Günümüzde din adına çok başvurulan bir makamdan bahsedilir. Fetva verme makamı. Gelin bu konuyu sizlerle birlikte, Kur’an dan yardım alarak düşünelim. Önce fetva sözcüğü, ne anlama geliyor ona bakalım. Fetva her hangi bir dini konuda, detaylı açıklama yapmak, konuyla ilgili izahatta bulunmaktır.

Bu bilgiden sonra hemen kendimize soralım. Peki, Allah Kur’an da hüküm verdiği konularda, açık, anlaşılır bir izahatta bulunmamıştır da, onların açıklanmasını kullarına ya da peygamberimize mi bırakmıştır. Eğer bizler bu sorunun doğru cevabını kendi nefsimize araştırıp veremiyorsak, asla din ve iman adına, Allah ın istediği bir yol üzerinde olamayız. Önce yaradan elçisine verdiği görev, yetki ve sorumluluklarından örnekler verelim.

Allah Rad suresi 40. ayetinde. Senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir der. Kehf 56. ayetinde, Biz peygamberleri, sadece müjdeleyici ve uyarıcılar olarak göndeririz diye bizleri bilgilendirir. Enam 50. ayetinde de, ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum diyerek, asla farklı bir bilgiyi ümmetine iletmediğini anlatır. Peygamberimiz açık ve anlaşılır olmayan bir vahye uyamayacağına göre, demek ki Kur’an da her konu, apaçık izah edildiği anlaşılıyor. Yine Nur 54. ayetinde, Peygamber’e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır diyerek, Allah elçisinin görev ve sorumluluğunu iyice netleştiriyor.

Gelelim Kur’an ın açık, izah edilmiş, detaylandırılmış olup olmadığı konusuna. Bakın Yaradan bu sorunun cevabını Kur’an da, birçok örneklerle veriyor ve neler söylüyor. Kamer suresi 22. ayetinde, yemin ederek KUR’AN I ÖĞÜT İÇİN KOLAYLAŞTIRDIĞINI SÖYLÜYOR. Nisa suresi 28. ayetinde de kolaylaştırmasının nedenini açıklıyor ve ALLAH SİZE HAFİFLİK GETİRMEK İSTİYOR, ÇÜNKÜ İNSAN ÇOK ZAYIF YARATILMIŞTIR diyerek, aslında çok önemli bir uyarıda bulunuyor.

Yine Allah birçok ayetinde, Kur’an ı bizlere her şey için bir açıklama ve bizlere hidayet ve rahmet olsun diye gönderdiğini söyler. Enam 38. ayetinde de, BİZ KUR’AN DA HİÇBİR EKSİK BIRAKMADIK diyerek, bizleri uyarır. Yine Enam 57. ayetinde de peygamberimizin, şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık delile dayanıyorum diyerek, çok önemli bir açıklama yaparak, hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır diyerek, Allah ın verdiği hükmü en güzel bir şekilde anlattığını, izah ettiğini bizlere bildirir. Lütfen aşağıdaki ayetler üzerinde, düşünür müsünüz?

Araf 174: Belki inkârdan dönerler diye, AYETLERİ BÖYLE AYRINTILI BİR ŞEKİLDE AÇIKLIYORUZ. (Diyanet vakfı meali)

Hicr 1: Elif. Lam. Ra. Bunlar Kitab'ın ve APAÇIK BİR KUR'AN'IN AYETLERİDİR.( Diyanet vakfı meali)

Ne kadar açık ve net, Allah bildiriyor ve diyor ki bizlere, sizlerin sorumlu olduğunuz ayetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık. Yani biz fetvamızı verirken, sizlerin anlayacağı şekilde detaylı verdik. Allah Nisa 87. ayetinde, KİMDİR SÖZÜ ALLAH’IN KİNDEN DAHA DOĞRU OLAN DER VE BİZLERİN, FARKLI SÖZLERE YÖNELMEMİZİN KAPISINI KAPATIR.

Enbiya suresi 45. ayetinde, deki onlara diye bizlere elçisinin bir söz söylemesini ister ve der ki; BEN SİZİ ANCAK VAHİYLE UYARIYORUM. SİZCE AÇIKÇA VERİLMEMİŞ HÜKÜMLERLE UYARI OLUR MU? Buradan da anlıyoruz ki, Rabbimiz her konuda fetvasını bizlere açıkça vermiştir. Onun içindir ki bizlerin, KUR’AN DAN BAŞKA FETVA MAKAMI ARAMAMIZ, BİZLERİN KUR’AN IN SINIRLARINI AŞMAMIZA NEDEN OLUR.

Kur’an bazı ayetlerinde bizleri bu konuda uyarır ve ALLAH IN SINIRLARININ KUR’AN OLDUĞUNU ANLATIR. Örneğin Bakara 229. ayetinde, Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir der. Tevbe 112. ayetinde de müjdelenecek Allah ın kullarından bahsederken, ONLAR ALLAH'IN SINIRLARINI KORUYANLARDIR DİYEREK, Allah ın sınırlarının Kur’an ile belirlendiğini, asla Kur’an ın sınırlarını aşamayacağımızı anlatır bizlere. Allah bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz içinde bakın nasıl açık ve net hükmünü verir.

Zuhruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ. (Diyanet vakfı meali)

Demek ki sorumlu olduğumuz, inancımız KUR’AN İLE SINIRLANDIRILMIŞ ki, bizleri Yaradan Kur’an dan sorumlu tutacağını söylüyor. Sizce, bizlere gereken açıklamayı yapmadan, bizlerin ihtiyacı olan fetva detaylı bir şekilde Kur’an da verilmeden, nasıl sorumlu tutar bizleri Allah.

İslam toplumunda FETVA verme konusu, öyle yanlış anlaşılmış ve toplum din adına öyle yanlış yönlere çekilmiş ki, adeta Kur’an ın yanına, onun açıklayıcısı dedikleri kitaplar ortaya çıkartılmıştır. Birde Kur’an ı herkes anlayamaz, Kur’an da her bilgi açıklanmamıştır diye toplum inandırıldığı için, ilk müracaat yeri Kur’an olması gerekirken, fıkıh kitapları olmuş. Tabi her mezhep, kendi fıkıh kitaplarını yazmış. Böyle olunca da Kur’an ne yazık ki yüksek bir yere asılarak, farkında olmadan terk edilmiş.

Şimdide günümüzde, fetva konusunda yaptığımız yanlışlardan örnekler verelim. Diyanete kadınlar hayızlı yani ay halinde ibadet yapabilir mi diye sorduğumuzda verdiği cevap, PEYGAMBERİMİZİN EŞLERİNDEN GELEN RİVAYETLERİN KADINLARIN BU HALDEYKEN İBADET EDEMEYECEKLERİ, ORUÇ TUTAMAYACAKLARI YÖNÜNDEDİR dedikten sonra, kadın bu haldeyken namaz kılması HARAMDIR diyebiliyor. Peki, Kur’an bu konuda ne diyor? Onay veriyor mu? Bu konuda Allah ın tek bir hükmünü göremezsiniz.

Kur’an kadın bu haldeyken, yalnız cinsel birleşme yapmaması gerektiği anlatır. Asla Rabbimiz böyle bir hüküm vermemiştir. İşte fetva makamı edinirsek kendimize, böyle yanlış hükümleri din zannederiz. Allah ın tek kelime bile bahsetmediği bir konuyu, emin olamayacağımız rivayetler ışığında yaşayabilir miyiz? Bu fetvayı veren de sorumlu olduğu gibi, buna uyanlarda sorumludur. İlginçtir kadının bu haldeyken KİRLİ SAYILIP, ibadet yapamayacağı, bugün Yahudilerin elinde bulunan Tevrat ta geçer. Sizce düşündürücü değil mi?

Yine Kur’an Maide 5. ayetinde, Ehli kitabın yaptığı yemekler biri birine helal kılınmıştır diye apaçık hükmünü verir. Ama bizler bu açık ayetleri gördüğümüz halde, yeterli görmeyip, mutlaka birilerine sorma ihtiyacını duyarız. Öyle olunca da Allah ın hükmüne ( fetvasına) beşeri fetvalar ararız. Buluruz da ama daha sonrada işin içinden çıkamaz bir halde buluruz kendimizi. Bize anlatılanlarla kafamız karışır ve şüphe içinde oluruz. İşte onun için Allah, Kur’an ın sınırlarını aşmayın diye bizleri uyarır. Peygamberimizin bu konuyla ilgili uyarılarını hatırlatmak isterim.

Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. BAZI ŞEYLERİ DE UNUTMAKSIZIN SİZE RAHMET OLMASI İÇİN HATIRLATMAMIŞTIR, ONLARI DA ARAŞTIRMAYIN.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403

Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. HAKKINDA SUSTUĞU İSE SERBESTTİR. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir.
Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20

Örnek vermeye devam edelim. Diyanete sorsanız ve deseniz ki, Cuma namazı kadınlara farz değil midir? Hemen yine rivayetlerden edinilen bilgilere göre, Cuma namazının erkeklere farz kılındığını söylerler. Ama Allah ın daveti Ey iman edenler, Cuma salâtına/namazına çağrıldığınızda, çağrıya uyun der. Her ne hikmetse bu kadar açık ayet varken, birilerinin fetvaları ile bu kadar önemli sosyal bir ibadetten, kadınlarımız bugün uzak kalmıştır. Siz Ey iman edenler seslenişi, yalnız erkeklere olabilir mi? Onun içindir ki İslam âlemi, A sosyal bir toplum olmuştur. İşte fetvayı Kur’an dan almayıp, birilerinden almaya kalkarsak, birde emin olamayacağımız bilgiler bizlerin dinde sınırı olursa, sonu böyle olur.

Allah Kur’an da, şefaat tümden bana aittir dediği halde, birilerinden fetva alarak şefaat yetkisinin başkalarına da verildiğine inanmak, bizleri Kur’an ın sınırlarının dışına itecektir. Yine Allah eti yenen ve yenmeyen, helal haramları sayarken, Kur’an da saydıklarımın dışında her temiz şey, sizler için helaldir demesine rağmen, bizler edindiğimiz veliler, şeyhler ve efendilerin FETVALARIYLA, öyle bir haramlar listesi kabul ederiz ki, Kur’an hiç birisinden bahsetmez. Ne yazık ki bizlere öğretilen Kur’an ın asla bahsetmediği haramlar listesi, yine bugün Yahudilerin ellerindeki Tevrat ta yazar. İslam dini buna benzer fetvalarla yaşanırsa, yaşadığımız acı sondan kurtuluşumuz mümkün olamaz. İSLAM, ALLAH IN KUR’AN DA AÇIKÇA İZAH ETTİĞİ, FETVALARLA YAŞANIR. LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM.

Allah hükümlerini, o kadar basit ve kolay vermiştir ki, bizler bununla yetinmeyip, edindiğimiz fetva makamlarının sayesinde, sınırları genişletmiş ve zorlaştırmış bir din yaratmışız kendimize. Örneğin Kur’an da abdest alma konusu, çok açık ve basit bir şekilde anlatılır ve derki; Yıkayın yüzünüzü, kollarınızdan dirseklere kadar, mesh edin başınızı, ayaklarınızdan topuklara kadar. Bakın ne kadar açık ve de basit. Bizlere bu bilgi yetmemiş ve bizler nefislerimizde bu hükümlere ilaveler yaparak fetvalar aramışız.

Yine boy abdestini anlatan Kur’an, cünüp olduğunuzda, TERTEMİZ YIKANIN DER. Ama bu açıklamayı basit gördüğümüz için, bakın neremizden yıkamaya başlayacağız, ne dualar okuyacağız açıklanmamış diyerek, bu konuda bile fetvalar ararız kendimize. Tabi arayan bulur misali, neler neler anlatılır bu konularda. Daha doğrusu edindiğimiz FETVA makamları sayesinde, din ne yazık ki Allah ın dininin sınırlarından taşarak, beşeri bir din yaratmışız ellerimizle.

Fetva konusu İslam toplumunda, neredeyse Kur’an gibi kabul edilmesi gereken bir hüküm görüntüsü almıştır adeta. Örneğin 6–7 yaşındaki bir kız çocuğunun dahi, evlenebileceği fetvasını verenler çıkmıştır. Bu durumda bu söylenenlere inanacak mıyız? Ya da inanmayacaksak ölçümüz ne olacak? İşte bu sorunun cevabı da yine bahsettiğim konuya gidiyor. Bizlere din adına söylenen her bilgiyi, mutlaka Kur’an a danışmalı ve onun onayını almalıyız. FETVA MAKAMI KONUSU, İSLAM ÂLEMİNDE, KUR’AN IN SINIRLARINI AŞMASINA VE ADETA SINIR TANIMAZ BİR DİN YARATILMASINA NEDEN OLMUŞTUR.

Elbette din konusunda bizler, daha bilgili kişilere sormalı, danışmalı ve araştırmalıyız. Ama sorduğumuz sorunun ön araştırmasını, önce bizler Kur’an dan yapmalıyız. Bunu yapmadığımız takdir de, yanılma şansımız yüksek olur. Bizleri bilgilendiren kişilerin mutlaka bizlere KUR’AN IN SINIRLARINDA BİLGİ VERMESİ GEREKİR. Sınırları aşarak, Allah ın hiç bahsetmediği, hüküm vermediği konuları bizlere din diye anlatıyorsa, bunlardan uzak durmalıyız. Şunu lütfen unutmayalım din ve iman konusunda FETVAYI veren Allah tır. Bizlerin sorup araştıracağımız konular ise, Allah ın Kur’an da verdiği fetvayı, daha iyi anlayan kişilerden ancak bilgi almak olmalıdır.

Yaradan bizleri İsra suresi 36. ayetinde uyarıyor ve sakın emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diyordu. Sizce emin olacağımız bilgi hangisidir? Elbette sorumlu olduğumuz Kur’an dır. Yaradan Casiye 6. ayetinde bizleri uyarıyor ve Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar diyerek, bizlerin güvenebileceğimiz bilgilerin, fetvaların yalnız Kur’an olduğu bilgisini veriyor.

Ne yazık i fetva makamı konusu, İslam toplumlarının dinde mezheplere bölünmesini sağladığı gibi, onları bile kendi içlerinde bölünmesine, dini gittikçe zorlaşmasına neden olmuştur. Elbette bu konu ilk başlarda, iyi niyetlerle topluma bilgi vermek amacıyla başladıysa da, ne yazık ki günümüzde, dinin sınırlarını aşmasına ve Allah ın hiç bahsetmediği konuları, sanki dinin içindeymiş gibi gösterilmesine neden olmuştur.

Din Allah ın dinidir. Onun hükümleri konusundaki FETVAYI da verecek, yine Allah dır. Allah ın yemin ederek kolaylaştırdığı dini, ellerimizle beşeri ilave ve Allah ın vermediği fetvalarla zorlaştırmayalım. Bunun hesabını veremeyiz.

Tekrar hatırlatmak istiyorum. Hepimiz birbirimize muhtaç yaratılmışız dır. Onun için birbirimizden yardım almalıyız ama önce imtihanımıza mutlaka Kur’an dan bizzat bizler çalışmalıyız ki, bizleri Allah ile aldatanlar çıkmasın.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
http://hakyolkuran.com/