Kur’an ı nasıl okumamız gerektiğini elbette Rabbimiz açıklar ve Müzzemmil 4. ayetinde Kur’an tertil üzere, yani ı YAVAŞ YAVAŞ okunmasını ister bizlerden. Bunun nedeni de ayetlerin üzerinde düşünmek ve anlatılmak isteneni idrak edebilmek içindir. Aynı uyarıyı İsra 106. ayetinde de yaparak, ayetleri SİNDİRE SİNDİRE okunması gerektiğini bildirir. Yine Kur’an ayetleri üzerinde, mutlaka düşünülmesi uyarısını yapar. Çünkü Kur’an bizlere tebliğdir, uyarıdır. BU UYARILARIN MAHİYETİNİ, ÖZÜNÜ ANCAK DÜŞÜNEREK ANLAYABİLİRİZ.
Bu bilgiler ışığında düşündüğümüzde, Kur’an nasıl bir kitaptır? Çünkü Allah Yasin 69. ayetinde peygamberimizden bahsederek, BİZ ONA ŞİİR ÖĞRETMEDİK, apaçık bir öğüt indirdik diyor. Acaba neden şiir indirmedik diyor olabilir, bunu hiç düşündünüz mü? Çünkü şiirde zengin semboller, ritimli sözler vardır. Seslerin uyumuyla, ortaya duygu ve nefse hitap eden bir anlatım biçimi ortaya çıkar. Şiir bir olayı ya da düşünceyi, normalin dışında, sıradan olmayan bir şekilde ifade etme sanatıdır. Bu yöntemle insanları, gerçeklerden bir an uzaklaştırabilirsiniz. Ama Rabbimiz özellikle bunu vurguluyor ve diyor ki, SİZE ŞİİR İNDİRMEDİK.
Peki, nasıl bir tebliğ, uyarı gönderdi? Baktığımızda Kur’an ın NESİR, YANİ DÜZ YAZI olduğunu görüyoruz. Nesrin en küçük birimi, yani cümlesi tek başına bir anlam ifade eder. Bakın burası çok önemli. Kur’an da nesir yazıdır ve tek bir cümlesi bile, tek başına bir hüküm ve anlamı vardır ve sözleri süslenmediği için açık ve nettir. Bu tür yazılarla bilgi verilir ve istenen konu, bu yolla daha açık anlatılır. Bir başka deyişle tüm okullarda ilim tahsil edilen kitaplarda nesir, yani düz yazıdır. Bu tür yazılar, düşünmeye müsait bilgiler verir.
Bugün Kur’an ı bizler, nasıl okuyoruz konusuna gelince. Kur’an ın bizlere öğüt vereceğine, yol göstereceğine ve düşünerek ufkumuzu açacağına inanıyorsak, Kur’an ı kesinlikle anladığımız dilden okumamız gerekir. Eğer bunu yapmıyorsak, gerçek amacına göre Kur’an ı okumuyoruz ve ondan faydalanamıyoruz demektir. Günümüzde bizler, anlamını bilmesen de oku, Allah sevap yazar mantığına inandırıldığımız için, Kur’an ın rehberliğinden de elbette faydalanamıyoruz. Bu açığımızı görenler, bizleri Allah ile aldatmanın kolay yolunu bulmuşlar ve Kur’an ı anlayarak okumamamız içinde her şeyi yapmışlardır.
Kur’an ı anlamadığımız dilden okurken, kulağa hoş gelecek okuma yöntemlerini geliştirerek, toplumu anlamadan Kur’an ı okumaya teşvik etmişlerdir. KIRAAT VE TECVİDLİ OKUMA adı altında, Kur’an ayetlerini kulağa hoş gelecek bir makamla okuması sağlanmış ve böylece kulaklara ve duyguya hitap edilmiştir. Hâlbuki Allah biz peygamberimize şiir indirmedik derken, ayetlerin salt açık anlamlarının düşünerek anlaşılmasını istediği anlatılmıştı.
Kıraat usulüne uygun, yavaş yavaş okumak anlamındadır. Elbette bunda hiçbir sorun yok. Kur’an ın okuma usulünü de Kur’an açıklanmıştır ve yavaş yavaş, tane tane okunması istenmiştir. Bunun nedeni de üzerinde düşünerek, ayetlerin anlaşılmasını sağlamak adınadır.
Tecvid konusu ise Kur’an a göre riskli ve tehlikelidir. Çünkü Tecvid bir şeyi güzel yapma ve süslemek demektir. Tıpkı Allah ın sizlere şiir indirmedik dediği gibi. KUR’AN IN AYETLERİNİN SÜSLENMEYE İHTİYACI YOKTUR. Çünkü ayetlerin manası, kelimelerde değil anlamındadır. Süsleme-güzelleştirme, dikkat çekmeyen normal şeyler için yapılır. Ne yazık ki bu yöntem özellikle kullanılarak, anlamını bilmeden okumaya teşvik etmiştir. Böylece kulağa ve nefsimize hitap etmesi sağlanmış, hatta bu konuda yarışmalar düzenlenmiştir. HÂLBUKİ KUR’AN ANLAŞILMASI, ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN, ALLAH IN BİZLERE BİR TEBLİĞİDİR.
Hepimiz bazı yabancı şarkıları severek dinleriz, hem de anlamını hiç bilmeden. Belki de sözlerin anlamını bilsek, hiç dinlemeye biliriz. Ama makam ve melodi sevdiğimiz ritimle birleşince, çok hoşumuza gider. Allah ın ayetlerini kulağımıza hoş gelen bir nida, bir makam eşliğinde sunulduğunda, bizlere gereken faydayı sağlayacağını söyleyemeyiz. Onun içindir ki Allah anlayarak, bilerek ve düşünerek iman edin ki, sizleri Allah ile aldatan çıkmasın diye uyarır bizleri. Bakın Allah Kur’an ı ne için gönderdiğini söylüyor.
HÂLÂ KUR’AN’I DÜŞÜNÜP, ANLAMAYA ÇALIŞMIYORLAR MI? (Nisa 82)
Size sorsam ve desem ki, Kur’an ı anlamadığınız bir dilden tecvitli okuduğunuzda, yukarıdaki ayetin hükmünü yerine getirebilir misiniz? Elbette hayır. Çünkü anlamını bilmeden okursanız, asla ayetler üzerinde düşünemezsiniz. Belki duygularınıza hitap edebilir bu okuma şekli. İstediğiniz kadar kelimeleri makamla, sözcüklerle süsleyiniz, Kur’an ın indiriliş ve bizlerin Kur’an ı okuma gayesine uygun düşmez böyle okumak. Bu tür Kur’an okuma şekli peygamberimiz devrinde olmayıp, çok daha sonra ortaya çıkmıştır onu da söylemek isterim. Şunu da düşünmenizi rica ediyorum sizlerden. Kur’an ı Arapçasından okurken, tecvitli okumayı önerenler, acaba Türkçesinden okunduğunda, bunu neden önermemişlerdir? Bunu yapmaya kalktığınızda sözlerin, anlamlarının nasıl farklılaştığını ve hoş bir görünüm olmadığını göreceksiniz. İsterseniz deneyiniz.
Değerli din kardeşlerim, Kur’an ın muhatabı, bizzat her Müslüman ın kendisidir. Elbette Kur’an tüm insanlığa indirilmiştir. Ama herkes kendisinden sorumlu olduğu için, muhatap bizzat kendimiz olduğunu, anlayarak-düşünerek okuduğumuzda anlıyoruz.
Kur’an Allah ın bizleri sorumlu tutacağını söylediği bir tebliğidir. Onu anlayarak ve düşünerek okumayan, inancını ve imanını birilerine emanet eder. Hesabın görüleceği O çetin gün, böyle yapanların, üzücü bir sürprizle karşılaşma ihtimali büyüktür. Gelin emin olmadığımız bilgilere değil, Allah ın sorumlu tutacağını söylediği Kur’an ın ipine sarılalım ve onu bizzat anlayarak, düşünerek okuyalım. Böylece Allah ın tebliğini ilk elden alalım ki, imanımızdan emin olabilelim.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK