Yaşantımızda sık sık hatırlamamız ve hatırlatmamız gereken konulardan biride "KÜFÜR ve KAFİR" kavramlarıdır.
Bu başlığa sadece konu ile ilgili ayetlerden hergün yazılması ve aynı ayetin tekrar yazılmaması için azami dikkat gösterilmesini tüm kardeşlerden rica ediyorum.
“ كفر Küfür” sözcüğünün esas anlamı “örtmek” demektir. Arapça`da karanlığı ile her şeyi örttüğü için geceye “كافر kâfir (örten)” dendiği gibi erişilen nimetlere teşekkür etmeyerek yapılan nankörlüğe de “küfür” denir.
“كفر Küfür” sözcüğü terim olarak ise, “iman”ın zıddıdır, imansızlıktır. Yani Allah`ın varlığını ve birliğini, peygamberlik kurumunu ve peygamberleri, din gününü ve ahireti … inkâr etmek, bütün bunlara inanmamaktır.
“كافر Kâfir” sözcüğü, “كفر Kefere” fiilinin ism-i faili olup, sözlük anlamı olarak, “nimeti; örten, inkâr eden, nimete; nankörlük eden, uzak kalan, nimetten; kaçınan kimse” demektir.
“Kâfir” sözcüğünün terim olarak anlamı ise; “imanı olmayan, inkâr eden kimse” demektir
Kısaca ve özetle “كافر kâfir”; “küfür”ün failidir. Bu durumda asıl üzerinde durulması gereken sözcük, “ كفر küfür” olmaktadır.
Kur`an`da “كفر küfür” ve türevleri pek çok ayette geçmektedir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, İslâm`da iman konuları bir bütün teşkil ettiğinden, küfürü işleyip kâfir olmak için, Kur`an`da verilen örneklerden bir tanesine bile benzemek ve iman konularından birini bile inkâr etmek yeterlidir.