Oruç tutmak Müslüman olmanın bir şartıdır. İslamı kabul eden, kendisini Müslüman olarak gören ve "Elhamdülillah Müslümanım" diyen bir insanın Ramazan orucunu tutması, her şeyden önce Allah'a verdiği sözü yerine getirmesidir.
Müslim / Müslüman, "teslim olmak, selamette bulunmak" demektir. Kendisini bütünüyle göklerin ve yerin Sahabine teslim eden bir Müslümanın Ramazan girer girmez bu teslimiyetin bir gereği olarak oruç ibadetine önem verir, kulluğunu yerine getirir. Bunun aksini düşünmek, sağlığı, sıhhati yerinde olduğu halde Ramazan orucunu ihmal etmek, bir kere Ramazan'ın feyzinden, bereketinden, manevi kazancından mahrum kalmaktır. Ama asıl kayıp, tutulmayan orucun yerini hiçbir şeyin dolduramamasıdır. Peygamberimiz (sav) bu durumu şöyle ifade ediyor:
"Kim Ramazan'da özürsüz ve hasta olmaksızın bir gün oruç yerse, bütün sene boyunca oruç tutsa onu yerine getirmiş olmaz." (et-Tergîb Vet' -Terhîb, 2:452)
Hiçbir mazereti olmadığı halde kasten orucunu bozan bir kimse altmış gün keffaret orucu tutarak borcunu ödemiş olsa bile, bozmuş olduğu orucun sevabını bir daha elde edemez. O fazileti bulamaz. Çünkü vaktinde yapılan bir ibadetin sevabına, faziletine kazası yapılmakla ulaşmak mümkün olmaz.
Meselenin bir de âhiret boyutu var. Yani uhrevi cezası söz konusudur. Sevgili Peygamberimiz (sav)'in oruç tutmayanın ahiretteki cezasını şöyle anlatıyor:
"Ben uyuyorken, iki adam geldi, iki koltuğumdan tutarak çıkması zor bir dağa götürdüler ve: "Buraya çık" dediler.
Ben de: "Çıkamam" deyince: "Biz onu sana kolaylaştırırız" dediler. Bunun üzerine dağa çıkmaya başladım. Ortasına gelince âniden kuvvetli sesler duyuldu.
Ben, "Bu sesler nedir?" deyince: "Cehennem halkının feryadıdır" dediler.
"Tekrar gitmeye başladık. Bir de gördük ki avurtları yarılmış, bu yarıklardan kanlar akan, ayakları bağlanmış bir topluluk!" Ben, "Bunlar kim?" dedim. "Oruçlarını vaktinden önce yiyenler (oruç tutmayanlar)" dediler. (et-Tergîb Vet' -Terhîb, 2:453)
Bu kayıpları yaşamamak, bu cezalarla karşılaşmamak için, maddi manevi yüzlerce faydası olan orucu ihmal etmemeli, kulluğun zevkine varmalıdır.
Hazret-i Mevlana'nın orucu: Oruç anası keremlerde bulundu, çocuklarına geldi, kavuştu. Çocuğum! Fırsatı kaçırma, oruç ananı sıkıca tut, bırakma! Oruç anasının güzel yüzünü seyret! Onun lütuf sütünü em! Onun yurdunu yurt edin! Orucun kapısında otur! Rıza çölüne bak, Allah'ın ilkbaharını seyret! Oruç nergisleri ile dolu olan can cennetini müşahede et! Ey gonca! Sen çok güçsüzsün. Gelişmemişsin. İpte oynayan bahar cambazı gibi sıçra, oruç çemberinden geç! Ey gül! Kanlara batmışsın, hal böyle iken, neden gönlün hoş, neden gülüp duruyorsun?
Yoksa Halil'in İshak'ı mısın ki, oruç hançerinden hoşlanıyorsun? Neden ekmeğe aşıksın? Bahar mevsiminde gençleşen dünyayı seyret! Oruç harmanından can buğdayı satın al!