O indirdiği âyetler ve fiilen ortaya koyduğu mucizeler ile şehadet eder, ki Muhammed Allah'ın resulüdür. Bundan dolayı, ona olan vaadlerini fiilen gerçekleştirerek ispat edecek olan da O'dur. Allah'ın bu şehadetine karşı Muhammed Allah'ın Resulüdür demek istemeyen kâfirler gerçekte kendileri zarar etmiş olurlar.
Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı çok çetin, çok şiddetlidirler, onların küfürlerine karşı zayıflık, yılgınlık göstermez, sert ve güçlü davranırlar. Onun için barış görüşmeleri sırasında kâfirlerin sözlerine karşı galeyana gelmişlerdi. Fakat kendi aralarında merhametlidirler.
Birbirlerine karşı çok yumuşak çok nazik, merhametli hareket ederler. Onun için aralarında hak sözü üzerinde toplanmaları da kolay olur. Onları hep rükû ve secde halinde görürsün, o kadar namaz kılarlar, öyle itaatkâr ve ibadetlerine düşkündürler. Allah'tan lütuf ve rıza isterler, daha fazla sevab ve hoşnutluğunu isterler, öyle çalışırlar ve daima Allah'ın rızasına doğru ilerlemeyi düşünürler.
Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Allah için ihlas ile secde edip durdukları yüzlerinin temiz ve parlayan nûrânîliğinden bellidir.
Bir Hadis-i Şerif'te "Gece namazı çok olanın, gündüz yüzü güzel olur." (İbn. Mace, İkamet, 174) Ebû's-Suûd tefsirinde der ki: "Çok secde etmekten meydana gelen izdir." (Açıklama için bkz. Elmalılı Tefsiri)
Şu Müslümanların rüku'da ve sücud'da bulunduklarını görürsün. Onlar salih amel işleyip namaz kılarlar. Bununla da sadece Allah'ın nzasını kast ederler. O'nun lütuf ve ihsanından başka bir şey istemezler. O'nun hoşnutluğundan başka bir şeyi ümit etmezler. Allah'ın hoşnutluğu her şeyden büyüktür.
İşte bu gibi kimselerin alametlerini yüzlerindeki secde izinde görürsün. Evet bunların nişanları nedir? Namaz kılanın alnında görünen secde izinde midir bu nişan? Ama öyleleri var ki namaz kıldıkları halde kalpleri Firavnınkinden daha da katıdır.
Zahire bakılırsa bu nişan yüzdeki nûr, kalpteki sükûnet, azalardaki yumuşaklık, huşu ve teslimiyettir. İçi düzgün olanın dışını da Cenab-ı Allah düzeltir.
Sahih imanın alameti kişinin yaşayan bir Kur'an olması, yani Kur'an'ın bütün emirlerini tatbik eder olmasıdır. İslam’ı tam olarak yaşamasıdır. Günah işlememesi, fasıklık yapmaması, yalan söylememesi, hile yapmaması, başkalarını aldatmaması, saptırmaması, katılaşmaması, günahtan kaçınması ve facir olmamasıdır. İnsanların en kötüsü, insanların kendisinin kötülüğünden korktuğu kimsedir...
İşte bunlar Müslüman’ın yüzünde görünen bazı İman alametleridir. Müminlerin İncil'deki ve Tevrat'taki vasıflarıdır. (Bkz. Furkan Tefsiri, 5/602-604.)