![]() |
Cografya: Osmanlilar, cografya ilminde de önemli mesafeler katedip bu ilmin gelismesine hizmet etmislerdi. Bu devlette cografya ile ilgili eserlerin yazilmasi XV. asrin ortalarindan itibaren, fetihlerin artmasina paralel olarak artis göstermistir. XVI. asirda ise önemli ve mükemmel eserler meydana çikmistir. Bu mükemmeliyet XVII. asrin son yarisina kadar devam etmistir. Fâtih Sultan Mehmed, Batlamyus'un cografyaya ait levhalarini tedkik ederek, bunlarin aslina uygun ve anlasilir bir sekilde tertip ve düzenlenmesini emretmistir. Bu hususta hiç bir fedakarliktan da kaçinmamistir. Bilindigi kadari ile en eski Türkçe cografya kitabi Yazicizâde Ahmed Bican Efendi tarafindan 857 (m. 1453)'de Gelibolu'da tercüme suretiyle kaleme alinanidir. Ahmed Bican Efendi, bunu Kazvinî'nin "Acaibu'l-mahlukat" adli eserinden tercüme etmistir. Ancak XVI. yüzyilin ortalarinda Osmanli ülkesinde ünlü bir denizci ve haritaci ile karsilasiyoruz. Pirî Reis adini tasiyan bu ünlü denizci ve haritacinin tamamen orijinal olan dünya atlasinin sadece birkaç parçasina sahip bulunmaktayiz. 1515'te ceylan derisi üzerine çizilmis bulunan dünya haritasi, 1517'de Yavuz Sultan Selim Han'a sunulmustur. Burada Pirî Reis'in "Kitab-i Bahriye'sini de zikretmek gerekir. Kitab-i Bahriye, orijinal bir cografya kitabi olup, haritacilik bakimindan da önemli bir gelismislik örnegini teskil etmektedir. Mütehassislar tarafindan o tarihlerde Avrupa'daki haritalarin en mükemmeli olduguna isaret edilmektedir. Kitabu'l-Bahriye, Türkçe'deki ilk deniz atlasi ve portulani (rehber)dir. Ak Deniz çevresini, hem kendisinin genis tecrübesi ve hem de simdi çogu kaybolmus eski haritalara dayanarak kiyi, köse, liman, sahil, sehir ve kasaba tanitir. Ilkin 1521'de telif edilmis, daha sonra yeniden genisletilip 1525'de Damad Ibrahim Pasa araciligi ile Kanunî Sultan Süleyman Han'a takdim edilmistir. Kitab-i Bahriye'nin tibki basimi 1935 yilinda Istanbul'da yapilmistir. Kitab, manzum bir önsözle baslayip yine manzum bir sonuçla biter. Önsöz dikkatli bir sekilde okunursa, yazarin kuvvetli bir arastirma ve ince bir gözlem kudretiyle zamaninin cografya eserlerini ve gezdigi her yerin durumunu inceleyerek eserini yazdigi anlasilir. XVI. yüzyilin denizcilerinden Seydi Ali Reis'in vücuda getirdigi Atlas'i (Muhit) pek degerlidir. Pirî Reis'ten sonra Süveys kaptani olan Galatali Seydi Ali Reis (öl. 970 = 1562) Umman ve Hind denizlerindeki seferleri sonucunda bas tarafi kozmografya ve bunun kaidelerinden, diger kisimlari da Kizildeniz, Aden ve Basra körfezleri ile Umman denizi ahvalinden bahseden mükemmel bir eser vücuda getirmistir. Bu eser, Hammer tarafindan Almanca'ya tercüme edilmistir. XV ve XVI. yüzyil Osmanli cografyacilari ve eserleri hakkinda bilgi veren pek çok kaynaga sahip bulunmaktayiz. Ancak konuyu daha fazlauzatmamak için bunlardan bir kisminin sadece isim ve eserlerini vermekle yetinmek istiyoruz: Cografyaci Eseri 1. Ahmed Bican Acaibu'l-Mahlukat 2. Muslihiddin Mustafa b. Vefa Mülheme-i Seyh Vefa 3. Kemal Reis Tuhfetu's-Selâtin 4. Ali Ekber Hitaî Hitaynâme (Çin'e seyahati anlatir) 5. Pirî Reis a. Dünya Haritasi b. Kitab-i Bahriye 6) Seydi Ali Reis a. Mir'atu'l-Memâlik b. Muhit 7. Müneccim Ahmed b. Ali Kanun fi'd-Dünya 8. Ali Macar Reis 7 haritali bir kolleksiyon 9. Sipahizâde Ahmed b. Ali a. Esmau'l-Buldan b. Evzau'l-Mesâlik ilâ Marifeti'l-Buldan 10. Kadi Abdurrahman Acaibu'l-Uzma (genisletilmis tercüme) Astronomi: Tarihimizde "Hey'et" veya "Ilm-i Hey'et" ismi ile anilan astronomi, riyazî ilimler cümlesinden oldugundan Osmanli medreselerinde matematik ve geometri ile birlikte okutulmaktaydi. Osmanlilarda astronomi, esasli olarak Ali Kusçu'nun ülkeye gelmesiyle baslar. Ali Kusçu'dan sonra Osmanli ülkesinde astronomi ve matematik ilimlerinin ilerlemesi için en çok çalisanlardan biri de Mirim Çelebi diye söhret bulan Mahmud b. Mehmed'dir. Kadizâde-i Rumî ile Ali Kusçu'nun torunudur. Hocazâde ile Sinan Pasa'dan ders görmüstür. Matematik, astronomi ve usturlaba dair eserler yazan bu bilgin astronom, Sultan II. Bâyezid'in emriyle Ulug Bey Zic'ine "Düstûru'l-Amel ve Tashihu'l-Cedvel" adiyla Farsça bir serh yazmistir. Yazar, eserde didaktik bir yol takip etmistir. Nitekim bir derecelik bir yayin sinüsünü hesab etmek için çok açik misallerle bes sistem göstermistir. Mirim Çelebi, kendisini çok seven ve takdir eden Yavuz Sultan Selim (bu dönemde Anadolu kadiaskerligine kadar yükselmisti.) adina Ali Kusçu'nun Fethiye'sine bir serh yazmistir. Ali Kusçu ve yetistirmis oldugu astronomlardan sonra bu ilimde ilk ciddi gelisme hamlesine 1577 senesinde tesadüf edilmektedir. Zira bu yilda Takiyüddin Mehmed b. Maruf'un gayretiyle Osmanli Devleti'nde ilk rasathane kurulmustur. Takiyüddin'in bu rasathânesi, Tycho Brahe'nin Uranniborg (XVI. yüzyil),Ulug Bey'in Semerkand (XV. yüzyil) ve Nâsiruddin Tûsî'nin Meraga (XIII. yüzyil) rasathâneleriyle karsilastirilabilecek nitelikte mühim bir rasathânedir. Osmanlilarin ilk rasathânesinin bilimsel seviyesinin ortaya konulmasi, bilim tarihimiz bakimindan ayri bir önem tasimaktadir. Bu sebeple, o dönemin çagdas bir rasathânesiyle Takiyuddin'in kurdugu rasathânenin mukayesesi degerlendirmeye katkida bulunacaktir. Gerçekten, Avrupa'nin ilk ortaçag rasathanesi Tycho Brahe'ninkidir. Ayrica, büyük bir tesadüf eseri olarak her iki rasathâne de hemen hemen ayni yillarda kurulmustur. Dönemin, bu ilimdeki gelismisligini ortaya koyabilmek için iki rasathâneyi mukayese etmek gerekir. Takiyüddin'in rasathânesi ile ilgili bilgi, III. Sultan Murad'in Sehnâmesi'nde ve "Âlat-i Rasadiye li zic-i Sehinsahiye"de bulunmaktadir. Tycho Brahe ise 1598'de yayinladigi "Astronomiae Instauratae Mecanicae" adli eserinde aletlerini, gözlemlerini ve astronomiye katkisini ayrintilari ile açiklar. Bir rasathânenin bilimsel seviyesi, orada insa edilen ve kullanilan âletlerin mükemmelligine, yapilan gözlemlerin niteligine ve ayrica mevcud astronomlarin evrensel çalismalarina baglidir. Sehnâmedeki resimden anlasildigina göre 16 astronom veya görevlinin çalistigi rasathânedeki bütün aletler, bizzat Takiyüddin tarafindan imal edilmislerdi. Osmanli dönemindeki astronomi ile ilgili bu kisa malumattan sonra, XV ve XVI. asirlarda yetisip eser yazmis olan astronomlarindan birkaçini buraya alabiliriz: Astronom Eseri 1. Abdülvacib b. Mehmed a. Manzume fi'l-Usturlâb b. Meâlimu'l-Evkat 2. Hüsameddin Tokadî Kavs-i Kuzeh (Gökkusagi hakkinda) 3. Ali Kusçu a. Hallu Eskâli'l-Kamer b. Meserretu'l-Kulûb c. Risâletu'l-Fethiyye 4. Sinan Pasa a. Fethu'l-Fethiyye b. Risâle fî halli Eskâl-i Muaddili Utarid. 5. Hüseyin b. Hasan el-Konevî Ravzatu'l-Müneccimîn 6. Bedreddin Mehmed Mardinî a. ed-Dürrü'l-Mensûr b. el-Fethiyye fî Ameli'l-Ceybiyye 7. Hoca Ataullah Acemî a. Risâle fî Ilmi'l-Evzân b. Usturlab 8. Mehmed b. Kâtib Sinan a. Hediyetu'l-Mülûk (II. Bâyezid için kaleme alinmistir.) b. Mizânu'l-Kevâkib (Kanunî'ye takdim) c. Muvazzihu'l-Evkat fî Marifeti'l-Mukantarat 9. Sinaneddin Yusuf Serhu'l-Fethiyye 10. Müeyyedzâde Abdurrahman Ef. Risâle fî Küreti'l-Müdahrece 11. Sinaneddin Yusuf Acemî Risâle fi'l-Hey'e 12. Mirim Çelebi a. Düstûru'l-Amel b. Risâletu'l-Ceyb c. Risâle fi'l-Kible d. Risâle fi'l-Usturlâb 13. Mirim Kösesi Mehmed Ef. Kitab fî Ilmi'l-Hey'e 14. Muslihiddin Larî a. Serhu Risâle fi'l-Hey'e b. Tezkire fî Ilmi'l-Hey'e 15. Muvakkit Mustafa b. Ali a. A'lamu'l-Ibâd fî Ahbari'l-Bilâd b. A'mal-i Usturlâb c. Risâletu'l-Mikat fî Ilmi'l-Evkat 16. Perviz Efendi Mirkau's-Semâ 17. Takiyuddin Mehmed a. Âlâtu'r-Rasadiye li Zic-i Sehinsahiye b. Behcetu'l-Fikr fî Haleti's-Sems ve'l-Kamer c. Cedavilu Rasadiye d. Gurubu Semsin Sebebi ve Teahhuru e. Hülasetu'l-A'mal fî Mevakiti'l-Eyyam ve'l-Leyâl |
Tip: Osmanli ülkesinde gerek sivil, gerekse askerî hayatta büyük ragbet görerek gelisen ilim subelerinden biri de tiptir. Osmanli padisah ve idarecilerinin baska ülkelerden gelen hekimlere olan iltifatlari ile onlara sagladiklari imkhanlar ve Müslüman hekimlerin yetisip çogalmasina hasredilmis hastahânelerin kurulmasi (vakfiye sartlarina göre gayr-i müslim hekim tayin edilemez) tabâbetin inkisafina sebep olmustur. Osmanli tabâbetine hem hastahâne, hem de tip medresesi olarak hizmet eden Bursa Dâru't-Tibbi, Osmanli Devleti'nin ilk saglik tesisidir. Uludag eteklerinde, havadar ve genis bir arazide iki katli olarak insa edilen hastahânenin genis bir bahçesi vardi. Hücre ve salonlarin kapilari bu bahçeye açilirdi. Bu ilk Türk tip müessesesi, kisa zamanda öyle bir söhret kazandi ki, meshur tabiblerden bir çogu buranin kadrosuna dahil olabilmek için gayret sarf ediyordu. Bilinen kadari ile Anadolu'da Türkçe yazilmis en eski tip kitaplari ancak XIV. yüzyila kadar çikabilmektedir. Eski Anadolu türkçesi döneminde XIII. yüzyildan baslayarak dinî ve edebî ürünlerin yazilmis oldugu gözönüne alindiginda tipla ilgili eserlerin oldukça geç bir tarihte yazilmaya baslandigi görülür. Bunun en önemli sebebi Anadolu Selçuklu Devleti zamaninda bilim dilinin Arapça olmasidir. Anadolu Beylikleri döneminde Türkçe'ye verilen önem artinca dinî ve edebî sahalarda oldugu gibi tip konusunda da Türkçe eserlerin yazildigi görülür. Bu bakimdan burada Aydinoglu Beyligi'nin adini zikretmek gerekir. Osmanli döneminin ilk Türkçe telif tib kitabi olarak kabul edilen "Havâsu'l-Edviye"yi te'lif eden Ishak b. Murad ile Amasya Hastahânesi bashekimi Sabuncuoglu Serafeddin ve Sultan II. Murad adina 841 (m. 1437)'de "Zahire-i Muradiye" adli büyük tip kitabini yazan Sinoplu Mü'min b. Mukbil, sonradan Osmanli Devleti'ne gelip hizmet eden tabiblerdir. Fâtih Sultan Mehmed devri, tibbî faaliyet ve gelismeler bakimindan önemli bir devirdir. Fâtih, saglik islerini organize eden ve o günün sartlarina göre çok ileri bir zihniyetin anlayisi oldugu anlasilan Hekimbasilik (Reisu'l-Etibba) müessesesini kurarak, basina Kutbeddin Ahmed'i getirmisti. Musikî, su sesi ve çiçeklerle de tedavi sistemini gelistiren Osmanli tip dünyasinda yeni metodlarla bazi hastaliklara tedavi uygulandigi görülmektedir. Arastirma alanimizin disinda kalan bu konuda daha fazla teferruata girmeden sadece bazi tabiblerimizin hangi eserleri nasil meydana getirdikleri ve hangi hastaliklara çare bulduklarina kisaca temas edecegiz. 873 (m. 1468)'de Amasya'li Sabuncu oglu Serafeddin b. Haci Ilyas'in, okudugu kitaplarla tecrübelerine dayanarak onyedi bâb üzerine te'lif ettigi tib kitabi dahilî ve haricî tedavi yollarini göstermektedir. Ahmedî'nin "Tervihu'l-Ervah" adli manzum tib kitabi XV. yüzyilin ortalarina dogru yazilmistir. Bu eserde, anatomiye ait kisa bilgiler verildikten sonra birer birer hastaliklarin tedavisinden bahsedilmektedir. XV. asir sonlari ve XVI. asir baslarinda yazildigi tahmin edilen "Yadigâr-i Ibn Serif" adli tibbî eser, havadan, sudan, yiyecek, içecek, spor ve hastaliklarin arâzindan bahseder. Halka göre yazildigi için pek çok nüshasi bulunan bu eserde, özellikle Gelibolu'dan bahsedilmektedir. Bu da müellifin Gelibolu'lu veya oraya yerlesmis bir kimse oldugunu göstermektedir. Eserde, hastaliklarin belirti ve ilaçlarindan bahsedilmektedir. Eser, Ibn Sina'nin Kanunu ile Ibn Baytar'in Müfredat'indan da istifade edilerek kaleme alinmistir. Daha önce kisaca temas edildigi gibi Osmanli Devleti, dis ülkelerden kendisine iltica eden veya herhangi bir sekilde gelen tabiblere fazlasiyla ragbet gösteriyordu. Nitekim Timurlulardan, Ebu Said'in tabibi Kutbeddin Ahmed (öl. 903 H. = 1497 M.), efendisinin, Uzun Hasan'a esir düsüp öldürülmesinden sonra Osmanlilara iltica etmisti. Osmanlilar, kendisine büyük bir ilgi göstererek yevmî (günlük) besyüz akça üzerinden maas baglamislardi. Bunun disinda ayrica her ayda 20 bin akça gibi gayet yüksek bir meblag vermislerdi. Böyle bir ragbet, disaridan bir hayli tabibin gelmesine vesile olmustu. Nitekim, Sirvan'li Hekim Sükrullah, Hoca Ataullah, Hekim Lâri, Hekim Arap, Tebriz'li Kemal gibi isimler, burada ilk akla gelenler olarak zikredilebilir. Böylece Osmanli bir mânâda disardaki beyin göçünü ülkesine dogru hizlandirmak suretiyle bu bransin kendi topraklarinda inkisaf edip gelismesini sagliyordu. Bu tabiblerden baska, nebatî tipla mesgul olan Altunîzâde (öl. XV. yüzyil sonlari) ayni zamanda operatörlük yapabilecek bilgi ve beceriye sahipti. Bunun, idrar darligi çekenlere sonda ameliyati yaparak muvaffak oldugunu Sakaik-i Numaniye'den ögrenmekteyiz. Bu arada, XVI. asir baslarinda Necmeddin Mahmud'un "el-Hâdî fî ilmi'z-Zâdî"adli eseri, "Mecmau'l-Mücerrebât" adiyla ve ilavelerle Türkçe'ye çevrilmistir. Izmitli Muhyiddin Mehmed (öl. 910 H. = 1504 M.), Amasya'li Tabib Mehmed b. Lütfullah ile Haci Hekim (öl. 913 H. = 1507 M.), lugat ilminde Bahru'l,Garaib ve tiptan Kasimiyye müellifi Amasya'li Halimî (öl. 882 H. = 1478 M.'den sonra), tip, matematik ve edebiyatta söhret sahibi olup teshil adli eserini yazan Perviz b. Abdullah (öl. 978 H. = 1570 M.) ve Tabib Tebriz'li Kemal'in oglu olup mesanedeki taslara dair Türkçe bir eser yazmis olan Ahi Ahmed Çelebi (öl. 930 H. = 1523 M.) bu tarihlerde yetismis olan belli basli tabiblerdendi. Bunlardan Muhyiddin Mehmed, Haci Hekim, Kaysunîzâde, Sinaneddin Yusuf ve Ahi Çelebi hekimbasilikta da bulunmuslardi. Ibn Kemal'in, "Rücûu's-Seyh ile's-Sabâ fi'l-Kuvveti ale'l-Bâ" isimli eseri, Arapça olup Yavuz Sultan Selim'in emri ile kaleme alinmistir. Ihtiyarlarin kuvve-i bahiyyesinin artirilmasina dairdir. Âli Çelebi tarafindan tercüme edilmistir. yukarida adi geçen Mehmed b. Lütfullah'in, II. Bâyezid'in oglu ve Amasya Valisi Sehzâde Ahmed adina "Müfredât-i Tip" tarzinda Arapça bir eseriyle, kendisini himaye eden Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi nâmina yine Arapça onyedi fasil üzerine mafsal hastaliklarina dair diger bir eseri vardir. 911 H. (1505 M.)'de Cerrah Ibrahim b. Abdullah tarafindan Yunanca aslindan tercüme edilmis olan "Alaim-i Cerrahîn" ve 967 H. (1559 M.)'de vefat eden Ilyas b. Isa'nin "Müfredât" isimli eserleri de XVI. yüzyilin ilk yarisina aittirler. Bu arada Atûfî Hayreddin'in (öl. 948 H. = 1541 M.)de "Hifzu'l-Ebdân" isimli bir eseri oldugunu belirtmek gerekir. Bu dönemin tibbî eserlerinden birisi de Yahudi Dotor adinda bir tabibin olup takriben 951 H. (1544 M.)'de ve Hekimbasi Kaysunîzâde zamaninda Kitab-i Asây-i Pirân isimli eseridir. Hekim Dotor'un dede ve babasinin Ispanya'da doktor olduklari belirtilmektedir. Ele aldigimiz asirlarda, Osmanli dünyasinda tip, eczacilik ve hastahânelerle ilgili büyük bir gelisme görülmektedir. Ser'iyye Sicili kayitlarinda da mesane ve ameliyatlarla ilgili bilgiler bulunmakla beraber biz, konuyu daha fazla uzatmamak için üzerinde fazla durmadik. Bununla beraber Osmanli dönemi Dâru's-Sifalari ve buralarda çalisanlar hakkinda kisaca bilgi vermek ihtiyacini duydugumuzu belirtmek isteriz. Böylece, nazarî tibbin yaninda amelî tibbin gerçeklestirildigi hastahaneler hakkinda da bilgi sahibi olmus olacagiz. Klasik Osmanli hastahaneleri olan Dâru's-Sifalarin mimarî özellikleri birçok arastirici tarafindan incelenmis olmakla birlikte buralarda yürütülen faaliyetler üzerinde yeterince çalisma yapilmadigi anlasilmaktadir. Osmanli Dâru's-Sifalarinin vakfiyeleri dikkatle incelendiginde bu vakfiyelerde klasik Osmanli hastahanelerinin yönetiminin yanisira hekim ve diger saglik mensuplari ile ilgili degerli bilgiler bulundugu görülür. Vakfiyelerde Dâru's-Sifadaki görev dagilimi, görevlilerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve beklenen bilgi ve beceri seviyesi ile ilgili olarak bütün hizmetliler için ayri ayri teferruatli sartlar kosulmasinin, özellikle XV ve XVI. yüzyillarda bir Osmanli gelenegi oldugu anlasilmaktadir. Gerçekten Bursa Yildirim Dâru's-Sifasi (802/1400), Fâtih Dâru's-Sifasi (875/1470), Edirne II. Bâyezid Dâru's-Sifasi (889-893 / M. 1484-1488), Manisa Hafsa Sultan Dâru's-Sifasi (H. 946/M. 1539), Haseki Sultan Dâru's-Sifasi (H. 957/M. 1550), Süleymaniye Dâru's-Sifasi (H. 961/M. 1553-1559), Atik Valide Dâru's-Sifasi (H. 990/M. 1582) ve Sultanahmet Dâru's-Sifasi (H. 1018-1026/M. 1609-1617) gibi Dâru's-Sifalarin vakfiyeleri üzerinde yapilan bir arastirmaya göre Dâru's-Sifalarda hizmet etmek üzere tayin edileceklerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve görevlileri tesbit edilmistir. Buna göre Dâru's-Sifa görevlileri, tabib, kehhal, cerrah ve yardimci saglik mensuplari, assab, edviye-kûb, tabbah, kayyum, kâse-kes ile ferras, âb-rîzî, câme-suy, dellak gibi temizlik hizmetlileri ve nâzir, vekilharç, kâtip gibi idarî yetkililer ile mahzenci, bevvâb, gassal ve imamdan olusurdu.* Müellif (tabib, doktor) Eseri Ahmedî a. Tervihu'l-Ervah b. Müntehab-i Sifa 2. Haci Pasa a. Kitabu'l-Feride b. Kitabu's-Saade ve'l-Ikbal c. Kitabu't-Ta'lim d. Sifau'l-Eskam ve Devau'l-Âlâm e. Müntehab-i Sifa 3.Seyhî Kenzu'l-Menafi' 4. Mü'min b. Mukbil a. Kitabu't-Tib b. Miftahu'n-Nur ve Hazainu's-Surûr c. Zahire-i Muradiye 5. Aksemseddin a. Kitabu't-Tib b. Maddetu'l-Hayat 6. Serafeddin Sabuncuoglu a. Cerrahiye-i Ilhaniye b. Mücerrebnâme 7. Bedr-i Dilsad a. Kehhalnâme b. Kemalnâme c. Muhtasaru't-Tib 8. Ibn-i Serif Yhadigâr-i Ibn-i Serif 9. Mehmed b. Lütfuullah a. Müfredat-i Tib b. Mafsal Hastaliklari 10. Sükrullah Sirvanî Ilyasiye fi't-Tib 11. Kaysunîzâde Mehmed Tib Mecmuasi 12. Halimî Lütfullah Efendi Kasimiyye 13. Hekimsah Mehmed Kazvinî a. Asbabu Sitteti'z-Zaruriyye b. Mucez Serhi c. Nasihatnâme 14. Ahi Çelebi a. Risâle-i Hassatu'l-Kilye ve'l-Mesâne b. Mucez Tercümesi 15. Kaysunîzâde Mehmed b. Mehmed a. ed-Dürretu'l-Muntahab b. Düsturu'l-Bimâristan c. Düsturu't,Tibbi'l-Misbah d. Zâdu'l-Mesir fî Ilaci'l-Bevâsir 16. Atufî a. Hifzu'l-Ebdân b. Ravzu'l-Insan fî Tedabir-i Sihhati'l-Ebdân 17. Ilyas b. Isa Müfredât 18. Nidaî a. Baytarnâme b. Manzume-i Tib c. Menafi'n-Nâs d. Tababet-i Beseriye ve Baytariyye 19. Hekim Dotor Asay-i Pirân 20. Takiyüddin Sirazî Enisu'l-Etibba fi't-Tib 21. Mehmed Efendi Menbau'l-Hayat 22. Davud Antakî a. Bugyetu'l-Muhtac b. ed-Durretu'l-Muntahab c. Elfiye fi't-Tib d. Letaifu'l-Minhac e. Mecmau'l-Menafii'l-Bedeniyye |
Riyâziye: Kâtip Çelebi'ye göre "Riyâziye" hendese (geometri), hey'et (astronomi), hesab (matematik) ve musikî dallarina verilen müsterek bir tabirdir. Günümüzde, bu ilimlerin her biri müstakil birer brans olarak varliklarini sürdürmektedirler. Bu bakimdan biz riyâziye bahsinde sadece aritmatik, geometri ve cebir gibi sayi ve ölçü temeline dayanarak niceliklerin özelliklerini inceleyen matematik ilminden bahsetmek istiyoruz. Osmanli Devleti'nin kurulusu ile beraber, ahenkli bir sekilde tesis edilen ilmî müesseseler arasinda Iznik ve Bursa medreseleri ilk sirayi alirlar. Bu ilk Osmanli medreselerinde fikih denilen Islâm hukuku ile kelâm yaninda aklî ilimlerden mantik ve riyazatin da ihmal edilmedigi anlasilmaktadir. Adivar, su ifadelerle konuya bir açiklik getirmek ister: "Bu ilk medreselerde ne okutuldugunu açik bir sekilde bilmek pek faydali olabilirdi. Fakat bu hususta kesin bilgilere sahip olmamakla birlikte, o vakitler hemen bütün ilim kitaplari Arapça yazilmis oldugundan, medreseler programinda bu dilin önemli bir yer tuttugu muhakkak olup, fikih ve kelâm yaninda aklî ilimlerden mantik ve matematigin de tamamiyle ihmal edilmedigi kestirilebilir." Muhtemelen, Adivar'in bu görüsünü oldugu gibi benimseyen ve buna ilavelerde de bulunan Sehabettin Tekindag da konu ile ilgili olarak sunlari yazar: "Bununla beraber diger Anadolu medreselerinde oldugu gibi fikih ve kelâm yaninda, aklî ilimlerden mantik ve riyazatin da ihmal edilmedigi kestirilebilir. Nitekim Bursa'da dogan Türk riyazeci ve astronomu Kadizâde-i Rumî, Semerkand'a giderek Semerkand Rasathanesi müdürlügüne ve Semerkand Medresesi reisligine getirildi." O, Iznik'teki Orhan Gazi Medresesi'nden bahsederken de asagidaki bilgileri vermek suretiyle bu dönemde aklî ilimlerin ileri bir seviyede olduguna isaret eder: "Ilk Osmanli Medresesi, Iznik'te Orhan gazi tarafindan kurulan ve Iznik Orhaniyesi adini alan medresedir. Orhan Gazi, gerekli vakiflarini yaptigi Iznik Orhaniyesi'nin müderrisligine naklî (ulûm-i ser'iyye) ve aklî (hikmet-i ameliye - hikmet-i nazariye) ilimlerde mütehassis bir bilgin olan Kayseri'li Serafeddin Davud (öl. 1350)'u getirdi." Daha önce de kisaca temas edildigi gibi, gerek Osmanli, gerekse daha önceki medreselerde riyâziye dersleri okutuluyordu. Hele dönemimiz itibariyle bizi ilgilendiren XV ve XVI. asirlarda riyâziyat denilen ilimlerde epey mesafe katedilmisti. Nitekim Fâtih Sultan Mehmed'in kurdugu "Semâniye Medreseleri"nin en alt seviyesi olan "Hasiye-i Tecrid" bölümünde muhtasarat denilen Sarf, Nahiv, Hesap, Hendese ve Hey'et gibi ilimlerin tahsili, Osmanlilarda müsbet ilme verilen degeri göstermektedir. Devrinin üniversitesi sayilan Sahn-i Semân'in muhtelif siniflarinda kelâm, fikih, hadis ve tefsir gibi dinî ilimlerin yaninda, matematik, astronomi ve geometri derslerinin de okutuldugu ve buradan kadi, müderris ve tabiblerin yanisira mühendislerin de yetistigi, okutulan derslerden anlasilmaktadir. Kanunî Sultan Süleyman döneminde gerek okutulan dersler, gerekse müstakil fakülte diyebilecegimiz tip ve riyâziye medreselerinin açildigi görülür. Konuyu daha fazla uzatmamak için Osmanli diyarinda XV ve XVI. asirlarda yetiserek günümüze eser birakmis olan bazi riyâziyecilerin isim ve eserlerini vermekle yetinmek istiyoruz. Böylece bu dönemde adi geçen sahada da Osmanli dünyasinin nasil bir gayret içinde oldugunu görmüs olacagiz. Riyâzeci Eseri 1. Ali b. Hibetullah (öl. 1402) Hulâsatü'l-Minhac fî Ilmi'l-Hisâb Kadizâde-i Rûmî a. Muhtasar fi'l-Hisâb b. Risâle fî Istihraci'l-Ceyb c. Serhu Eskâli't-Tesis 3. Ibrahim b. Mehmed el-Halebî Umdetu't-Tullâb fî Ilmi'l-Hisâb 4. Mahmud b. Kadi Manyas A'cabu'l-Uccab (son kisim matematik) 5. Fethullah Sirvanî Serhu Eskâli't-Te'sis 6. Molla Lütfi Tez'ifu'l-Mezbâh 7. Haci Atmaca Mecmau'l-Kavaid 8. Alaeddin Ali Fenarî Serhu Tecnis fi'l-Hisâb 9. Hayatî el-Hüseynî Tuhfetu'l-Hisâb 10. Müslihiddin b. Sinan Risâle-i Eflatuniyye (Arapça matematik) 11. Muzafferuddin Ali Sirazî Hasiye li Halli Müskilât-i Öklides 12. Matrakçi Nasuh a. Câmiu'l-Kitâb ve Kemâlu'l-Hisâb b. el-Ken'aniyye fi'l-Hisâb. 13. Mehmed b. Ibrahim Halebî a. Adetu'l-Hâsib ve Umdetu'l-Muhâsib b. Ref'ul-Hicâb an Kavâidi'l-Hisâb c.Tezkire (geometri ile ilgili) 14. Yusuf b. Kemal Câmiu'l-Hisâb 15. Sa'dî b. Halil Miftâhu'l-Müskilât. Görüldügü gibi sadece XV ve XVI. asirlarda yetisen ve her biri sahalari ile ilgili eser yazanlardan sadece birkaçina isaret edildi. Bu müelliflerin, eserleri sadece bizim siaret ettiklerimiz degildir. Fakat konu itibariyle biz sadece alanlari ile ilgili eserleri verdik. Sonuç olarak sunu söyleyebiliriz ki, XV ve XVI. asirlar, Osmanli dünyasinda, hemen her sahada ilerlemenin kayd edildigi asirlardir. Bununla beraber sunu da belirtmemiz gerekir ki, çesitli sebeplerden dolayi (burada buna girmeye gerek duymuyoruz) bu asirlardan sonraki dönemlerde ayni dinamizm devam ettirilememistir. Bu da ülkeyi yavas yavas bir inhitata dogru götürmüstür. |
Osmanli Padisahlari neden hacca gitmemislerdir ? Genç Osman’in öldürülmesinde hacca gitmek istemesinin rolü var midir ? Bu soru çokça sorulmaktadir. Ancak bu sorunun cevaplandirilacagi en güzel yer, II. Osman meselesidir. Zira II. Osman’in katli olayinda bu sorunun cevabi da verilmistir. Evvela haccin farz olmasinin sartlarini özetleyelim: Müslüman olmak; akilli olmak; ergen olmak; hac yolu için hem gida ve hem de yol masraflarini karsilayabilecek kadar zengin olmak; haccin farz oldugunu bilmek; yol emniyeti bulunmak. Bu kisa izahlardan sonra, Osmanli Padisahlarinin neden hacca gitmediklerinin cevabini arayalim : 1) Islâm Hukukuna göre, cihâd, Müslümanlar için farz-i kifâyedir. Bu sebeple fert olarak bir Müslüman, açik bir düsman tehlikesi bulunmadigi müddetçe, farz-i ayn olan hacci farz-i kifâye olan cihâda tercih edebilecektir. Cihâd, fert olarak Müslümanlarin hac ibadetine engel olmayacaktir. Bunun tek istisnasi, düsmanin bertaraf edilebilmesi için hacca gidecek Müslümanlara da ihtiyaç olmasidir. Iste bu noktada halife ve sultânlarin hükmü, Müslüman fertlerden farklidir ve onlar için cihâd yani düsmanlarin hücumunu bertaraf ederek Müslümanlarin emniyetini saglamak ve bunun için gerekirse savasmak, farz-i ayndir. Hz. Peygamber’e hangi amelin daha faziletli oldugu soruldugunda, sirasiyla, Allah’a ve Peygamberine iman, Allah yolunda cihad ve hacc-i mebrûr cevabini vermistir. Sebebi bellidir; Müslümanlarin canini, malini ve namusunu korumak hukukullah da denilen kamu haklarindandir; yani cemiyete ait bir ibadettir. Bazan kamu haklarindan olan bir mesele, sahsî farzlardan daha ehemmiyetli hale gelmektedir. Iste burada da durum budur. Osmanli Padisahlarinin II. Selim’e kadar gelenlerinin tamami, ömürlerinin yarisini Allah yolunda cihâd için seferlerde geçirmislerdir. Üzerlerine farz-i ayn olan ve hukukullah mahiyetinde bulunan cihâdi ve nizâm-i âlemin devamini, sahsî farz olan hacca tercih etmeleri için, Seyhülislâmlar fetvâ vermislerdir. II. Bâyezid Amasya’da vali iken hacca gitmeye niyetlenirken, sadrazam ve diger devlet erkâninin imzasi ile gönderilen mektupta, hemen gelip tahta geçmesi gerektigini, hacca gitmeyi halka ve devleti idare etme isi olmayanlara birakmasi icab ettigini tavsiye etmisler; aksi takdirde düsmanin cesaretlenerek Müslümanlara saldirmasina sebep olacagini ikaz eylemislerdir. Ayni sekilde israrla hacca gitmek isteyen ve bu niyetinin bedelini caniyla ödeyen II. Osman’a, Kayinpederi ve Seyhülislâm olan Es’ad Efendi aynen su fetvâyi vermis ve fikihtaki bu hükmü özetlemistir: "Padisahlara hac lâzim degildir; oturup adl eylemek evlâdir. Câiz ki, bir fitne zuhûr eyleye". Verilen bu fetvâyi tasdik eden asrinin kutbu Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri de, II. Osman’i fetvâya uymasi için ciddi ikaz eylemistir. Hatta bu meseleden dolayi Padisah’in askeri tahrik ettiniz tarzinda tahkirine hedef olan ve sonradan Seyhülislâmlik makamina gelen Yahya Efendi’nin ifadeleri de tamamen fikhin ölçülerine uygundur: "Padisahim! Hâsâ ki, ulema duacilariniz eskiyayi tahrik ede. Ancak içten gelerek bu niyetinizi istemezdik. Sebebi budur ki, ecdadiniz etmemisler, bu tarike gitmemisler, günahimiz varsa ol kadarcadir." Nitekim halk ve asker arasinda yayilan dedikoduyu özetleyen su cümleler de meseleyi açiklamaktadir: "Nizâm-i âlem içün padisahlar hacci terk edegelmistir. Düsmanin ortaya çikmasi ve düsmanlarin memleketi karistirma ihtimali var iken, Memâlik-i Mahrûse’yi koyup gitmek hatadir.". 2) Bazi Islâm hukukçulari, bedeni sihhatli olma sartini açarak, sihhatli olsa bile tutuklu olma veya kendisini hacdan alikoyan zâlim idareciden korkmanin da haccin edâsini engelleyecegini ifade ederken, sultân ve o manadaki devlet yetkililerinin de mahbus yani tutuklu gibi kabul edilecegini; sadece beytülmal disinda kendine ait malindan haccin farz olacagini ve bu özür devam ettigi müddetçe ölünceye kadar hacca gidemeyebilecegini hükme baglamislardir. Günümüzdeki gibi ulasim imkânlarinin gelismedigi ve bir hac görevinin en az üç ay sürecegi bir asirda, Osmanli Padisahlarinin hacca gitmeleri gerektigini düsünmek, Islâm Hukukunu bilmemek olur. Kaldi ki, ömürlerinin yarisini cephede geçiren Padisahlarin, neden Misir’a kadar cihâda gidip de hacca varmadiklari da ileri sürülemez; zira ordunun basinda mücahid bir komutan olarak sefere giden padisahla, kendi sahsî ibadeti için üç ay memleketini yalniz birakan padisah bir tutulamaz. Bunun en müsahhas misâli II. Osman’a karsi askerin ve hatta halkin duydugu tepkidir. Islâm âlimleri, haccin sartlarindan olan yol emniyetini ihlal eden Karamita grubunun isyani sebebiyle, 326/937 tarihinden itibaren 20 yil kadar haccin farz olmadigini, çünkü yollarda anarsi yasanabilecegini ifade etmislerdir. Özetle Osmanli Padisahlarina dinen bizzat hacca gitmeleri farz olmamistir. Ancak kendi yerlerine bedel olarak baskalarini mutlaka göndermislerdir. Ayrica Sultân Abdülaziz’in gizlice tebdil-i kiyafet ederek hacca gittigi söylenmektedir. Ancak elimizde bunu dogrulayacak bir vesika bulunmamaktadir . |
Osmanli padisahlarina kisa bir bakis TOPLAM 1142 622 76 1842 ORTALAMA 32 18 2 51 No Ismi Dogumu Sultan oldugu yil Sultanligin bittigi yil Vefati Sultan oldugu yas Hükümdarligi Sultanligindan sonra kaç sene yasadi Hayati Notlar 1 OSMAN 1 1258 1299 1326 1326 41 27 0 68 2 ORHAN 1 1281 1326 1359 1359 45 33 0 78 3 MURAT 1 1326 1359 1389 1389 33 30 0 63 4 BEYAZIT 1 1360 1389 1403 1403 29 14 0 43 5 MEHMET 1 1389 1403 1421 1421 14 18 0 32 6 MURAT 2 1402 1421 1451 1451 19 30 0 49 7 MEHMET 2 30.3.1432 18.2.1451 3.5.1481 1481 19 30 0 49 8 BEYAZIT 2 1447 20.5.1481 21.4.1512 26.5.1512 34 31 0 65 9 SELIM 1 1470 1512 22.9.1520 1520 42 8 0 50 10 SÜLEYMAN 1 27.4.1495 30.9.1520 7.9.1566 1566 25 46 0 71 11 SELIM 2 28.5.1524 8.9.1566 15.12.1574 1574 42 8 0 50 12 MURAT 3 4.7.1546 15.12.1574 16.1.1595 1595 28 21 0 49 13 MEHMET 3 26.5.1566 16.1.1595 21.12.1603 1603 29 8 0 37 14 AHMET 1 18.4.1590 21.12.1603 22.11.1617 1617 13 14 0 27 15.17 MUSTAFA 1 1592 1617, 1622 1617, 1623 20.1.1639 25 0.5, 1 21 47 Zorla Hal oldu 16 OSMAN 2 3.11.1604 1617 20.5.1622 1622 13 5 0 18 Hal ve idam oldu 18 MURAT 4 26.7.1612 1623 9.2.1640 1640 11 17 0 28 19 IBRAHIM 5.11.1616 9.2.1640 18.8.1648 1648 24 8 0 32 Hal ve idam oldu 20 MEHMET 4 2.1.1642 18.8.1648 ?.11.1687 6.1.1693 6 39 6 51 Zorla Hal oldu 21 SÜLEYMAN 2 1+.4.1642 ?.11.1687 22.6.1691 1691 45 4 0 49 22 AHMET 2 2+.2.1643 22.6.1691 6.2.1695 1695 48 4 0 52 23 MUSTAFA 2 5.6.1664 6.2.1695 29.1.1703 1703 31 8 0 39 24 AHMED 3 31.12.1673 29.1.1703 1.10.1730 1.7.1736 30 27 6 63 Zorla Hal oldu 25 MAHMUT 1 2.8.1696 1.10.1730 13.12.1754 1754 34 24 0 58 26 OSMAN 3 2.1.1699 13.12.1754 30.10.1757 1757 55 3 0 58 27 MUSTAFA 3 28.1.1717 30.10.1757 21.1.1774 1774 40 17 0 57 28 ABDULHAMID-1 20.3.1725 21.1.1774 7.4.1789 1789 49 15 0 64 29 SELIM 3 24.12.1761 7.4.1789 29.5.1807 28.7.1808 28 18 1 47 Hal ve idam oldu 30 MUSTAFA 4 8.9.1779 29.5.1807 29.7.1808 17.11.1809 28 1 1 31 Hal ve idam oldu 31 MAHMUD 2 20.7.1785 29.7.1808 1.7.1839 1839 23 31 0 54 32 ABDULMECID 1 2+.4.1823 1.7.1839 25.6.1861 1861 16 22 0 38 33 ABDÜLAZIZ 1 8.2.1830 25.6.1861 29.5.1876 4.6.1876 31 15 0 46 Hal ve idam oldu 34 MURAT 5 21.2.1840 29.5.1876 31.8.1876 29.8.1904 36 0 28 64 Zorla Hal oldu 35 ABDULHAMID 2 21.9.1842 31.8.1876 27.4.1909 10.2.1918 34 33 9 76 Zorla Hal oldu 36 M. RESAT 2.11.1844 27.4.1909 3.7.1918 1918 65 9 0 74 37 M. VAHDEDDIN 2.2.1861 3.7.1918 1.11.1922 16.5.1926 57 4 4 65 Zorla Hal oldu Kaynak: Sarax |
|
Osmanli vezirleri Padişahlar Sadrazamlar I. Osman Orhan Gazi Alaüddin Paşa (İlk sadrazam) Gündüz Alp (İnönü Beyi) Hasan Alp (Yarhisar Beyi) Turgut Alp (İnegöl Beyi) Konur Alp Abdurrahman Gazi Samsa Çavuş Köse Mihal Gazi Yutulmuş Birader Ak Temür (Osman Gazi'nin torunudur) Karamürsel Akçakoca Saltuk Alp Taz Ali Akbaş Mahmut Alp Karaoğlan Kara Tekin Candarlı Mevlana Kara Halil Aydoğdu Orhan Alaüddin Paşa Süleyman Paşa Mahmutoğlu Nizamüddin Paşa Hacı Paşa Sinanüddin Yusuf Paşa I. Murad Sinanüddin Yusuf Paşa Çandarlı Kara Halil Hayreddin Çandarlı Ali Paşa I. Bayezid Çandarlı Ali Paşa I. Mehmed Osmancıklı İmam-zade Halil Paşa Çandarlı İbrahim Paşa Amasyalı Bayezid Paşa II. Murad Amasyalı Bayezid Paşa Çandarlı İbrahim Paşa Amasyalı Hızır Danişmendoğlu Koca Mehmed Nizamüddin Paşa Çandarlı Halil Paşa II. Mehmed Çandarlı Halil Paşa Mahmud Paşa Rum Mehmed Paşa İshak Paşa Gedik Ahmed Paşa Karamani Mehmed Paşa II. Bayezid İshak Paşa Davud Paşa Hersek-zade Ahmed Paşa Çandarlı İbrahim Paşa Mesih Paşa Hadım Ali Paşa Koca Mustafa Paşa I. Selim Koca Mustafa Paşa Hersekzade Ahmed Paşa Dukakinoğlu Ahmed Paşa Hadım Sinan Paşa Yunus Paşa Piri Mehmed Paşa I. Süleyman Piri Mehmed Paşa İbrahim Paşa Ayas Mehmed Paşa Lütfi Paşa Hadım Süleyman Paşa Rüstem Paşa Kara Ahmed Paşa Semiz Ali Paşa Sokullu Mehmed Paşa II. Selim Sokullu Mehmed Paşa Semiz Ahmed Paşa Lala Mustafa Paşa Koca Sinan Paşa Kanijeli Siyavuş Paşa Özdemiroğlu Osman Paşa Mesih Paşa Ferhad Paşa III. Murad Sokullu Mehmed Paşa Semiz Ahmed Paşa Koca Sinan Paşa Kanijeli siyavuş Paşa Özdemiroğlu Osman Paşa Mesih Paşa Ferhad Paşa III. Mehmed Ferhad Paşa Koca Sinan Paşa Lala Mehmed Paşa Damad İbrahim Paşa Cığala-zade Sinan Paşa Hasan Paşa Cerrah Mehmed Paşa Yemişçi Hasan Paşa I. Ahmed Malkoç Ali Paşa Lala Mehmed Paşa Derviş Mehmed Paşa Kuyucu Murad Paşa Nasuh Paşa Öküz Mehmed Paşa Halil Paşa II. Osman Halil Paşa Kara Mehmed Paşa Güzelce Ali Paşa Ohrili Hüseyin Paşa Dilaver Paşa IV. Murad Kemankeş Kara Ali Paşa Çerkes Hasan Paşa Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa Halil Paşa Hüsrev Paşa Topal Recep Paşa Tabanı Yassı Mehmed Paşa Bayram Paşa Tayyar Mehmed Paşa Kemankeş Kara Mustafa Paşa İbrahim Kemankeş Kara Mustafa Paşa Civan Kapıcıbaşı Sultanzade Semin Mehmed Paşa Salih Paşa Kara Musa Paşa Hezarpare Ahmed Paşa Mehmed Paşa IV. Mehmed Sofu Mehmed Paşa Kara Murad Paşa Melek Ahmed Paşa Siyavuş Paşa Gürcü Mehmed Paşa Tarhuncu Ahmed Paşa Derviş Mehmed Paşa İpşir Mustafa Paşa Süleyman Paşa Deli Hüseyin Paşa Zurnazen Mustafa Paşa Boynueğri Mehmed Paşa Köprülü Mehmed Paşa Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Kara İbrahim Paşa Sarı Süleyman Paşa Siyavuş Paşa II. Süleyman Siyavuş Paşa Nişancı Mehmed Paşa Bekri Mustafa Paşa Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa II. Ahmed Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa Arabacı Ali Paşa Çalık Ali Paşa Bozoklu Bıyıklı Mustafa Paşa Sürmeli Ali Paşa II. Mustafa Sürmeli Ali Paşa Elmas Mehmed Paşa Amcazade Hüseyin Paşa Daltaban Mustafa Paşa Rami Mehmed Paşa III. Ahmed Kavanoz Nişancı Ali Paşa Enişte Hasan Paşa Kalaylıkoz Ahmede Paşa Baltacı Mehmed Paşa Çorlulu Ali Paşa Köprülü-zade Damad Numan Paşa Baltacı Mehmed Paşa Ağa Yusuf Paşa Silahdar Süleyman Paşa Hacı Halil Paşa Nişancı Mehmed Paşa I. Mahmud Damad Mehmed Paşa Kabakulak İbrahim Paşa Topal Osman Paşa Hekimoğlu Ali Paşa Gürcü İsmail Paşa Seyyid Mehmed Paşa Muhsin-zade Abdullah Paşa Yeğen Mehmed Paşa Hacı İvaz Mehmed Paşa Nişancı Hacı Ahmed Paşa Hekimoğlu Ali Paşa Seyyid Hasan Paşa Tiryaki Hacı Mehmed Paşa Boynueğri Seyyid Abdullah Paşa Mehmed Emin Paşa Bahir Mustafa Paşa III. Osman Bahir Mustafa Paşa Hekimoğlu Ali Paşa Başdefterdar Naili Abdullah Paşa Bıyıklı Ali Paşa Mehmed Said Paşa Bahir Mustafa Paşa Koca Ragıp Mehmed Paşa III. Mustafa Koca Ragıp Mehmed Paşa Hamza Hamid Paşa Bahir Mustafa Paşa Muhsin-zade Mehmed Paşa Hamza Mahir Paşa Hacı Mehmed Emin Paşa Moldovancı Ali Paşa İvaz-zade Halil Paşa Silahdar Mehmed Paşa Muhsin-zade Mehmed Paşa I. Abdülhamid Muhsin-zade Mehmed Paşa İzzet Mehmed Paşa Derviş Mehmed Paşa Darendeli Cebecizade Mehmed Paşa Kalafat Mehmed Paşa Seyyid Mehmed Paşa İzzet Mehmed Paşa Hacı Yeğen Mehmet Paşa Halil Hamid Paşa Şahin Ali Paşa Koca Yusuf Paşa III. Selim Koca Yusuf Paşa Meyyit Hasan Paşa Gazi Hasan Paşa Çelebizade Şerif Hasan Paşa Koca Yusuf Paşa Damat Melek Mehmed Paşa İzzet Mehmed Paşa Yusuf Ziyaüddin Paşa Hafız İsmail Paşa İbrahim Hilmi Paşa IV. Mustafa İbrahim Hilmi Paşa Çelebi Mustafa Paşa II. Mahmud Alemdar Mustafa Paşa Memiş Paşa Yusuf Ziyaüddin Paşa Laz Ahmed Paşa Hurşid Ahmed Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa Derviş Mehmed Paşa Seyyid Ali Paşa Benderli Ali Paşa Hacı Salih Paşa Hamdullah Paşa Ali Paşa Mehmed Said Galip Paşa Benderli Selim Sırrı Paşa İzzet Mehmed Paşa Reşid Mehmed Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa I. Abdülmecid Koca Hüsrev Mehmed Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa İzzet Mehmed Paşa İbrahim Sarım Paşa Mustafa Reşid Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa Damad Mehmed Ali Paşa Mustafa Naili Paşa Mehmed Emin Ali Paşa Mehmed Ali Paşa Mehmed Emin Paşa Mehmed Rüştü Paşa Abdülaziz Mehmed Emin Paşa Ali Paşa Mehmed Fuad Paşa Yusuf Kamil Paşa Mütercim Rüştü Paşa Mehmed Emin Ali Paşa Mahmud Nedim Paşa Mithat Paşa Ahmed Esad Paşa Mehmed Rüşdü Paşa Hüseyin Avni Paşa Esad Paşa II. Abdülhamid Mütercim Rüştü Paşa Mithat Paşa V. Mehmed Hüseyin Hilmi Paşa Hakkı Paşa Said Paşa Gazi Ahmed Muhtar Paşa Kamil Paşa Mahmud Şevket Paşa Said Halim Paşa Talat Bey VI. Mehmed Talat Paşa Ahmed İzzet Paşa Tevfik Paşa Damat Ferid Paşa Ali Rıza Paşa Salih Paşa Damat Ferid Paşa Tevfik Paşa |
Osmanlı padişahların eşleri Padişahlar Eşleri (Koyu yazılanlar dışındakiler kesin değildir.) I. Osman 1- Mal Hatun; Anadolu Selçuklu Veziri Ömer Abdülaziz Bey'in kızı ve Orhan Gazi'nin Annesi 2- Rabi'a Bala Hatun; Şeyh Edebalı'nın kızı ve Şehzade Alaaddin'in annesi Orhan 1- Nilüfer Hatun; Yarhisar Tekfurunun kızı ve I. Murad ve Şehzade Kasım'ın Annesi. Eski adı Holofiro 2- Asporça Hatun; Bizans İmparatoru'nun kızı ve Şehzade İbrahim'in Fatma Hatun'un annesi. 3- Theodora Hatun; Şehzade Halil'in annesi ve İmparator kızı. 4- Eftandise Hatun; Mahmud Alp'in kızıdır. I. Murad 1- Gülçiçek Hatun; Yıldırım Bayezid'in ve Yahşi Bey'in Annesi 2- Marya Thamara Hatun; Bulgar Kralı'nın kızı 3- Paşa Melek Hatun; Kızıl Murad Bey'in kızı 4- Fülane Hatun; Candaroğullarından bir beyin kızı 5- Fülane Hatun; Bulgar Beyinin kızı I. Bayezid 1- Germiyanoğlu Devlet Şah Hatun; İsa, Mustafa ve Musa'nın annesi 2- Devlet Hatun; Yine Germiyenoğlu olduğu söylenen ve Sultan Mehmed Çelebi'nin annesi ve ilk Valide Sultan 3- Hafsa Hatun; Aydınoğlu İsa Bey'in kızı 4- Sultan Hatun; Dulkadiroğlu Süleyman Şah'ın kızı 5- Marya Olivera Despina Hatun; Sırbistan Kralı Lazar'ın kızı I. Mehmed 1- Şeh-zade Kumru Hatun; Amasyalı bir Paşa'nın torunu 2- Emine Hatun; Dulkadiroğlu Mehmed Bey'in kızı ve II. Murad'ın annesi II. Murad 1- Dulkadiroğlu Alime Hatun 2- Yeni Hatun; Amasyalı Mahmud Bey'in kızı 3- Hüma Hatun; Abdullah isimli bir şahsın kızı ve Fatih'in Annesi. Fatih'in annesinin devşirme olduğu nakledilmektedir. Ancak müslüman olduğu kesindir ve hele Ortodoks olan Mara Hatun ile Fatih'in üvey annelik dışında alakası yoktur. 4- Tacünnisa Hatice Halime Hatun; Candaroğlu İsfendiyar Bey'in kızıdır. 5- Mara Hatun; Çocuksuz ve ortodoks olarak ölen ve Fatih'in üvey annesi olan bu kadın Sırbistan Despotu Corc Bronkoviç'in kızı II. Mehmed 1- Gülbahar Hatun; II. Bayezid ile Gevher Sultan'ın annesi 2- Gülşah Hatun; Karamanoğullarından İbrahim Bey'in kızıdır. 3- Sitti Mükrime Hatun; Dulkadiroğlu Süleyman Bey'in kızıdır. 4- Çiçek Hatun; Türkmen Beyi kızıdır. 5- Helene Hatun; Mora Despotu Demetrus'un kızıdır. 6- Anna Hatun; Trabzon İmparatoru'nun kızıdır; evlilikleri kısa sürmüştür. 7- Alexias Hatun; Bizans Prenseslerindendir. II. Bayezid 1- Nigar Hatun; Şehzade Korkut ile Fatma Sultan'ın annesi ve Abdullah Vehbi kızı 2- Şirin Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Abdullah'ın annesi 3- Gülruh Hatun; Abdülhayy kızı ve Alemşah ile Kamer Sultan'ın annesi 4- Bülbül Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Ahmed ile Hundi Sultan'ın annesi 5- Hüsnüşah Hatun; Karamanoğlu Nasuh Bey'in kızı 6- Gülbahar Hatun; Abdüssamed kızı ve muhtemelenYavuz'un annesi 7- Ferahşad Hatun; Kefe Sancak Beyi Mehmed'in annesi 8- Ayşe Hatun; Dulkadiroğlu Alaaüddevle Bozkurd Bey'in kızı ve bir görüşe göre Yavuz'un annesi I. Selim 1- Ayşe Hatun; Mengli Giray I'in kızı ve Beyhan ile Şah Sultan'ın annesi 2- Ayşe Hafsa Hatun; Kanuni, Hatice, Fatma ve Hafsa Sultanların annesi I. Süleyman 1- Hürrem Haseki Sultan; Kanuni'nin nikah aldığı ve aslen Ukran bir Ortodoks rahibin kızı yahut Fransız veya İtalyan olduğu hususunda iddialar bulunan cariyedir. Şehzade Mehmed ve II. Selim'in annesi 2- Mahidevran Kadın; Abdullah kızı ve Şehzade Mahmud'un annesi 3- Gülfem Hatun; Cariyelerden ve Şehzade Murad'ın annesi 4- Fülane Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Mahmud'un annesi II. Selim 1- Nurbanu Sultan; III. Murad'ın annesi ve İtalyan asıllı bir cariyedir. III. Murad 1- Safiye Valide Sultan (Venedikli Baffo); III. Mehmed ile Ayşe Sultan'ın annesi ve cariye. Osmanlı hareminde devlet işlerine en çok müdahale eden Kadın Efendi. 2- Şems-i Ruhsar Haseki; Rukkiyye Sultan'ın annesi. Medine'de vakfı var. 3- Şah-i Huban Haseki 4- Naz-perver Haseki III. Mehmed 1- Handan Valide Sultan; I. Ahmed'in annesi 2- Fülane Valide Sultan; Abaza asıllı ve I. Mıstafa validesi 3- Fülane Haseki; Şehzade Mahmud annesi 4- Fülane Haseki; Şehzade Selim annesi I. Ahmed 1- Hatice Mahfiruz Sultan; Genç Osman'ın annesi 2- Kösem Sultan (Mahpeyker Sultan); IV. Murad'ın annesi ve Osmanlı Hareminin en namdar kadını 3- Fatma Haseki; Cariyelerdendir. II. Osman 1- Akile (Rukiyye) Hanım; Şeyhülislam Esad Efendi'nin kızıdır ve hür kadınlardan nikah ile evlenilen nadir kadınlardandır. 2- Ayşe Hanım; Pertev Paşa'nın torunu IV. Murad 1- Ayşe Haseki Sultan İbrahim 1- Hatice Turhan (Tarhan) Valide Sultan; Rus asıllı bir cariyedir ve uzun yıllar naibe-i saltanatlık yapmıştır. IV. Mehmed'in annesidir. 2- Saliha Dil-aşub Valide Sultan; II. Süleyman'in annesi ve cariye. III. Haseki olduğu sanılıyor. 3- Hatice Muazzez Sultan; II. Haseki'dir ve II. Ahmed'in annesidir. 4- Hüma Şah Haseki Sultan (Telli Haseki); Sultan İbrahim'in en çok sevdiği Haseki'si. Nikah ile kadınlığa alındı. 5- Ayşe Sultan; 4. Haseki 6- Mah-i Enver Sultan; 5. Haseki 7- Şivekar Sultan; 6. Veya 7. Haseki IV. Mehmed 1- Meh-pare Emetüllah Rabi'a Gülnuş Valide Sultan; Gülnuş Sultan diye bilinir. Girit'li bir ailenin kızıdır. II. Mustafa ve III. Ahmed'in annesidir. 2- Afife Kadın 3- Gülnar Kadın 4- Kaniye Haseki 5- Siyavuş Haseki II. Süleyman 1- Hatice Haseki; Baş Kadın'dır 2- Behzat Haseki 3- İvaz Haseki 4- Sülün Haseki 5- Şeh-süvar Haseki 6- Zeyneb Haseki II. Ahmed 1- Rabi'a Haseki Sultan; Haseki Sultan diye anılırdı. II. Mustafa Kadın Efendileri 1- Ali-cenab; Baş Haseki 2- Şeh-Süvar Valide Sultan; 4 Haseki ve III. Osman'ın annesi 3- Saliha Sebkati Valide Sultan; Cariyelerinden ve I. Mahmud'un annesi 4- Hüma Şah Haseki 5- Afife Haseki 6- Hatice Haseki İkballeri 7- Hafsa Sultan; Üçüncü Haseki olduğu söyleniyorsa da Kadın Efendi olması kuvvetlemuhtemeldir. 8- Hanife Hatun; İkinci veya Üçüncü İkbaldir. 9- Fatma Şahin Hatun III. Ahmed Kadın Efendileri 1- Emetullah Baş Kadın; Baş Haseki 2- Rukıyye İkinci Kadın 3- Emine Mihrişah İkinci Kadın; III. Mustafa'nın annesi 4- Hatice İkinci Kadın 5- Rabi'a Şermi Kadın 6- Zeyneb Kadın 7- Emine Musall Kadın 8- Hanife Kadın 9- Gülşen Kadın 10- Ümmü Gülsüm Kadın 11- Hurrem Kadın 12- Meyli Kadın 13- Fatma Hüma Şah Kadın 14- Nijad Kadın 15- Nazife Kadın İkballeri 16- Şayeste Sultan 17- Ayşe Hanım; İkinci veya üçüncü İkbaldir. 18- Hatem Hatun I. Mahmud Kadın Efendileri 1- Hace Ali-cenab Baş Kadın 2- Hace Ayşe Kadın 3- Hace Verd-i Naz Dördüncü Kadın 4- Hatice Rami Altıncı Haseki 5- Hatem İkinci Kadın 6- Raziye Kadın İkballeri 7- Meyyase Hanım; Bai İkbal 8- Fehmi Hanım; İkinci İkbaldir. 9- Habbabe Hanım 10- Sırrı Hanım III. Osman Kadın Efendileri 1- Leyla Baş Kadın 2- Zevki Üçüncü Kadın 3- Ferhunde Emine Dördüncü Kadın III. Mustafa Kadın Efendileri 1- Avn'ül-Hayat Baş Kadın Efendi 2- Mihr-i Şah Valide Sultan; Baş Kadın Efendi ve III. Selim'in annesi 3- Rif'at İkinci Kadın Efendi 4- Ayşe Adil-şah Üçüncü Kadın Efendi 5- Fehmi Üçüncü Kadın Efendi 6- Binnaz Üçüncü Kadın Efendi I. Abdülhamid Kadın Efendileri 1- Ayşe Sine-perver Valide Sultan; IV. Mustafa'nın annesi ve IV. Kadınefendi 2- Nakş-ı Dil Valide Sultan; II. Mahmud'un annesi ve önce İkinci İkbal sonra Kadın Efendi 3- Hatice Ruh-şah Baş Kadın Efendi 4- Hüma Şah Baş Kadın Efendi 5- Ayşe Baş Kadın Efendi 6- Binnaz İkinci Kadın Efendi 7- Dilpezir Kadın Efendi 8- Mehtabe Dördüncü Kadın Efendi 9- Misl-i Na-yab Kadın Efendi 10- Mu'teber Kadın Efendi 11- Nevres Üçüncü Kadın Efendi 12- Fatma Şeb-safa Dördüncü Kadın Efendi 13- Mihrban Üçüncü Kadın Efendi İkballeri 14- Nükhet-seza Hanımefendi; Baş İkbal 15- Ayşe Hanımefendi; İkinci İkbaldir. III. Selim Kadın Efendileri 1- Nef-i Zar Baş Kadın Efendi 2- Hüsn-i Mah Baş Kadın Efendi 3- Zib-i Fer İkinci Kadın Efendi 4- Afitab Üçüncü Kadın Efendi 5- Re'fet Dördüncü Kadın Efendi 6- Nur-i Şems Kadın Efendi 7- Gonca-nigar Kadın Efendi 8- Dem-hoş Kadın Efendi 9- Tab-ı Safa Üçüncü Kadın Efendi 10- Ayn-ı Safa Kadın Efendi 11- Mahbube Kadın Efendi İkballer 12- Meryem Hanımefendi 13- Mihriban Hanımefendi 14- Fatma Fer-i cihan Hanım Efendi IV. Mustafa Kadın Efendileri 1- Şevr-i Nur Baş Kadın Efendi 2- Dil-pezir İkinci Kadın Efendi 3- Seyyare Üçüncü Kadın Efendi 4- Peyk-i Dil Dördüncü Kadın Efendi II. Mahmud Kadın Efendileri 1- Bezm-i Alem Valide Sultan; I. Abdülmecid'in annesi 2- Pertev-niyal (Nihal) Valide Sultan; Sultan Abdülaziz'in annesi ve Beşinci Kadın Efendi 3- Haciye Pertev-Piyale Nev-fidan Baş Kadın Efendi 4- Ali-cenab Baş Kadın Efendi 5- Fatma Baş Kadın Efendi 6- Aşub-i Can İkinci Kadın Efendi 7- Haciye Hoş-yar İkinci Kadın Efendi 8- Nurtab Dördüncü Kadın Efendi 9- Misl-i Na-yab İkinci Kadın Efendi 10- Perviz-felek Dördüncü Kadın Efendi 11- Vuslat Üçüncü Kadın Efendi 12- Zer-nigar Üçüncü Kadın Efendi 13- Ebr-i Reftar İkinci Kadın Efendi İkballeri 14- Hüsn-i Melek Hanımefendi; Baş İkbal 15- Zeyn-i Felek Hanımefendi; İkinci İkbaldir. 16- Tiryal Hanımefendi; Üçüncü İkbal 17- Lebriz-Felek Hanımefendi; Dördüncü İkbal I. Abdülmecid Kadın Efendileri 1- Servet-seza Baş Kadın Efendi 2- Şevk-efza Valide Sultan; Sultan V. Murad'ın annesi ve İkinci Kadın Efendi 3- Hoş-yar İkinci Kadın Efendi 4- Tir-i Müjgan Valide Sultan; Üçüncü Kadın Efendi ve II. Abdülhamid'in annesi 5- Verd-i Cenan Üçüncü Kadın Efendi 6- Gül-cemal Dördüncü Kadın Efendi 7- Rahime Perestu Valide Sultan; Dördüncü Kadın Efendi ve II. Abdülhamid'in manevi annesi 8- Gülistu (Gülistan) Dördüncü Kadın Efendi 9- Düzd-i Dil Üçüncü Kadın Efendi 10- Bezmi (Bezmara)Altıncı Kadın Efendi 11- Mahitab Beşinci Kadın Efendi İkballeri 12- Nalan-ı Dil Hanımefendi; Üçüncü İkbal. 13- Ceylan-yar Hanımefendi; İkinci ikbaldir. 14- Ayşe Ser-firaz Hanımefendi; İkinci İkbal. Sarayın adını batıran bir kadındır. 15- Nergis (Nergizu) Hanımefendi; Dördüncü İkbal 16- Navek-misal Hanımefendi; Dördüncü ikbal 17- Nesrin Hanımefendi; İkinci İkbal 18- Şayeste Hanımefendi; Dördüncü İkbal 19- Nükhet-seza Hnımefendi; Baş İkbal Gözdeler 20- Yıldız Hanımefendi; 2. Gözde 21- Saf-derun Hanımefendi; 4. Gözde 22- Hüsn-i Cenan Hanımefendi; 3. Gözde Abdülaziz Kadın Efendileri 1- Dürr-i Nev Baş Kadın Efendi 2- Hayran-ı Dil İkinci Kadın Efendi 3- Eda-Dil İkinci Kadın Efendi 4- Neş'erek (Nesrin) Üçüncü Kadın Efendi 5- Gevheri Dördüncü Kadın Efendi V. Murad Kadın Efendileri 1- Elru Mevhibe Baş Kadın Efendi 2- Reftar-ı Dil İkinci Kadın Efendi 3- Şayan Üçüncü Kadın Efendi 4- Meyl-i Servet Dördüncü Kadın Efendi İkballeri 5- Resan Hanımefendi; Baş İkbal 6- Cevher-riz Hanımefendi; İkinci İkbal 7- Nev-Dürr Hanımefendi; Üçüncü İkbal 8- Remiş-Naz Hanımefendi 9- Filiz-ten Hanımefendi Gözdeler 10- Visal-i Nur Hanım; Gözde II. Abdulhamid Kadın Efendileri 1- Nazik-eda Baş Kadın Efendi 2- Bedr-i Felek Baş Kadın Efendi 3- Safi-naz Nur-efzun İkinci Kadın Efendi 4- Bidar İkinci Kadın Efendi 5- Dilpesend Üçüncü Kadın Efendi 6- Mezide Mestan Üçüncü Kadın Efendi 7- Emsal-i Nur Üçüncü Kadın Efendi 8- Ayşe Dest-i Zer Müşfika (Kayıhan) Dördüncü Kadın Efendi İkballeri 9- Saz-kar Hanımefendi; Baş İkbal 10- Peyveste Hanımefendi; İkinci İkbal 11- Fatma Pesende Hanımefendi; Üçüncü İkbal 12- Behice (Maan) Hanımefendi; Dördüncü İkbal 13- Saliha Naciye Hanımefendi; Dördüncü İkbal Gözdeler 14- Dürdane Hanım; Baş Gözde 15- Calibos Hanım; 2. Gözde 16- Nazlıyar Hanım; 3. Gözde V. Mehmed Reşat 1- Kam-res Baş Kadın Efendi 2- Dürr-i And İkinci Kadın Efendi 3- Mihr-engiz İkinci Kadın Efendi 4- Naz-perver Üçüncü Kadın Efendi 5- Dil-firib Dördüncü Kadın Efendi VI. Mehmed Kadın Efendileri 1- Emine Nazik-eda Baş Kadın Efendi 2- Şadiye Meveddet İkinci Kadın Efendi 3- İnşirah Kadın Efendi 4- Nevvare Üçüncü Kadın Efendi 5- Ni'met Nev-zad Hanım Efendi |
ERTUGRUL GAZI (1188 - 1281) Uç beyi olarak hüküm sürmüstür. Hükümranlik süresi Osmanogullari'nin en uzunudur. Babasi Gündüz Alp,annesi Hayme Ana (Haymana)dir.Babasinin ölümü üzerine Ertugrul Bey babasinin yerine geçti. Ailesinin bir kismi Ahlat'ta kaldi. Malazgirt Meydan Savasi'ndan sonra Kayi Boyu'nun bir kismi Ankara'nin batisindaki Karacadag yöresine yerlestirilmislerdir. Yassiçemen meydan muharebesinde Selçuklu Sultani Alaaddin Keykubat lehine yararliklar gösterdi. Selçuklu Sultani, Kayi Beyi'ne Bizans sinirinda 1000 kilometrekarelik bir topragi Bizans'a karsi siniri savunmak ve ileriye götürmek göreviyle verdi.13.asir ortalarinda Ankara'nin batisindan göç edip Sögüt ve Domaniç'i ele geçiren Ertugrul Bey idaresindeki Kayi asireti,400 çadir halkindan olusuyordu.Bugünkü Kütahya-Bursa-Bilecik illerinin sinirlarinin birlestigi bölgedeki topraklari beyligine “yurt” tuttu.Sögüt Kasabasi'nin fethinden sonra beylik merkezini Sögüt'e tasidi. Ölümünde Bizans'tan yaptigi fetihlerle topraklarini 4.800 kilometrekareye çikarmisti. Osmanli Devleti'nin temellerini atan Ertugrul Gazi,Oguzlarin Kayi Boyu'na mensup olup Selçuklularin uç beyi degildir.Selçuklu Türkiyesi'nin Bizans sinirinin kuzey kesiminden sorumlu büyük uç beyleri olan Çobanogullari'na taabi olmustur. Ancak oglu Osman Bey 1300 yili basinda büyük uç beyi olup,artik dogrudan dogruya Selçuklu Sultani'na baglanmistir. Oglu Osman Gazi'ye yaptigi vasiyeti ile alti asir boyunca ayakta kalacak olan bir devletin idarecilik ruhunun temellerini atmistir.Ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Ertugrul Gazi'nin 90 yasindan fazla oldugu halde (1281-1288) tarihleri arasinda Sögüt'te vefat ettigi bilinmektedir. Türbesi Bilecik ili sinirlari içerisinde olan Sögüt Ilçesi'ndedir. Sögüt ilçesi'nde her yil Ertugrul Gazi'yi anma törenleri yapilmaktadir.Orhan Saik Gökyay'in tesbitine göre Dede Korkut kitabinin önsözünde su kayit yer almaktadir: “Korkut ata ayitti,ahir zamanda hanlik gerü Kayi'ya dege, kimesne ellerinden almaya,ahir zaman olup kiyamet kopunca. Bu dedügü Osman neslidür, isde sürilü gideyorur.” |
Osman Gazi Babasi . Ertugrul Gazi Annesi . Hayme Hatun Dogumu : Sögüt (M. 1258 - H. 656) Vefati . Bursa (M. .1326 - H. 726) Saltanati : 1299 - 1326 (27) sene Osman Gazi, Ertugrul Bey'in üç oglundan birisidir. Osman Bey diger kardeslerinden büyük degildi, fakat adeta bir idareci olarak yaratilmisti. Zira bu hususta çok büyük kaabiliyet sahibi idi. Babasi vefat ettikten sonra diger bütün beyler, ittifakla Osman Bey'i asiretin reisi olarak tanidilar.Osman Bey, beyligin bayna geçtigi zaman,23 yasinda idi. Uzun boylu, genis gögüslü, kaIin ve çatik kasli, elâ gözlü ve koç burunlu idi. Iki omuzlari arasi oldukça genis, vücudunun belden yukari kismi, asagi kismina nisbetle daha uzundu. Çehresi yuvarlak ve teni bugday renginde idi.Büyük seyhlerderi Edebali'nin evinde misafir iken, istirahat için gösterilen odada, Kur'an-i Kerim'i görünce, sabaha kadar saygisindan yatmadigi ve geceyi uykusuz geçirdigi çok meshurdur. seyh bu durumdan cok memnun kaldigi için kendisini kizi ile evlendirmis ve hayir dualar etmistir.Osman Bey, 1287'de Karacahisar'i fethetti.1280'de Domaniç'te Bizanslilari yenerek Bilecik'i fethetti ve Selçuklu Hükümdari tarafindan uç beyligine verildi. 1299'da Inegöl fethedildi.Selçuklu Devleti yikildi ve Osman Bey müstakil beyligini ilân etti. 1300'de Yenisehir ile Köprühisar, 1302'de ise Akhisar ve Koçhisar fethedildi.Osman Bey'e babasindan kalan arazinin genisligi 4800 km. kare idi. Kendisi vefat ettiginde ise, beyligin toprak genisligi 16.000 km.kareye ulasmytir.Vefat etmeden önce oglu Orhan Bey'e söyle vasiyet etmistir :ogullarima ve bütün dostlarima birinci vasiyetim Sudur ki; her zaman gazaya devam ederek, Din-i Celil-i Islâm'in yüceligini yasatiniz. Cihadin kemâline ererek, sancagi serifi hep yüksekte tutunuz. Her zaman Islâm'a hizmet ediniz. Zira Cenâb-i Hak benim gibi zayif bir kulunu ülkeler fethetmek için memur etti. Gaza ve cihadlarinizla Kelime-i Tevhid'i çok uzaklara götürünüz. Hanedanimdan her kim, hak yoldan ve adaletten saparsa mahser gününde, Rasülü Azam'in sefâatinden mahrum kalsin. Oglum! Dünyaya gelen hiç bir insan yoktur ki, ölüme boyun egmesin. Bana da, Hz.Allah'in emri ile simdi ölüm yaklasti. Bu devleti sana emanet ediyorum. Seni de Mevlâ'ya emanet ettim. Her isinde adaleti üstün tut.Vefatinda 68 yasinda idi. Tarih ise, Agustos 1326'yi gösteriyordu. (Allah rahmet eylesin.) Vefat ettiginde geriye biraktigi mal varligi sunlardi : Bir at mrhi, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kiliç, bir mizrak, bir tirkes,birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kasiklik.Osman bey vefat ettigi zaman zayif bir rivayete göre, Sögüt'te babasmn yamna defnedilmis ve Bursa alinirsa oraya defnini vasiyet etmisti. Bupun için 1326'da Bursa alindiktan sonra vasiyeti yerine getirilerek cesedi Bursa'ya nakledilip, Hisar'da (Saint Eli) namina yapilmis olan Gümüslü Künbed'e defnedilmistir. Fakat vekayün tetkikine göre vefatW in 1326'da Bursa'nin teslim alinmasindan sonra oldugu anlasiliyor. Osman Bey zamaninda yasayan Islâm büyükleri :Silsile-i Sâdât-i Naksibendiyye'nin onuncu ve onbirinci halkalarini teskil eden, Hâce, Arif Rivgiri ve Hâce Mahmud Incir Fagnevi (k.s.)Hazretleri, seyh Saadettin Cibavi, Bahaüddin Veled ve müellif Pehlivan Mahmud Poyraz. Erkek çocuklari : Pazarli Boy, Çoban Bey,Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savci Bey. Kiz çocuklari : Fatima Hatun |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:32 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük