Anahtarınızın ne kadar önemli olduğunu düşündünüz mü hiç? Bunu en iyi şekilde, soğuk bir kış günü anahtarınızı kaybedip kapıda kaldığınızda anlarsınız. Ya da şöyle diyelim; arabanız 100 milyar lira değerinde; ama o aracı kullanmanız için 5 milyon liralık anahtarı kullanmak zorundasınız. Yani muhtaçsınız o anahtara... Hayatta bazı hareketlerimiz, davranışlarımız, ibadetlerimiz de aynen ‘anahtar’ hükmünde ve değerinde; kolay ve çok kazandıran... İşte size, anahtar hükmünde, yapması gayet kolay ve basit; ama kazancı tarifsiz olan bir dua: Cuma günü Efendimiz (sas)’e salavat okumak. Peygamberimiz (sas), bu konuda şöyle buyuruyorlar: “Cuma günü bana çok salavat okuyun. Çünkü o gün okunan salavata melekler şahitlik eder. Cuma günü bana salavat okuyan kimse, daha salavatını bitirmeden o bana ulaştırılır.” (Kütüb-i Sitte, 17/153-154), “Bana salavat okuyan mü’mine melekler rahmet duası eder. Bu, mü’minin bana salavatı okuduğu müddetçe devam eder. Öyleyse kul bunu ister az yapsın ister çok...” (Kütüb-i Sitte, 17/14)
Salavatı mümkün olduğunca her gün okumalıyız: Fakat Efendimiz (sas), cuma günü için özel bir teklif sunuyor bizlere. Salavat getirdiğimizde ona bizzat kendilerinin mukabele edeceğini belirtiyor. Hayallerimizi öteler ötesine götürerek düşünmeye çalışalım; Efendimiz (sas)’e selam veriyoruz ve Efendimiz (sas) de bize bizzat ismimizle karşılık veriyor. Bu, muazzam bir mutluluk olsa gerek. Peki salavatı unutmamamız için ne yapmalı? Önce cuma günleri Efendimiz (sas)’le randevu günümüz olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Bunun yanında bütün namazlarda tesbihatla beraber salavat okumayı da ihmal etmeyelim. Bir de, özellikle erkekler, cuma namazı için camiye giderken az ya da çok mutlaka yürüyoruz, camiye gidene kadar geçen süre ve namaz araları salavat okumamız için en mükemmel zamanlar.