Sen gittin ve dondu zaman… Asılı kaldı kuşlar havada. Kursağına takılıp
inmedi sütü aç yavrunun.
inmedi sütü aç yavrunun.
Batmayı unuttu ertesi sabahın güneşi…
Sen gittin ve dondu zaman. Dinle şu uğultuyu sevgili.
Gözyaşları güneşi
söndürdüğünden bu yana karanlığa akıyor bütün yüzler.
söndürdüğünden bu yana karanlığa akıyor bütün yüzler.
Erken bir
kıyamet geziniyor Medine sokaklarında.
kıyamet geziniyor Medine sokaklarında.
Sensiz ne yapacağını bilemeyen
şu mahşeri kalabalık, sensizlikten sana hicrette.
şu mahşeri kalabalık, sensizlikten sana hicrette.
Ve şu telaşlı ayak sesleri
senden kalan bir iz arıyor.
senden kalan bir iz arıyor.
Sensiz yetimler bir kez daha yetim, gözler
yaşlı, baharlar gülsüz kalıyor.
İşte mağara arkadaşın SIDDIK.
Dost yüzünde kâinat dolusu hüzün var.
Kırgın bakışları hangi hatıranın peşinde kim bilir?
Kim bilir nasıl bir acı kemiriyor ciğerlerini.
Kim bilir neler düşünüyor ya da düşünemiyor sen gideli.
Hikmet dokunmuş sesin kulaklarından silinmeden daha yine
susuyor sohbetine ve sana.
susuyor sohbetine ve sana.
Deprem artığı yüreğinde yıkılmamak için
sana yaslanıyor ve usulca fısıldıyor kulağına.
sana yaslanıyor ve usulca fısıldıyor kulağına.
Sen hayatında da güzeldin,
ölümünde de güzelsin.
Öldün bir daha ölmeyeceksin.
Asıl vatanına yürürken bu seslenişi duydun mu sevgili?
Ben hangi vakit bu
seslenişe kelime giydirmeye kalksam sırılsıklam olur bütün cümleler.
Sıddık’ın bu seslenişi arşı titretir kaldıramam.
Refiki alaya yürürken Ömer’in kılıcının sesini duydun mu sevgili.
Senin ayrılığına çekmişti kılıcını hattab olan.
Sensizliğin ve hasretin vuracaktı
boynunu.
boynunu.
Vallahi o güne dek kimse böylesine kırgın, böylesine elemli,
böylesine korkmuş görmemişti Ömer’ini.
Usulca gelip yanına saçlarını
okşadın mı sabret dedin mi sevgili?
Aynı hasrete ağlıyor yer ve gök ehli.
Bilal’inden başkası değil kanlı
gözyaşları cibrilin kanadına damlayan siyahî köle.
Kabenin bülbülü Bilal’in MUHAMMED deyince sarsılıyor yürekler.
MUHAMMED deyince
sarsılıyor ve yere düşüyor Bilal.
Takati yok, senden başka kimsesi yok ve
artık sende yoksun sevgili.
İşte can kızın Fatımatüz Zehra.
Hasretin nasılda kırılmış bir gül goncasına benzetmiş onu.
Sararmış yüzüyle oraya buraya koşturuyor nefes nefese.
Ve yetimliğin diliyle soruyor sahabelerine.
—Ona nasıl kıydınız?
O ellerle mi attınız Allah Resulünün üzerine toprakları?
Nasıl yapabildiniz?
Ey Rabbinin yetim bulup barındırdığı, üzerine ağır gelen yükünü kaldırıp
attığı, âlemlere rahmet kıldığı yetimliği bilirsin sen.
attığı, âlemlere rahmet kıldığı yetimliği bilirsin sen.
Biliyoruz ki Ebvada annenin saçlarına damlayan gözyaşların yere düşmedi henüz.
Biliyoruz ki
senin anne baba diyemeyişine ağlıyor yer gök ve içindekiler.
Biliyoruz ki
yetimliği bilirsin sen.
Yetim kalan yavrunun yanına gelip saçlarını okşadın
mı, bağrına basıp sabret dedin mi sevgili?
Seni en güzel ahlak üzere yaratana kasem olsun ki.
Bize veda edip
giderken yüreğimize çöreklenen acı Ebvada ki o hüzünle kardeştir.
giderken yüreğimize çöreklenen acı Ebvada ki o hüzünle kardeştir.
Sen bize bin ana ve bin babadan daha aziz iken kim diyebilir ki bu
gözyaşlarını aynı ana emzirmemiştir.
gözyaşlarını aynı ana emzirmemiştir.
Ey sevgili eğer sensizliğe teselli cennetlerse istemem.
Hasretim sen iken cennete vuslat istenir mi ki?
Bilsen kaç gece kanlı kirpiklerimi topladım hüznün ellerinden.
Duysa cennet ehli rahatsız olurdu inleyişimden.
Bilsen gidişin daha dün gibi sıcak.
Seni götürmeye gelen ölüm meleği kapıdan çıkmadı henüz.
O gül tenin soğumadı.
Ümmetim deyişin duyuluyor odada.
Anlındaki inci inci ter buharlaşmadı daha.
Bilsen Ebubekir seni son kez anlından öpmedi henüz.
İndirmedi kılıcını yere hattap olan.
Ne seni gömen ellere küskünlüğü geçti Fatıma’nın,
ne de çözüldü Bilal’ inin dili.
Bilsen sensizlik tüketti beni sevgili.
Gel ey adı kurtuluş olan.
Gel ey güzel ötesi güzel.
Gel ey yetimlerin
hamisi.
hamisi.
Gel de bu asrın analı babalı yetimlerinin de saçlarını okşa.
Kana bulanmış saçlarımıza gül olsun ellerin.
Gel ey en hayırlı güvencem.
Gel ey saadet vesilesi.
Gel ki sensiz her güzellik yarım kaldı cana.
Gel ey yaratılış ağacının en nurani meyvesi,gel ey gül-i rana.
Gel de sonbahar giyinmiş göğsümüze bahar muştuları duyur ey kainata en hoş seda.
Gel eysevgili sahibin olan Allah aşkına.
Gel ey sevgili hasretinden sütleri kesilen analar aşkına.
Gel ey sevgili açlıktan ve acıdan ağlayan yavrular aşkına.
Gel ey sevgili yetimler günahsızlar garipler aşkına.
Gel ey yüreğimde asırlardır büyüyen aşkım.
Gel ey kış ortasında göveren baharım.
Gel ey okyanuslar emziren gözyaşım.
Gel ey senden gayrisi teselli edemez ki beni.
MUHAMMED AŞKINA GEL EY MUHMMED…!
HASRETİNİ ANLATMAK ZOR ŞİMDİ…
Hatice Su