Şeytanın karakteristik özelliklerinden yani hile ve desiselerinden, oyun ve entrikalarından bazıları şunlardır:
1 – Yalancı ve yemincidir
Şeytanın en büyük özelliklerinden biri yalan söylemektir. Zaten başka türlü kimseyi kandıramazdı. Adem ile Havva’ya söylediği Kur’an-ı Kerimde şöyle haber verilmektedir:
“Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti." (A’raf, 7:20-24)
ilk yalandan bu yana insanları hep kandırmaya çalışmıştır.
Şeytan bu ilk yalandan bu yana insanları hep kandırmaya çalışmıştır.
Bu durumda insan, yaptığı işin doğruluğunu veya yanlışlığını dinin ölçülerine vurarak değerlendirmeli ve iyice araştırıp soruşturduktan sonra yapmalıdır.
2- Yaptırım gücü yoktur
Ayeti Kerimelerde açıkça haber verildiği gibi şeytanın insan üzerinde zorlayıcı bir yaptırım gücü yoktur. Kuran-ı Kerimde: “Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.”(Hicr, 15:42) denilmesi de bu hususa açık bir işarettir.
Ayette belirtildiği gibi, şeytanın insanları zorla saptırması diye bir şey yoktur. Buna karşılık Allah insanlara daha yakındır ve yardımcıdır. Nitekim, bu konuya temas eden bir ayette şöyle denilmektedir:
“Halbuki şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananı, şüphe içinde kalandan ayırt edip bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin gerçekten her şeyi koruyandır.” (Sebe, 34:21)
Bu ayette şeytana tanınan sürenin hikmetinin, ahirete inananlarla inanmayanların birbirinden tam olarak ayrılması olduğu belirtilmiş oluyor.
3 – Riyakardır
Riyakarlık, hiç şüphesiz ki bir şeytan sıfatıdır. Kendini beğenme, beğendirme, başkalarının rızasını kazanmak için iş yapma, ibadetlerine gösteriş veya menfaat için yapma şeytanın veya şeytana uyanların sıfatı olabilir.
“Allah'a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gösteriş için sarf edenler de (ahirette azaba dûçâr olurlar). Şeytan bir kimseye arkadaş olursa, ne kötü bir arkadaştır o!” (Nisa, 4:38)
4 – Hakkı batıl, batılı da hak gösterir.
Kuranı Kerimde, insanları Hak yoldan ayırıp, küfür ve dalalet gibi yanlış yollara sürüklemek için sarf edilen bir kısım sözlerin ve felsefi yorumların şeytani olarak nitelendirildiğini görüyoruz. İnsanları kandırmak için süslü kelimeler seçmek, yalanlarını ört bas edebilmek için cazip ifadeler kullanmak ve felsefi yorumlar yapmak şeytanî işlerdendir.
Abdullah b. Amr (r.a.)’den nakledilen bir hadisi şerifte Rasülullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:
“Allah’ın insanlardan en nefret ettiği kişi, sığırın diliyle ağzını karıştırdığı gibi, (yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek için) konuşurken dilini dolaştırıp belağat yapacağım diye (kelime çatlatan ve lafı geveleyip) duran kimsedir.” ( Ebu Davud, Edeb, 67)
Bu konuda Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur:
“Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak.”(6:112-113)
5 – İnsanın düşmanıdır
Şeytan insanın ebedi düşmanıdır. Bu ifade de Kur’an-ı Kerim’de, pek çok yerde açıkça zikredilerek; “
Şeytanın adımları ardınca gitmeyin” ve “Şeytana uymayın” veya “Şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.”( Bakara, 2/168, 208-209; Yusuf, 12/5; Yasin, 36/60-64; En’am, 6/142; İsra, 17:53; Fatır, 35/6; Zuhruf, 43/62) buyurularak insan uyarılmaktadır.
Yine ayetlerde, Şeytanın sinsi bir ara bozucu olduğu ve buna müminlerin kanmaması gerektiği vurgulanarak, inanan insanların birbirlerine iyi davranmaları gerektiği, kırıcı olmamaları, güzel söz söylemeleri ve sözün en güzeli olan Kur’an’ın edep ve ahlâkına uygun davranmaları tavsiye edilmiştir.
6 – Kötü bir arkadaştır
Kuranı Kerimde şeytanın, kafirlerin dostu olduğu da bildirilmektedir.
“... Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık. (Şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar.” (A’raf, 7:27, 202)
7 – Kur’an’dan uzak olanların yakın dostudur
“Kim Rahman (olan Allah’ı)ın zikrini görmezlikten gelirse, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz; artık bu, onun yakın bir dostu olur. Gerçekten bunlar (bu şeytanlar ve şeytanın dost olduğu kimseler), onları (doğru) yoldan alı koyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. Sonunda bize geldiği zaman, ona: ‘Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ile batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü bir arkadaşmışsın’ der.” (Zuhruf, 43:36-38)
8 – İnsanı her yerden görür ve aldatmaya çalışır
Kuranı Kerimde, insanın şeytanı görmediği halde şeytanın onu gördüğünden ve insana ummadığı yerlerden sokulup kandırdığından bahsedilmektedir. Bundan maksat, insanın kendisine dikkat etmesi gerektiği ve şeytana açık kapı bırakmaması hususunda uyarılmasıdır. Şeytan daha çok, bizim zayıf olduğumuz noktaları yoklar ve buralardan sokulup kandırmayı hedef alır. Bu husus Kuran-ı Kerimde şöyle anlatılmaktadır:
“Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.” (A’raf, 7:27)
Yazar: Arif Arslan