- Kudüs eskiden beri Peygamberlerin yeri, ümmetlerin kıblesi idi. Hz. Muhammed(a.s.m)’in bütün gelmiş geçmiş peygamberlerin gerçek varisi olduğunu göstermek için ilk durak buraya yapılmış olabilir.
- Miraç olayında en önemli bir husus namazın farz kılınmasıdır. Hz. Peygamber(a.s.m)’in, asırlardır peygamberlerin kıblegâhı olan Kudüs’e uğradıktan sonra, Miraç’ta namaz hediyesini alması bu konuma uygundur.
- Hicretten 17 ay önce Miraç hadisesi vuku bulmuştur. Hz. Muhammed(a.s.m)’in bu tarihte Kudüs’e uğraması, hicretin 17. yılında oranın ümmeti tarafından fethedileceğine bir işaret olabilir.
- Miraç yolculuğunda; Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya yapılan seyahat bir kulun mescit ve seccadelerle olan irtibatını göstermesi açısından da önem arz etmektedir. Kudüs’te Hz. Peygamber(a.s.m)’in toplanan peygamberlere imamlık yapması, onun şahsî ve dinî kemalatı bakımından bütün peygamberlerin imamı olduğunu göstermektedir.
- Kudüs kurulduğu günden buyana vahyi, ilahi tebliği ve peygamberlik müessesesini temsil etmiştir. Dolayısıyla burası kurulduğu günden beri bir İslâm şehridir. Çok sayıda peygamber hayatlarının en azından bir bölümünü bu şehirde geçirmiştir. Son peygamber Hz. Muhammed (a.s.m) de miraca yükseltilirken Kudüs'e kadar getirilmiş ve oradan göklere çıkarılmıştı. Allah dileseydi onu Mekke'den de göklere yükseltebilirdi. Ancak İsra ve Mirac olayında Hz. Peygamber (a.s.m)'e refakat eden Cebrâil (a.s.)'in onu önce Kudüs'e getirmesi sonra göklere yükseltmesi bu şehrin taşıdığı mana ve önem dolayısıylaydı. Yüce Allah son peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m)'in Kudüs'ü ziyaret etmesini ve bu peygamberler şehrindeki ilâhi âyetlere şahit olmasını dilemişti.
Bu konuda bunlar gibi daha başka benzeri hikmetleri düşünebiliriz.
Kaynak: Sorularla islamiyet