Bu andını yerine getirmek için Ebû Süfyan, 200 kişilik bir süvari kuvvetiyle Medine önlerine kadar sokuldu. Aslında bu kadarcık bir kuvvetle Müslümanlara karşı çıkamayacağını kendisi de gayet iyi biliyordu. Sadece yaptığı yemini yerine getirmek, sözünden caymış olmamak için buraya kadar çıkıp gelmişti.Gece vakti, henüz Medine'de ikâmet eden Yahudî kabilesi Benî Nadr reisinin yanına gitti ve ondan Müslümanlar hakkında bir çok gizli malumat aldı.
Daha sonra Medine'ye üç mil kadar uzaklıkta bulunan Urayz mevkiine kadar sokulan müşrik kuvveti, burada sık bir hurmalığı ve iki evi ateşe vererek, tarlasında işiyle meşgul Ensardan müdafaasız bir işçiyi de şehid ettiler.(İbni Hişâm, Sîre, 3:48; İbni Sa'd, Tabakât, 2:30)
Bunları yapmakla sözünün yerine geldiğini kabul eden Ebû Süfyan, takip edilip yakalanma korkusundan beraberindekilerle birlikte sürâtle oradan uzaklaşarak Mekke'ye doğru yol aldı.
Resûl-i Ekrem baskını haber aldı. Ensar ve Muhacirlerden iki yüz kişi ile müşrik mütecavizleri takibe çıktı. Kimseyle karşılaşmadı. Müşriklerin sürâtle kaçıp gittiklerini öğrendi.Müşrikler kaçarken beraberinde yiyecek olarak getirdikleri "sevik" denilen kavrulmuş buğday ununu torbalarıyla birlikte ağırlık yaptığı ve sürâtle uzaklaşmalarına mâni olduğu için yollarda yer yer bırakmışlardı. Mücahidler bu Sevik torbalarını topladılar. Gaza da adını buradan aldı.(İbni Hişâm, Sîre, 3:48; İbni Sa'd, Tabakât, 2:30.)
Salih Suruc