Murat ÇABAS
Dinlerarası Diyalog ve Medeniyetler ittifakı gibi projelerle İslam dünyası uyutulmaya devam ederken, Batı dünyasından İslam dünyasına yönelik hakaretlerin ardı arkası kesilmiyor. Hatta dozajı artarak devam ediyor.
Ne hikmetse, madalyonun bir yüzünde hoşgörü, diyalog, ittifak diyenlerin madalyonun diğer ve gerçek yüzünde hakaret, işgal, tecavüz, katliam ve akla hayale gelmedik her türlü işkencenin arkasında olduğunu görüyoruz. Taviz veren ve taviz istenen hep İslam dünyası, bu kadar tavize rağmen bırakın geri adım atmayı şiddetini arttıran ise hep Batı Dünyası.
Karikatür krizinden sonra İslam dünyasına ve Türk milletine karşı yeni bir hakaret daha eklendi. Bir şarkı yarışmasında hem Müslümanlara, hem de Türk milletine “hayvan” diyerek aşağılayan bir şarkı birinci seçildi ve ödüllendirildi.
Şarkının en önemli yeri olan nakaratının tercümesi aynen şöyle:
“Benim kültürüm, Müslüman kültürü gibi deli değil; Müslümanların hayvan olup olmadığını anlamak için doğa kitabına baktım; gördüm ki orada hayvanlarla Müslümanlar (Türkler) aynı. Böylece kafamdaki kuşkular dağıldı. Ne kadar kötü yapmış Hitler Yahudileri katlederken, Müslümanları pas geçmekle.”
Burada “Müslümanlar” anlamında “Türkler” kelimesini kullanması gösteriyor ki, Batılıların gözünde, sen ne kadar “Avrupalı oldum” dersen de, Müslüman eşittir Türk’tür. Ayrıca sana hayvan, deli gibi hakaretlerde bulunuyorlar, bununla da yetinmeyip, tarihte yok olmadığın için de üzülüyorlar.
Bu tür şarkılara birincilik ödülü verenler de aynı zamanda medeniyetler ittifakı, Dinlerarası diyalog gibi safsatalarla da seni uyutmaya devam ediyorlar.
Bu hakaretin sözde Medeniyetler İttifakı projesini, geçtiğimiz yıl alınan bir kararla Türkiye ile birlikte organize eden İspanya’da olması oldukça dikkat çekici.
Diğer önemli bir husus ise, bu organizasyonun İspanya’da nüfusunun yarısı Müslüman olan Ceuta kentinde yapılması. Böyle bir kentte yapılması provokasyon amaçlı yapıldığının ispatı. Bunu organize edenler yine karikatür krizinde olduğu gibi İslam dünyasını galeyana getirmeyi planlamışlar.
Proje basit. İslam dünyasını ayağa kaldırıp, bu coğrafyada bulunan ve satın almış oldukları provokatörleri de kullanarak terör estirmek ve bunun suçunu İslam dünyasına atmak. Ne de olsa karışıklık olan ortamda yapılan terörist faaliyetler “kim vurdu”ya gider. Yapmayı planladıkları Haçlı işgaline de böylece zemin hazırlamış oluyorlar. Yakın bir geleceğe yatırım yapıyorlar.
Başka bir ilginç nokta da şarkıyı söyleyen Los Polluelos adlı grubun elemanlarının, devletin maaşlı polisleri çıkması.
Bu da devlet düzeyinde durumun ne noktada olduğunu, medeniyet ittifakı safsatalarıyla karşımıza dikilenlerin gerçek kimliklerinin ve hedeflerinin ne olduğunu, ifade özgürlüğünden, diyalogdan ne anladıklarını açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
İşte bu ve benzeri olaylar, yaşanılan tarih, Batı ile ittifakın mümkün olmayacağını göstermektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, şu tarihi tespiti yapmaktadır:
“Ben, şu anda olan biten her şeyin, olayların, kesişen ve belirlenen olayların, düşüncelerin, ideallerin, ideolojilerin, inançların, kültürlerin, medeniyetlerin, aslında temelden beri, belki de Hz. Adem Safiyyullah Efendimizden bu tarafa var olan aralarındaki bir derin gerçeğin ortaya çıkması için fevkalade bir ispat olduğu kanaatindeyim. O halde biz deriz ki insanların savaş meydanlarında kullandıkları silahların gerçek manada sözcüsü o silahlar olmakla birlikte asıl savaşanlar kalpteki imanlar, medeniyetler, kültürler, insanlık idealleridir. Yani bugün savaşan bunlardır. Türk milletinin ona göre yerini alması, tavrını belirlemesi, hangi birliğin içinde olması gerektiğine karar vermesi lazımdır. Aksi takdirde kendi medeniyetiyle, kendi kültürüyle, kendi siyasetiyle barışmayan, buluşmayan dünya ile beraber olma Türk milletinin güneşte eriyen kar gibi erimesini beklemek, istemek gibi bir şey olur. Allah o tip davranan siyasilerimizi de ayıktırsın.”