Saygıdeğer Metin Mete Kuranı kerimde hırısIzlık yapana maide 3 sanıyorum tam anımsayamıyorum lakin had cezası yani ellerinin kesilme cezası verilmesini emrolunur lakin ellerden kastedilen nedir ölçüsü nedir bileklerindenmidir, dirseklerindenmidir yoksa ...
Saygıdeğer Metin Mete Kuranı kerimde hırısIzlık yapana maide 3 sanıyorum tam anımsayamıyorum lakin had cezası yani ellerinin kesilme cezası verilmesini emrolunur lakin ellerden kastedilen nedir ölçüsü nedir bileklerindenmidir, dirseklerindenmidir yoksa tüm kolmudur sizinde ifadenizle kurani bir hüküm mevcuttur lakin ölçü belli değildir recm konusuda bu ölçüdedir düşüncesindeyim ...Saygıdeğer Alpraum gayet net ifade etmiş bu anlamda kendisine teşekkür ediyorum ...hayr ile...
Saygıdeğer Metin Mete Kuranı kerimde hırısIzlık yapana maide 3 sanıyorum tam anımsayamıyorum lakin had cezası yani ellerinin kesilme cezası verilmesini emrolunur lakin ellerden kastedilen nedir ölçüsü nedir bileklerindenmidir, dirseklerindenmidir yoksa tüm kolmudur sizinde ifadenizle kurani bir hüküm mevcuttur lakin ölçü belli değildir recm konusuda bu ölçüdedir düşüncesindeyim ...Saygıdeğer Alpraum gayet net ifade etmiş bu anlamda kendisine teşekkür ediyorum ...hayr ile...
İSLAM HUKUKUNDA ZİNANIN CEZASI
İslam ceza hukukunda zina;meşru bir akde dayanmaksızın yapılan haram bir birleşme olup bunu işleyen erkeğe zani, kadına da zaniye denir.
Zina eden erkek ve kadın hakkında Kur’an-ı Kerim de şöyle buyrulur.
“Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüzer celde=değnek vurunuz!
Eğer,Allaha ve ahret gününe inanıyorsanız,bunlara,acıyacağınız tutmasın.
Mü’minlerden bir zümre de bunların cezalarına şahit olsun.”
(Nur suresi,ayet:2)
Celde;ete geçmemek üzere yalnız deriye tesir edecek derecede vurmak demektir.
Bu da ne ince nede kalın olmayan budaksız,kenarsız,düğümsüz bir değnekle yapılır.
Buların hepsinin bir günde vurulması lazım gelmeyip yarısının ertesi güne bırakılmasıda caizdir.Celde vurulurken;başa,yüze,tenasül uzvuna vurulmaz.
Zina fiilinden dolayı cezanın tatbik edilebilmesi için,en başta akıl ve büluğ çağına ermiş olmak üzere bir takım ağır şartlar vardır.
Zina fiilinin sübutu içinde ikrar veya şehadet şart olduğu gibi bu ikrar veya şehadetin makbul ve muteber olabilmesi için de ayrıca birtakım şartlar vardır.
a)Şahitliğe ehil olan dört erkeğin şahitlik etmeleri ile:Bunlar zina edenleri iyice görmek zorundadırlar.Ayrıca da özü doğru kimseler olmalıdırlar.Eğer dörtten eksiklerse veya adı geçen vasıflara sahip değil iseler,zina fili ispat edilmiş sayılmaz.O vakit şahitliğe kalkışanlar iftiracı mevkiine düşerler ki zina isnadı cezasına çarptırılırlar.
Birde dört erkek şahitlik ettikten sonra caysalar,zina etmekle itham edilen kimse cezaya uğratılmayıp şahitler seksener sopa yerler.Burada bir erkek yerine iki kadının şahitlik edebileceğini söylemeliyiz.
b)Erginlik çağına erişmiş normal bir kimsenin “zina ettim” diye dört defa ayrı ayrı yerlerde itirafda bulunması ile:Hakim onu her defasında “yanılıyorsun” diyerek reddeder;ayrıca aklını ve hafızasını kontrol eder.Bütün bunlar müspet çıkar,zina eden kimse de iddiasında ayak diretirse hakim hükmünü verir.
Zina ettiğini itiraf eden kimse cezanın tatbikinden önce veya tatbiki sırasında “hayır zina etmedim “ derse ceza vermekten vazgeçebilir.
Dört erkeğin şahitliğiyle zina ettiği sabit olan kimse eğer taşlanarak idam hükmünü giymişse ona ilk taşları şahitler atar.Şahitlerden biri bundan çekinirse ceza infaz edilmez.
Yukarıda vermeye çalıştığımız kısa izahtan sonra açıkça görülmektedirki İslamiyet ırz ve namus meselesi üzerinde çok titiz bir yol izlemektedir.Zina edenin suçunun sabit olması ve cezalarının tatbik edilmesi kolay değildir.Buda İslamın insanoğlunu iyilikle terbiye etmek istediğini gösterir.
Nitekim “Elinizden geldiği kadar cezaları Müslümanlardan def’edin.Eğer bir kurtuluş yolu varsa maznunu(suçlu sanılan) serbest bırakın.Mukakkak ki hakimin affetmekle yanılması,ceza vermekle yanılgıya düşmesinden iyidir.” Hadis i şerifi bunun delilidir.(Mişkatü’l-Mesabih,c:2, s:292)
Açıkça ortaya çıkan hakikat şudur:
İslamiyette zina suçu için konan cezalar,her şeyden önce bu çirkin kötülüğün taşınılmaz derecede ağır bir mesuliyet duygusuna sahip olmayı gerektirdiğini gösterir.Sonra bu,bir manada öylesine cemiyet hayrını düşünen ileri bir siyasettir ki her yana korku salar ve herkes böylesine ağır bir günaha düşmekten kaçınır.Tatbik alanında,küfür ve inkar fırtınasına kapılanların ileri sürdükleri gibi ne vahşice bir sistemdir,ne de fazla bir can kaybına yol açar.Tersine namus üzerine titreyen bir sistem ve saldığı korku ile de zina suçlarını en aza indiren ilahi bir kanundur.
İSLAM HUKUKUNDA ZİNANIN CEZASI
İslam ceza hukukunda zina;meşru bir akde dayanmaksızın yapılan haram bir birleşme olup bunu işleyen erkeğe zani, kadına da zaniye denir.
Zina eden erkek ve kadın hakkında Kur’an-ı Kerim de şöyle buyrulur.
“Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüzer celde=değnek vurunuz!
Eğer,Allaha ve ahret gününe inanıyorsanız,bunlara,acıyacağınız tutmasın.
Mü’minlerden bir zümre de bunların cezalarına şahit olsun.”
(Nur suresi,ayet:2)
Celde;ete geçmemek üzere yalnız deriye tesir edecek derecede vurmak demektir.
Bu da ne ince nede kalın olmayan budaksız,kenarsız,düğümsüz bir değnekle yapılır.
Buların hepsinin bir günde vurulması lazım gelmeyip yarısının ertesi güne bırakılmasıda caizdir.Celde vurulurken;başa,yüze,tenasül uzvuna vurulmaz.
Zina fiilinden dolayı cezanın tatbik edilebilmesi için,en başta akıl ve büluğ çağına ermiş olmak üzere bir takım ağır şartlar vardır.
Zina fiilinin sübutu içinde ikrar veya şehadet şart olduğu gibi bu ikrar veya şehadetin makbul ve muteber olabilmesi için de ayrıca birtakım şartlar vardır.
a)Şahitliğe ehil olan dört erkeğin şahitlik etmeleri ile:Bunlar zina edenleri iyice görmek zorundadırlar.Ayrıca da özü doğru kimseler olmalıdırlar.Eğer dörtten eksiklerse veya adı geçen vasıflara sahip değil iseler,zina fili ispat edilmiş sayılmaz.O vakit şahitliğe kalkışanlar iftiracı mevkiine düşerler ki zina isnadı cezasına çarptırılırlar.
Birde dört erkek şahitlik ettikten sonra caysalar,zina etmekle itham edilen kimse cezaya uğratılmayıp şahitler seksener sopa yerler.Burada bir erkek yerine iki kadının şahitlik edebileceğini söylemeliyiz.
b)Erginlik çağına erişmiş normal bir kimsenin “zina ettim” diye dört defa ayrı ayrı yerlerde itirafda bulunması ile:Hakim onu her defasında “yanılıyorsun” diyerek reddeder;ayrıca aklını ve hafızasını kontrol eder.Bütün bunlar müspet çıkar,zina eden kimse de iddiasında ayak diretirse hakim hükmünü verir.
Zina ettiğini itiraf eden kimse cezanın tatbikinden önce veya tatbiki sırasında “hayır zina etmedim “ derse ceza vermekten vazgeçebilir.
Dört erkeğin şahitliğiyle zina ettiği sabit olan kimse eğer taşlanarak idam hükmünü giymişse ona ilk taşları şahitler atar.Şahitlerden biri bundan çekinirse ceza infaz edilmez.
Yukarıda vermeye çalıştığımız kısa izahtan sonra açıkça görülmektedirki İslamiyet ırz ve namus meselesi üzerinde çok titiz bir yol izlemektedir.Zina edenin suçunun sabit olması ve cezalarının tatbik edilmesi kolay değildir.Buda İslamın insanoğlunu iyilikle terbiye etmek istediğini gösterir.
Nitekim “Elinizden geldiği kadar cezaları Müslümanlardan def’edin.Eğer bir kurtuluş yolu varsa maznunu(suçlu sanılan) serbest bırakın.Mukakkak ki hakimin affetmekle yanılması,ceza vermekle yanılgıya düşmesinden iyidir.” Hadis i şerifi bunun delilidir.(Mişkatü’l-Mesabih,c:2, s:292)
Açıkça ortaya çıkan hakikat şudur:
İslamiyette zina suçu için konan cezalar,her şeyden önce bu çirkin kötülüğün taşınılmaz derecede ağır bir mesuliyet duygusuna sahip olmayı gerektirdiğini gösterir.Sonra bu,bir manada öylesine cemiyet hayrını düşünen ileri bir siyasettir ki her yana korku salar ve herkes böylesine ağır bir günaha düşmekten kaçınır.Tatbik alanında,küfür ve inkar fırtınasına kapılanların ileri sürdükleri gibi ne vahşice bir sistemdir,ne de fazla bir can kaybına yol açar.Tersine namus üzerine titreyen bir sistem ve saldığı korku ile de zina suçlarını en aza indiren ilahi bir kanundur.
Kuralı (recm) koyan Allah cc ve Rasulullah sav zamanında uygulanmıştır.
Recmi hazmedemeyenler Allah cc dan daha mı merhametlidirler?
dinimizle lütfen bu recm olayını birlestirmeyin ve kendinize kanıt yaramak için peygamberimiz zamanında uygulanmıstır demyin ya... uygulanmıssa bile bunda peygamberimiz bu uygulamanın yanında asla olmamıstır. Nedenmi peygamberimizi taşlayanları ona kötü söz söyleyenleri eziyet edenler olmustur ve cebrail gelip peygamberimize sunu demiştir sen iste su dağı alıp başlarına koyıyım demiştir. ama Peygamberimiz o güzel insan hayır deyip onaların günağını af olması icin dua etmiştir. böyle bi durumda nasıl olurda sanki Peygamberimizin de recm kullandığını söyleyeblirsiniz... lütfen sağdan soldan duyduğunuz seyleri kanıt olark yazmayın kimsenin kimsyi cezalandırma hakkı yoktur eziyet etmeye hakkı yoktur... sağlıcakla kardeşler....
hayır...
peygamber bizzat kendisi bu cezayı uygulamıştır...
peygamber'in kızdığı ise cezanın ardından ki(uyguladığı bir kadındı,yaptığı iş bilinmiyordu ve kendisi itiraf etmişti) bazı müslümanların arkasından kötü söz söylemesine kızmıştır ve hatta o kadın öyle bir tövbe etmiştir ki 70 kişiye dağıtılsa hepsi affolunurdu,demiştir...olay bundan ibarettir...
Eziyet değil bu,Allah'ın hükmüdür efendim..Adı üstünde ceza...Ve kulların aksine cezalandırma yetkisi vardır...Bu hakkı Allah'ın verdiği kurallara göre yapmaya ŞERİAT Diyoruz zaten biz...
Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.
Arada had cezalarına kayılmış..el kesme olayı kuran ile sabittir..recm ise böyle değildir...
tartışmaya girmeyeceğim ihtilaflı bir mevzudur islam hukukunda...
selam ve dua ile...
Uyarı Mesajı | |
Cancel Changes |
|