Dinlerarasi Diyalog Karşıtlarının Çelişkileri

Diyalog Karşıtlarının 'Kuran ve Sünnet'noktasındaki Çelişkileri SORU (1) 'Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, ...



  1. Alt 02-08-2008, 17:10 #1
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Diyalog Karşıtlarının 'Kuran ve Sünnet'noktasındaki Çelişkileri



    SORU (1)

    'Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.'(Maide,51)

    Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir? Yoksa, zulüm eden, müslümanları ezmek isteyen Ehl-i Kitabı mı?




    Bakınız Elmalı hamdi Yazır Tefsiri bu Ayeti kerime için ne diyor:

    'Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki 'Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız' buyurulmamış, 'Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz' buyurulmuştur. Çünkü 'Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.' (Mümtehine, 60/ buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik etmekten,dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları dost edinmekten, yardaklık etmekten yasaklanmışlardır.'

    Şayet, sizin dediğiniz anlam çıksa idi, yani her hrsitiyan ve her yahudi ile düşman olunması gerekse idi, o zaman, Kuranı Kerim neden Ehl-i Kitabtan kız alınmasına cevaz vermiş olurdu? (Maide,5) ve onların yemeklerinin yenmesini helal atfederdi? (Maide,5) .

    Sizin mantığınıza göre, ehl-i Kitab ile dost olmayın ama kızların alın mantığı ortaya çıkarki, bu mantık ile -yüzbin defa haşa- sanki Kuranı Kerim birbiri ile çelişiyor mantığı çıkarki, aslen çelişen Bu Ayetleri bir bütün olarak değerlendirmeyen

    DİALOG KARŞITLARIDIR!


    SORU (2)

    De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)

    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mı? Eğer Niyetimiz Tebliğ ise, o zaman dost olunmadan, güven telkin edinmden nasıl Tebliğ olacakki?

    Diyalog olmadan Tebliğ nasıl olur? El-kol hareketleri ile mi, veya kaş-göz hareketleri ile mi?

    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Yahudi ve tüm Hristiyanları Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, Diyalog kurun ve TEBLİĞ yapın demiş olacaktıki,
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ÇELİŞENLE İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!


    SORU (3)

    “Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)

    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? Yoksa, EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE MUAMELE EDİN VE ONLAR İLE AYNI KİTABA, AYNI İLAHA TAPTIĞIMIZ BELİRTEREK, bir tebliğ Stratejisi olarak, İSLAMI SEVDİRMEK Mİ?

    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Yahudi ve tüm Hristiyanları Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE MUAMELE EDİN demiş olacaktıki,
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ÇELİŞENLER İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!

    SORU (4)

    “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8,9,)


    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Küfür ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? Yoksa, onlardan müminlerle savaşmayanlara İYİLİK YAPIP, ADİL DEAVRANMAK MIDIR? ve bu vesile ile İSLAMI TEMSİL etmekmidir?

    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Kafir ve müşrikleri Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, İYİ ve ADİL DAVRANIN demiş olacaktıki,
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ÇELİŞENLER İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!
    SORU (5)

    Efendimiz (SAV) vefat ettiğinde, bir yahudiden aldığı borçuna karşılık (ki bu borç yine İslam adına kullanılmış bir borçtur) rehin olarak Kalkanını vermiş, ve vefat ettiğinde Sahabe Efendilerimiz bu borcu ödeyip kalkanı geri almışlardır. Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir? Hz.Ali (K.V.) bir dönem, bir yahudinin yanında emrinde para karşılığı işçi olarak çalıştığından dolayı, onu YAHUDİ DOSTU mu ilan edeceksiniz?

    SORU (6)

    Fatih Sultan Mehmet İstanbul fethinden sonra açılmalarına yardım ettiği kiliselerden dolayı onu Hristiyan dostu mu ilan edeceksiniz?

    Soru (7)

    Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?

    SORU (8)

    Dialog çalışmalaı süreci içersinde, Biz İslami taraftan hiç: Hristiyanlık Hak Dindir, yahudilik Hak dindir diye bir ifade duydunuzmu? Biz diyoruzki, herkesi konumunda kabul edelim! Dileyen dilediği inanca sahib olsun. Ayrıca, şu an dünyada bir terörsit bir dinmiş gibi algılanan İslamın doğru yüzünü hrsitiyan ve yahudi ruhanilerine gösterelim! Bunda sizi rahatsız eden ne tür bir sakınca var?

    SORU (9)
    Şamın Valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah, Şamı terk etmek zorunda kalıdığı Bizans istilasına karşın, kendi raiyetindeki papazları çağırmış, onlardan geçici bir süre Şamı terk etmek zorunda kalacakları için, onlardan aldığı vergiyi iade etmiş, ve papazlar üzülerek kiliselerine dönmüş tekrar Müslümanların raiyetine girmek için kendi halkları ile beraber dua etmişlerdir. Yani,gerek Efendimiz (SAV) gereksede Sahabe Efendilerimiz (R.A) her dönemde özellikle Ehl-i Kitab ‘a İrşad ve Tebliğ yapmış ve örnek olmuşlardır.

    SORU (10)

    Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?

    SORU (11)

    Kuranı Kerim, hristiyan papazlara, kardinallere veya hahamlara İslamı tebliğ etmeyin mi diyor?

    SORU (12)

    Peygamber Efendimiz(SAV) , bir yahudi alimi olan Abdullah ibni Selem ile dialog kurup, onunla tanışmasa ve görüşmese idi, acaba Sahabe olma şerefine erişebilirmiydi?

    SORU (13)

    Peygamberimiz’in Hicret’ten önce ilk ilgi duyduğu ve Müslümanların hicret etmelerini arzu ettiği Hıristiyan ülke, Habeşistan olmuştur. Allah Resûlü, Mekke müşriklerinin amansız işkenceleri ve tazyikleri karşısında Mekkeli Müslümanların Habeşistan’a hicretlerini arzu etmiş ve bu hislerini şu ifadelerle belirtmiştir: “İsterseniz ve elinizden gelirse, Habeşistan’a iltica ediniz. Zira orada hüküm süren kralın topraklarında kimseye zulüm edilmez. Orası doğru ve emin bir yerdir, Allah âsân edinceye kadar orada kalın”

    SORU (14)

    2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu Dinler arası Dialog çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması.Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmezmi? Bundan daha iyi tebliğ mi olur?

    SORU (15)

    Dialog süreci ile Türkiye’deki Papaz ve hahamlara İslam dininin bir vecibesi olan Oruçu tanıtma gayesi ile İftar yemekleri verildi, hatta bazı papazların saygı gereği olsa gerek Ramazan ayında oruç tuttuklarını beyan etmeleri, hergün cevşen ve yasin okudukları beyan etmiş olmaları (Kardinal Men.Marovitch - Vatikanın Türkiye temsilcisi) , İslam camiyası adına sevindirici değilmidir?

    (Bakınız:http://www.nurpenceresi.com/moduller.php? modul=dosyaizlet&op=1&id=239)

    SORU (16)

    İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) , Rabb’inden aldığı terbiye ile Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi demeden hemen her insana değer vermiştir. Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ” (Müslim, Cenâiz 78, 81)

    Şayet, tüm yahudi ve ehl-i Kitaba düşmanca tavır takınılması istenseydi, acaba Efendimiz (SAV) böyle davranırmıydı?

    Soru (17)

    Kuran-ı Kerim, zekat verilecek 8 zümreden, bir tanesini, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm'a ısındırılacaklar) demektedir (Tevbe,60) . Siyer Kitablarında, Efendimiz (SAV) in Uyeyne b. Hısn, Akra' b. Hâbis ve Abbas b. Mirdas gibili azılı Kafirlere bu Ayeti Kerime gereği zekat dağıttığını naklediyorlar. Resulullah, bunların şerlerini defetmek ve müslümanlara eziyetlerini, kendi kabilelerinden İslâm'a girenlere eza ve cefa etmelerini önlemek, ve İslama ısındırmak için Kafirlere Zekat veriyor, onlar ile bir nevi DİYALOG kuruyor ve İslam ısındırmaya çalışıp, TEBLİĞ yapıyordu.

    Şimdi, şayet Kuranda sizlerin delil olrak sunduğunuz, KAFİRLERE KARŞI SERT ve onları Dost edinmeyin, mealindeki Ayeti Kerimeler ile, her kafire düşman olma, hiçbirine TEBLİĞ YAPMAMA, gibi bir anlam çıksa idi, o zaman -haşa- Kuran-ı Kerimi çelişkili bir KİTAB olarak göstermiş olurdunuzki, -yüzbindefa haşa- çelişen Kuran değil, çelişen Kuran-ı bir bütün olrak görmeyen DAŞLOG KARŞITLArıdır

    SORU (18)

    İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) , Rabb’inden aldığı terbiye ile Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi demeden hemen her insana değer vermiştir. Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ” (Müslim, Cenâiz 78, 81)

    SORU (19)

    Peygamber Efendimiz (sas) , Allah Resûlü sıfatıyla tebliğe başladığı zaman, ilk defa Mekke’de bazı Hıristiyanlarla karşılaşmıştı. Hatta, kendisine vahiy gelmeye başladığı ilk günlerinde Hz. Hatice’yi ve Peygamber Efendimiz’i teselli eden Varaka b. Nevfel de İncil’in el yazmalarına sahip olan bir Hıristiyan’dı. (Buhârî, Bedu’l-Vahy 3)

    Allah Resûlü’nün (sas) Mekke’de Ehl-i Kitab’a mensup kölelerle, hatta demircilik yapan Hıristiyan biriyle yakın dostluklar kurduğunu ve bu insanlara karşı oldukça olumlu yaklaştığını görmekteyiz.

    SORU (20)

    İslâmiyet’in beşiği olan Mekke’de daha başlangıçtan itibaren Allah Resûlü’nün (sas) , Hıristiyanlarla münasebeti, dostâne hudutlar içinde başlamıştı. Henüz risâletten üç yıl gibi kısa bir zaman sonra, Bizans’ın İran’a mağlubiyeti, Mekke’de Müslümanları üzmüştü. Çünkü Ehl-i Kitap olan Bizans, Mecûsî İran’a mağlup olmamalıydı. Nitekim Yüce Allah da kitap ehli Rumların galip geleceği tesellisini bildiren vahyini göndermişti (Rûm, 1-5) .

    SORU (21)

    Medine devrinde Hıristiyan münasebetlerinde bir artış görülmektedir. Allah Resûlü (sas) Medine’de komşu kabilelerle anlaşmalar yapmış ve Hıristiyan reislerinden Mısır Mukavkısı’na, Heraklius’e, Zağatur piskoposuna, Kayser’e ve diğer birtakım hükümdarlar ile yöneticilere mektuplar göndererek onları İslâm’a davet etmiştir. Kur’ân’ın mesajını sadece kitap ehlinden olanlara ulaştırmakla kalmamış aynı zamanda, bir Mecusi olan Fars Kralı Kisra’yı da İslâm’a davet etmek için bir mektup göndermiştir.

    Peygamberimiz’in yazdığı mektuplarda veya Necranlılarla bizzat karşılaşmada Hıristiyanlığa karşı tavrı, onların yanlış itikatlarını bizzat kendilerine duyurmak ve Hakk olan inancın tebliğini yapmaktır. Ama her şeye rağmen zorlama yoktur. O’nun (sas) , Necranlıları, Mescid-i Nebevî’ye alması, onlara ibadet izni vermesi, kendi dinlerinde kalmak üzere antlaşma isteklerini kabul etmesi, sadece İslâm’ın genel dinî tutumu içindeki müsamaha ruhu ile izah edilebilir

    SORU (22)

    Peygamber Efendimiz, muhacir Mekkeli Müslümanlarla yerli Arap ve Yahudiler arasında, karşılıklı hak ve vazifeleri tanzim edecek teşebbüslerde bulunma ihtiyacını duydu. Adliye, eğitim, maliye, askerlik gibi sahalarda toplumu teşkilatlandırmak gerekiyordu. İşte bu zaruretledir ki, Peygamberimiz, Medine ileri gelenlerini toplayıp şehir devleti nizamnamesi vücuda getirmiştir. Zamanımıza kadar ulaşan bu yazılı metin, aynı zamanda, dünyada bir devletin ortaya koyduğu ilk anayasa olarak kabul edilir. Günümüzde ne Lahey ve Strasbourg, ne de Helsinki İnsan Hakları Sözleşmeleri, Allah Resûlü’nün 14 asır önce ortaya koyduğu bu hukukî ve insanî esaslar seviyesine ulaşmıştır. Elli civarında maddeden oluşan bu yazılı vesikanın pek çok yerinde Yahudiler ele alınmakta, Medineli ve muhacir Müslümanların onlarla oluşturdukları birliğe ümmet ismi verilmekte; mesela, 25. maddesinde, Yahudilere ve bunların müttefiklerine tam bir din hürriyeti tanınmış olduğu ifade edilmektedir. Çeşitli ırk ve inançta kimselerin bir idare altında birleşebileceklerinin en güzel örneklerinden birisini işbu Medine şehir devleti teşkil ediyor olsa gerektir

    SORU (23)

    Peygamber Efendimiz, Yahudilerin Medine’deki ilim ve adliye merkezi durumunda olan Beytu’l- Midrâs’larına kadar gitmiş, onlara, “Ey Yahudi toplumu! İslâm olun, selamet bulursunuz.” demiştir. (Buhari, İ’tisâm 1 Yahudiler bu teklife kulaklarını tıkadılar ama hiçbir zorlamayla da karşılaşmadılar

    SORU (24)

    Peygamberimiz, 630 senesinde, Müslüman olduklarını bildirmek üzere Medine’ye gelen Hımyer hükümdarının elçilerine şu talimatı vermektedir: “Bir Yahudi veya bir Hıristiyan, Müslüman oldukları takdirde, müminlerden olurlar (onlarla hukuken eşittirler) . Kim Yahudiliğinde veya Hıristiyanlığında kalmak istiyorsa, ona müdahale edilemez.”

    SORU (25)

    Bu inanç hürriyeti, sadece manevi sahada kalmadı, hukukî sahada da geçerli oldu. İslâm idaresinde yaşayan, Yahudi, Hıristiyan vs. çeşitli toplumların kendi hukuklarını uygulama hürriyetleri Kur’ân-ı Kerim’in garantisi altında idi. Gayrimüslim cemaatler bazen bunun dışına çıkıyor, kendi aralarındaki ihtilafı Peygamberimiz’e çözümletmek cihetine de gidebiliyorlardı. Bu durumda hâkimlik yapıp yapmaması, Kur’ân-ı Kerim’de Peygamberimiz’in arzusuna bırakılmış, şayet hüküm vermek isterse, adaletten ayrılmaması, Allah’ın kendisine inzal ettiği ile hükümde bulunması emredilmiştir. (Mâide, 42, 48, 49)

    yazar dr.Emin Simsek

    N u M a N bunu beğendi.
  2. Alt 02-08-2008, 17:55 #2
    kipchak Mesajlar: 1.658
    Blog Başlıkları: 506
    Dağlar taşlar bile anladıda bir ''İnsan'' anlamadı bizi....
    teşekkürler kardeşim çok güzel bir yazı...

    Unnecessary bunu beğendi.
  3. Alt 02-12-2008, 12:34 #3
    Ziyaretci
    damial Mesajlar: n/a
    1-Peygamberimizin mezhebi neydi.Biz onun mezhebindemiyiz
    2-Kuran Peygamberimizin ölümünden kac yıl sonra yazılmıştır.

  4. Alt 02-12-2008, 13:38 #4
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Ilk önce sorun buradaki konu ile alakadar degil ama yinede cvp liyorum

    1-Peygamberimiz zamaninda mezhebler yokdu ,daha dogrusu o zamanda ihtiyac yokdu resulullah vardi ,sahabeler vardi halifeler vardi neyse söyle aciklayayim
    Tüm Hak mezhebler Kuran ve sünnete dayanmaktadir

    2-Kur’an-ı Kerim 42 vahiy katibi tarafından yazılmıştır. En meşhurları Mekke'de Abdullah b. Sa'd Medine'de ise Übey ibni Kab'dır. Kur’an ayetleri kağıt, bez, deri parçaları, taş, tuğla, kürek kemikleri üzerine yazılmıştır. Her Ramazan ayında nazil olan vahiy pasajlarını (Kur'an'ı Kerim'i) baştan sona Cebrail'e arz ediyordu. Karışıklığı önlemek için de gelen vahyin nereye konulacağını belirtiyordu. Peygamber Efendimiz hayatta olduğu sürece vahiy devam ettiğinden, Kur’an metni, iki kap arasında mushaf haline getirilemezdi. Böyle yapılmış olsaydı sık sık değişiklik yapmak, araya girecek birkaç ayeti yerleştirmek için, ikide bir çok sayıda yazılmış metni imha etmek mecburiyeti hasıl olacaktı. Diğer taraftan Kur’an metni birçok hafız tarafından ezberlenip devamlı surette okunuyor ve ashabın bir kısmının nezdinde yazılı nüshalar da bulunuyordu. Üstelik Hz. Peygamber gibi bir teminat mercii vardı. Bu yüzden metnin muhafazası konusunda endişeye sebep yoktu.

    Kuran-i kerim Peygamberimiz öldükden sonra artik kitap haline getirilmeye ve sureler ayarlanmaya baslamistir ve dört halife devrinde ebubekirle baslayip osmana kadar sürmüstür

    N u M a N ve AnTiKa bunu beğendiler.
  5. Alt 03-20-2008, 23:34 #5
    el_feta Mesajlar: 1.168
    esselamu aleyküm...
    ilk yazılan msjı bilhassa,okudum,allah razı olsun....
    yalnız şöyle bir yanlış anlaşılma var.1'si dinler arası diyalog nereden çıkmıştır? cevap vereyim,mileniuma(2000) e girildiğinde (bu civarlarda) papa,bir açıklama yaptı:gelin önümüzdeki binyılda tüm dünyayı hristyan yapalım"diye...ve bunun için kolların sıvanıp,ilk yapılan iş öncelikle dinlerarası diyalogtur...hesaplar tutmadı ve piyasaya yansımadı çok ama,bunun için tevrat-kuran-incil karışımı kitap dahi hazırlandı ve bu iş sanıldığı gibi değil...
    yukarıda bir takım örnekler verilmiş,kusura bakmayın ama tutarsız,onlar bizle savaşıyorlar,sizin bahsettiğiniz bir çok şey medine islam devletinde olmuştur,bizim gibi müslümanların başsız ve devletsiz olduğu bir durumda değil,neden iran'la dinlerarası diyalog denenmiyor sanıyosunuz...ayrıca bireysel örnekler vermişsiniz,allah aşkına bu ne kadar uygun,yapılan siyasi(politik değil) bir hamledir,yoksa avam arasındaki alış-veriş vs. zaten devam edecektir..bunlar bu konuya delil olamaz...müslümanlar ilkeli bir duruş sahibi olmalı önce...bana içerisindeki islam düşmanlarından kurtulmuş bir müslüman toplum gösterirmisiniz? burada kimseyi zan altında bırakma amacım yok( fethullah gülen hoca gibi )...müslümanların da kendince hesapları vardır elbet...bu kadar iyi niyetli olmanız,hakkınızı helal edin ama safca...hem de bir hayli...islam topraklarına bir bakın,zulüm olmayan yer var mı? toplu bir savaş bu,çoğu yered kılıçla,olmadı diplomasiyle,olamdı kültürle...
    acizane olaya bakış açım,budur...yanlış mı düşünüyorum,dersiniz?
    selam ve dua ile...

  6. Alt 03-20-2008, 23:42 #6
    safinaz Mesajlar: 3.348
    el_feta´isimli üyeden Alıntı
    esselamu aleyküm...
    ilk yazılan msjı bilhassa,okudum,allah razı olsun....
    yalnız şöyle bir yanlış anlaşılma var.1'si dinler arası diyalog nereden çıkmıştır? cevap vereyim,mileniuma(2000) e girildiğinde (bu civarlarda) papa,bir açıklama yaptı:gelin önümüzdeki binyılda tüm dünyayı hristyan yapalım"diye...ve bunun için kolların sıvanıp,ilk yapılan iş öncelikle dinlerarası diyalogtur...hesaplar tutmadı ve piyasaya yansımadı çok ama,bunun için [SIZE="3"]tevrat-kuran-incil karışımı kitap dahi hazırlandı ve bu iş sanıldığı gibi değil...[/SIZE]yukarıda bir takım örnekler verilmiş,kusura bakmayın ama tutarsız,onlar bizle savaşıyorlar,sizin bahsettiğiniz bir çok şey medine islam devletinde olmuştur,bizim gibi müslümanların başsız ve devletsiz olduğu bir durumda değil,neden iran'la dinlerarası diyalog denenmiyor sanıyosunuz...ayrıca bireysel örnekler vermişsiniz,allah aşkına bu ne kadar uygun,yapılan siyasi(politik değil) bir hamledir,yoksa avam arasındaki alış-veriş vs. zaten devam edecektir..bunlar bu konuya delil olamaz...müslümanlar ilkeli bir duruş sahibi olmalı önce...bana içerisindeki islam düşmanlarından kurtulmuş bir müslüman toplum gösterirmisiniz? burada kimseyi zan altında bırakma amacım yok( fethullah gülen hoca gibi )...müslümanların da kendince hesapları vardır elbet...bu kadar iyi niyetli olmanız,hakkınızı helal edin ama safca...hem de bir hayli...islam topraklarına bir bakın,zulüm olmayan yer var mı? toplu bir savaş bu,çoğu yered kılıçla,olmadı diplomasiyle,olamdı kültürle...
    acizane olaya bakış açım,budur...yanlış mı düşünüyorum,dersiniz?
    selam ve dua ile...

    Demek karma bir din ortaya çıkarılarak değişik yoldan hristiyanlaşmaya çalışılıyoruz...Bak sen biz bunu neden anlamadık,bizi aydınlattığınız için teşekkür ederiz.
    Bir kere dinler arası diyaloğun kökeni peygamber efendimize kadar dayanmaktadır ve ayrıca dinler arası diyaloğun elzemliğini anlayabilmek için olaya çok daha geniş bakıp bakış açımızı sığ tutmamak lazım.

  7. Alt 03-20-2008, 23:53 #7
    el_feta Mesajlar: 1.168
    uslubunuz daha düzgün olmalı değil mi?...dinlerarası diyalog tarihi resulullah a dayanır demişsiniz...diyalogtan kasıt,islama davettir,öncelikle...hem dediğim gibi gücü elinde bulunduran bir 'medine islam devleti' lideri olarak yapmıştır bunu resul...mesele hristiyanlaşma olmasa bile,kafa karıştırmaktır,sizin karışmaya bilir..üç dinin karışımı bir kitap,işte dünyanın ortaklığı gibi pembe bir söylemle,kulağına HAk tam olarak gelmemiş bir çok insanın kafasının karışacağı açıktır...sığ olmaktan ve düşünmekten Allah'a sığınırım..tam aksine feraset ve basiretle bakmaya çalışıyorum olaya...ırak'da 1milyondan fazla insan katledenler,mescid-i aksa'yı yıkmaya çalışan kafalarla,bosnada müslümanın kanını sel gibi akıtan,imam şafi nin görüşüyle halen islam devleti olan ispanya(endülüs)da,cami bırakmayan,bir zihniyetle aynı masaya oturuyoruz..bu ne kadar iyi niyet,sakın,son canımızı da almak istiyolar olmasın da sizin dediğiniz gibi olsun...
    selam ve dua ile...

  8. Alt 03-21-2008, 00:26 #8
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    el_feta´isimli üyeden Alıntı
    uslubunuz daha düzgün olmalı değil mi?...dinlerarası diyalog tarihi resulullah a dayanır demişsiniz...diyalogtan kasıt,islama davettir,öncelikle...hem dediğim gibi gücü elinde bulunduran bir 'medine islam devleti' lideri olarak yapmıştır bunu resul...mesele hristiyanlaşma olmasa bile,kafa karıştırmaktır,sizin karışmaya bilir..üç dinin karışımı bir kitap,işte dünyanın ortaklığı gibi pembe bir söylemle,kulağına HAk tam olarak gelmemiş bir çok insanın kafasının karışacağı açıktır...sığ olmaktan ve düşünmekten Allah'a sığınırım..tam aksine feraset ve basiretle bakmaya çalışıyorum olaya...ırak'da 1milyondan fazla insan katledenler,mescid-i aksa'yı yıkmaya çalışan kafalarla,bosnada müslümanın kanını sel gibi akıtan,imam şafi nin görüşüyle halen islam devleti olan ispanya(endülüs)da,cami bırakmayan,bir zihniyetle aynı masaya oturuyoruz..bu ne kadar iyi niyet,sakın,son canımızı da almak istiyolar olmasın da sizin dediğiniz gibi olsun...
    selam ve dua ile...

    Diyalogu temsil eden müslümanlarin agzindan böyle birsey duydunuzmu

    Herhangi bir dinlerarasi diyalog sempozyumuna katildinizmi

    Veya birtane sempozyum videosu varmi elinizde 3 dinin birlesecegi ve bir hakiki din olarak sunulacagina dair

    Bugune kadar devletler arasi yapilan anlasmalarda örnegin karsi devletin ne gibi bir plan yapmasi bu kanunu fesh etmismidir örnegin tabiki

    Hudeybiye anlasmasinida göz önünde bulundurmak lazim degilmi

    Bugun irak kan gölü icinde haklisiniz filistin ona keza diyalogu yanlis olarak degerlendiriyorsaniz böyle olmamali diyorsaniz gidipde filistinde savasdinizmi

    Daha dogrusu ne yaptiniz bugune kadar üretmeden tüketici olan müslümanlari sucladiniz

    Siz ne ürettiniz peki?

  9. Alt 03-21-2008, 00:44 #9
    el_feta Mesajlar: 1.168
    alalh razı olsun...suçlamadım,kimseyi zan altında bırakmak gibi bir gayem yok diye yazmıştım okumuşsanız...zat-ı alim bu garip kulun ahvali,Allahla arasındadır,bu sorunuza cevap evemeyeceğim(ne yaptığım hususunda)...bu cümleler sorularınızı cevaplıyor herhalde...müslümanlar bunu yapıyolar olması,o işi meşru kılmaz...onların niyetleri farklıdır,doğrudur..zaten iddiamızda yapılanın yanlışlığı,müslümanların niyeti değil...

    alptraum bunu beğendi.
  10. Alt 03-21-2008, 00:51 #10
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    el_feta´isimli üyeden Alıntı
    alalh razı olsun...suçlamadım,kimseyi zan altında bırakmak gibi bir gayem yok diye yazmıştım okumuşsanız...zat-ı alim bu garip kulun ahvali,Allahla arasındadır,bu sorunuza cevap evemeyeceğim(ne yaptığım hususunda)...bu cümleler sorularınızı cevaplıyor herhalde...müslümanlar bunu yapıyolar olması,o işi meşru kılmaz...onların niyetleri farklıdır,doğrudur..zaten iddiamızda yapılanın yanlışlığı,müslümanların niyeti değil...

    Ben bugune kadar diyalogu suclamis insanlarin bir tanesinin bende sunu yaptim dedigini görmedim ya sorunda degil mesele anlasilsin yeterki

    Iddianizdan cok sunlari düsünürüm

    Bu zamana kadar islam olan insan ne büyük zorluklar altinda kalmis ne kadar cok zulum görmüs hüseyinler,zeydler sehid olmus.Filistindeki kardeslerimizinde insallah yerleri cennetdir

    Peki bizde bir sehid durusunu görmedim islam oldugumuz icin ölmüyoruzda ,islam oldugumuz icin masayada oturmayalim diyoruz ki(Mekkede efendimize küfredenlere ,Fahr-i kainat yinede selam verirmis ve Allah c.c. genis olanlari sever diye buyurmustur)

    Peki biz ne istiyoruz uygulanmis bir olusumu olmayan sistemdenmi bahsediyorsunuz,bir sistemsizlik varsa cözümünüz ne

    Ben sahsen anlamakda zorluk cekiyorum

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.