İslam anayasası yazı dizisi

TEMEL ESASLAR Madde 1 — a — Hâkimiyet, tamamen Allah'a aittir ve hâkim olan hukuk nizamı İslâm hukukudur. b — Kur'an ve Sünnet'de ifadesini bulan İslâm Hukuku, yasamanın kaynağı ve ...


  1. Alt 03-31-2009, 13:35 #11
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    TEMEL ESASLAR

    Madde 1 —

    a — Hâkimiyet, tamamen Allah'a aittir ve hâkim olan hukuk nizamı İslâm hukukudur.

    b — Kur'an ve Sünnet'de ifadesini bulan İslâm Hukuku, yasamanın kaynağı ve hâkimiyetin temel esasıdır.

    c — Yüksek otorite, önemli bir emanet ve sorumlulukdur. Halk bunu, şer'î hükümlere uygun olarak bizzat kullanır. (148)

    (148) Kur'an, Yusuf, 67: «Hüküm ve hâkimiyet sadece Allah'a aittir.» ; Câsiye, 18 : «Sonra seni de bir hukuk nizamını icraya memur kıldık. O halde sen ona tâbi ol. Bilmezlerin heva ve heveslerine uyma.»; Nisa, 58 : «Şüphesiz ki Allah, size emânetleri (başta kamu hizmetleri olmak üzere), ehil ve erbabına teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmeylemenizi emrediyor. Gerçekte Allah size ne güzel öğüt veriyor! Allah, hiç şüpheniz olmasın ki, sözlerinizi ve hükümlerinizi işitici ve bütün yaptıklarınızı görücüdür.»; Altı meşhur hadis kitabından beşinin naklettiği şu hadis de önemlidir : «Hepiniz birer râîsiniz (yani gözetleyici ve çoban gibisiniz) ve kendi ra'iyyetinizden (gözetiminiz altında bulunanlardan) sorumlusunuz. Devlet reisi bir raidir, kendi milletinin hukukunu muhafazadan sorumludur. Koca bir raidir, kendi ailesinden sorumludur. Kadın da kocasının evinde bir raidir, aile yuvasının hüsn-ü idaresinden sorumludur. Hizmetçi de efendisinin malı üzerinde bir raidir, efendisinin malını muhafazadan sorumludur.»

    Madde 2 —

    Her İslâm Devleti, İslâm âleminin bir parçasıdır ve orada yaşayan müslümanlar da İslâm milletinin bir cüz'üdürler. (149)

    (149) Kur'an, Mü'minun, 52 : «Şu insanlar, tek bir millet halinde sizin milletinizdirler. Ben de sizin Rabbinizim. Sadece benden korkunuz.»; Hucurât, 10 : «Mü'minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını bulup barıştırınız. Allah'dan korkunuz, ta ki, lütfuyla esirgenesiniz.»; Enfâl, 72 : «İman edip hicret edenler, Allah yolunda canlarıyla ve mallarıyla cihad yapanlar ve muhacirleri barındırıp yardım edenler yok mu? İşte bunlar, birbirinin gerçek dostudurlar.»

    Madde 3 —

    İslâm devleti ve toplumu, aşağıdaki esaslar üzerinde kâimdir:

    a — Şer'î hükümlere ittiba' ve onları hayatın her safhasında tatbik etmek.

    b — Şûra usulünü, idarenin ve hâkimiyetin temel şekli kabul etmek.

    c — Kâinattaki bütün güç ve servetin Allah'a ait olduğuna, kâinattaki herşeyi kullarının menfaati için yarattığına ve kimsenin müdahale hakkının bulunmadığına gönülden inanmak. Bu sebeple her insanın kâinatta kendisi için hazırlanan ilahî payı alması tabiî hakkı olacaktır.

    d — Topluma ait güç ve servet kaynaklarını ve fertlere ait mülk ve imkânları, Allah'ın emaneti olarak kabul eylemek, kendilerini onun adına tasarruf eden; muhafaza etmek ve sözkonusu imkânları hikmetleri doğrultusunda kullanmakla görevli memurlar gibi görmek.

    e — Yaratıcının ihsan ettiği şekilde insan haklarını kabul etmek ve yeryüzünün neresinde olurlarsa olsunlar, mazlumlara ve ezilenlere yardımcı olmak.

    f — Yüksek otoritenin (devletin) zorlamasından ziyade, vicdanî muhasebeyi hayatın temel esası ve yaşayışın aslî kaidesi olarak görmek. Fertlerin İslâmî şahsiyetini geliştirmek ve toplumda İslâm'ın terbiye usulleriyle müslüman bir yapı teşekkül ettirmek; böylece, eğitim programları, kültür, tanıtım ve benzeri konularda da gittikçe gelişen İslâmî bir yapıya kavuşmak.

    g — Bütün insanlar için müreffeh bir hayatın yollarını açmak; gücü yetenler için çalışma fırsatlarını ve müzminlik, hastalık yahut ihtiyarlıktan dolayı geçimini teminden âciz olanlar için de sosyal yardım vesilelerini temin etmek.

    h — Sağlık, eğitim, kültür hizmetleri, sosyal hizmetler ve diğer kamu hizmetlerini tekeffül etmek.

    i — İslâm milletinin birliğini esas kabul ederek bunun gerçekleştirilmesi için gereken her şeyi yapmak.

    j — İslâm'a davet ve tebliğ görevini ifa etmek. (150)

    (150) Nisa, 105 : «Gerçekte biz sana bu Kur'an'ı, Allah'ın sana gönderdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye hak olarak gönderdik. Artık hâinlere müdafaacı olma.» Câsiye, 18 (bkz : Bir önceki dipnot); Mâide, 44, 45, 47 : «Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle, onları inkâr ederek hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.»; «Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmez ise, onlar zâlimlerin ta kendileridir.»; «Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, onlar fâsıkların ta kendileridir.»; Şûra, 38 : «Bunların işleri ve idareleri, aralarında müşavere iledir.»; Mâide, 120 : «Göklerin, yerin ve içlerindeki herşeyin gerçek tasarruf ve mülkiyeti Allah'a aittir. O, herşeye hakkıyla kadirdir.»; Tevbe, 105; El-Hadid, 7 : «Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Size tasarruf için vekâlet verdiği maldan Onun yolunda harcayın, içinizde iman edip de bu şekilde harcamada bulunanlar için büyük mükâfat vardır.»; Nisa, 75

    Tevbe, 122 : «Mü'minlerin hepsinin topyekûn savaşa çıkmaları doğru değildir. Bir kısmı da, din ve şeriat ilimlerini iyice öğrenip kavimleri savaştan geri döndüklerinde onları Allah'ın azabıyla korkutmak için geride kalıp ilim tahsil etsinler...»; Tevbe, 105; Al-i Imran, 103; «Hepiniz toptan Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız. Parçalanıp ayrılmayınız. Allah'ın üzerinizdeki ni'metini düşününüz. Hani siz birbirinizin düşmanları idiniz de. O, kalplerinizi İslama ısındırıp birleştirmişti. O'nun bu nimeti sayesinde din kardeşleri olmuştunuz ve yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı, işte Allah size âyetlerini böylece apaçık bildiriyor. Ta ki, doğru yola eresiniz.» Buharî, Müslim : «Ben, her müslümana yer yüzündeki insanların en yakınıyım. Sizin her hanginiz ölür de bir borç veya çoluk-çocuk bırakırsa, ben onun velisiyim ve yardımcısıyım. Herhangi biriniz de mal bırakırsa, tamamen mirasçılarına aittir.»; Buhari: «Tarafımdan tebliğ edilen Kur'an'-dan bir âyet olsun halka ulaştırınız.»; İbn-i Mâce : «ilim tahsil etmek, erkek ve kadın her müslüman üzerine bir vecibedir.»

    Mâide, 67: «Ey Peygamber! Rabbin tarafından sana indirilen Kur'an'ı tebliğ et. Eğer bu görevi ifa etmezsen, Allah'ın elçilik vazifesini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah, kâfirler güruhunu muvaffak eylemez.»; Yusuf, 108 : «Habibim de ki: işte benim yolum budur. Ben insanları, Allah yoluna körü körüne değil, basiretle da'vet ediyorum. Ben de, bana tâbi olanlar da böyleyiz.»; Nahl, 125: «insanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle da'vet et. Onlarla mücadeleni en güzel şekilde yap. Şüphesiz ki, Rabbin, yolundan sapanları da, hidayete erenleri de en iyi bilendir.»

  2. Alt 03-31-2009, 13:36 #12
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    TEMEL HAKLAR VE ÖDEVLER

    Madde 4 —

    a — Bütün insanların hayatı, malı ve ırzı hürmete değer ve dokunulmazdır. Dokunulmazlıkları, İslâm hukukunun tesbit ettiği meşru' bir sebep yahut meşru' bir icrâî emir olmadıkça kaldırılamaz.

    b — Ölülerin maddî ve manevî hukukunu çiğnemek caiz değildir. (151)

    (151) İsrâ, 33 : «Allah'ın haram kıldığı cana, haklı bir sebep bulunmadıkça kıymayınız.»; Mâide, 32 : «Kim bir canı, kısas sözkonusu olmaksızın yahut yeryüzünde bir fesad çıkarma gibi meşru' bir sebep bulunmaksızın, öldürürse, bütün insanları katletmiş gibi olur. Kim de onu kurtarırsa, bütün insanları ihya etmiş gibi olur.»; Müslim: «Her müslümanın malı, ırzı ve hayatı, diğer müslümana haramdır. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini hakir görmesi yeter.»; Beş Sahih Hadis Kitabı: «Müslüman kişinin kanı, kısas, zina haddi ve dinden çıkma sebepleri dışında helal olmaz.»; Buhari: «ölülere sövmeyiniz...»

    Madde 5 —

    a — Kimseye, hiçbir şekilde bedenî yahut manevî işkence yapılamaz; kendisine, aile fertlerinden birine yahut değer verdiği kişilere eziyet veya hakaretle tehdit edilemez. Ayrıca suç ikrarına veya kendisine yahut başkasına zararlı olan bir fiil, söz ve de bir başka şeye ikrah edilemez.

    b — İşkence suçtur, işkence suçunda, suç ve ceza zamanaşımı sözkonusu değildir. (152)

    (152) Kur'an, Ahzâb, 58 : «Erkek ve kadın bütün nüminlere, işlemedikleri bir suç yüzünden işkence ve eziyet edenler, muhakkak bir yalan ve apaçık bir suç yüklenmişlerdir.»; İbn-i Mace : «Allah, benim ümmetimden, hata, unutma ve ikrah hallerinde yaptıklarını affetmiştir.»; Beş Hadis Kitabı: «Allah, kıyamet günü, dünyada insanlara işkence edenleri azaplandırır.»

    Madde 6 —

    a — Ferdin hususi hayatı hürmete değerdir; dokunulamaz.

    b — Mesken, haberleşme ve konuşma hürriyetlerinin gizliliği ve dokunulmazlığı esasdır. Dokunulmazlıkları, ancak gerekçeli mahkeme kararı ile kaldırılabilir. (153)

    (153) Kur'an, Nur, 27-28 : «Ey iman edenler! Kendi ev ve odalarınızdan başka ev ve odalara, sahipleriyle alışkanlık peyda etmeden ve selam da vermeden girmeyiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır. Olur ki, iyice düşünür, hikmetini idrâk edersiniz. Eğer evde kimse yoksa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Şayet size geri dönün denilirse, hemen dönüp gidin. Bu, sizin için daha temiz bir harekettir. Allah ne yaparsanız hakkıyla bilendir.» Ebu Davud ve Tirmizi: «Müslümanlara eziyet ve işkence etmeyiniz.»; Müslim ve Ahmed bin Hanbel'in naklettiği bir başka hadis daha vardır.

    Madde 7 —

    Devletin gelirleri nisbetinde, her insanın hayatın zaruri ihtiyaçları arasında yer alan yeme, içme, giyme, eğitim ve sağlığına riayet hakkı vardır. (154)

    (154) Kur'an, Hûd, 6 : «Yerde yürüyen hiçbir canlı hariç olmamak üzere, rızıkları Allah'ın üzerinedir.»; Taha, 118-119

    Madde 8 —

    Fikir, düşünce ve inanç hürriyeti, devletin garantisi altındadır. Bunlan neşretme hürriyeti ise, şer'i hükümler çerçevesinde korunur. (155)

    (155) Kur'an, Sebe', 46; Bakara, 256: «Dinde zorlama yoktur.»; El-Kâfirun, 6 : «Sizin dininiz size ve benim dinim de bana.»

    Madde 9 —

    a — Bütün insanlar, kanun önünde eşittirler ve kanun ile eşit olarak korunurlar.

    b — Hayatın bütün imkân ve fırsatlan hususunda eşit olma da, her insan için mutlak bir haktır. Hiç bir şahsın çalışma fırsatlarından, denk işe eşit ücretten mahrum edilmesi yahut insanlar arasında soy, renk, dil ve dinden dolayı ayırım yapılması caiz değildir. (156)

    (156) Kur'an, Nisa, 105; Ahkâf, 19 : «Bütün insanların amellerine göre dereceleri ve mertebeleri vardır. Bu da kendilerine hiç-bir haksızlık edilmiyerek yaptıklarının karşılığını onlara tamamen ödemek içindir.»; Hucurât, 13

    Madde 10 —

    a — Her ferdin sadece şer'î hükümlere uygun hareket etme hakkı vardır.

    b — Kanun hükümleri, yürürlük tarihinden itibaren geçerlidir, kanunun sarahati olmadıkça ve bazı cezaî hükümler dışında geriye yürümez. (157)

    (157) Nisa, 60, 135 : «Ey iman edenler! Adaleti titizlikle uygulayan hâkimler olun ve Allah için şahitlik yapın. Velev ki, şahsınızın, ana babalarınızın yahut yakın hısımlarınızın aleyhinde olsun. İster zengin ister fakir olsunlar. Çünkü Allah ikisine de sizden daha yakındır. Hakdan yüz çevirerek heva ve arzunuza uymayın.»; Mâide, 95

    Madde 11 —

    a — Kanunsuz suç ve ceza yoktur.

    b — Her insan kendi fiillerinden sorumludur; başkasının suçu ile muaheze edilemez.

    c — Sanık, kesin yargı kararıyla suçu sabit oluncaya kadar suçsuz kabul edilir.

    d — Müdafaa hakkı tam olarak verilen âdil bir yargılama yapılmadan, hiç bir kimse cezalandırılamaz. (158)

    (158) Kur'an, îsra, 15 : «Kim doğru yolu bulursa, kendi lehinedir ve kim de sapıtırsa, kendi aleyhinedir. Hiç bir suçlu ve günahkâr, başkasının suçunu ve günahını yüklenemez. Biz, peygamber gönderinceye kadar kimseye azap etmeyiz.»; Tür, 21: «Herkes, ameli karşılığında bir rehindir.»; Fâtır, 18 : «Günahkâr hiç bir nefis, başkasının günahını çekmez Günahı çok bir kişi, suçlu yakın hışmı olup onu taşımaya çağırsa bile, başkasının günahı ona yükletilemez.»; Yusuf, 79 Ebu Davud ve Tirmizi: «Karşında iki hasım yargılanmak üzere oturduklarında adaletle hükmet.»; Beş Hadis Kıtabı: «Hak sahibinin de söz hakkı vardır.»

    Madde 12 —

    a — Her ferdin, idarî otoritenin zulmünden korunma hakkı vardır. Hiç bir kimse, kendine has iş yahut durumunu yorumlamaya zorlanamayacağı gibi, kesin karine bulunmadıkça hiç bir şekilde ithamda da bulunulamaz.

    b — Şahsi haklarını yahut kamu haklarını müdafaa için sarfettiği gayretlerinden dolayı kimse mutazarrır edilemez. (159)

    (159) Kur'an, Ahzâb, 58; Bakara, 282-283

    Madde 13 —

    a — İslâmî çerçevede evlilik, her müslümanın hakkıdır ve aile binasının inşası için tek meşru' yol budur.

    b — Eşlerin ve çocukların nafakasını te'min, gücü nisbetinde kocanın görevidir.

    c — Annelik, aile, devlet ve toplum içinde özel olarak korunmaya değer bir hakdır.

    d — Her çocuğun ana-babası üzerinde, en güzel şekilde terbiye edilmesi, eğitilmesi ve yetiştirilmesi haklan mevcuttur.

    e — Çocukların, erken yaşlardan itibaren çalıştırılması caiz değildir. (160)

    (160) Kur'an. Nur, 32-33; Mü'minûn, 5-7; Nisa, 34; Lokman, 14-15; İsra, 24; Müslim, Konu ile ilgili bir hadis.

    Madde 14 —

    a — Vatandaşlık esaslarını kanun tanzim eder.

    b — İslâm Devletinin vatandaşı olmak, her müslümanın hakkıdır. Kanun, bu haklan nasıl kullanılacağını düzenler. (161)

    (161) Kur'an, Haşr, 8-10

    Madde 15 —

    Kanunun takdir ettiği haller dışında, her vatandaşın ikamet, nakil ve göç hakkı vardır. Vatandan kimse sürgün edilemez ve vatana geri dönüşe de engel olunamaz. (162)

    (162) Kur'an, Mülk, 15; Bakara, 217

    Madde 16 —

    a — Dinde zorlama yoktur.

    b — Gayr-i müslim azınlıkların, dini âyinlerini yapma hakları mevcuttur.

    c — Azınlıkların ahvâl-i şahsiyesi hususunda kendi dini hükümleri geçerlidir. Ancak kendileri, İslâm hukukunun tatbikini isterlerse, şer'î hükümlere tâbi' olurlar. (163)

    (163) Kur'an, Bakara, 256; Kâfirun, 6; Mâide, 42-43, 47-48 »164) Kur'an, Şûra. 38; Mâîde, 2

    Madde 17 —

    Kamu idaresine ve siyasi hayata katılmak, belli bir yaştan sonra her vatandaşın hem hakkı ve hem de görevidir. (164)

    Madde 18 —

    a — Vatandaşların, toplantı hürriyeti ve programları şer'î hükümlere aykırı olmamak şartıyla her çeşit siyasî, kültürel, ilmi, sosyal ve başka gayeli dernek ve müessese kurma hakları mevcuttur.

    b — Sözkonusu teşkilâtların, hususi hükümlerini ve çalışma esaslarını hususi kanunlar tanzim eder. (165)

    (165) Kur'an, Mâide, 2 : «İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşınız. Günah işlemek ve meşru' sınırlan aşmak hususunda ise yardımlaşmayınız. Allah'dan korkunuz.»

    Madde 19 —

    Şer'î hükümler çerçevesinde, isteyene sığınma hakkı verilebilir. Devlet, sığınma hakkı tanıdığı şahısların, emniyetini, korumasını ve durumu müsait değilse konaklama masraflarını karşılamak ve onu talep ettiği takdirde emin olabileceği yere ulaştırmakla mükellefdir. (166)

    (166) Kur'an, Tevbe, 6 : «Eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra onu emin olduğu yere kadar selametle ulaştır.»; Buhari ve Ebu Davud'un naklettiği bir hadis de vardır.

  3. Alt 03-31-2009, 13:36 #13
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    ŞÛRA MECLiSi

    Madde 20 —

    a — Şûra Meclisi, belli sayıda üyelerden oluşur. Üyelerini, genel seçim yoluyla bizzat halk seçer.

    b — Şûra Meclisinin görev süresi, istenildiği kadar tayin olunabilir.

    c — Şûra Meclisine üyelik şartlarım kanun tanzim eder.

    Madde 21 —

    Şûra,.Meclisinin yetkileri şunlardır:

    a — Gerektiğinde «Alimler Meclisi»nin de görüşünü alarak, yasama yoluyla İslâm Hukukunun gayelerini gerçekleştirmek.

    b — Kanunları vaz'etmek.

    c — Devletin genel durumunu, yıllık bütçesini, nihaî hesabını tesbit ve devlet gelirlerini harcayan kurumları teşkil ve kabul eylemek.

    d — Bizzat yahut yetkili kılacağı organlar eliyle, bakanların, devlet kurum ve müesseselerinin işlemlerini takip ve tahkik ile siyasi hükümeti kontrol etmek.

    e — Savaş, barış ve benzeri beklenmedik umumi hallerde, devlet reisine yetki vermek.

    f — Devletler arası akdedilen andlaşma ve ittifak belgelerini tasdik eylemek.

    Madde 22 —

    Şûra Meclisinin üyeleri, görevlerini ifa ederken kendi görüş ve düşüncelerini açıklama hürriyetine sahiptirler. Bu görüş ve düşüncelerinden dolayı, tevkif edilemezler, tutuklanamazlar, hiç bir şekilde eziyet ve zarara ma'ruz bırakılamazlar ve meclis üyeliğinden düşürülemezler.


  4. Alt 03-31-2009, 13:37 #14
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    DEVLET BAŞKANLIĞI (İMAMET)

    Devlet başkanlığı (imamet), dînin hükümlerini tatbik ve İslânı milletinin maslahatlarını intizama sokma açısından önemli bir müessesedir.

    Madde 23 —

    a — Devlet başkanı (imam = emir), devletin yürütme gücünün başıdır. Seçmenlerin salt çoğunluğuyla seçilir ve görev süresi, göreve başlama (biat) tarihinden itibaren tayin edilecek belli bir müddet olabilir.

    b — Devlet başkanı (imam), raidir yani halkını gözetlemekle görevlidir; halka ve Şûra Meclisine karşı sorumludur. Hususi hükümleri kanun tanzim eder. (167)

    (167) Kur'an, Nisa, 59: «Ey iman edenler! Allah'a, peygambere ve sizden olan ülül-emre itaat ediniz. Eğer bir konu hakkında çekişirseniz, onu Allah'a ve peygamberine götürünüz; tabii ki, Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız. Bu, sizin için hem daha hayırlı ve hem de netice itibariyle daha güzeldir.»; Ayrıca Râî ile ilgili hadis ve Hz. Ebubekr'in halife seçildikten sonra irad ettiği hutbe de konuyu aydınlatmaktadır.

    Madde 24 —

    Devlet başkanında (imamda) aranan şartlar şunlardır:

    a — Müslüman ve tam ehliyetli olması (Belli bir yaş şartı da koşulabilir).

    b — Adil yani şer'an şahitliği kabul edilecek vasıflara sahip bulunması.

    c — İslâm'a bağlılığı ile bilinen ve İslâm hukuku konusunda anlayışlı ve dirayetli bir şahıs olması,

    d — Bedenen ve aklen bu makamın yüklerini yüklenebilecek şahsiyete sahip bulunması,

    e — Makamın vakarını zedeleyecek herşeyden beri olması. (168)

    (168) Kur'an, Nisa, 141; El-Kasas, 26

    Madde 25 —

    Devlet başkanı (imam), göreve başlamadan önce Biat Meclisi önünde başkanlığı ilan edilir. Biat Meclisi, Şûra Meclisi, Alimler Meclisi, Yüksek Anayasa Meclisi üyeleri ile yargı organı başkanları, seçim kurulu üyeleri ve kuvvet komutanlarından oluşur. Meclis, başkandan, İslâm hukukunun lafzına ve ruhuna sâdık kalacağı; İslâm'ın esaslarına sımsıkı sarılacağı; Anayasa'ya bağlı kalacağı-, devletin topraklarını, fikri, siyasî ve iktisadî bağımsızlığını ve halkın meşru haklarını müdafaa edeceği; ayırım ve imtiyaz sözkonusu olmaksızın toplum içinde bütün fertler arasında adaleti temin edeceği ve de fertlerin haklı şikâyetlerini bizzat yahut yetkili organlar eliyle tahkik ettireceği hususlarında söz alır.

    Devlet reisi, hazır bulunanlardan, kendilerine asaleten ve halka vekâleten bîat alır. (169)

    (169) Kur'an, El-Feth, 10; El-Mümtehîne, 12 Buharî ve Müslim «İsraîloğullarını bizzat peygamberler idare ederdi. Ne zaman bir peygamber vefat etse, onun yerine bîr başkası gönderilirdi. Şüphesiz kî, benden sonra peygamber gelmeyecek tir. Ancak halifeler ve devlet reisleri idareyi yürüteceklerdir. Birden fazla da olabilirler. Sahabilerin «Birden fazla olurlarsa, biz ne yapacağız?» diye sormaları üzerine, birinciye biatte bağlı kalınız ve onlara haklarını veriniz ve itaat ediniz. Onlara da Allah, riayet etmeleri gereken haklarınızıdan hesap soracaktır.»

    Madde 26 —

    Devlet reisinin, bazı görüş ayrılıkları bulunsa bile, bütün vatandaşlardan isyan etmeksizin kendisine itaat etmelerini isteme hakı vardır. (170)

    (170) Kur'an, Nisa, 59; Buhari, Müslim. Ebu Davud, Nesai ve Tirmizi'nin naklettikleri şu hadis önemlidir: «Devlet reisinin emirlerini dinlemek ve Allah'a isyanla emrolunmadıkça itaat etmek, her müslümanın görevidir. Allah'a isyanla emr olunduğu zaman ise, emirlerini dinleme de, itaat sözkonusu değildir.»

    Madde 27 —

    Devlet reisinin, herhangi bir ayırım ve imtiyaz sözkonusu olmaksızın, diğer vatandaşlara tanınan hak ve ödevleri vardır. (171)

    (171) Kur'an, Kehf. 110 : «De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. Şu kadar ki, bana yalnız Allah'dan başka hiçbir ilah bulunmadığı emrediliyor. Artık kim Rabbine kavuşmayı ümit ve arzu ediyorsa, güzel bir amel işlesin ve Rabbine ibâdette hiç bir şeyi ortak koşmasın.»; Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai ve Ebu Davud : «Ben de sizin gibi insanım.»

    Madde 28 —

    a — Devlet reisinin, devlet mallarından bir şeyi kendisi için satın alması yahut kiralaması yasak olduğu gibi, kendine ait herhangi bir malı devlete satması veya kiralaması da yasaktır. Aynca içte ve dışta, devlet mallarıyla alakalı başka bir tasarrufda bulunması da caiz değildir.

    b — Vazifeleri sebebiyle devlet reisine, ailesine ve diğer devlet görevlilerine takdim edilen hediyeler, müslümanların beytülmaline (hazineyte) konulur. (172)

    (172) Kur'an, Bakara, 188 : «Aranızda birbirinizin mallarını gayr-i meşru' yollarla yemeyiniz ve bile bile insanların bir kısım mallarını günahı mucip şekilde ve gayr-i meşru' bir tarzda yemeniz için hâkim ve idarecilere peşkeş çekmeyiniz.»; Buhari, Müslim ve Ebu Davud: «Ne oluyor bazı valilere (âmil) ki, vazife dönüşü şöyle diyor : Bu devlet hazinesinin payı, bu da bana hediye gelenler. Acaba babasının yahut anasının evinde oturup da bekleseydi, aynı hediyeler gelir miydi gelmez miydi? Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, Sizden kim ki, böyle gayr-i meşru' yollardan mal elde ederse, kıyamet günü, aldığı malları boynunda taşıyarak gelir.» Bu ifadelerden sonra, Hz. Peygamber'in elini sonuna kadar kaldırıp «Ey Allah'ım tebliğ ettim mi?» diye iki defa tekrarladığı nakledilmektedir.

    Madde 29 —

    Had, kısas ve diyet cezaları dışında kalan ta'zir cezalarım devlet reisinin affetme yetkisi vardır. Zikredilen cezalan ise, affedemez, hafifletemez, tenfizini durduramaz ve değiştiremez. (173)

    (173) Müslim : «Had cezasında şefaatçi mi olmak istiyorsun ...»

    Madde 30 —

    Devlet reisi yahut yetkili kıldığı makamların, diğer devletlerle veya devletler arası kuruluşlarla andlaşma, ittifak veya benzeri devletlerarası belgeleri imzalama yetkisi mevcuttur. (174)

    (174) Kur'an, Mâide, 1; El-Enfal, 58, 61 : Buhari: «Müslümanların zimmeti tek zimmet gibidir, onları temsilen akdedilen bir andlaşmaya onların en aşağısı bile riayet eder...» şeklinde devam eden hadis.

    Madde 31 —

    Devlet reisi, Şûra Meclisinin kabul ettiği kanunları yayınlar. Meclisin kabul ettiği herhangi bir kanuna itirazı olursa, kabul tarihinden itibaren otuz gün içinde, itiraz sebepleri ile beraber Meclise tekrar gözden geçirmek üzere iade edebilir. Meclis, üçte iki çoğunlukla tekrar kabul ederse, artık kanunun yayınlanması kesinleşir.

    Madde 32 —

    Devlet reisi, iki yardımcısını (müsteşarlarını), bakanları, elçileri ve kuvvet komutanlarını tayin eder.

    Madde 33 —

    a — Devlet reisi, anayasa hükümlerini ve şer'i hükümleri ihlal ettiği zaman yargılanır. Yargılanması için, Şûra Meclisinin üyelerinin üçte iki çoğunlukla karan gerekir. Yargılama sonucunda biat akdini ihlal ettiği sabit olursa, devlet başkanlığı vasfı düşer. Bunun için de, üyelerinin üçte iki çoğunluğu ile alınan Biat Meclisinin kararı şarttır.

    b — Devlet reisinin ithamı, yargılanması ve azli ile alakalı hususları ve kaideleri kanun tanzim eder. (175)

    (175) Buhari, Müslim ve Ebu Davud : «Hz. Resûlüllah ile, zorda ve kolaylıkta itaat edip emirlerini dinlemek üzere biat yaptık...» şeklinde başlayan hadis ve ayrıca Hz. Ebubekr'in hutbesi.

    Madde 34 —

    a — Devlet reisi görevden kendi rızası ile ayrıldığında, istifa dilekçesi Şûra Meclisine tevcih olunur,

    b — Devlet reisliği makamı boşaldığında, geçici olarak yerine Şûra Meclisi reisi geçer ve yeni devlet başkanının seçimi tayin edilecek belli bir süre içinde mutlaka yapılır.

    c — Mevcut devlet reisinin üstlendiği vazifeyi ifa edememesi halinde de, kendisine Şûra Meclisi reisi vekâlet eder. Bu durum, azamî süresi belirlenen bir vakte kadar mümkündür. Bu süre içinde vazifesine dönemezse, devlet başkanlığı görevi boşalmış sayılır.

  5. Alt 03-31-2009, 13:38 #15
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    YARGI (KAZA)

    Madde 35 —

    Yargılanma ve gerektiğinde yargıya başvurma, dokunulmaz bir hakdır ve bütün insanlar için yargı hakkı teminat altındadır. (176)

    (176) Kur'an, Nisa, 105; Şad, 26 : «insanlar arasında hak ve adaletle hükmet.»

    Madde 36 —

    a — Yargı görevi bağımsızdır ve aslî gayesi, insanlar arasında hakkın ve adaletin gerçekleştirilmesidir.

    b — Hâkimler de bağımsızdırlar ve kanun dışında üzerlerinde otorite yoktur. (177)

    (177) Kur'an, Mâide, 49 : «Aralarında Allah'ın sana indirdiği hükümlerle hükmet; onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmını sana tatbik ettirmemek için yapacakları sapıtmalardan şiddetle kaçın. Eğer onlar, Allah'ın hükümlerinden yüz çevirirlerse, bil ki Allah bu ve benzeri günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyordur, aldırma. İnsanlardan bir çoğu, maalesef Allah'ın emrinden çıkanlar güruhudur.»

    Madde 37 —

    Yargı bedelsizdir. Bu karşılıksız yargı hakkının suiistimal edilmemesi için gerekli hükümleri kanun tanzim eyler. (178)

    (178) Kur'an, Nisa, 58 : Hz. Peygamberin Mu'az bin Cebel'i Yemen'e kadı göndermesi ile alâkalı hadisde de konuyu aydınlatan hükümler vardır.

    Madde 38 —

    Yargılama alenidir. 'Ancak, ırz, namus, şahsi haklar ve ailevi ve emniyet sırları ile kamu yararı ve ahlakının muhafazası sözkonusu olduğu zaman, mahkeme yargılamayı gizli olarak yürütebilir. (179)

    (179) Kur'an, Mâide, 106

    Madde 39 —

    a — Özel mahkemelerin kurulması yasaktır.

    b — Zikredilen hükümden silahlı kuvvetler mensuplarının özel askeri kanunlara göre suç teşkil eden fiillerinin yargılanması amacıyla kurulan askerî mahkemeler müstesna tutulmuştur. Askerî konular dışında kalan asker şahısların davaları normal mahkemelerde görülmeye devam eder.

    Madde 40 —

    Mahkeme kararlarının tenfizi, yetkililerin vazifesidir. Bunların tenfizinde gösterilecek ihmal veya kusur suçtur ve kanuna uygun olarak cezalandırılır. (180)

    (180) Kur'an, Nisa, 58-59

    Madde 41 — Bu Anayasada zikredilen genel esaslara aykın olmamak şartıyla, yargı ile ilgili düzenleyici hükümleri, yargı için aranan şartları, hâkimlerin tayinleri, nakilleri ve azilleri ile alakalı kaideleri, yargı organı ile devletin diğer organlan arasındaki münasebetleri ve de yargıya ilişkin her konuyu kanun tanzim eder.

  6. Alt 03-31-2009, 13:39 #16
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    HİSBE MÜESSESESİ

    Madde 42 —

    Hisbe (başta belediye hizmetleri olmak üzere iyiyi emir ve kötüden nehiy vazifesini ifa eden nev'i şahsına münhasır bir kurum) müessesesinin hedefleri şunlardır:

    a — İslâmi değerleri yüceltmek ve her çeşit tecavüzden korumak gayesiyle ma'rûfu emretmek ve münkeri nehyetmek.

    b — Fertlerin, devlet organlan karşısında şikâyetlerini ve sızlanmalarını araştırmak.

    c — Fertlerin hukukunun çiğnenmesin! önlemek.

    d — Devlet görevlilerinin çalışmalarını takip etmek, görevlerini ifa ederken yaptıkları kusur ve ihmallerini ortaya çıkarmak ve yapılan hataların tashihi için elden geleni yapmak.

    e — İdarî kararların yerindeliğini ve şeriliğini kontrol etmek. (181)

    (181) Kur'an, Al-i İmran, 104 : «Sizden öyle bir cemaat bulunmalıdır ki, onlar herkesi hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler ve kötülükten vazgeçirmeye çalışsınlar. İşte onlar felaha erenlerin ta kendileridir.»; Buharı dışındaki Kütüb-i Sitte : «Sizden birisi bir münker (akla ve şer'e aykırı herşey) gördüğünde, mümkün ise eliyle onu değiştirsin. Buna gücü yetmiyorsa, diliyle karşı çıksın. Buna da gücü yetmiyorsa, kalbi ile karşı çıksın. Bu son durum, imanın en zayıf mertebesidir.»; Ayrıca Ebu Davud ile Tirmizi'nin ve de Buhari'nin naklettiği konu ile alâkalı hadisler de vardır

    Madde 43 —

    Hisbe müessesesinin başında, genel bir muhtesib bulunur. Her mahallî idare biriminde kendisine bağlı muhtesibler ve kanunun tesbit ettiği başka görevliler genel muhtesibe yardımcı olurlar. Kanun, hisbe ve muhtesible ilgili hususi hüküm ve kaideleri beyan eyler.

    Madde 44 —

    Muhtesibler, yetkilerini bizzat kullanabilecekleri gibi, kendilerine yöneltilecek ihtar veya şikâyet üzerine de kullanabilirler. Her konuda bilgi ve belge talep etme haklan mevcuttur. Talebe muhatap olanlar, muhtesiplerin isteklerini hemen yerine getirmek zorundadırlar.

    Madde 45 —

    Genel muhtesib, herhangi bir kanun yahut kanun tasarısının, zulme vesile olarak veya uygulamada zorluklar doğuracak hükümler ihtiva ettiğini yahut anayasaya aykırı olduğunu tesbit ederse, kanunun ilga yahut ta'dili için yetkili mercilere müracaat edebilir.

    Madde 46 —

    Muhtesibin yargı organının alanına giren konularda karar verme yetkisi yoktur.

  7. Alt 03-31-2009, 13:39 #17
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    İKTİSADİ NİZAM

    Madde 47 —

    Cemiyetin iktisadi nizamı, İslâmî değerler üzerine kâimdir ve adalet, eşitlik, insanlık şerefi, iktisadî hürriyet, ekonomik münasebetlerin dengelenmesi, harcamaların ma'kul sınırlarda tutulması, insan gücünün ve gelir kaynaklarının en güzel şekilde kullanılması ve bütün bu imkânların cemiyetin ihtiyaçlarına yetecek şekilde ve planlı bir tarzda işletilmesi, sözkonusu iktisadî nizamın en önemli gayeleridir. (182)

    (182) Konu ile alâkalı olarak Müslim bir hadis nakletmektedir.

    Madde 48 —

    Bütün gelir ve servet kaynaklarını üretime geçirmek ve mümkün olan son mertebeye kadar işletmek, devletin görevidir. Ancak kanun dairesinde fertlerin de buna iştirak etmesi mümkündür. Devlete ait gelir kaynaklarının depolanması, işletilmemesi, imhası yahut aşın israfı caiz değildir. (183)

    (183) Kur'an, Câsiye, 12,13; Bakara, 267; Tevbe, 34 - 35; İsra, 26-27; Buhari ve Müslim : «Kamu hizmetini ifa ederken vefat eden hiçbir idareci yoktur ki, Allah, cehenem kokusunu ona haram kılmasın:»

    Madde 49 —

    a — Kamu mülkiyeti asıldır ve ülkenin tabiî servet ve kaynakları ile devletin kamu malları ile te'sis ettiği müessese ve kamu teşebbüslerini kapsar.

    b — Özel mülkiyet meşru ve dokunulmazdır. Ancak kanunun tesbit ettiği meşru yollarla iktisap edilmesi ve şer'an mubah olan gayelerde kullanılması şarttır.

    c — Kamu mülkiyeti, kamu yararının zaruri hale getirdiği haller dışında tasfiye edilemiyeceği gibi, özel mülkiyet de kamu yararı gerektirmedikçe, peşin ve âdil bedeli ödenmedikçe istimlâk edilemez. (184)

    (184) Kur'an, Nisa, 5; Bakara, 188

    Madde 50 —

    a — İktisadi teşebbüs hürriyeti, kanun çerçevesinde teminat altındadır.

    b — Şer'an haram olan bütün kazanç ve harcama şekilleri yasaktır.

    c — Meşru yollarla elde edilen kazançlar ve mallar müsadere edilemez. (185)

    (185) Kur'an, Bakara, 168 : «Ey insanlar! Yerdeki şeylerden, helal ve temiz olmak şartıyla yiyiniz, şeytanın ayak oyunlarına gelmeyiniz. Çünkü şeytan sizin gerçekten apaçık düşmanınızdır.» Ebu Davud ve Tirmizi: «Allah içkiye, içene, yapana, taşıyana, üzümünü verene... lanet etsin.» şeklindeki hadis.

    Madde 51 —

    Para, mübadelenin vesilesi ve kıymetin ölçüsüdür. Parayı bu fonksiyonundan çıkaracak her mali ve nakdî (finansal) politika, gayr-ı meşru'dur. (186)

    (186) Beş Hadis Kitabı: «Altını altın ile mübadele etmek riba yani faizdir. Meğer ki, peşin alınıp verile...». Peşin olarak alınıp verilmesine sarf = kambiyo denilir.

    Madde 52 —

    Sahipsiz her mal, devletin mülküdür. (187)

    (187) Kur'an, Nur, 33

    Madde 53 —

    Faiz (riba), ihtikâr, mal stoku, gayr-i meşru kazanç ve servet ve cemiyete zararlı diğer iktisadî teşebbüs ve muamelelerin hepsi yasaktır. (188)

    (188) Kur'an, Bakara, 275-280; Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi: «Resûlüllah, faiz yiyene lanet etmiştir.»; Muttaffifin, 2-3; Müslim : «Ancak hatalı hareket edenler ihtikâr yaparlar.»; Müslim : «Aldatan bizden değildir.»

    Madde 54 —

    Yabancı ekonominin hâkimiyetini önlemek devletin görevidir. (189)

    (189) Kur'an, Al-i İmran, 118-119

    Madde 55 —

    «Sosyal İktisad Meclisi» ismiyle bir meclis kurulabilir. Bu meclis, İslâm hukukçularından, sosyal bilimcilerden ve iktisat uzmanlarından oluşur. Yetkileri şunlardır:

    a — Anayasa hükümleri çerçevesinde alınacak sosyal ve iktisadî kararlara iştirak etmek.

    b — Hükümete ve Şûra Meclisine, sosyal ve iktisadî planlar, bütçeler ve içtimaî ve iktisadî her konuda raporlar takdim etmek.

    Madde 56 —

    Sosyal İktisad Meclisi ve çalışma usullerini, hususi bir kanun tanzim eder.

  8. Alt 03-31-2009, 13:41 #18
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    SAVAŞ VE SİLAHLI KUVVETLER (VELAYETÜL-CİHAD)

    Madde 57 —

    a — Cihad (Allah uğrunda savaş), daimi ve dini bir farizadır.

    b — İslâm nizamını ve İslâm ülkesini müdafaa etmek, her müslümanın görevidir. (190)

    (190) Kur'an, Tevbe, 38-39; Muhammed, 20; Bakara, 216; Nisa, 84; Ebu Davud : «Cihad, kıyamete kadar devam edecektir...»

    Madde 58 —

    a — Devlet, silahlı kuvvetleri ile ayakta durur. Bu sebeple mümkün olduğu kadar ve gerektiğinde ihtiyaca yetecek kadar ordu teçhiz etmek en önemli ve faziletli bir kamu hizmetidir.

    b — Devlet, halkını, bizzat cihad yapacak şekilde eğitir ve hazırlar.

    c — Silahlı kuvvetler mensuplarının programları, yönlendirilmeleri ve kültürleri, gayesi sadece ve sadece yeryüzünde ilây-ı kelimetullah olan cihad fikri ve ruhu üzerinde kâim olmalıdır. (191)

    (191) Kur'an, Enfal, 60-65

    Madde 59 —

    a — Devlet reisi, silahlı kuvvetlerin genel komutanıdır.

    b — Devlet reisi, harp ve sulh ilanını, Şûra Meclisinin muvafakatini aldıktan sonra yapar. (192)

    (192) Kur'an, AI-i İmran, 121; Enfal, 58, 61, 65

    Madde 60 —

    «Yüksek Cihad Meclisi» kurulabilir. Harp ve sulh stratejilerini tesbit eder. Meclis ile alâkalı hususî hükümleri kanun tanzim eder.

  9. Alt 03-31-2009, 13:42 #19
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    YÜKSEK ANAYASA MECLİSİ

    Madde 61 —

    Yüksek Anayasa Meclisi, anayasayı koruyan ve devletin İslâmi temellerini muhafaza ile görevli olan bağımsız bir yargı kuruluşudur.

    Madde 62 —

    Yüksek Anayasa Meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:

    a — Yasama işlemlerini anayasaya uygunluğu açısından kazaî denetime tabi tutmak.

    b — Yasama metinlerini tefsir etmek.

    c — Uyuşmazlık davalarını çözüme kavuşturmak.

    d — Seçim Kurulu aleyhine yapılacak itirazları tetkik edip karara bağlamak.

    Madde 63 —

    a — Yüksek Anayasa Meclisinin kuruluşuna ait hususi hükümleri, üyelerde aranan şartları, Meclis üyelerinin tayin, azil, emeklilik ve benzeri konulara ait hüküm ve kaideleri kanun tanzim eder. Ayrıca Meclisin çalışma esasları da kanunla tayin olunur.

    b — Bu kanunun kesinleşmesi için Şûra Meclisi üyelerinin üçte ikisinin kabulü şarttır.

  10. Alt 03-31-2009, 13:43 #20
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    ÂLİMLER MECLİSİ (MECLİS-İ ULEMA)

    Madde 64 —

    Alimler Meclisi, dindar, muttaki, ilimde dirayeti ve asrın meselelerine vukufda basireti herkesçe kabul edilmiş olan İslâm Hukuku âlimleri arasından teşkil olunur.

    Madde 65 —

    Alimler Meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:

    a — Allah'ın hükümlerini açıklamak ve müslüman cemiyetin ihtiyaçlarına cevap vermek için, bir manada İslâm hukukundaki içtihad vazifesini ifa etmek .

    b — Şûra Meclisinin vaz' ettiği kanunlar hususunda şer'i hükümleri ortaya koymak.

    c — İslâm milletini yakından ilgilendiren mühim meseleler hakkında, gecikmeden hakkı söyleyip İslâmın hükmünü izhar etmek.

    Madde 66 —

    Alimler Meclisinin teşkil tarzını, üye adedini, üyelik için aranan şartları ve konuyla ilgili diğer meseleleri kanun tanzim eder.

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.