İsra 2: Musa’ya kitabı verdik ve onu İsrail oğulları’na, “BENDEN BAŞKA BİR VEKİL EDİNMEYİN” diye rehber yaptık. (Bayraktar Bayraklı meali)
İsra 2: Musa’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve onu, “BENDEN BAŞKASINI VEKİL EDİNMEYİN” diyerek, İsrail oğullarına bir rehber yaptık. (Diyanet Meali)
İsra 2: Musa’ya o KİTABI VERDİK ve onu İsrail oğullarına YOL GÖSTERİCİ KILDIK. Ey İsrail oğulları! BU, BENİMLE KENDİ ARANIZA BİR VEKİL KOYMAYASINIZ, DİYEDİR. (Süleymaniye vakfı meali)
Bu ayetten aslında alacağımız çok önemli dersler var. Bakın Allah Hz. Musa aracılığıyla topluma, Tevrat ı göndermesinin nedenini nasıl açıklıyor. Aynı ikaz ve uyarıları Allah, birçok ayetinde Kur’an içinde yapıyor ama dikkatle okuyup düşünebilen ancak fark ediyor. Allah Tevrat ı gönderme nedeni olarak, o günkü topluma rehber, yol gösterici olsun ve Elçisi kanalıyla tebliğ edilen bu kitap sayesinde, KULLARIM ARAMDA VELİLER EDİNİP ARACI KOYMASIN, BENDEN BAŞKA VEKİL EDİNMESİNLER VE KULUMLA ARAMDA HİÇ KİMSE OLMASIN DİYE GÖNDERDİĞİNİ SÖYLÜYOR. Peki, bizler bu uyarılardan ders aldık mı, yoksa cahiliye toplumunun yanlışlarını yapmaya devam mı ediyoruz? Kur’an da Müddesir 11. ayette de Allah Elçisine, yarattığım kulumla beni baş başa bırak demiyor muydu? Allah Elçisine Tebliğ etmek sana, hesap sormak bana düşer diyor da, sana indirdiğim Kur’an ile kullarıma hükmet diye uyarıyorsa Elçisini, sizce her şey çok açık değil mi? DEMEK Kİ ALLAH ELÇİSİNİ BİLE, VEKİL OLARAK GÖREVLENDİRMİYOR. VEKİL, BAŞKASI ADINA HER KONUDA YETKİLİ DEMEKTİR. Allah şefaat tümden bana aittir dedikçe, bizler Allah ın yanında elçisini bırakın edindiğimiz velileri de şefaatçi edinmiyor muyuz? Hatırlayalım, Allah Elçisine nasıl bir yetki vermişti.
RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. (Ankebut 18)
BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. (Kehf 56) D
SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. (Rad 40)
Bu konu çok önemli, çünkü bizler Allah ın Elçisini öyle yetki ve sorumluluklarla donatıyoruz ki, Kur’an ın asla onay vermesi mümkün değil. Konuyu daha iyi anlamamız için bir örnek vermek istiyorum.
Enam 107: Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık. SEN ONLARIN VEKİLİ DE DEĞİLSİN. (Diyanet vakfı meali)
Demek ki Allah Elçisini, kulları ile arasında vekil tayin etmemiş. Vekil olsaydı, Allah ın yetkilerini elçiside kullanabilirdi. Öyle olsaydı bu dünyada bizlerin İmtihandan geçtiğimizi söyleyemezdik ve derdik ki bizim VEKİLİMİZ peygamberimizdir, hesabı o verecek. Bu düşünce Kur’an ın tamamına ters düşer. Peki, Allah ın Elçisinin mahşer günü nasıl bir görevi olacak? Allah ondan da bahsediyor elbette. BİZLERİN TANIĞI, ŞAHİDİ OLACAK. Hangi konuda diye sorarsanız, elbette bizlere tebliğ ettiği ve Allah ın korumasındaki Kur’an ın şahitliğini yapacak. BU DURUMDA SİZCE, KUR’AN DA TEK KELİME BİLE GEÇMEYEN KONULARI, BUNLARDA ALLAH IN ELÇİSİNİN DİNE KOYDUĞU HÜKÜMLERDİR DİYE BİZLERE ANLATILAN BİLGİLER KONUSUNDA, EVET BUNLARDA BENİM HÜKÜMLERİMDİR DİYE SİZCE ŞAHİTLİK YAPACAĞINA İNANIYOR MUSUNUZ? Hatırlatırım Allah, ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor ve biz hüküm vermediğimiz halde, elçimiz bunlarda Allah katındandır demiş olsaydı, onun şah damarını keserdik diye uyardığı halde, Peygamberimizin Kur’an ın bahsetmediği konularda DİN ADINA hükümler vereceğine, DİNE İLAVELER YAPACAĞINA nasıl inanırız?
Şunu Lütfen unutmayalım, Allah n Elçisi ayrıca o günkü toplumun lideri, devlet başkanıydı. O dönemin şartları gereği devleti yönetmek adına çıkardığı kanunlar, DİNİN GEREKLERİ, EMİRLERİ DEĞİL, O GÜNÜN ŞARTLARI GEREĞİ, DEVLETİN YÜRÜTÜLMESİ ADINADIR Kİ, ZAMANLA O KANUNLARDA DEĞİŞMİŞTİR, TIPKI GÜNÜMÜZDE OLDUĞU GİBİ. BUNU LÜTFEN KARIŞTIRMAYALIM. Konumuza devam edelim.
Kasas 75: Her ümmetten bir tanık çıkarır ve “KESİN DELİLİNİZİ ORTAYA KOYUNUZ” deriz. O zaman, GERÇEĞİN ALLAH’A AİT OLDUĞUNU, uydurduklarının kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar. (Bayraktar Bayraklı meali)
Ne dersiniz, mahşer günü Allah ın Elçisi tanık, şahit olarak çıktığında, Allah ın kesin delili ve bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an ortaya konduğunda, GERÇEĞİN, DOĞRUNUN, HAK OLANIN YALNIZ ALLAH KATINDAN GELEN KUR’AN OLDUĞU APAÇIK ORTAYA BİR KEZ DAHA ÇIKTIĞINDA, SİZCE TÜM BU GERÇEKLERİ GÖRDÜĞÜMÜZDE HALİMİZ NE OLUR? Gerçeğin yani HAK olanın Allah katından gelen kitap olduğunu, kendilerini aldatan, edindikleri veli ve şeyhlerin kendilerini bırakıp kaçtığını gördüklerinde, hallerinin ne olacağını Allah, bugünden bizlere bildiriyorsa ve HALA BİZLER KÖRLÜK EDİYOR DA GERÇEKLERLE YÜZLEŞMİYOR SAK, BU İNSANLARIN SONUNU DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM.
Allah Zuhruf suresi 5. ayetinde, siz haddi aşan kimseler oldunuz diye, SİZİ KUR’AN İLE UYARMAKTAN VAZMI GEÇELİM diyorsa ayetinde, sizce hala Kur’an ın dışından da dine Elçisinin ilaveler yaptığını nasıl söyleriz ve inanırız. Kur’an ı yeterli görmeyen, atalarının rivayet inançlarını da ısrarla din diye yaşamak isteyenlere Allah Ankebut 51. ayetinde: “KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” diye uyardığı halde, bizler hala yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur’an özet bilgiler verir diyerek, ciltlerce dolusu rivayetleri de din diye yaşamaya devam edersek, unutmayalım hesap günü üzülenlerin safında buluruz kendimizi.
Bu konuda verecek okadar çok örnek ayet varki, zerre kadar ayetleri dikkatle okuyup düşünen, bizlere anlatılan yanlış, hurafe bilgilerin İslam dininde asla olmadığını fark edecek ve bizlere kurulan tuzağa düşmeyecektir. LÜTFEN UYDURULAN DİNE DEĞİL, İNDİRİLEN DİNE TABİ OLALIM. ALLAH CÜMLEMİZİN YARDIMCISI OLSUN.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/