Elhamduliillah,Allâhümme salli âlâ Muhammed'in ve âlâ âli Muhammed.
Değerli kardeşler bu gün okuduğum ilginç bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.HAZRETİ ALLAH CELLE CELALÜH ALEMLERE RAHMET PEYGAMBER EFENDİMİZ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM’LE görüşmesi ve insanları nasıl aldattğını açıklaması için şeytan’ı (iblis) laini gönderir.ve aralarında şu ilginç konuşma geçer:
(beni ençok etkileyen bölümü lütfen dikkat edelim: cinsî münasebet anında besmele çekmeyip şeytandan Allah'a sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim. Ve o birleşmeden hâsıl olan çocuk bize itaat eder sözümüzü dinler!!!eüzü besmele çekelim çocuklarımıozı lain şeytana,iblise köle cehenneme odun yapmayalım İnşaALLAHUR-RAHMAN!!!)
Büyük İslam Alimi Muhîddin-i Arabî Kuddise sırruhu’nun Seceret-ül Kevn adlı eserinden
îbni Abbas (Radıyallahu anh) den naklen Muaz bin Cebel (Radıyallahu anh) rivayet ediyor;
Bir gün Rasulullah (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM) Efendimiz Hz. Eyyüb El-Ensarî'nin (Radıyallahu anh) evinde ashabı ile sohbet ederlerken dışarıdan:
- Ya Rasulullah ! Görülecek halledilecek bir işim var. Halli için içeriye girmeme müsaade buyurur musunuz? diye bir ses geldi. Bu sesi işiten Rasulullah (S.A.V.) Efendimiz ashaba dönerek:
- Bu sesin sahibinin kim olduğunu biliyor musunuz?
- Allah ve Rasulü en iyi bilendir. Sesin sahibinin kim olduğunu bilmiyoruz ya Rasûlullah! dediler. Efendimiz:
- O melûn îblîs'tir Allah'ın laneti O'nun üzerine olsun buyurunca
Hz. Ömer (Radıyallahu anh) hemen yerinden fırlayarak:
Ya Rasûlullah! izin veriniz. O'nu hemen öldüreyim dedi.
- Dur ya Ömer! Bilmez misin ki
O'na belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir. Buna kimse muktedir değildir. Öldürmeyi aklından çıkar dedikten sonra şöyle buyurdu:
- Kapıyı açın gelsin. O buraya gelmek için emir almıştır. Söyleyeceği sözleri iyice anlamaya çalışınız'.
Rasûlullah'ın izni üzerine açılan kapıdan melun îblîs içeri girdi. Gözleri yukarı doğru açılmış kafası büyük bir fil kafası gibi. şaşı köse bir ihtiyar görünümünde. îblîs:
- Selam sana ya Muhammed Selam size ey Peygamber ashabı! diye selam verdi. İblîs'in selamını kimse almadı. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
- Selam Allah'ındır ey mel'un! buyurarak bize niçin geldin ya laîn? diye sordu.
İblis:
- Ben de buraya gelmekten çok rahatsız oldum. Allah-u Teala'nın bir melekle; "Habibim Muhammed'e (S.A.V.) zelilane bir şekilde gidecek ve insanları nasıl aldattığını anlatacaksın. Sana ne sorulursa doğru cevap vereceksin şeklindeki emri üzerine buraya geldim." dedi.
Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz.
- Ya mel'un! Söyle bakalım. insanlar arasında en çok sevmediğin kimdir? diye sordu îblîs:
- Sensin ya Muhammed diye cevap verdi. Rasulullah:
- Benden sonra en çok kimleri sevmezsin? diye sordu îblîs:
- Adil devlet reislerini ilmiyle amel eden alimi Varlığını Allah yoluna adayan müttakî genci.
Sabırlı olan fakiri ki ihtiyacını üç gün üst üste hiç kimseye anlatmaz halinden kimseye şikayet etmez. Şükreden zengini ki kazancı helal yoldandır ve Allah rızası için harcar fakir ve yetimleri korur.
Kur'ân-ı hıfzederek onunla amel edeni ve beş vakit Allah (c.c.) rızası için ezan okuyan .müezzini Dinine bağlı daima abdestli olan zahidi ve kendini haramdan sakınan merhametli kalb sahibini; Helal yiyip cömert olan kişiyi ve Hakk için tevazu edip ahlakı güzel olanı; Herkes uyurken gece kalkıp namaz kılanı; Allah (c.c.) için sevişen iki genci
Cemaatle namaz kılmaya çok istekli ve dikkatli mü'mini kalbinde bir şey olmaksızın (dünya menfaati adına)arkadaşlarına nasihat verip Allah'ın (c.c.) tekeffül ettiğini tasdik edeni; İhlaslı ve tesettüre riayet eden kadınlara yardımcı olan kimseyi; ölüm her an gelecekmiş gibi hazırlık yapan müslümanı hiç sevmem. Bunlar benim can düşmanlarımdır diye cevap verdi.
Resulullah (S.A.V.) Efendimiz ile îblis’i lain arasında konuşma şöyle devam ettii:
- Ümmetim tadil-i erkan üzere namazını eda etse nasıl olursun?
- Beni bir sıtma tutar tir tir titrerim. Kul Allah için secde ettikçe bir derece yükselir.
- Peki oruç tuttukları zaman?
- Elim ayağım bağlanır. Ta onla iftar edinceye kadar.
- Kur'an okudukları zaman?
- Eririm. Suda eriyen tuz 'Ateşte eriyen kurşun gibi.
- Hacc etseler?
- Boynuma bir zincir vurulur.
- Sadaka verdikleri zaman nasıl olursun?
- İste o zaman halim çok kötü olur. Sanki sadaka veren başımdan aşağıya beni ikiye böler.
Zira sadakada şu hasletler vardır;
Sadaka verenin malı bereketlenir. Allah-u Teala sadakaları ile cehennemle arasında perde yapar her türlü belâ sıkıntı ve üzüntüleri ondan giderir duaları makbul olur Kıyamet günü hayırları mizanda ağır gelir.
Resülüllah (S.A.V.) Efendimiz İblîs'in bu sözlerinden sonra ona sıra ile şu sorulan sordu.
- Ya mel'un! Beraber oturduğun arkadaşın kimlerdir?
- Faiz yiyenler.
- Dostların kimlerdir?
- Zina edenler yalan söyleyenler.
- Yatak arkadaşların ve hizmetçilerin kimlerdir?
- İçki içenler sarhoşlar.
- Misafirlerin kimlerdir?
- Hırsızlar.
- Elçîn ve habercilerin kimlerdir?
- Sihirbazlar. .
- Gözünün nuru nedir?
- Talak'a (Karısını boşamak için) yemin edenler.
- Sevgililerin kimlerdir?
- Cuma namazını terkedenler.
- Hazinedarın?
- Zekat vermeyenler.
- Peki ya lain senin kalbini ne kırar?
- Allah rızası için cihada giden atların kişnemesi.
- Senin cismim ne eritir?
- Günahlarına tövbe edenlerin tövbesi.
- Ciğerini parçalayan nedir?
- Gece ve gündüz Allah'a çokça yapılan istiğfar.
- Peki yüzünü ne kara eder?
- Gizlice verilen sadaka.
- Gözünü kör eden?
- Teheccüd (gece) namazı.
- Başını eğdiren?
- Çokça cemaatle kılınan namaz ve sana devamlı getirilen salavat.
- Sana göre insanların en sevimli-si kimdir?
- Namazlarım bilerek kasden bırakanlar.
- Sana göre insanların en şakîsi kimdir?
- Cömertler.
- Seni işinden ne alıkoyar?
- Alimlerin meclisleri.
- Ebu Bekir için ne dersin?
- Cahiliyyet devrinde bile bana itaat etmeyen O, İslam'a girdikten sonra mı itaat edip yalan söyleyecek?
- Peki Ömer için ne dersin?
- Her gördüğüm yerde ondan kaçarım.
- Peki Osman için?
- O'ndan pek çok utanırım.
- Peki ya Ali için ne dersin?
- O'nunla başa çıkamam! Beni kendi başıma bıraksa. Ben de O'nu bıraksam. Ama O beni bırakmaz.
Resulullah (S.A.V.) işte İblîs'in bu sözlerinden sonra söyle buyurdu.
- Allah'a hamdolsun. Ey şakî Ümmetimin saadete kavuşması için ahiretine hazırlanmasını (bu anlattıklarınla) sağladın.
Bunun üzerine İblîs de şöyle dedi:
- Ya Muhammedi Ümmetinin saadeti için nasıl ferah durursun? Ben o belli vakte kadar sağ kaldıkça onların kan damarlarında dolaşır vesvese veririm. Beni yaratan Allah'a yemin ederim ki onların alim ve cahillerini abid ve tacirlerini velhasıl hepsini azdırırım. Yalnız Allah'ın salih kulları müstesna. İşte onları azdıramam.
Rasülüllah (S.A.V.) Efendimiz:
- Sana göre bu salih kullar kimlerdir. Ya Lain? diye sorunca İblîs;
- O salih kul ki mal ve parayı sevmez medhedilmekten hoşlanmaz hemen onu bırakır kaçarım. Bir kimse ki malıparayı ve övülmeyi sever kalbi dünya arzularına bağlıdır. İşte o benim en itaatkar dostumdur.
Sonra benim yetmişbin tane çocuğum vardır. Onların her birini bir yere tayin etmişimdir. Her çocuğumun da yetmişbin tane şeytanı vardır.
Onların bir kısmım ülemaya bir kısmım meşayiha bir kısmım ihtiyar kadınlara musallat etdim. Bir kısmını gençlere ve çocuklara gönderdim. Gençlerle aramız gayet iyidir. Çocuklarla da bizimkiler onlarla istedikleri gibi oynarlar. Bir kısmını da âbid ve zahidlere yolladım. Her taraflarından hücum ederler. Öyle bir hale gelirler ki başlarlar çeşitli sebeplerden herhangi birine sövmeye. İşte böylece ihlasları gider. Yaptıkları ibadetleri ihlassız olur. Fakat bu durumlarının farkında olamazlar.
Rasûlallah (S.A.V.) ile iblis arasındaki konuşma şöyle devam etti:
- Rabbinden neler taleb ettin?
- On şey taleb ettim.
- Nedir o taleb ettiklerin ey mel' ün?
- Şunlardır: Birincisi Allah'tan beni Adem oğullarının malına ve evladına ortak etmesini! diledim. Bu ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki bu (Este'izü billah Onların mallarına ve çocuklarına ortak ol. Onlara vaad et. Halbuki şeytan onlara aldatıştan başka ne vaad eder "îsra: 64") ayet-i celîlesi ile sabittir.
Besmelesiz kesilen her hayvanın etinden faiz ve haram karışan her yemekten yerim. Şeytandan Allah'a (celle celalüh) sığınılmayan malın da ortağıyım. Öyle ki cinsî münasebet anında besmele çekmeyip şeytandan Allah'a (celle celalüh) sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim. Ve o birleşmeden hâsıl olan çocuk bize itaat eder sözümüzü dinler!!!.
Her kim hayvana (veya vasıtaya) binerken haram yola gitmeyi isteyerek binerse ben de onunla beraber binerim. Ona yol arkadaşı olurum. Bu da ayet ile sabittir. Allah-u Teala bana şu emri verdi:
Este'izü billah
"Onlar üzerine suvalilerinlepiyadelerinle yaygara çıkart. -îsra: 64-"
Kendime kardeşler istedim. Bana mallarım israf edenlerle ma'siyet yoluna para harcayanları verdi.
Bu da şu ayet-i celîle ile sabittir. Este'izü billah "Çünkü (mallarını) saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine (karşı) çok nankördür.")
Ben Adem oğullarını görebileyim fakat onlar beni görmesinler diye diledim. Allah kabul etti.
Bunun üzerine Rasulullah (S.A.V.) şöyle buyurdu.
- Eğer bu söylediklerin! Allah'ın (c.c.) Kitabındaki ayetlerle isbat etmeseydin seni tasdiklemezdim.
Ya Muhammed Ben hiç kimseyi azdırmaya delalete düşürmeye kadir değilim. Ancak vesvese vererek kötü bir şeyi güzel gösterebilirim. Eğer delalete düşürmeye imkanım olsaydı dünyada Allah'a ve Peygamberlerine inanan hiç bir insan bırakmaz hepsini delalete ve küfre sürüklerdim.
Nasıl ki sen de hidayete kadir değilsin. Zira Sen ancak Allah'ın Rasulusün ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı yeryüzünde tek kafir bırakmazdın.
Sen Allah'ın mü'min kulları için bir hüccetsin... Ben de kendisi için ezelde şekavet yazılan kimselere bir sebebim.
Hidayet de dalalet de ancak Allah' tandır.
Este'izü billah
Şeytan onlara vaad eder olmayacak kuruntulara ve ümidlere düşürür. Fakat şeytan onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder?
İşte onların (aldananların) varacakları yer cehennemdir. Oradan kaçacak bir yer de bulamayacaklardır.
Nisa Süresi Ayet: 120-121
Kur'an okuduğun vakit o kovulmuş şeytandan. Allah'a sığın.
Hakikat şu ki iman edipte Rableri-ne tevekkül edenler üzerinde o şeytanın herhangibir hakimiyeti yoktur.
Onun hakimiyeti ancak kendisini dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlaradır.
Nahl Süresi: Ayet 98-99-100
kaynak:gencmumine.blogcu. com
ALLAH’U ALEM (CENAB’I ALLAH CELLE CELALÜH en doğrusunu bilir.)ALLAH’U ZÜLCELALE sonsuz sınırsız hamd şükür ve istiğfarı tevbe, PEYGAMBER EFENDİMİZ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM’E, EHLİBEYT ve ASHABINA sonsuz sınırsız salatu selam olsun.CENAB’I MEVLA bizi affetsin,bağışlasın mağfiret ve hidayete erdirip orada daim etsin azabından korusun,sonsuz rahmetine ve Cennetine dahil etsin.her türlü şerden daima korusun amin.hakkınızı helal edin selam ve dua ile