Kur’an’da geçen SALAT kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz. BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL. Çünkü her surenin devamı aynı konudaki ayetlerle sabittir ve değişmemiştir. Surelerin sıralamasının, rivayetlerin etkisinde yapıldığını söylemek isterim. Hatta günümüzde ki sıralamanın Hz. Osman döneminde yapıldığı rivayet edilir. Surelerin gerçek sırasının bilinmesinin de, günümüzde çok fazla önemi yoktur. Çünkü tüm sureler ve ayetleri eksiksiz elimizde ve hepsinden de sorumluyuz. Surelerin iniş sıralarının farklı oluşunda, bir sorun olsaydı, Allah bu sırayı da korumasına alır, bizlere ulaştırırdı. ZATEN SURELER KONU BAŞLIĞIDIR VE O KONU HAKKINDA DETAYLI BİLGİLER VERİR. Kur’an’ı bir bütün olarak okuyup ayetlerle bağlantı kurduğumuzda, Kur’an’dan istifade etmemizde bize engel olmaz. Çünkü eksik bir ayet yoktur. Günümüzde tüm sureler ve ayetler, Allah’ın korumasında elimizde olduğuna göre, bizlere düşen Kur’an’ı bir bütün olarak düşünüp, aynı konuları bir araya getirip birbiriyle bağlantılı, öyle anlamaya çalışmak olmalıdır.
Allah Salatı emrederken yalnız, bizlerin günümüzde kıldığı ve mezheplerin şekillendirdiği namazı emretmiş olsaydı, ÖNCE SALATA/NAMAZA DURMADAN, NASIL ABDEST ALINIR ONU AÇIKLAMASI GEREKİRDİ. Çünkü namaza başlamadan abdest alınması emri ve tarifi var Kur’an’da. Ama bunun ilk ayetlerde değil, daha sonraki ayetlerde görüyoruz, ama bu ayetten önce geçen SALAT emirleri var. Normal Abdest ve gusül abdesti bizlerin namaz dediği ibadeti yerine getirmek için, yapılması gereken en önemli şartlardan birisidir. Çok daha ilginci, Kur’an’ın nüzul sırasına göre diye sıraladıkları Kur’an’ı yazanlar, namaz kılmak için abdest alma ayetini Kur’an’ın neredeyse son bölümlerinde olduğunu görüsünüz. Namaz/salat için abdest alma ayetlerinin, Kur’an’ın sonuna yakın surede indirilmesinin mümkün olmayacağı açıktır. Buda toplumun kafasında, soru işaretleri yaratmaktadır. Onun için bizler Kur’an’ı bir bütün olarak düşünüp, anlamaya çalışmalıyız.
Kur’an’ı okuduğunuzda, namaz diye adlandırdığımız kıyam, rükû ve secde ile yerine getirdiğimiz duanın yani namazın, nasıl yerine getirmemiz gerektiğinin detayını, Kur’an’ın başında değil daha sonraki ayetlerde indirildiğini söylemiştim. Demek ki Allah bizlerin kendi huzuruna durarak, ondan yardım isteme ve ona saygımızı bağlılığımızı bildirmemizin şekilsel ibadeti, kulluk görevimiz olan namazı Allah, salatın toplumsal boyutunun yerine getirilmesinden sonra, detaylarını indirdiğini görüyoruz. Bazı arkadaşlarımız, vakti belli olan salatı Allah açıklamış, hatta bunu yaparken abdest alınacağını da söylemiştir. Eğer namaz olsaydı onu da ayrıntılı açıklardı Allah diyerek, bildiğimiz namazın olmadığını savunup, çok önemli bir gerçeği göz ardı ediyoruz. ÇÜNKÜ BİZLER GÜNÜMÜZDE KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI KUR’AN’DA ARIYORUZ, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH ÇOK BASİT BİR ŞEKİLDE HUZURUNA DURUP, ONA SAYGIMIZI GÖSTERDİĞİMİZ SALATI/NAMAZI KUR’AN’DA ANLATMIŞ. Vaktini Allah belirleyip ve huzuruna dururken abdest alma şartını getiren Allah, sizce bu vakitte namaz emretmediyse, neyi emrediyor olabilir? Abdest alarak ve zamanını belirlediği vaktinde, insanların birbirine destek olmasını, yardım etmesini istemiş olması mümkün değil. Çünkü insanlar her anında bunu koşulsuz yapmasını Allah Kur’an’da istemiştir. İnsanlara destek olurken/salat ederken abdest almamız gerektiğini nasıl düşünürüz.
Çok ilginçtir mezhepler ve geleneksel İslam anlayışı, Kur’an’da namazın detaylarını bizlere öğretildiği şekliyle göremediklerinde, telaşe düşmüş olsa gerek ki, namazın Kur’an ile değil, Allah’ın Resulüne MİRAÇTA emredildiğini söylemekte bir sakınca görmemişler. Hâlbuki Allah SALAT emrini, asla Kur’an dışı vermemiş, bizzat Kur’an’da bir bütünün içinde özellikle zamanı geldiğinde açıklamış, örnekler vermiştir. Namazın Miraçla emredildiğini söyleyenlere, şunu sormamız gerekmez mi? Bu durumda Kur’an’da geçen namaz emirlerinin hükmü ne olacak? Kur’an’dan sorumlu tutacağına hükmeden Allah, salatın çok önemli kısmı olan kıyam, rükû ve secde ile Allah’ın huzuruna durarak ona saygımızı, bağlılığımızı gösterdiğimiz ondan yardım istediğimiz salatı, nasıl olurda Kur’an’ın dışına çıkartırız. NAMAZI KUR’AN’IN DIŞINA ÇIKARTMALARININ NEDENİ, NAMAZA YAPTIKLARI İLAVELERİ KUR’AN’DA GÖREMEDİKLERİNDE, BATIL VE RİVAYET İNANÇLARINI DİNE SOKABİLMENİN YOLUNU BÖYLECE AÇARAK, NAMAZ ALLAH’IN RESULÜNE MİRAÇTA EMREDİLMİŞ, DETAYLARI CEBRAİL TARAFINDAN RESULÜN BİZZAT KENDİSİNE BİLDİRİLMİŞTİR. ONUN İÇİN DETAYLARI KUR’AN’DA YOK DİYEREK, TOPLUMA ANLATILMIŞ VE RİVAYETLER BÖYLECE DİNİN ASLİ UNSURU YAPILMIŞTIR. Böyle olunca da Kur’an ibadetlerimizi yerine getirmek için, müracaat edeceğimiz bir kitap olmaktan çıkartılmıştır.
Her şeyden önce Allah bizlerden öncelikle SALATIN ilk boyutu olan, toplum içinde bizlerin kardeşlik, dostluk bağı kurmamızı, yani tek yumruk olmamızı istiyor ve onun için bizlerin birbirimize yardımcı olmamızı, DESTEKLEMEMİZİN öneminden bahsediyor. Bu yardımlaşmayı her zaman ve zaman belirtmeden yapmamız gerektiğini anlıyoruz. Bunun yanında, indirdiği ayetlerle SALATIN ikinci boyutuna geçerek, yalnız bana dua edin ve yalnız benden yardım dileyin diye uyardığı ayetleri çok açık görüyoruz. Yani Kitap Ehlinin yaptığı yanlışlar konusunda toplum uyarılıyor ve YALNIZ ALLAH’A KULLUK EDİLMESİNİ İSTİYOR. İŞTE BU SALATIN OLMAZSA OLMAZIDIR. ALLAH ÖNCE BU SALATI BİZ KULLARINA EMRETMİŞTİR. BİZLERİN BİRBİRİMİZE KARŞI SALATI DESTEK OLMASIDIR, YARDIMCI OLMASIDIR DİYEBİLİRİZ. ALLAH’DA ÖNCE BUNU GERÇEKLEŞTİRMEMİZİ, DAHA SONRA KENDİSİNE YÖNELİK SALATIN YERİNE GETİRİLMESİNİ İSTİYOR BİZLERDEN. İsteseydi salatın namaz dediğimiz şekilsel boyutunun da tamamını Kur’an’ın ilk ayetlerinde hepsini indirebilirdi. Daha sonra Allah, salatın kendisine yönelik konumunu, gönderdiği ayetlerde açıklığa kavuşturuyor bilgi veriyor. Yani Allah Resulünü tebliğ için seçtiğinde, ona ilk önce bizim namaz diye çevirdiğimiz ayetlerin detayını indirmiyor ama salatın toplumu ilgilendiren konuları ve ibadetler konusunda yaptığı yanlışlarla ile ilgili ayetleri indiriyor ve kullarını uyarıyor. İMAN EDEN TOPLUMUN ALLAH ÖNCE, BİR BÜTÜN OLARAK BİRLİKTELİĞİNİ SAĞLAYARAK, YANLIŞLARINI GÖRMESİNİ, BİRBİRİNE KENETLENMESİNİ VE GERÇEKLERİ ÖĞRENMESİNİ İSTİYOR. Ne yazık ki bizler bu gerçeği anlayamadığımız için, salatın tüm boyutlarını gösterişe çevirdik. Onun için Allah, yazıklar olsun O salat edenlere diyor.
Çünkü Allah biliyor ki Müslümanlar önce, kendi aralarında birliktelik sağlayarak, SALAT ederek, birbirilerine destek olurlarsa, daha güçlü bir toplum olurlar. BÖYLE BİR TOPLUM OLUŞTURMADAN, YANİ KENDİLERİNE BİLE HAYRI OLMAYAN BİR TOPLUMUN, ALLAH’A KARŞI GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMELERİ MÜMKÜN OLAMAZDI. Onun içindir ki Allah salat edin derken, salatın Allah’a karşı yapılan şekilsel boyutundan çok, ilk önce toplumu sağlıklı oluşturan salat konusunda ki ayetleri indiriyor. Ne demiştik, salatın toplumsal yönü, insanların birbirini desteklemesi, yardımcı olması. Toplum güçlendikten sonra salatın ikinci boyutu devre giriyor. Allah’a salat etmek yani yalnız Allah’a dua edip, yalnız ondan yardım dileme konusuna Allah, indirdiği ayetlerle konuya açıklık getiriyor. SALATIN TOPLUMSAL BOYUTUNU YERİNE OTURTUP, TOPLUMU BU KONUDA BİLİNÇLENDİRMEK, SANIRIM ÇOK ZAMAN ALMIŞTIR.
Kitap Ehli Allah’ın indirdiği kitaplardan, o kadar uzaklaşıp batıla yönelmişlerdi ki, SALAT konusunun bu iki olmazsa olmazını topluma anlatıp kabul ettirmek çok kolay değildi. Çünkü Kitap Ehli Allah’ın yanında öyle veliler, efendiler edinmişler ve bazı kişileri adeta putlaştırmışlardı ki, onlara dua ederek yardımlar şefaatler diliyorlardı. Adeta Allah’tan yardım, şefaat dilemek unutulmuştu. Onun için ayetlerin ilk indirildiği zamanda SALATIN şekilsel boyutunu, yani Allah’a yönelerek onun huzuruna durarak, onun önünde saygıyla durup yani kıyam edip, ona bağlılığımızı boyun eğdiğimizi gösterip yani rükû ederek, daha sonra secdeyle ona teslimiyetimizi gösterme ayetlerini, daha sonra indirdiğini görüyoruz.
Şunu söyleyen arkadaşlarım çıkacaktır. Allah namaz kılmanın detayını vermesi gerekmez, namaz zaten Hz. İbrahim’den beri kılınıyordu, Kitap ehli nasıl kıldıysa namazı, onlara bakarak kılıyorlardı diyebilirsiniz, öylede diyorlar zaten. Ama Kur’an öğretisi, adaleti bunu asla kabul etmiyor. Yani onlar nasıl namaz kıldıysa, sizde öyle kılın düşüncesi Kur’an’a göre doğru olamaz. Kime göre kılacak, yanlış ya da doğru olduğuna kim karar verecek? Yanlış olursa sorumlusu kim olacak? Buna garanti veren var mı? Allah atalarınız, ya doğruyu bilmiyorlar yanlış yoldan gidiyorlarsa, diye uyardığı ayetleri lütfen unutmayınız. Böyle bir düşünceye Kur’an asla onay vermiyor. ÇÜNKÜ KİTAP EHLİ, ZATEN YOLDAN SAPMIŞTI. ONUN İÇİN ALLAH, RESULÜNÜ ONLARIN ARASINDAN DEĞİL, ÜMMİLERİN ARASINDAN SEÇMİŞTİ. SALATIN HİÇBİR BOYUTU O GÜNKÜ TOPLUMLARDA, NEREDEYSE HİÇ YAŞANMAZ OLMUŞTU. Bu durumda namazı, onlardan öğrenmek mümkün değildi. Birde Allah’ın Resulünün ÜMMİ oluşunu lütfen hatırlayın. Yani Kitap Ehline tabi olmadığını düşündüğümüzde, Allah’ın Hz. Muhammed’i Resul olarak seçtiğinde, SALAT emrinin namaz boyutu konusunda, çok bilgisi olmadığını söylememiz sanırım yanlış olmaz. Bizin namaz diye çevirdiğimiz ibadeti Allah’ın Resulünün, zamanla bu konuda Allah’ın indirdiği ayetlerden öğrendiğini ve ümmetine tebliğ ettiğini anlıyoruz.
Örneğin Salat’ın namaz boyutunu yerine getirmemiz için Allah, önce abdest almamız gerektiği örneğini verir, hatta cünüp olduğunuzda, kendinizi bilmeyecek kadar sarhoş olduğunuzda benim huzuruma SALATA yani namaza durmayın diye uyardığı ayetler indirmiştir. Dikkat ederseniz, bizlerin namaz diye çevirdiğimiz salatın bu boyutu zamanla şekilleniyor. Belki de yapılan yanlışların karşılığında ayetler indiriliyor olabilir. Örnek vermek gerekişe, Bakara suresi 238. Ayetinde Allah SALATLARA, ÖZELLİKLE ORTA SALATA GÖNÜLDEN BAĞLI KİŞİLER OLARAK, ALLAH’IN HUZURUNA KIYAMDA DURUN DİYOR. Lütfen günümüzde kıldığımız namazın aynısını, Kur’an’da aramayalım, çünkü bulamayız. Namaz, aslında Allah’a karşı yaptığımız şekilsel bir duadır, bağlılığımızı bildirdiğimiz bir ibadettir.
Yine Bakara 43. Ayetinde Allah, salat konusunda bilgi vermeye, konuyu detaylandırmaya devam ediyor ve bakın ne diyor. SALATI İKAME EDİN/YERİNE GETİRİN. ZEKÂTI VERİN. RÜKÛ EDENLERLE BİRLİKTE RÜKÛ EDİN. Bu ayette de Allah salatın her iki boyutundan bahsediyor. Salatı ikame etmek, yalnız Allah’a dua edip yalnız ondan yardım dilemek, hem de zekât vererek, salatın yardımlaşma boyutunu yerine getirmek anlamındadır. Devamındaki rükû edenlerle birlikte rükû edin sözünden, toplu olarak Allah’a boyun eğerek ona ibadet edin anlamını taşıyor. Fetih suresi 29. Ayetinde yine Salat’ın namaz boyutu ile ilgili örnekler verip, bakın nasıl bilgi veriyor. “ALLAH’TAN LÜTUF VE RIZA İSTEYEREK ONLARI RÜKÛ HALİNDE, SECDE HALİNDE GÖRÜRSÜN. ONLARIN NİŞANLARI, YÜZLERİNDEKİ SECDE İZİDİR.” Yine İsra 110. Ayetinde salatı yerine getirirken, önemli detaylı bilgiler verir. “SALAT EDERKEN SESİNİ PEK YÜKSELTME, SESİNİ PEK DE KISMA, İKİSİNİN ARASINDA BİR SES TONU TUT.” Bu uyarıyı, hem dua ederken, hem de namaz kılarken diye anlamamız yanlış olmaz. Nisa suresi 102. Ayette de savaş halindeyken, Resulün imamlığında kısaltılmış namazın örneğini veriyor Allah ve bakın ne diyor. “SEN DE ONLARIN ARASINDAYKEN SALAT ETTİĞİNİZ ZAMAN, SADECE BİR KISMI SİLAHLARINI KUŞANMIŞ OLARAK SENİNLE SALATA DURSUNLAR. ONLAR SECDEYE VARDIKLARINDA (DİĞERLERİ) SİZİN ARDINIZDA DURSUNLAR. BU KEZ SALATI EDA ETMEMİŞ OLAN DİĞER GRUP GELSİN, HER TÜRLÜ TEHLİKEYE KARŞI MÜTEYAKKIZ VE SİLAHLARINI KUŞANMIŞ BİR HÂLDE SENİNLE BİRLİKTE SALATA DURSUNLAR.” Günümüzdeki namaz dediğimiz salatın özü, sanırım bu ayetten çok açık anlaşılıyor. AMAÇ BİRLİKTE, ALLAH’I ZİKRETMEK ONA DUA ETMEK.
Yine salatın namaz boyutu konusunda, Allah bilgiler vermeye devam ederken, Hz. İbrahim ile ilgili nasıl bir örnek veriyordu Hac 26. ayetinde. “HANİ İBRAHİM’E EVİN (KÂBE’NİN) YERİNİ GÖSTERMİŞ (ŞÖYLE DEMİŞTİK): “BANA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMA; TAVAF EDENLER, AYAKTA İBADET EDENLER, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZ TUT!” Demek ki salatın şekilsel boyutunu Allah Resulüne ve biz Müslümanlara detay verip anlatmaya devam ederken, Hac yapılan mekânda, nasıl toplu salat yapıldığı örneğini de veriyor. Salat ile ilgili yazdığım ve benzeri yazmadığım birçok ayeti birleştirdiğimizde, salatın özü ortaya çıkıyor ve Bakara 153. ayette birleşiyor. Bakın bu ayette Allah salat ile ne yapın diyor. “EY İMAN EDENLER! SABIR VE SALÂT İLE (ALLAH’TAN) YARDIM İSTEYİN! ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH SABREDENLERLE BERABERDİR.” Lütfen namaz konusunda geleneksel İslam’ın öğretileri ile Kur’an’ın salat konusunda verdiği bilgileri karşılaştıralım ve rivayetlere değil, Kur’an’a bakalım. Salat ister şekilsel olsun ister yalnız Allah’tan yardım niyeti ile olsun ASIL AMAÇ DUADIR VE YALNIZ ALLAH’DAN YARDIM DİLEYEREK, YALNIZ ONA KULLUK ETMEKTİR. Tekrar hatırlatmak istiyorum, günümüzde kıldığımız namazın aynısını, detaylarını Kur’an’da aramayın bulamayız. Çünkü kıldığımız namaz, mezheplerin yaptığı ilavelerle şekillendirilmiştir.
Değerli dostlarım. Allah’ın Kur’an’da üzerinde durduğu salat konusunu, lütfen özünden ayırıp günümüzde içi boşaltılmış, yalnız şekilsel hali kalmış namaza dönüştürmeyelim. Kur’an’da Allah’ın bizlerden istediği SALAT, önce toplumsal görevlerimizin yerine getirilmesi gereken salatı yerine getirmek olmalıdır. Daha sonrada Allah’a karşı yerine getirmemiz gereken SALATI özünde yerine getirelim ki, dualarımız karşılık bulsun. Dilerim Kur’an gerçekleri ile buluşan, Allah’ın halis kullar arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/