini, sahsî farz olan hacca tercih etmeleri için, Seyhülislâmlar fetvâ vermislerdir. II. Bâyezid Amasya’da vali iken hacca gitmeye niyetlenirken, sadrazam ve diger devlet erkâninin imzasi ile gönderilen mektupta, hemen gelip tahta geçmesi gerektigini, hacca gitmeyi halka ve devleti idare etme isi olmayanlara birakmasi icab ettigini tavsiye etmisler; aksi takdirde düsmanin cesaretlenerek Müslümanlara saldirmasina sebep olacagini ikaz eylemislerdir.

    Ayni sekilde israrla hacca gitmek isteyen ve bu niyetinin bedelini caniyla ödeyen II. Osman’a, Kayinpederi ve Seyhülislâm olan Es’ad Efendi aynen su fetvâyi vermis ve fikihtaki bu hükmü özetlemistir: "Padisahlara hac lâzim degildir; oturup adl eylemek evlâdir. Câiz ki, bir fitne zuhûr eyleye". Verilen bu fetvâyi tasdik eden asrinin kutbu Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri de, II. Osman’i fetvâya uymasi için ciddi ikaz eylemistir. Hatta bu meseleden dolayi Padisah’in askeri tahrik ettiniz tarzinda tahkirine hedef olan ve sonradan Seyhülislâmlik makamina gelen Yahya Efendi’nin ifadeleri de tamamen fikhin ölçülerine uygundur:

    "Padisahim! Hâsâ ki, ulema duacilariniz eskiyayi tahrik ede. Ancak içten gelerek bu niyetinizi istemezdik. Sebebi budur ki, ecdadiniz etmemisler, bu tarike gitmemisler, günahimiz varsa ol kadarcadir."

    Nitekim halk ve asker arasinda yayilan dedikoduyu özetleyen su cümleler de meseleyi açiklamaktadir:

    "Nizâm-i âlem içün padisahlar hacci terk edegelmistir. Düsmanin ortaya çikmasi ve düsmanlarin memleketi karistirma ihtimali var iken, Memâlik-i Mahrûse’yi koyup gitmek hatadir.".

    2) Bazi Islâm hukukçulari, bedeni sihhatli olma sartini açarak, sihhatli olsa bile tutuklu olma veya kendisini hacdan alikoyan zâlim idareciden korkmanin da haccin edâsini engelleyecegini ifade ederken, sultân ve o manadaki devlet yetkililerinin de mahbus yani tutuklu gibi kabul edilecegini; sadece beytülmal disinda kendine ait malindan haccin farz olacagini ve bu özür devam ettigi müddetçe ölünceye kadar hacca gidemeyebilecegini hükme baglamislardir. Günümüzdeki gibi ulasim imkânlarinin gelismedigi ve bir hac görevinin en az üç ay sürecegi bir asirda, Osmanli Padisahlarinin hacca gitmeleri gerektigini düsünmek, Islâm Hukukunu bilmemek olur. Kaldi ki, ömürlerinin yarisini cephede geçiren Padisahlarin, neden Misir’a kadar cihâda gidip de hacca varmadiklari da ileri sürülemez; zira ordunun basinda mücahid bir komutan olarak sefere giden padisahla, kendi sahsî ibadeti için üç ay memleketini yalniz birakan padisah bir tutulamaz. Bunun en müsahhas misâli II. Osman’a karsi askerin ve hatta halkin duydugu tepkidir. Islâm âlimleri, haccin sartlarindan olan yol emniyetini ihlal eden Karamita grubunun isyani sebebiyle, 326/937 tarihinden itibaren 20 yil kadar haccin farz olmadigini, çünkü yollarda anarsi yasanabilecegini ifade etmislerdir.

    Özetle Osmanli Padisahlarina dinen bizzat hacca gitmeleri farz olmamistir. Ancak kendi yerlerine bedel olarak baskalarini mutlaka göndermislerdir. Ayrica Sultân Abdülaziz’in gizlice tebdil-i kiyafet ederek hacca gittigi söylenmektedir. Ancak elimizde bunu dogrulayacak bir vesika bulunmamaktadir .

  5. Alt 09-23-2008, 16:09 #465
    Sarax Mesajlar: 678
    Osmanli padisahlarina kisa bir bakis

    TOPLAM 1142 622 76 1842
    ORTALAMA 32 18 2 51
    No Ismi Dogumu Sultan oldugu yil Sultanligin bittigi yil Vefati Sultan oldugu yas Hükümdarligi Sultanligindan sonra kaç sene yasadi Hayati Notlar
    1 OSMAN 1 1258 1299 1326 1326 41 27 0 68
    2 ORHAN 1 1281 1326 1359 1359 45 33 0 78
    3 MURAT 1 1326 1359 1389 1389 33 30 0 63
    4 BEYAZIT 1 1360 1389 1403 1403 29 14 0 43
    5 MEHMET 1 1389 1403 1421 1421 14 18 0 32
    6 MURAT 2 1402 1421 1451 1451 19 30 0 49
    7 MEHMET 2 30.3.1432 18.2.1451 3.5.1481 1481 19 30 0 49
    8 BEYAZIT 2 1447 20.5.1481 21.4.1512 26.5.1512 34 31 0 65
    9 SELIM 1 1470 1512 22.9.1520 1520 42 8 0 50
    10 SÜLEYMAN 1 27.4.1495 30.9.1520 7.9.1566 1566 25 46 0 71
    11 SELIM 2 28.5.1524 8.9.1566 15.12.1574 1574 42 8 0 50
    12 MURAT 3 4.7.1546 15.12.1574 16.1.1595 1595 28 21 0 49
    13 MEHMET 3 26.5.1566 16.1.1595 21.12.1603 1603 29 8 0 37
    14 AHMET 1 18.4.1590 21.12.1603 22.11.1617 1617 13 14 0 27
    15.17 MUSTAFA 1 1592 1617, 1622 1617, 1623 20.1.1639 25 0.5, 1 21 47 Zorla Hal oldu
    16 OSMAN 2 3.11.1604 1617 20.5.1622 1622 13 5 0 18 Hal ve idam oldu
    18 MURAT 4 26.7.1612 1623 9.2.1640 1640 11 17 0 28
    19 IBRAHIM 5.11.1616 9.2.1640 18.8.1648 1648 24 8 0 32 Hal ve idam oldu
    20 MEHMET 4 2.1.1642 18.8.1648 ?.11.1687 6.1.1693 6 39 6 51 Zorla Hal oldu
    21 SÜLEYMAN 2 1+.4.1642 ?.11.1687 22.6.1691 1691 45 4 0 49
    22 AHMET 2 2+.2.1643 22.6.1691 6.2.1695 1695 48 4 0 52
    23 MUSTAFA 2 5.6.1664 6.2.1695 29.1.1703 1703 31 8 0 39
    24 AHMED 3 31.12.1673 29.1.1703 1.10.1730 1.7.1736 30 27 6 63 Zorla Hal oldu
    25 MAHMUT 1 2.8.1696 1.10.1730 13.12.1754 1754 34 24 0 58
    26 OSMAN 3 2.1.1699 13.12.1754 30.10.1757 1757 55 3 0 58
    27 MUSTAFA 3 28.1.1717 30.10.1757 21.1.1774 1774 40 17 0 57
    28 ABDULHAMID-1 20.3.1725 21.1.1774 7.4.1789 1789 49 15 0 64
    29 SELIM 3 24.12.1761 7.4.1789 29.5.1807 28.7.1808 28 18 1 47 Hal ve idam oldu
    30 MUSTAFA 4 8.9.1779 29.5.1807 29.7.1808 17.11.1809 28 1 1 31 Hal ve idam oldu
    31 MAHMUD 2 20.7.1785 29.7.1808 1.7.1839 1839 23 31 0 54
    32 ABDULMECID 1 2+.4.1823 1.7.1839 25.6.1861 1861 16 22 0 38
    33 ABDÜLAZIZ 1 8.2.1830 25.6.1861 29.5.1876 4.6.1876 31 15 0 46 Hal ve idam oldu
    34 MURAT 5 21.2.1840 29.5.1876 31.8.1876 29.8.1904 36 0 28 64 Zorla Hal oldu
    35 ABDULHAMID 2 21.9.1842 31.8.1876 27.4.1909 10.2.1918 34 33 9 76 Zorla Hal oldu
    36 M. RESAT 2.11.1844 27.4.1909 3.7.1918 1918 65 9 0 74
    37 M. VAHDEDDIN 2.2.1861 3.7.1918 1.11.1922 16.5.1926 57 4 4 65 Zorla Hal oldu

    Kaynak: Sarax

  6. Alt 09-23-2008, 16:10 #466
    Sarax Mesajlar: 678

  7. Alt 09-23-2008, 16:11 #467
    Sarax Mesajlar: 678
    Osmanli vezirleri



    Padişahlar
    Sadrazamlar

    I. Osman
    Orhan Gazi
    Alaüddin Paşa (İlk sadrazam)
    Gündüz Alp (İnönü Beyi)
    Hasan Alp (Yarhisar Beyi)
    Turgut Alp (İnegöl Beyi)
    Konur Alp
    Abdurrahman Gazi
    Samsa Çavuş
    Köse Mihal Gazi
    Yutulmuş Birader
    Ak Temür (Osman Gazi'nin torunudur)
    Karamürsel
    Akçakoca
    Saltuk Alp
    Taz Ali
    Akbaş
    Mahmut Alp
    Karaoğlan
    Kara Tekin
    Candarlı Mevlana Kara Halil
    Aydoğdu

    Orhan
    Alaüddin Paşa
    Süleyman Paşa
    Mahmutoğlu Nizamüddin Paşa
    Hacı Paşa
    Sinanüddin Yusuf Paşa

    I. Murad
    Sinanüddin Yusuf Paşa
    Çandarlı Kara Halil Hayreddin
    Çandarlı Ali Paşa

    I. Bayezid
    Çandarlı Ali Paşa

    I. Mehmed
    Osmancıklı İmam-zade Halil Paşa
    Çandarlı İbrahim Paşa
    Amasyalı Bayezid Paşa

    II. Murad
    Amasyalı Bayezid Paşa
    Çandarlı İbrahim Paşa
    Amasyalı Hızır Danişmendoğlu Koca Mehmed Nizamüddin Paşa
    Çandarlı Halil Paşa

    II. Mehmed
    Çandarlı Halil Paşa
    Mahmud Paşa
    Rum Mehmed Paşa
    İshak Paşa
    Gedik Ahmed Paşa
    Karamani Mehmed Paşa

    II. Bayezid
    İshak Paşa
    Davud Paşa
    Hersek-zade Ahmed Paşa
    Çandarlı İbrahim Paşa
    Mesih Paşa
    Hadım Ali Paşa
    Koca Mustafa Paşa

    I. Selim
    Koca Mustafa Paşa
    Hersekzade Ahmed Paşa
    Dukakinoğlu Ahmed Paşa
    Hadım Sinan Paşa
    Yunus Paşa
    Piri Mehmed Paşa

    I. Süleyman
    Piri Mehmed Paşa
    İbrahim Paşa
    Ayas Mehmed Paşa
    Lütfi Paşa
    Hadım Süleyman Paşa
    Rüstem Paşa
    Kara Ahmed Paşa
    Semiz Ali Paşa
    Sokullu Mehmed Paşa

    II. Selim
    Sokullu Mehmed Paşa
    Semiz Ahmed Paşa
    Lala Mustafa Paşa
    Koca Sinan Paşa
    Kanijeli Siyavuş Paşa
    Özdemiroğlu Osman Paşa
    Mesih Paşa
    Ferhad Paşa

    III. Murad
    Sokullu Mehmed Paşa
    Semiz Ahmed Paşa
    Koca Sinan Paşa
    Kanijeli siyavuş Paşa
    Özdemiroğlu Osman Paşa
    Mesih Paşa
    Ferhad Paşa

    III. Mehmed
    Ferhad Paşa
    Koca Sinan Paşa
    Lala Mehmed Paşa
    Damad İbrahim Paşa
    Cığala-zade Sinan Paşa
    Hasan Paşa
    Cerrah Mehmed Paşa
    Yemişçi Hasan Paşa

    I. Ahmed
    Malkoç Ali Paşa
    Lala Mehmed Paşa
    Derviş Mehmed Paşa
    Kuyucu Murad Paşa
    Nasuh Paşa
    Öküz Mehmed Paşa
    Halil Paşa

    II. Osman
    Halil Paşa
    Kara Mehmed Paşa
    Güzelce Ali Paşa
    Ohrili Hüseyin Paşa
    Dilaver Paşa

    IV. Murad
    Kemankeş Kara Ali Paşa
    Çerkes Hasan Paşa
    Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa
    Halil Paşa
    Hüsrev Paşa
    Topal Recep Paşa
    Tabanı Yassı Mehmed Paşa
    Bayram Paşa
    Tayyar Mehmed Paşa
    Kemankeş Kara Mustafa Paşa

    İbrahim
    Kemankeş Kara Mustafa Paşa
    Civan Kapıcıbaşı Sultanzade Semin Mehmed Paşa
    Salih Paşa
    Kara Musa Paşa
    Hezarpare Ahmed Paşa
    Mehmed Paşa

    IV. Mehmed
    Sofu Mehmed Paşa
    Kara Murad Paşa
    Melek Ahmed Paşa
    Siyavuş Paşa
    Gürcü Mehmed Paşa
    Tarhuncu Ahmed Paşa
    Derviş Mehmed Paşa
    İpşir Mustafa Paşa
    Süleyman Paşa
    Deli Hüseyin Paşa
    Zurnazen Mustafa Paşa
    Boynueğri Mehmed Paşa
    Köprülü Mehmed Paşa
    Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa
    Merzifonlu Kara Mustafa Paşa
    Kara İbrahim Paşa
    Sarı Süleyman Paşa
    Siyavuş Paşa

    II. Süleyman
    Siyavuş Paşa
    Nişancı Mehmed Paşa
    Bekri Mustafa Paşa
    Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa

    II. Ahmed
    Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa
    Arabacı Ali Paşa
    Çalık Ali Paşa
    Bozoklu Bıyıklı Mustafa Paşa
    Sürmeli Ali Paşa

    II. Mustafa
    Sürmeli Ali Paşa
    Elmas Mehmed Paşa
    Amcazade Hüseyin Paşa
    Daltaban Mustafa Paşa
    Rami Mehmed Paşa

    III. Ahmed
    Kavanoz Nişancı Ali Paşa
    Enişte Hasan Paşa
    Kalaylıkoz Ahmede Paşa
    Baltacı Mehmed Paşa
    Çorlulu Ali Paşa
    Köprülü-zade Damad Numan Paşa
    Baltacı Mehmed Paşa
    Ağa Yusuf Paşa
    Silahdar Süleyman Paşa
    Hacı Halil Paşa
    Nişancı Mehmed Paşa

    I. Mahmud
    Damad Mehmed Paşa
    Kabakulak İbrahim Paşa
    Topal Osman Paşa
    Hekimoğlu Ali Paşa
    Gürcü İsmail Paşa
    Seyyid Mehmed Paşa
    Muhsin-zade Abdullah Paşa
    Yeğen Mehmed Paşa
    Hacı İvaz Mehmed Paşa
    Nişancı Hacı Ahmed Paşa
    Hekimoğlu Ali Paşa
    Seyyid Hasan Paşa
    Tiryaki Hacı Mehmed Paşa
    Boynueğri Seyyid Abdullah Paşa
    Mehmed Emin Paşa
    Bahir Mustafa Paşa

    III. Osman
    Bahir Mustafa Paşa
    Hekimoğlu Ali Paşa
    Başdefterdar Naili Abdullah Paşa
    Bıyıklı Ali Paşa
    Mehmed Said Paşa
    Bahir Mustafa Paşa
    Koca Ragıp Mehmed Paşa

    III. Mustafa
    Koca Ragıp Mehmed Paşa
    Hamza Hamid Paşa
    Bahir Mustafa Paşa
    Muhsin-zade Mehmed Paşa
    Hamza Mahir Paşa
    Hacı Mehmed Emin Paşa
    Moldovancı Ali Paşa
    İvaz-zade Halil Paşa
    Silahdar Mehmed Paşa
    Muhsin-zade Mehmed Paşa

    I. Abdülhamid
    Muhsin-zade Mehmed Paşa
    İzzet Mehmed Paşa
    Derviş Mehmed Paşa
    Darendeli Cebecizade Mehmed Paşa
    Kalafat Mehmed Paşa
    Seyyid Mehmed Paşa
    İzzet Mehmed Paşa
    Hacı Yeğen Mehmet Paşa
    Halil Hamid Paşa
    Şahin Ali Paşa
    Koca Yusuf Paşa

    III. Selim
    Koca Yusuf Paşa
    Meyyit Hasan Paşa
    Gazi Hasan Paşa
    Çelebizade Şerif Hasan Paşa
    Koca Yusuf Paşa
    Damat Melek Mehmed Paşa
    İzzet Mehmed Paşa
    Yusuf Ziyaüddin Paşa
    Hafız İsmail Paşa
    İbrahim Hilmi Paşa

    IV. Mustafa
    İbrahim Hilmi Paşa
    Çelebi Mustafa Paşa

    II. Mahmud
    Alemdar Mustafa Paşa
    Memiş Paşa
    Yusuf Ziyaüddin Paşa
    Laz Ahmed Paşa
    Hurşid Ahmed Paşa
    Mehmed Emin Rauf Paşa
    Derviş Mehmed Paşa
    Seyyid Ali Paşa
    Benderli Ali Paşa
    Hacı Salih Paşa
    Hamdullah Paşa
    Ali Paşa
    Mehmed Said Galip Paşa
    Benderli Selim Sırrı Paşa
    İzzet Mehmed Paşa
    Reşid Mehmed Paşa
    Mehmed Emin Rauf Paşa

    I. Abdülmecid
    Koca Hüsrev Mehmed Paşa
    Mehmed Emin Rauf Paşa
    İzzet Mehmed Paşa
    İbrahim Sarım Paşa
    Mustafa Reşid Paşa
    Mehmed Emin Rauf Paşa
    Damad Mehmed Ali Paşa
    Mustafa Naili Paşa
    Mehmed Emin Ali Paşa
    Mehmed Ali Paşa
    Mehmed Emin Paşa
    Mehmed Rüştü Paşa

    Abdülaziz
    Mehmed Emin Paşa
    Ali Paşa
    Mehmed Fuad Paşa
    Yusuf Kamil Paşa
    Mütercim Rüştü Paşa
    Mehmed Emin Ali Paşa
    Mahmud Nedim Paşa
    Mithat Paşa
    Ahmed Esad Paşa
    Mehmed Rüşdü Paşa
    Hüseyin Avni Paşa
    Esad Paşa

    II. Abdülhamid
    Mütercim Rüştü Paşa
    Mithat Paşa

    V. Mehmed
    Hüseyin Hilmi Paşa
    Hakkı Paşa
    Said Paşa
    Gazi Ahmed Muhtar Paşa
    Kamil Paşa
    Mahmud Şevket Paşa
    Said Halim Paşa
    Talat Bey

    VI. Mehmed
    Talat Paşa
    Ahmed İzzet Paşa
    Tevfik Paşa
    Damat Ferid Paşa
    Ali Rıza Paşa
    Salih Paşa
    Damat Ferid Paşa
    Tevfik Paşa

  8. Alt 09-23-2008, 16:12 #468
    Sarax Mesajlar: 678
    Osmanlı padişahların eşleri

    Padişahlar
    Eşleri (Koyu yazılanlar dışındakiler kesin değildir.)

    I. Osman
    1- Mal Hatun; Anadolu Selçuklu Veziri Ömer Abdülaziz Bey'in kızı ve Orhan Gazi'nin Annesi
    2- Rabi'a Bala Hatun; Şeyh Edebalı'nın kızı ve Şehzade Alaaddin'in annesi

    Orhan
    1- Nilüfer Hatun; Yarhisar Tekfurunun kızı ve I. Murad ve Şehzade Kasım'ın Annesi. Eski adı Holofiro
    2- Asporça Hatun; Bizans İmparatoru'nun kızı ve Şehzade İbrahim'in Fatma Hatun'un annesi.
    3- Theodora Hatun; Şehzade Halil'in annesi ve İmparator kızı.
    4- Eftandise Hatun; Mahmud Alp'in kızıdır.

    I. Murad
    1- Gülçiçek Hatun; Yıldırım Bayezid'in ve Yahşi Bey'in Annesi
    2- Marya Thamara Hatun; Bulgar Kralı'nın kızı
    3- Paşa Melek Hatun; Kızıl Murad Bey'in kızı
    4- Fülane Hatun; Candaroğullarından bir beyin kızı
    5- Fülane Hatun; Bulgar Beyinin kızı

    I. Bayezid
    1- Germiyanoğlu Devlet Şah Hatun; İsa, Mustafa ve Musa'nın annesi
    2- Devlet Hatun; Yine Germiyenoğlu olduğu söylenen ve Sultan Mehmed Çelebi'nin annesi ve ilk Valide Sultan
    3- Hafsa Hatun; Aydınoğlu İsa Bey'in kızı
    4- Sultan Hatun; Dulkadiroğlu Süleyman Şah'ın kızı
    5- Marya Olivera Despina Hatun; Sırbistan Kralı Lazar'ın kızı

    I. Mehmed
    1- Şeh-zade Kumru Hatun; Amasyalı bir Paşa'nın torunu
    2- Emine Hatun; Dulkadiroğlu Mehmed Bey'in kızı ve II. Murad'ın annesi

    II. Murad
    1- Dulkadiroğlu Alime Hatun
    2- Yeni Hatun; Amasyalı Mahmud Bey'in kızı
    3- Hüma Hatun; Abdullah isimli bir şahsın kızı ve Fatih'in Annesi. Fatih'in annesinin devşirme olduğu nakledilmektedir. Ancak müslüman olduğu kesindir ve hele Ortodoks olan Mara Hatun ile Fatih'in üvey annelik dışında alakası yoktur.
    4- Tacünnisa Hatice Halime Hatun; Candaroğlu İsfendiyar Bey'in kızıdır.
    5- Mara Hatun; Çocuksuz ve ortodoks olarak ölen ve Fatih'in üvey annesi olan bu kadın Sırbistan Despotu Corc Bronkoviç'in kızı

    II. Mehmed
    1- Gülbahar Hatun; II. Bayezid ile Gevher Sultan'ın annesi
    2- Gülşah Hatun; Karamanoğullarından İbrahim Bey'in kızıdır.
    3- Sitti Mükrime Hatun; Dulkadiroğlu Süleyman Bey'in kızıdır.
    4- Çiçek Hatun; Türkmen Beyi kızıdır.
    5- Helene Hatun; Mora Despotu Demetrus'un kızıdır.
    6- Anna Hatun; Trabzon İmparatoru'nun kızıdır; evlilikleri kısa sürmüştür.
    7- Alexias Hatun; Bizans Prenseslerindendir.

    II. Bayezid
    1- Nigar Hatun; Şehzade Korkut ile Fatma Sultan'ın annesi ve Abdullah Vehbi kızı
    2- Şirin Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Abdullah'ın annesi
    3- Gülruh Hatun; Abdülhayy kızı ve Alemşah ile Kamer Sultan'ın annesi
    4- Bülbül Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Ahmed ile Hundi Sultan'ın annesi
    5- Hüsnüşah Hatun; Karamanoğlu Nasuh Bey'in kızı
    6- Gülbahar Hatun; Abdüssamed kızı ve muhtemelenYavuz'un annesi
    7- Ferahşad Hatun; Kefe Sancak Beyi Mehmed'in annesi
    8- Ayşe Hatun; Dulkadiroğlu Alaaüddevle Bozkurd Bey'in kızı ve bir görüşe göre Yavuz'un annesi

    I. Selim
    1- Ayşe Hatun; Mengli Giray I'in kızı ve Beyhan ile Şah Sultan'ın annesi
    2- Ayşe Hafsa Hatun; Kanuni, Hatice, Fatma ve Hafsa Sultanların annesi

    I. Süleyman
    1- Hürrem Haseki Sultan; Kanuni'nin nikah aldığı ve aslen Ukran bir Ortodoks rahibin kızı yahut Fransız veya İtalyan olduğu hususunda iddialar bulunan cariyedir. Şehzade Mehmed ve II. Selim'in annesi
    2- Mahidevran Kadın; Abdullah kızı ve Şehzade Mahmud'un annesi
    3- Gülfem Hatun; Cariyelerden ve Şehzade Murad'ın annesi
    4- Fülane Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Mahmud'un annesi

    II. Selim
    1- Nurbanu Sultan; III. Murad'ın annesi ve İtalyan asıllı bir cariyedir.

    III. Murad
    1- Safiye Valide Sultan (Venedikli Baffo); III. Mehmed ile Ayşe Sultan'ın annesi ve cariye. Osmanlı hareminde devlet işlerine en çok müdahale eden Kadın Efendi.
    2- Şems-i Ruhsar Haseki; Rukkiyye Sultan'ın annesi. Medine'de vakfı var.
    3- Şah-i Huban Haseki
    4- Naz-perver Haseki

    III. Mehmed
    1- Handan Valide Sultan; I. Ahmed'in annesi
    2- Fülane Valide Sultan; Abaza asıllı ve I. Mıstafa validesi
    3- Fülane Haseki; Şehzade Mahmud annesi
    4- Fülane Haseki; Şehzade Selim annesi

    I. Ahmed
    1- Hatice Mahfiruz Sultan; Genç Osman'ın annesi
    2- Kösem Sultan (Mahpeyker Sultan); IV. Murad'ın annesi ve Osmanlı Hareminin en namdar kadını
    3- Fatma Haseki; Cariyelerdendir.

    II. Osman
    1- Akile (Rukiyye) Hanım; Şeyhülislam Esad Efendi'nin kızıdır ve hür kadınlardan nikah ile evlenilen nadir kadınlardandır.
    2- Ayşe Hanım; Pertev Paşa'nın torunu

    IV. Murad
    1- Ayşe Haseki Sultan

    İbrahim
    1- Hatice Turhan (Tarhan) Valide Sultan; Rus asıllı bir cariyedir ve uzun yıllar naibe-i saltanatlık yapmıştır. IV. Mehmed'in annesidir.
    2- Saliha Dil-aşub Valide Sultan; II. Süleyman'in annesi ve cariye. III. Haseki olduğu sanılıyor.
    3- Hatice Muazzez Sultan; II. Haseki'dir ve II. Ahmed'in annesidir.
    4- Hüma Şah Haseki Sultan (Telli Haseki); Sultan İbrahim'in en çok sevdiği Haseki'si. Nikah ile kadınlığa alındı.
    5- Ayşe Sultan; 4. Haseki
    6- Mah-i Enver Sultan; 5. Haseki
    7- Şivekar Sultan; 6. Veya 7. Haseki

    IV. Mehmed
    1- Meh-pare Emetüllah Rabi'a Gülnuş Valide Sultan; Gülnuş Sultan diye bilinir. Girit'li bir ailenin kızıdır. II. Mustafa ve III. Ahmed'in annesidir.
    2- Afife Kadın
    3- Gülnar Kadın
    4- Kaniye Haseki
    5- Siyavuş Haseki

    II. Süleyman
    1- Hatice Haseki; Baş Kadın'dır
    2- Behzat Haseki
    3- İvaz Haseki
    4- Sülün Haseki
    5- Şeh-süvar Haseki
    6- Zeyneb Haseki

    II. Ahmed
    1- Rabi'a Haseki Sultan; Haseki Sultan diye anılırdı.

    II. Mustafa
    Kadın Efendileri

    1- Ali-cenab; Baş Haseki
    2- Şeh-Süvar Valide Sultan; 4 Haseki ve III. Osman'ın annesi
    3- Saliha Sebkati Valide Sultan; Cariyelerinden ve I. Mahmud'un annesi
    4- Hüma Şah Haseki
    5- Afife Haseki
    6- Hatice Haseki

    İkballeri

    7- Hafsa Sultan; Üçüncü Haseki olduğu söyleniyorsa da Kadın Efendi olması kuvvetlemuhtemeldir.
    8- Hanife Hatun; İkinci veya Üçüncü İkbaldir.
    9- Fatma Şahin Hatun

    III. Ahmed
    Kadın Efendileri

    1- Emetullah Baş Kadın; Baş Haseki
    2- Rukıyye İkinci Kadın
    3- Emine Mihrişah İkinci Kadın; III. Mustafa'nın annesi
    4- Hatice İkinci Kadın
    5- Rabi'a Şermi Kadın
    6- Zeyneb Kadın
    7- Emine Musall Kadın
    8- Hanife Kadın
    9- Gülşen Kadın
    10- Ümmü Gülsüm Kadın
    11- Hurrem Kadın
    12- Meyli Kadın
    13- Fatma Hüma Şah Kadın
    14- Nijad Kadın
    15- Nazife Kadın

    İkballeri

    16- Şayeste Sultan
    17- Ayşe Hanım; İkinci veya üçüncü İkbaldir.
    18- Hatem Hatun

    I. Mahmud
    Kadın Efendileri

    1- Hace Ali-cenab Baş Kadın
    2- Hace Ayşe Kadın
    3- Hace Verd-i Naz Dördüncü Kadın
    4- Hatice Rami Altıncı Haseki
    5- Hatem İkinci Kadın
    6- Raziye Kadın

    İkballeri

    7- Meyyase Hanım; Bai İkbal
    8- Fehmi Hanım; İkinci İkbaldir.
    9- Habbabe Hanım
    10- Sırrı Hanım

    III. Osman
    Kadın Efendileri

    1- Leyla Baş Kadın
    2- Zevki Üçüncü Kadın
    3- Ferhunde Emine Dördüncü Kadın

    III. Mustafa
    Kadın Efendileri

    1- Avn'ül-Hayat Baş Kadın Efendi
    2- Mihr-i Şah Valide Sultan; Baş Kadın Efendi ve III. Selim'in annesi
    3- Rif'at İkinci Kadın Efendi
    4- Ayşe Adil-şah Üçüncü Kadın Efendi
    5- Fehmi Üçüncü Kadın Efendi
    6- Binnaz Üçüncü Kadın Efendi

    I. Abdülhamid
    Kadın Efendileri

    1- Ayşe Sine-perver Valide Sultan; IV. Mustafa'nın annesi ve IV. Kadınefendi
    2- Nakş-ı Dil Valide Sultan; II. Mahmud'un annesi ve önce İkinci İkbal sonra Kadın Efendi
    3- Hatice Ruh-şah Baş Kadın Efendi
    4- Hüma Şah Baş Kadın Efendi
    5- Ayşe Baş Kadın Efendi
    6- Binnaz İkinci Kadın Efendi
    7- Dilpezir Kadın Efendi
    8- Mehtabe Dördüncü Kadın Efendi
    9- Misl-i Na-yab Kadın Efendi
    10- Mu'teber Kadın Efendi
    11- Nevres Üçüncü Kadın Efendi
    12- Fatma Şeb-safa Dördüncü Kadın Efendi
    13- Mihrban Üçüncü Kadın Efendi

    İkballeri

    14- Nükhet-seza Hanımefendi; Baş İkbal
    15- Ayşe Hanımefendi; İkinci İkbaldir.

    III. Selim
    Kadın Efendileri
    1- Nef-i Zar Baş Kadın Efendi
    2- Hüsn-i Mah Baş Kadın Efendi
    3- Zib-i Fer İkinci Kadın Efendi
    4- Afitab Üçüncü Kadın Efendi
    5- Re'fet Dördüncü Kadın Efendi
    6- Nur-i Şems Kadın Efendi
    7- Gonca-nigar Kadın Efendi
    8- Dem-hoş Kadın Efendi
    9- Tab-ı Safa Üçüncü Kadın Efendi
    10- Ayn-ı Safa Kadın Efendi
    11- Mahbube Kadın Efendi

    İkballer

    12- Meryem Hanımefendi
    13- Mihriban Hanımefendi
    14- Fatma Fer-i cihan Hanım Efendi

    IV. Mustafa
    Kadın Efendileri

    1- Şevr-i Nur Baş Kadın Efendi
    2- Dil-pezir İkinci Kadın Efendi
    3- Seyyare Üçüncü Kadın Efendi
    4- Peyk-i Dil Dördüncü Kadın Efendi

    II. Mahmud
    Kadın Efendileri

    1- Bezm-i Alem Valide Sultan; I. Abdülmecid'in annesi
    2- Pertev-niyal (Nihal) Valide Sultan; Sultan Abdülaziz'in annesi ve Beşinci Kadın Efendi
    3- Haciye Pertev-Piyale Nev-fidan Baş Kadın Efendi
    4- Ali-cenab Baş Kadın Efendi
    5- Fatma Baş Kadın Efendi
    6- Aşub-i Can İkinci Kadın Efendi
    7- Haciye Hoş-yar İkinci Kadın Efendi
    8- Nurtab Dördüncü Kadın Efendi
    9- Misl-i Na-yab İkinci Kadın Efendi
    10- Perviz-felek Dördüncü Kadın Efendi
    11- Vuslat Üçüncü Kadın Efendi
    12- Zer-nigar Üçüncü Kadın Efendi
    13- Ebr-i Reftar İkinci Kadın Efendi

    İkballeri

    14- Hüsn-i Melek Hanımefendi; Baş İkbal
    15- Zeyn-i Felek Hanımefendi; İkinci İkbaldir.
    16- Tiryal Hanımefendi; Üçüncü İkbal
    17- Lebriz-Felek Hanımefendi; Dördüncü İkbal

    I. Abdülmecid
    Kadın Efendileri

    1- Servet-seza Baş Kadın Efendi
    2- Şevk-efza Valide Sultan; Sultan V. Murad'ın annesi ve İkinci Kadın Efendi
    3- Hoş-yar İkinci Kadın Efendi
    4- Tir-i Müjgan Valide Sultan; Üçüncü Kadın Efendi ve II. Abdülhamid'in annesi
    5- Verd-i Cenan Üçüncü Kadın Efendi
    6- Gül-cemal Dördüncü Kadın Efendi
    7- Rahime Perestu Valide Sultan; Dördüncü Kadın Efendi ve II. Abdülhamid'in manevi annesi
    8- Gülistu (Gülistan) Dördüncü Kadın Efendi
    9- Düzd-i Dil Üçüncü Kadın Efendi
    10- Bezmi (Bezmara)Altıncı Kadın Efendi
    11- Mahitab Beşinci Kadın Efendi

    İkballeri

    12- Nalan-ı Dil Hanımefendi; Üçüncü İkbal.
    13- Ceylan-yar Hanımefendi; İkinci ikbaldir.
    14- Ayşe Ser-firaz Hanımefendi; İkinci İkbal. Sarayın adını batıran bir kadındır.
    15- Nergis (Nergizu) Hanımefendi; Dördüncü İkbal
    16- Navek-misal Hanımefendi; Dördüncü ikbal
    17- Nesrin Hanımefendi; İkinci İkbal
    18- Şayeste Hanımefendi; Dördüncü İkbal
    19- Nükhet-seza Hnımefendi; Baş İkbal

    Gözdeler

    20- Yıldız Hanımefendi; 2. Gözde
    21- Saf-derun Hanımefendi; 4. Gözde
    22- Hüsn-i Cenan Hanımefendi; 3. Gözde

    Abdülaziz
    Kadın Efendileri

    1- Dürr-i Nev Baş Kadın Efendi
    2- Hayran-ı Dil İkinci Kadın Efendi
    3- Eda-Dil İkinci Kadın Efendi
    4- Neş'erek (Nesrin) Üçüncü Kadın Efendi
    5- Gevheri Dördüncü Kadın Efendi

    V. Murad
    Kadın Efendileri

    1- Elru Mevhibe Baş Kadın Efendi
    2- Reftar-ı Dil İkinci Kadın Efendi
    3- Şayan Üçüncü Kadın Efendi
    4- Meyl-i Servet Dördüncü Kadın Efendi

    İkballeri

    5- Resan Hanımefendi; Baş İkbal
    6- Cevher-riz Hanımefendi; İkinci İkbal
    7- Nev-Dürr Hanımefendi; Üçüncü İkbal
    8- Remiş-Naz Hanımefendi
    9- Filiz-ten Hanımefendi

    Gözdeler

    10- Visal-i Nur Hanım; Gözde

    II. Abdulhamid
    Kadın Efendileri

    1- Nazik-eda Baş Kadın Efendi
    2- Bedr-i Felek Baş Kadın Efendi
    3- Safi-naz Nur-efzun İkinci Kadın Efendi
    4- Bidar İkinci Kadın Efendi
    5- Dilpesend Üçüncü Kadın Efendi
    6- Mezide Mestan Üçüncü Kadın Efendi
    7- Emsal-i Nur Üçüncü Kadın Efendi
    8- Ayşe Dest-i Zer Müşfika (Kayıhan) Dördüncü Kadın Efendi

    İkballeri

    9- Saz-kar Hanımefendi; Baş İkbal
    10- Peyveste Hanımefendi; İkinci İkbal
    11- Fatma Pesende Hanımefendi; Üçüncü İkbal
    12- Behice (Maan) Hanımefendi; Dördüncü İkbal
    13- Saliha Naciye Hanımefendi; Dördüncü İkbal

    Gözdeler

    14- Dürdane Hanım; Baş Gözde
    15- Calibos Hanım; 2. Gözde
    16- Nazlıyar Hanım; 3. Gözde

    V. Mehmed Reşat
    1- Kam-res Baş Kadın Efendi
    2- Dürr-i And İkinci Kadın Efendi
    3- Mihr-engiz İkinci Kadın Efendi
    4- Naz-perver Üçüncü Kadın Efendi
    5- Dil-firib Dördüncü Kadın Efendi

    VI. Mehmed
    Kadın Efendileri

    1- Emine Nazik-eda Baş Kadın Efendi
    2- Şadiye Meveddet İkinci Kadın Efendi
    3- İnşirah Kadın Efendi
    4- Nevvare Üçüncü Kadın Efendi
    5- Ni'met Nev-zad Hanım Efendi

  9. Alt 09-23-2008, 16:12 #469
    Sarax Mesajlar: 678
    ERTUGRUL GAZI

    (1188 - 1281)



    Uç beyi olarak hüküm sürmüstür. Hükümranlik süresi Osmanogullari'nin en uzunudur. Babasi Gündüz Alp,annesi Hayme Ana (Haymana)dir.Babasinin ölümü üzerine Ertugrul Bey babasinin yerine geçti. Ailesinin bir kismi Ahlat'ta kaldi. Malazgirt Meydan Savasi'ndan sonra Kayi Boyu'nun bir kismi Ankara'nin batisindaki Karacadag yöresine yerlestirilmislerdir. Yassiçemen meydan muharebesinde Selçuklu Sultani Alaaddin Keykubat lehine yararliklar gösterdi. Selçuklu Sultani, Kayi Beyi'ne Bizans sinirinda 1000 kilometrekarelik bir topragi Bizans'a karsi siniri savunmak ve ileriye götürmek göreviyle verdi.13.asir ortalarinda Ankara'nin batisindan göç edip Sögüt ve Domaniç'i ele geçiren Ertugrul Bey idaresindeki Kayi asireti,400 çadir halkindan olusuyordu.Bugünkü Kütahya-Bursa-Bilecik illerinin sinirlarinin birlestigi bölgedeki topraklari beyligine “yurt” tuttu.Sögüt Kasabasi'nin fethinden sonra beylik merkezini Sögüt'e tasidi. Ölümünde Bizans'tan yaptigi fetihlerle topraklarini 4.800 kilometrekareye çikarmisti.

    Osmanli Devleti'nin temellerini atan Ertugrul Gazi,Oguzlarin Kayi Boyu'na mensup olup Selçuklularin uç beyi degildir.Selçuklu Türkiyesi'nin Bizans sinirinin kuzey kesiminden sorumlu büyük uç beyleri olan Çobanogullari'na taabi olmustur. Ancak oglu Osman Bey 1300 yili basinda büyük uç beyi olup,artik dogrudan dogruya Selçuklu Sultani'na baglanmistir.

    Oglu Osman Gazi'ye yaptigi vasiyeti ile alti asir boyunca ayakta kalacak olan bir devletin idarecilik ruhunun temellerini atmistir.Ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Ertugrul Gazi'nin 90 yasindan fazla oldugu halde (1281-1288) tarihleri arasinda Sögüt'te vefat ettigi bilinmektedir. Türbesi Bilecik ili sinirlari içerisinde olan Sögüt Ilçesi'ndedir.

    Sögüt ilçesi'nde her yil Ertugrul Gazi'yi anma törenleri yapilmaktadir.Orhan Saik Gökyay'in tesbitine göre Dede Korkut kitabinin önsözünde su kayit yer almaktadir:

    “Korkut ata ayitti,ahir zamanda hanlik gerü Kayi'ya dege, kimesne ellerinden almaya,ahir zaman olup kiyamet kopunca. Bu dedügü Osman neslidür, isde sürilü gideyorur.”

  10. Alt 09-23-2008, 16:12 #470
    Sarax Mesajlar: 678
    Osman Gazi



    Babasi . Ertugrul Gazi
    Annesi . Hayme Hatun
    Dogumu : Sögüt (M. 1258 - H. 656)
    Vefati . Bursa (M. .1326 - H. 726)
    Saltanati : 1299 - 1326 (27) sene

    Osman Gazi, Ertugrul Bey'in üç oglundan birisidir. Osman Bey diger kardeslerinden büyük degildi, fakat adeta bir idareci olarak yaratilmisti. Zira bu hususta çok büyük kaabiliyet sahibi idi. Babasi vefat ettikten sonra diger bütün beyler, ittifakla Osman Bey'i asiretin reisi olarak tanidilar.Osman Bey, beyligin bayna geçtigi zaman,23 yasinda idi. Uzun boylu, genis gögüslü, kaIin ve çatik kasli, elâ gözlü ve koç burunlu idi. Iki omuzlari arasi oldukça genis, vücudunun belden yukari kismi, asagi kismina nisbetle daha uzundu. Çehresi yuvarlak ve teni bugday renginde idi.Büyük seyhlerderi Edebali'nin evinde misafir iken, istirahat için gösterilen odada, Kur'an-i Kerim'i görünce, sabaha kadar saygisindan yatmadigi ve geceyi uykusuz geçirdigi çok meshurdur. seyh bu durumdan cok memnun kaldigi için kendisini kizi ile evlendirmis ve hayir dualar etmistir.Osman Bey, 1287'de Karacahisar'i fethetti.1280'de Domaniç'te Bizanslilari yenerek Bilecik'i fethetti ve Selçuklu Hükümdari tarafindan uç beyligine verildi. 1299'da Inegöl fethedildi.Selçuklu Devleti yikildi ve Osman Bey müstakil beyligini ilân etti. 1300'de Yenisehir ile Köprühisar, 1302'de ise Akhisar ve Koçhisar fethedildi.Osman Bey'e babasindan kalan arazinin genisligi 4800 km. kare idi. Kendisi vefat ettiginde ise, beyligin toprak genisligi 16.000 km.kareye ulasmytir.Vefat etmeden önce oglu Orhan Bey'e söyle vasiyet etmistir gullarima ve bütün dostlarima birinci vasiyetim Sudur ki; her zaman gazaya devam ederek, Din-i Celil-i Islâm'in yüceligini yasatiniz. Cihadin kemâline ererek, sancagi serifi hep yüksekte tutunuz. Her zaman Islâm'a hizmet ediniz. Zira Cenâb-i Hak benim gibi zayif bir kulunu ülkeler fethetmek için memur etti. Gaza ve cihadlarinizla Kelime-i Tevhid'i çok uzaklara götürünüz. Hanedanimdan her kim, hak yoldan ve adaletten saparsa mahser gününde, Rasülü Azam'in sefâatinden mahrum kalsin. Oglum! Dünyaya gelen hiç bir insan yoktur ki, ölüme boyun egmesin. Bana da, Hz.Allah'in emri ile simdi ölüm yaklasti. Bu devleti sana emanet ediyorum. Seni de Mevlâ'ya emanet ettim. Her isinde adaleti üstün tut.Vefatinda 68 yasinda idi. Tarih ise, Agustos 1326'yi gösteriyordu. (Allah rahmet eylesin.) Vefat ettiginde geriye biraktigi mal varligi sunlardi : Bir at mrhi, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kiliç, bir mizrak, bir tirkes,birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kasiklik.Osman bey vefat ettigi zaman zayif bir rivayete göre, Sögüt'te babasmn yamna defnedilmis ve Bursa alinirsa oraya defnini vasiyet etmisti. Bupun için 1326'da Bursa alindiktan sonra vasiyeti yerine getirilerek cesedi Bursa'ya nakledilip, Hisar'da (Saint Eli) namina yapilmis olan Gümüslü Künbed'e defnedilmistir. Fakat vekayün tetkikine göre vefatW in 1326'da Bursa'nin teslim alinmasindan sonra oldugu anlasiliyor.

    Osman Bey zamaninda yasayan Islâm büyükleri :Silsile-i Sâdât-i Naksibendiyye'nin onuncu ve onbirinci halkalarini teskil eden, Hâce, Arif Rivgiri ve Hâce Mahmud Incir Fagnevi (k.s.)Hazretleri, seyh Saadettin Cibavi, Bahaüddin Veled ve müellif Pehlivan Mahmud Poyraz.

    Erkek çocuklari : Pazarli Boy, Çoban Bey,Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savci Bey.

    Kiz çocuklari : Fatima Hatun

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.