Hastalık güzeldir. İnsana gerçek varlık durumundan haber verir. Nefsin kibrini eritir. Ona odasının darlığını, bedeninin kırılganlığını, ihtiyacının şiddetini, ellerinin boşluğunu gösterir. Böylece isabet ettiği insanı kudret sahibine ulaştıran bir binek olur hastalık. İnsan hastalıktaki ateş sayesinde Rabbini başında bekletecek kadar rahmete nail olur. Hadisle sabittir, Allah hastanın başucunda bekler. Sevgiliyi başınızın ucuna getiren ve üzerinize titreten her şey güzeldir. Kim hayal etmemiştir ki yatak döşek hasta olsun ve sevgilisi onun için ağlayıp gözyaşı döksün. Size sevildiğinizi hissettirmesi hastalık ateşinin içinden size uzatılan şefkatli bir eldir.
Hata yapmak güzeldir. En emin olduğun şeylerde dahi şaşırmak, altüst olmak, tekrar tekrar düşünmeye gayret etmek, hak nedir ehak hangisidir ölçüp biçmek, beynin kıvrımlarında batılı dolaştırmak, hakkı arayıp durmak, bulunca batılın sönüşüne şahit olmak, gelinen makamlarda dahi ayağının kayabileceğini bilmek, yanılabilirliği ile yanılmaz, kaybedebilirliği ile daima işinde galip (Allahu galibun alâ emrihi) bir Rabbi hissetmek, cehaleti ve algısının darlığı ile kendini Mutlak Alim’e rabt etmek, davranışları ile deneyip yanılarak, düşüp düşüp kalkarak bir Yüce Hikmet sahibini fark etmek, hayatımızda her şeyi kontrol edememek, elimize yüzümüze bulaştırmak, gaf yapmak, ağzından kaçırmak, sözü toparlayamamak, meramını anlatamamak, aptallık etmek, “yine beceremedim” deyip sızlanıp ağlamak bizi bir Rahîm’in şefkatine vasıl eder. Bu vuslata her şeyi berbat etsek değmez mi?
.....