İslam’ın ruhu prensib olarak acaba sertliği, affedici olmamayı, acımasız olmayı mı öğütlüyor ki, birileri “Ilımlı İslam” adına rahatsızlık telaffuz ediyor?
Kur’an-ı Kerim, Hz.Musa (as)'ı firavuna gönderirken yumuşak uslub kullanmasını (3), Allah’ın ayetlerini inkar eden ve Efendimiz (sav)'i yalanlayan kafirlere yumuşak davranıp ve güzel muamele etmeyi (4), Efendimiz (sav)'in İslam'a hikmet ve güzel öğütle davet etmesini (5), onları hususi konularda bağışlamayı (6), çok yakın aile bireylerinden iman etmeyenler olsa bile onları affedip kusurlarını başlarına vurmamayı, hoşgörü ile yaklaşmayı (7), Müslümanlarla savaşmayanlarına karşı İyilik yapıp iyi davranmayı (8), zulmedenleri dışındakilerle en güzel yoldan görüşmeyi (9), Uhud savaşında Efendimiz (sav)'in, kendisini yarı yolda bırakanlara karşı yumuşak davrandığından dolayı etrafından dağılmadıklarını (10) vaaz ediyor, ediyor ama birileri hala ısrarla İslam’ı sert, musamahasız ve hoşgörüsüz bir din gibi takdim etme yarışına girmeye devam ediyor!
Biz hakikatleri dile getirir getirmez, hemen o birileri : “Efendim, Kur’an-ı Kerim'de müminlere karşı yumuşak, kafirlere karşı sert olmak da var” dediklerine şahit olmaktayız! İlmî fukeralığa bakın ki, kendilerine delil olarak takdim edilen onca ayete rağmen, o ayetler üzerinde tefekkür edeceklerine , Ayetler arasında siyak ve sibak bütünlüğü yokmuşcasına, başka ayetlerle cevab vermeyi marifet bilmeleri, kendilerinin bir çelişkiler tufanında yaşadıklarını göstermeye yetiyor ve artıyor! Hafizanallah, -sanki- bizim ayetlerimiz sizin ayetlerinizden daha makbul, daha faziletli tarzındaki bu seviyesiz ve tefsir ruhundan fersah fersah uzak yaklaşımlar, nasıl olur da İslam'ı temsil edebilir Allah aşkına?
Evet, Kur’an-ı Kerim'de, tüm bu insanî ve yumuşak yaklaşımlara rağmen kafirlere karşı sert davranmayı (11), hatta onları öldürmeyi (12) vaaz eden ayetler de yok değildir. Bundan doğal da bir şey olamaz! Çünkü, bahse konu sert olmayı vaaz eden ayetler, İslam’ın o engin yumuşaklığından, affediciliğinden, iyilikle mukabelesinden nasibini alamayıp, İslam'a açıktan düşmanlık besleyen ve alay eden, müslümanlara karşı savaşan ve zulmeden kafirlerin muhatab olduğunu anlamak için bir Elmalı Hamdi, bir Fahreddin Razi, bir Mevdudi olmaya gerek olmasa gerek?
Evet, her gayrimüslim İslam düşmanı olmadığı gibi, onları muhtemel bir İslam düşmanı görmeke doğru değildir, nitekim pek çoğununda günümüzde bir arayış içinde olduğu bir vakadır!
Günümüz Diyalog faaliyetlerini, “Ilımlı İslam” çerçevesinde bir taviz verme anlayışı ile özdeşleştirmek isteyenler, acaba "Hakiki İslam"ın kendisini bir İlah addeden firavuna karşı bile yumuşak davranmasını acaba nereye koymayı düşünüyorlar? Yoksa Hz.Musa (as)'ı da ılımlı davrandığından dolayı –hafizanallah- eleştirme arayışına girecekler? İyi de, bunu emreden bizzat kendisini Rahim, Rahman, Tevvab ve Gafur olarak niteleyen, rahmetim gadabımın önündedir diyen Allah-u Teâlâ değil midir ?
Netice olarak diyebiliriz ki; İslâm gayr-i müslimlere karşı hoşgörü çerçevesinde yapıcı "yapıcı" ve "makul" bir çizgi izlenmesini isterken, bu yaklaşımlara rağmen, düşmanlıklarında -zulümlerinde devam eden ve açıktan İslam’ın hükümleri ile alay edenlere karşıda gerekli tedbirleri almayı elbette tesis etmiştir.
Ne mutlu o müminlere ki, yaz mevsiminde (İslam) güneşinin sevgi yüklü atmosferini içlerine kadar soluklayıp soluklatırlar; veyl olsun o kimselere ki, her mevsimi kış zannerek güneşin pırıltılarını sadece kendisine has görüp, ondan başkalarının istifadesini zorlaştırırlar....
-------------------------------------------------------------------------------
(1) Maide , 5/32
(2) Nisa , 4/92-93
(3) Taha ,20/44
(4) Hicr, 15/85
(5) Nahl, 16/125
(6) Casiye,45/14
(7) Teğabun, 64/14
(8) Mümtehina, 60/8
(9) Ankebut, 29/46
(10) Ali İmran , 2/159
(11) Tevbe , 9/ 73
(12) Bakara , 2/ 191