İslam toplumunda öyle bir bölünmüşlük var ki, Müslümanlar adeta birbirine düşman, kanlı bıçaklı olmuşlar. Kur’an’a iman ettiğimizi söyleyen biz Müslümanlar, Allah’ın apaçık dediği ayeti üzerinde bile anlaşamıyoruz. Elbette biraz düşünen, aklını kullanan bir Müslüman bu bölünmüşlüğün, farklı inançların, birbirimize düşmanlığın sebebinin ne olduğunun farkında olacaktır. KİTAP TEK OLMAYINCA, ÜMMETİNDE TEK BİR YUMRUK OLMASI ASLA DÜŞÜNÜLEMEZ. Onun için Allah Kur’an’da uyarıyor ve hep birlikte, yalnız KUR’AN’IN İPİNE SARILIN DİYOR.

Peki bizler bu emri dinliyor da, yalnız Kur’an’ın ipine mi sarılıyoruz, yoksa Kur’an’ı yeterli görmeyip, onun yanında tutunduğumuz başka ipler mi edindik? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı, Allah’ın bu ve buna benzer yüzlerce emrini görmezden gelerek, Allah’ın ipini anlaşılması zor, detay sız ilan edip, her bilginin Kur’an’da olmadığına inandığımız içindir ki, tek bir yumruk olmayı asla başaramadık. Bunu yapamadığımız gibi, Kur’an’ın yolundan saparak kendimize mezheplerin cemaat ve tarikatların beşeri fıkıh inancının şekillendirdiği yollar edindik ve onlara sarıldık. Cahiliye toplumlarının yaptığı yanlışları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Çünkü Allah’ın bu konudaki Kur’an’dan uyarılarını görmezden geldik, KUR’AN’A KARŞI ADETA KÖR OLDUK.

Eğer bizler Kur’an’ın, yani bizleri yaratan yüce Rabbimizin sözlerine/ayetlerine kulak vermiş olsaydık, ne dinde bölünür nede birbirimize düşman olurduk. Dinde sakın bölünenler gibi olmayın dedikçe Allah, bizler bölünmekte bereket, zenginlik vardır dedik. ALLAH MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR DEDİĞİ HALDE, DÜNYA ÜZERİNDE BİRBİRİYLE SAVAŞAN, NEREDEYSE MÜSLÜMANLARDAN BAŞKA TOPLUM KALMADI. Bu durumda, sizce biz Müslümanların izlediğimiz yolda, büyük yanlışlar yok mu? Allah Kur’an’ın ipine sarılmayıp, kendilerine beşeri ipler edinenleri, işte böyle cezalandırıyor.

Rabbimiz batıldan, hurafeden uzaklaşıp yalnız Kur’an’a sarılarak onu anlamaya çalışanın, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM DİYOR. Yani gerçekleri görmesini sağlarım diyor. Bu uyarıdan alacağımız, çok önemli ders var. Eğer bizler Kur’an’ı yeterli görmeyip, batılı din edinmişsek, ayetlerde geçen kelimelerin anlamlarını kaydırıp, değiştirip ataların inancını ayetlere ilave etmeye çalışıyorsak, bu durumda Allah gönül gözümüzü açmayacağı için, Kur’an’ı da anlayabilmemiz, asla mümkün olmayacaktır.

Müslüman olduğumuzu söyleyen bizler, ne yazık ki Allah’ın Resulünün mahşer gününde söyleyeceği gibi, KUR’AN’I TERK ETTİK, ONA SAYGIMIZI YÜKSEK BİR DUVARA ASARAK GÖSTERDİK. Terk etmeyi bırakın, günümüzde İslam toplumları, Kur’an’a iman ettiğini söylediği halde, Kur’an ne emrediyorsa, tersini söylemekten hiç çekinmez oldu. Bu hatamızı da örtmek ve nefsimizi hoşnut etmek için batıl ve hurafe inançlarımızı, Allah’ın ayetlerinin kelimelerin anlamları ile oynayıp, kendi inançlarımızı monte ettik. Böylece yaptığımız yanlışlara kılıflar bulduk, ama bu yanlış yolda olduğumuzdan genel çoğunluğumuz farkında değil. Çok ilginçtir, Allah yalnız Kur’an’a sarılın sakın onun sınırlarını aşmayın dedikçe, birileri çıkıp, “KUR’AN BİZE YETER DİYEN SAPIKLAR ÇIKTI”, DİYECEK KADAR KUR’AN’DAN, ALLAH’IN YOLUNDAN SAPANLAR VAR. Hâlbuki Allah birçok ayetinde, cahiliye toplumuna karşı, SİZLERE İNDİRDİĞİMİZ KUR’AN YETMİYOR MU DİYORDU. Bu uyarıyı ne hikmetse hiç üzerimize almadık, bu ayet bize değil Kitap Ehline söylenmiş dedik. Hâlbuki Kur’an’ın tamamı zaten, onların yaptığı yanlışlar için indirilmedi mi? Günümüz de Müslüman olduğunu iddia eden bazı kişilerde, aynı hatayı yaparak, Kur’an’ı yeterli görenleri sapıklıkla suçluyor. Allah’ın, size indirdiğimiz Kur’an yetmiyor mu sorusuna, “BİZE YETMİYOR ALLAH’IM, RESULÜNÜ HER HALDE POSTACI DİYE GÖNDERMEDİN”, DİYE CEVAP VERDİKLERİNİN, FARKINDA BİLE DEĞİLLER.

Bizler, Kur’an’ın asla tek kelime bile bahsetmediği konuları dahi, İslam’ın emri yaptık. Bunlar Kur’an’da yok, Allah’ın emri olamaz diyerek karşı çıkanları da KÂFİR, SÜNNET İNKÂRCISI, PEYGAMBER DÜŞMANI İLAN ETTİK ve dedik ki, “Peygamberimiz postacı mıydı, bunlarda Allah’ın Resulünün, dinde koyduğu hükümlerdir.” Ne yazık ki Allah’ın Resulüne, iftira attığımızın da farkında olamadık. Allah’ın Resulünün, böyle bir yetkisinin, görevinin olmadığını Allah, onlarca ayetinde bizlere bildirmesini duymazdan, görmezden geldik. ADETA AYETLERE KÖR KESİLDİK.

Daha açıkçası bizler Allah’ın ayetlerini değil, kaynağından asla emin olamayacağımız, RİVAYETLERİ Kur’an’ın önüne geçirdik ve onlara din diye iman ettik. Çünkü rivayet hadisler olmasaydı, Kur’an’ı anlayamazdık düşüncesine inandırıldık. Böylece Kur’an’ı anlamak için rivayetlere sarıldık. Bu durumda bizler kendimize, hala Müslümanlardanız dememiz, ne kadar doğru olur? HÂLBUKİ MÜSLÜMAN OLMAK, YALNIZ ALLAH’IN HÜKÜMLERİNE BOYUN EĞEREK, HAYATINA GEÇİRMEKTİR. RİVAYETLERE, ALLAH’IN BAHSETMEDİĞİ HÜKÜMLERE DE BOYUN EĞİP DİN DİYE YAŞIYORSAK, BİZLER ALLAH’IN YANINDA, BOYUN EĞDİĞİMİZ BEŞERİ İLAHLAR EDİNİYORUZ DEMEKTİR. LÜTFEN BU YANLIŞINDA FARKINDA OLALIM.

Tüm bu gerçekleri, yaptığımız bu yanlışları, Allah’ın huzurunda öğreneceğiz, ama çok fazla memnun olmayacağımız, Kur’an’dan çok açık anlaşılıyor. Bizler Kur’an gerçeklerini fark edebilmek istiyorsak, önce rivayet ve sanı inançları Kur’an’ın yardımıyla kafamızdan temizlemeli ve daha sonra Kur’an’ı bir öğrenci misali dikkatle, düşünerek okumalıyız. Çükü Allah muhkem ayetleri, düşünen tüm kullarının anlayacağı şekilde kolaylaştırdığını birçok kez söylüyor. Lütfen bu konuda pişman olmak istemiyorsak, beşerin sözlerine değil, ALLAH’ IN SÖZLERİNE/AYETLERİNE KULAK VERELİM. Bakın o zaman her şeyin, nasıl çok daha farklı olduğunu göreceksiniz. İşte o zaman dualarımız karşılık bulacaktır.

Bizler eğer Kur’an’ı anlamadan okuyor ve bu şekilde sevap alınacağına inanıyorsak, Kur’an öğretisinden çok uzağız demektir. Allah Kur’an’ı Araplara neden Arapça indirdiğini açıklarken anlamaları, aklını kullanmaları ve hayatlarına geçirmeleri için, Arapça gönderdiğini söyler. Eğer Allah’ın rızasını kazanmak istiyorsak, asla aracı kullanmadan, Kur’an’ı okumalı üzerinde dikkatle düşünmeli ve hayatımıza geçirmeliyiz. İşte böyle sevap kazanılır. Allah Resulünü bile tebliğden sonra, kulları arasında istemiyor ve ayetinde, yarattığım kulumla aramdan çekil, tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer diye uyarıyor. Nasıl evimize bir eşya alırken, onun kullanma kılavuzunu dikkatle okuyor ve bozulmasın diye ONU ÖNERİLEN ŞEKİLDE KULLANIYORSAK, bizlere düşen de imanımızı yaşarken, aynı itinayı gösterip, Allah’ın bizler için gönderdiği YAŞAM KILAVUZUNU dikkatle okuyup, öyle yaşamalıyız.

KUR’AN’I HERKES ANLAYAMAZ DİYENLER, KUR’AN GERÇEKLERİNİ MÜSLÜMANLARDAN SAKLAMAYA ÇALIŞANLARDIR, LÜTFEN UNUTMAYALIM. Allah dinin anası, temeli olan MUHKEM ayetleri yemin ederek kolaylaştırdığını, birçok kez bizlere bildirmiştir Kur’an’da. Lütfen Kur’an dışından, bizlere anlatılan her türlü bilgiyi, mutlaka Kur’an’ın onayından geçirelim. Bunu yapmazsak gittiğimiz yolun, Allah’a ulaşacağından asla emin olamayız ve hesabın görüleceği O çetin gün, mutlaka üzülenlerin safında oluruz. Bizlerin yapması gereken, aslında çok basit. Allah Zuhruf suresi 44. ayetinde, SİZLERİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM, KUR’AN’DAN HESABA ÇEKECEĞİM diye hükmünü vermişse, Kur’an’ın açıklamadığı, detay vermediği hiçbir konuyu, Allah’ın emri, dinin gerekleri olarak kabul etmeyelim. Allah asla vaadinden, sözünden caymaz, lütfen bunu unutmayalım. Sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum diyen Rabbimiz, sizce Kur’an’ın tek kelime bile bahsetmediği, açıklayıp örnek, detay dahi vermediği bir konudan sorumlu tutar mı bizleri? Tutmaz diyorsak, lütfen kendimize gelelim ve emin olmadığımız bilgilerin değil, yalnız Kur’an’ın emrettiği, açıkladığı bilgilerin ardı sıra gidelim.

Geleneksel FIKIH inancının dine yaptığı ilaveleri, detayları Kur’an’da bulamadığımızda, bakın işte her bilgi Kur’an’da yokmuş demeyelim bu sözler ve düşünce, Allah’ın eşi benzeri olmayan kitabına, nuruna en büyük saygısızlıktır. Onları biz insanlar ilave ettik, onların Kur’an’da olması zaten mümkün değil, bunuda mı akıl edemiyoruz. Allah unutucu değildir diyorsa ayetinde, bizlere ne iletip, örnekler verdiyse onu hayatımıza geçirelim, çünkü Allah açıkladığı, hükmettiği konulardan bizleri hesaba çekecek, lütfen unutmayalım. YANİ BEŞERİ RİVAYETLERE DEĞİL, ALLAH’IN SÖZLERİNE/AYETLERİNE GÜVENELİM, KULAK VERELİM.

Lütfen unutmayalım, Allah’ın Resulü ÜMMİYDİ yani daha önce din adına hiçbir bilgisi yoktu ve hiçbir inanca tabi değildi, ama doğruların gerçeklerin arayışındaydı. Dikkat çekici olan ise, Allah hurafelerle dinden sapan Ehli kitabın arasından değil, hurafe ve batıla sapmayan, Allah’ın yolunu arayan bir kulunu elçi olarak seçmiştir. Buradan da çok açık şunu anlıyoruz. Allah sizlere gönderdiğim ve korumaya aldığım kitaba sarılın ve onun sınırlarını sakın aşmayın diye bizleri uyarıyorsa, bizlerinde Resulünün yaptığı gibi, yalnız Kur’an’a sarılıp onun gerçeklerini hayatımıza geçirmek için çaba harcamalıyız. Allah’ın Resulünü örnek almak isteyen, onun izlediği yolu takip etmek amacında olan, Allah’ın kitabına, YALNIZ KUR’AN’IN APAÇIK İPİNE SARILIR. Makaleme, Allah’ın çok önemli uyarı ayetleri ile son vermek istiyorum. Dikkate alıp hayatına geçirene ne mutlu.

“BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19)

“SÖZ BAKIMINDAN ALLAH’TAN DAHA DOĞRU KİM VARDIR!” (NISA 87)

“O HALDE KUR’ÂN’DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” (ARAF 185)

“KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KITABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” (ANKEBUT 51)

“HÜKÜM ANCAK ALLAH’INDIR. O HAKKI ANLATIR VE O, DOĞRU HÜKÜM VERENLERİN EN HAYIRLISIDIR.” (ENAM 57)

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK


https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/