ama internette saçma sapan din düşmanı görüşler var...
Bana gerçek anlamda yardımcı olucak birisi olursa çok sevinirim
Arkadaşlarlar bu konu hakkında bilgi toplamak istiyorum, ama internette saçma sapan din düşmanı görüşler var... Bana gerçek anlamda yardımcı olucak birisi olursa çok sevinirim Benzer Konular Mescid-ı Dırar Olayı... En ...
1. Peygamberimiz Aleyhisselam Medine'ye geldiği zaman, Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasında umumî bir muahede ve mukavele yapmıştı.
Bu muahede hükümleri arasında: Yahudilerin de mü'minlerie bir topluluk teşkil ettikleri kabul olun*makta; Peygamberimiz Aleyhisselamın izin ve müsaadesi olmadıkça kendilerinin herhangi bir askerî harekâtta bulunamayacakları, ne Kureyşîleri, ne de onlara yardım edenleri hiçbir suretle korumayacak*ları, Medine'ye bir taarruz vukuunda da elbirliğiyle müdafaada bulunacakları hükmü yer almakta idi.[1]
2. Benî Nadîr Yahudileri, öteden beri, kendilerini Benî Kurayza Yahudilerinden üstün tutarlardı. Benî Kurayza Yahudilerinden biri Benî Nadîr Yahudilerinden birini öldürdüğü zaman, katil kısas
olarak öldürülürdü.
Fakat, Benî Nadîr Yahudilerinden biri Benî Kurayza Yahudilerinden birini öldürecek olursa, yüz vesk (deve yükü) hurma öderdi.
Peygamberimiz Aleyhisselam, nihâî merci sıfatıyla, aynı soydan gelen her iki cemaati eşit muamel*eye tâbi tutmak suretiyle aradaki imtiyazı kaldırmış, Benî Kurayza Yahudilerini Benî Nadîr Yahudilerinin seviyesine yükseltmişti.[2] Benî Kurayza Yahudileri, bu iyiliğe karşı nankörlük ettiler.
3. Benî Nadîr Yahudileri sözü geçen muahede ve mukaveleyi bozarak Peygamberimiz Aleyhisselama karşı harbe kalkıştıkları zaman, Benî Kurayza Yahudileri de Benî Nadîr Yahudilerine katıldılar.
Peygamberimiz Aleyhisselam; Benî Nadîr Yahudilerini muhasara ederek yurtlarından sürüp çıkardığı halde, Benî Kurayza Yahudilerini affetti ve yeni bir muahede ile onları yerlerinde bıraktı.[3]
Peygamberimiz Aleyhisselam, Benî Kurayza Yahudileriyle de, onların muahede yapmaya yetkili adamları olan Ka'b b. Esed'le de muahede yapmış bulunuyordu.[4]
Huyey b. Ahtab'ın Kureyş müşriklerine söylediğine göre; Benî Kurayza Yahudileri Peygamberimiz Aleyhisselama karşı fırsat kollamak ve Kureyş müşriki eriyle işbirliği yapmak üzere Medine'de oturmak* ta idiler.[5]
Müşrik orduları gelip Müslümanları kuşattıkları zaman, Benî Kurayza Yahudileri, müşterek vatan* larını koruyacakları, Müslümanlara yardım edecekleri yerde, aradaki muahedeyi bozmuşlar,[6] muahede yazısını yırtmışlar,[7] Amr b. Su'dâ gibi bazı insaflı kimselerin "Eğer ona yardım etmeyecekseniz, bari kendisini düşmanlarıyla başbaşa bırakınız!" yollu öğütlerini de dinlememişlerdi.[8] Peygamberimiz Aleyhisselamın göndermiş olduğu tahkik ve sulh heyeti, onları işitmiş oldukların- dan daha kötü ve azgın bir tutumda buldular.[9] İşler kızışıp harbe dönüşmeden önceki hallerine dön* meleri ve Huyey b. Ahtab'ın sözünü dinlememeleri için onlara and verdiler.
Ka'b b.Esed:
"Hiçbirzaman o barışıklık haline dönmeyeceğiz! Ben o barışıklığı şu ayağımdaki sandalın orta par*mağıyla yanındaki parmak arasına geçen tasması gibi kopanp atmış bulunuyorum!" dedi.[10]
Benî Kurayza Yahudileri de:
"Resûlullah da kim oluyormuş?! Muhammed'le aramızda ne ahid vardır, ne de akid!" dediler.[11]
Peygamberimiz Aleyhisselama sövdüler:
"Muhammed, kendisine diş bileyenler birleşip çevresinde halkalandıkları zaman, bize adamlar salıp sulh ve muahede istiyor!
Hayır! Hayır!
Onun üzerine hep birden saldırıp kendisini avlamak için and içilmiştir!
Biz de, o kardeşlerimize muhakkak arka ve yardımcı olacağız!" dediler.[12]
Bu, Benî Kurayza Yahudilerinin muahedeyi ikinci bozuşları idi.
Onlar, muahedeyi bozmakla, Peygamberimiz Aleyhisselamı ve Müslümanları en nâzik ve tehlikeli bir sırada, ölüm kalım savaşlarında yardımsız ve yalnız bırakmış; müşterek vatanın düşmanların eline düşüp talan edilmesine rıza göstermiş oluyorlardı.
7. Benî Kurayza Yahudileri, bu kadarla da kalmadılar.
Medine'yi yağmalamak ve başta Peygamberimiz Aleyhisselam olmak üzere Müslümanları ve Müslümanlığı ortadan kaldırmak için Medine'ye gelen düşmanlarla anlaşma yaptılar. Onlara yardım ettiler. Müslümanları birtaraftan da onlarkuşattılar.[13]
8. Mekke müşriklerine; Ebu Süfyan'a ve Uyeyne b. Hısn'a: "Siz sebat ediniz! Biz Müslümanları şehirlerinde arkalarından vuracağız!" diyerek haber saldılar.[14]
9. Huyey b. Ahtab'ı müşriklere göndererek, Medine'ye geceleyin baskın yapmak üzere, Kureyşîler ile Gatafanlardan biner kişi istediler. [15]
10. Medine'ye, geceleri baskın yapmak üzere, keşif birlikleri göndermekten geri durmadılar. [16] Benî Kurayza Yahudilerinin müşriklere yardım ettikleri Kur'ân-ı Kerîm'de de açıklanmış bulunmak* tadır. [17]
Müslümanlar Hendekten dönüp Medine'ye, evlerine gelince, silahlarını çıkardılar.[18]
Peygamberimiz Aleyhisselam da, Hendekten Medine'ye döndüğü zaman Hz. Âişe'nin evine geldi.[19] Üzerinden silahını çıkarıp yere koydu.[20] Vakit öğle vakti idi.[21] Yıkanmak üzere, gusulhâneye girmişti.[22] Başını yıkadı.[23] Gusletti. Buhurlanmak için, buhurdanlığını getirtti.[24]
O sırada, başına beyaz bir sarık sarmış, eğerinin üzeri atlas örtülü bir katıra binmiş olduğu halde, Cebrail Aleyhisselam geldi.[25]
Cebrail Aleyhisselamın sarığının taylasanı iki omuzunun arasına salınmıştı. Sırtında da zırh göm*lek vardı.[26]
Cebrail Aleyhisselam Mescidin kapısında, cenazelerin konulduğu yerin yanında durdu.[27] Başından tozlan silkti[28] ve:
"A! Ey Allah'ın Resûlü! Sen silahını çıkardın mı?! dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Evet!" buyurdu.[29]
Cebrail Aleyhisselam:
"Vallahi, biz daha silahlarımızı çıkarınadık![30]
Düşman senin üzerine geleliden beri,[31] melekler silahlarını çıkarmadılar ve müşrikleri takip etmedikçe de dönmediler![32]
Kalk, silahını kuşan![33] Onların üzerine yürü!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Nereye? Kimlerin üzerine?" diye sordu.
Cebrail Aleyhisselam:
"İşte, oraya!" dedi ve eliyle de Benî Kurayzalara doğru işaret etti.[34]
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Ashabım çok yorulmuşlardır! Birkaç gün onların dinlenmelerini beklesen olmaz mı?" dedi.[35]
Cebrail Aleyhisselam:
"Yâ Muhammed! Yüce Allah, Benî Kurayza üzerine hemen yürümeni sana emrediyor! Şimdi ben yanımdaki meleklerle onların kalelerine gidiyorum![36] Allah onları düz ve sert taş üzerine yumurtayı çarpar gibi çarpacaktır![37]
Ben binitimi onların kalelerinde üzerlerine sürüp kendilerini perişan ve darmadağın edeceğim!" diy*erek dönüp gitti.[38]
Enes b. Malik der ki:
"Cebrail Aleyhisselamın kumandası altındaki melek süvarileri Ensardan Ganm oğullarının sokak*larından geçip giderlerken yerden kalkan tozlan şimdi bile görür gibiyimdir!"[39]
Peygamberimiz Aleyhselamın Müslümanlara Benî Kurayza Yurduna Hemen Hareket Etmelerini
Emredişi ve Kendisinin de Onlarla Birlikte Yola Çıkışı
Cebrail Aleyhisselam gider gitmez, Peygamberimiz Aleyhisselam sıçrayıp ayağa kalktı[40] ve halka şöyle seslenmesini Bilal'e emir buyurdu:[41]
"İşiten ve itaat eden kişi, ikindi namazını Benî Kurayza yurdundan başka yerde kılmasın![42] Ey Allah süvarileri! Siz de atlarınıza bininiz!"[43]
Peygamberimiz Aleyhisselam takyesini, miğferini, zırhını getirtti. Takyesini ve miğferini başına geçirdi. Zırhını sirtona giydi. Kılıcını beline bağladı. Kalkanını arkasına çevirdi. Mızrağını eline aldı. Atına bindi.
Kendisinin yanında iki, üç atı bulunuyordu. Bindiği, Lahf veya Lühayf isimli atı idi.[44]
Hz. Ali'yi çağırdı.
Sancağı ona verdi ve önden onu yola çıkardı .[45]
Abdullah b. Ümmi Mektum'u Medine'de yerine vekil bıraktı.[46]
KAYNAKLAR
[1] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 1 47,150, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emval, s. 290, 294.
[2] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 168.
[3] Zührî, Megâzî, s. 73, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 360, Buhâıf, Sahih, c. 5, s. 22, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1388, Ebu Dâvud, Sünen,c.3, s. 157, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 232, 233, Vâhidf, Esbâbü'n-nüzûl, s. 279.
[4] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 231.
[5] Vâkıdî, M egâzf, 1367/1948 K ahire b ask ı a, s. 290.
[6] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 231, 232.
[7] Vâkıdî, M egâzf, c. 2, s. 457, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 103.
[8] Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 1 03.
[9] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 232.
[10] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 458.
[11] İbn İshak, İbn, Hişam, Sîre, c. 3, s. 232.
[12] Vâkıdî, M egâzf, 1367 /1948 K ahire bask ı sı, s. 295.
[13] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 230, 231, 257, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 494, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 71 , Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 344, Taberî, Tefsfr, c. 21, s. 1 50, İbn Hazm , Cevâmiu's-Sîre, s. 118.
[14] İmam Zührî, Megâzî, s. 80.
[15] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 460.
[16] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 239, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 462.
[17] Ahzâb: 21, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 495, İ bn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 71.
[18] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.
[19] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 497, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 74, 75.
[20] Ahmedb. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 56, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 49.
[21] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.
[22] Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 280, Belâzurî, Fütühu'l-büldân, c. 1, s. 23.
[23] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c.2,s. 75.
[24] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 497.
[25] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.
[26] Halebî, İnsânu'l-uyÜn, c. 2, s. 657.
[27] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 74, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 118.
[28] Buhârî, Sahih, c. 5, s. 51 , Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 347, 348.
[29] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.
[30] Buhârî, Sahih, c. 5, s. 49.
[31] İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 2, s. 68.
[32] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 497.
[33] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c.2,s. 68.
[34] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 56, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 49.
Konu kipchak tarafından (03-12-2009 Saat 14:28 ) değiştirilmiştir. Sebep: Link eklendi
Uyarı Mesajı | |
Cancel Changes |
|