Sünnete Ve Sahih Hadislere uymak Hazreti Kur'ana göre zorunludur

Hamd, yalnızca Allah'adır. soru:bu gün PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN S.A.V Sünnet ve sahih hadislerine gizliden gizliye düşman olan Dinde PEYGAMBER EFFENDİMİZ'İN S.A.V sünnetinde ve hadislerinde olan herşeye başörtüsü,teravih namazı,mübarek gün ve geceler,kurban ...


  1. Alt 12-12-2012, 04:43 #1
    vertyucek Mesajlar: 116
    Hamd, yalnızca Allah'adır.
    soru:bu gün PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN S.A.V Sünnet ve sahih hadislerine gizliden gizliye düşman olan Dinde PEYGAMBER EFFENDİMİZ'İN S.A.V sünnetinde ve hadislerinde olan herşeye başörtüsü,teravih namazı,mübarek gün ve geceler,kurban hususunda her şeyi deforme ve reddeden ve alim geçinen ve insanların kafasını karıştırmaya çalışan bir takım zevat var.HAZRETİ ALLAH (C.C) bu konuda ne demektedir?.sahih! (PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN S.A.V sözü olduğu kesin olan Hadis ve sünnete uymalımıyız?yoksa sadece HAZRETİ KUR'AN bize yetermi?
    53-NECM SURESİ:

    BİSMİLLAH
    2 -(Muhammed) sapmadı, azmadı.

    3 - O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.

    4 - O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir.

    KUR'AN-I KERM, ELMALILI TRKE MEAL: NECM SURES

    soru, ciddi bir müslümana çok ilginç ve dehşete düşüren bir durum arzetmektedir. Apaçık, gün gibi ortada olduğu ve herkes tarafından kabul edilen ve dînin esaslarından sayılan bir şey nasıl olur da soru sorma konusu olabilir?

    Fakat soru sorulduğuna göre, -Allah Teâlâ'dan yardım dileyerek- sünnetin ve sahih hadislerin huccet oluşu, sünnete uymanın farz oluşu, sünnetin önemi ve sünneti reddedenin hükmü konusunda şu şer'î köklü ilmi sunuyoruz. Bu şer'î köklü ilim, sünnet ve hadis konusunda insanları şüpheye düşürenlere ve kendilerini Kur'ancılar (vehhabi,mütezile gibi taifeler) olarak adlandıran -ki Kur'an onlardan berîdir- sapık tâifenin mensuplarına bir cevap niteliğindedir.

    Yine, bu şer'î köklü ilim, -Allah'ın izniyle- bu konuda hakkı öğrenmek isteyen herkese faydalı olacaktır.

    Sünnetin ve sahih hadislerin huccet oluşuna dâir deliller:

    Birincisi: Kur'an-ı Kerim bir çok yönden sünnetin huccet olduğuna delâlet etmiştir.

    1. Allah Teâlâ, rasûlüne itaati, kendisine itaatten saymıştır.

    Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

    (مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ وَمَنْ تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظاً) [ سورة النساء الآية :80 ]

    “Kim Rasûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de (Allah'a ve Rasûlüne itaat etmekten) yüz çevirirse, (bil ki Ey Muhammed!) Biz, seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermedik.”[1]

    2. Allah Teâlâ kendisine itaati, rasûlüne itaat ile birlikte zikretmiştir.

    Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

    ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِي الْأَمْرِ مِنْكُمْ فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً) [ سورة النساء الآية :59 ]

    “Ey îmân edenler! Allah’a itaat edin. Rasûle de (hak olarak getirmiş olduğu şeylere) uyun. sizden olan (müslüman) idârecilere de itaat edin (HAZRETİ ALLAH'A CELLE CELALÜH isyanı emretmedikçe). Aranızda herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, gerçekten Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, o konuda hüküm vermek için, onu Allah’(ın kitabı Kur’an)a ve elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti)ne götürün.Allah’(ın kitabı Kur’an)a ve elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti)ne götürmek; sizin için (ayrılığa düşüp görüşlerinizle hareket etmenizden) daha hayırlı, sonuç bakımından da daha güzeldir.” [2]

    3. Allah Teâlâ, RASULÜNÜN S.A.V sahih hadis ve sünnetine aykırı hareket etmekten şiddetle uyarmış ve ona karşı gelen kimseyi cehenneme sokmakla tehdit etmiştir.

    Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

    (لا تَجْعَلُوا دُعَاءَ الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاءِ بَعْضِكُمْ بَعْضاً قَدْ يَعْلَمُ اللَّهُ الَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنْكُمْ لِوَاذاً فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ) [ سورة النور من الآية: ٦٣ ]

    “O'nun (Rasûlullah’ın) emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya âhirette acıklı bir azâba uğratılmalarından sakınsınlar.”[3]

    4. Allah Teâlâ, rasûlüne itaat etmeyi, îmânın gereklerinden, ona aykırı hareket etmeyi ise nifakın alâmetlerinden saymıştır.

    Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

    ( فَلا وَرَبِّكَ لا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجاً مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيماً) [ سورة النساء الآية: ٦٥ ]

    "Hayır! Rabbine yemîn olsun ki (Ey Muhammed!) Onlar kendi aralarında çıkan anlaşmazlıklarda (hayatta iken) seni, (vefatından sonra da sünnetini) hakem kılıp sonra da senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan ve ona tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, îmân etmiş olmazlar." [4]





    5.Allah Teâlâ, Allah ve rasûlünün çağrısına‎ uymayı‎ kullar‎na emretmi‏ştir.

    Nitekim Allah Teâlâ bu konuda ‏ِyle buyurmu‏tur:

    (يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ) [ سورة الأنفال الآية: ٢٤ ]

    "Ey îmân edenler! Size hayat verecek (haktan olan) şeylere sizi çağırdıkları zaman Allah'a ve Rasûlüne icâbet edin.(Ey mü'minler!) Bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve (kıyâmet günü) siz mutlaka O'nun huzurunda toplanacaksınız."[5]

    6.Allah Teâlâ, aralarında herhangi bir konuda anlaşmazlık ve ihtilafa düştüklerinde onu halletmek için Allah'a ve rasûlüne gِötürmeyi kullar‎na emretmi‏tir.

    Nitekim Allah Teâlâ bu konuda ‏ِyle buyurmu‏tur:

    (يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِي الْأَمْرِ مِنْكُمْ فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً) [ سورة النساء من الآية :59 ]

    “Aranızda herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, gerçekten Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, o konuda hüküm vermek için, onu Allah’(ın kitabı Kur’an)a ve elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti)ne gِötürün.Allah’(ın kitabı Kur’an)a ve elçisi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sünneti ve sahih hadislerine)ne götürmek; sizin için (ayrılığa düşüp gِrüşlerinizle hareket etmenizden) daha hayırlı, sonuç bakımından da daha güzeldir.” [6]

    İkincisi: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünneti bir çok yِönden sünnetin huccet olduğuna delâlet etmiştir.

    1. Ebu Râfi'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olduğuna gِöre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

    (( لاَ أَلْفَيَنَّ أَحَدَكُمْ مُتَّكِئاً عَلىَ أَريِكَـتِهِ يَأْتيِهِ أَمْرٌ مِمَّا أَمَرْتُ بِهِ أَوْ نَهَيْتُ عَنْهُ فَيَقوُلُ: لاَ أَدْريِ ماَ وَجَدْناَ فيِ كِتاَبِ اللهِ اتَّبَعْناَهُ )) [ رواه الترمذي وأبو داود وابن ماجه بسند صحيح ]

    “Sizden birinizi koltuğuna yaslanmış bir halde, kendisine yapmasını emrettiğim veya yapmaktan yasakladığım bir şey hakkında sorulduğunda: 'Biz, Kur’an’da neyi bulursak ona uyarız, başkasını bilmem' diyerek sünnetimi ve sahih hadislerimi inkâr ettiğini gِörmeyeyim.”[7]

    2. İrbâd b. Sâriye'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olduğuna gِre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ؛ِyle buyurmu؛tur:

    (( أَيَحْسَبُ أَحَدُكُمْ مُتَّكِئًا عَلَى أَرِيكَتِهِ، قَدْ يَظُنُّ أَنَّ اللَّهَ لَمْ يُحَرِّمْ شَيْئًا إِلاَّ مَا فِي هَذَا الْقُرْآنِ، أَلاَ وَإِنِّي وَاللَّهِ قَدْ وَعَظْتُ وَأَمَرْتُ وَنَهَيْتُ عَنْ أَشْيَاءَ إِنَّهَا لَمِثْلُ الْقُرْآنِ أَوْ أَكْثَرُ ))

    [ رواه أبو داود ]

    “Sizden biriniz koltuğuna yaslanmış bir halde, Allah Teâlâ bu Kur'an'da haram kıldığı şeylerden başkasını haram kılmadığını mı zannediyor? Dikkat edin! Allah'a yemîn olsun ki ben, bazı şeyleri vaaz ettim ve emrettim, bazı şeylerden de yasakladım. Hiç şüphesiz (gizli vahiy yoluyla benim lisanımla) emrettiğim ve yasakladığım bu şeyler, miktar olarak Kur'an gibidir, hatta Kur'an'dan da fazladır.”[8]

    3. Yine, İrbâd b. Sâriye'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olduğuna gِre, o ؛ِyle demi؛tir:

    ((صَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ يَوْمٍ، ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا فَوَعَظَنَا مَوْعِظَةً بَلِيغَةً، ذَرَفَتْ مِنْهَا الْعُيُونُ، وَوَجِلَتْ مِنْهَا الْقُلُوبُ، فَقَالَ قَائِلٌ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! كَأَنَّ هَذِهِ مَوْعِظَةُ مُوَدِّعٍ فَمَاذَا تَعْهَدُ إِلَيْنَا؟ فَقَالَ: أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَإِنْ عَبْدًا حَبَشِيًّا. فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ بَعْدِي فَسَيَرَى اخْتِلاَفًا كَثِيرًا، فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الْمَهْدِيِّينَ الرَّاشِدِينَ، تَمَسَّكُوا بِهَا، وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ، وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ، فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ، وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ )) [ رواه أبو داود ]

    “Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- birgün bize namaz k‎ıldı‎rdı‎.Sonra bize yüzünü dِöndü ve bize, gِözyaş‏lar‎ını‎n akt‎ً‎ığı ve kalplerin ürperdiği, beliًi bir öğüt verdi. Orada bulunanlardan birisi:Ey Allah'‎n elçisi! Sanki bu, vedâ eden kimsenin öğüdü gibiydi. O halde bize neyi tavsiye edersiniz? diye sordu. Buyurdu ki: Allah Teâlâ'dan korkman‎ız‎ ve başı‏‎nı‎zdaki emir habe‏şli siyah bir kِöle bile olsa ona itaat etmenizi vasiyet ediyorum. Zirâ sizden kim, benden sonra ya‏parsa, dînde çok ihtilaflar girecektir. Bu sebeple benim sünnetime sahih hadislerime ve hidâyeti bulmu‏ş (benim eğitimimi almış) râ‏şid halifelerimin (EBU BEKİR,ÖMER,OSMAN,ALİ RADIYALLAHU ANH) sünnetine sar‎ılı‎n. Onlara az‎ı diş‏lerinizle sarı‎ıl‎rcasu‎na sarı‎lı‎n.Dînde sonradan çı‎kar‎ılan ‏şeylerden sak‎n‎n(sadece Kurana uyarız gibi). çünkü dînde sonradan ç‎ıkar‎lan her ‏şey, bid'att‎r, her bid'at da dalâlettir (sap‎ıkl‎ıktı‎r).”[9]

    ـüçüncüsü: İslâm âlimlerinin icmâ‎, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinin huccet olduğuna delâlet etmi‏tir.

    Nitekim imam şâfiî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda ‏ِşöyle demi‏tir:

    "Ben,Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den haber verildiği halde onun haberini kabul etmeyen, onunla yetinmeyen ve onu sünnet olarak isbat etmeyen sahâbe ve tâbiînden hiç kimse bilmiyorum.Kendileriyle aynı‎ çağda bulu‏ştğumuz tâbiînden sonraki nesil olan etbâu't-tâbiîn de böyle yapmış‎‏lard‎r.Onlar‎n hepsi, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den gelen haberi isbat etmi‏şler ve onu sünnet ve sahih hadislerini geçerli senet saym‎‏ışlard‎r. Sünnete uyan kimse methedilmi‏ş, ona ayk‎ırı‎ hareket eden kimse ise yerilmi‏ştir.Bize göre bu mezhepten (yoldan) ayrı‎lan kimse, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashâb‎ ile onlar‎n ard‎ndan günümüze kadar gelen ilim ehlinin yolundan ayr‎ılmış‎‏ ve bozguncu cehâlet ehlinden say‎ılmış‎‏tı‎r."

    Diğer mezhep alimleride ve Mevlana,Yunus Emre gibi Hak dostlarıda PEYGAMBER EFENDİMİZ'E S.A.V ve sünnet ve sahih hadislerine bağlıdırlar.sonradan çıkan bidatçilerden beridirler.

    Dِrdüncüsü: insan akl‎ıda,(bunca ayet ve sahih hadis ve deliller ile) Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinin huccet olduğına delâlet etmi‏tir.

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Allah'‎n elçisi olduğ‏u, onun haber verdiği her ‏şeyi tasdik etmeyi ve emrettiği her konuda ona itaat etmeyi gerektirir.

    Allah Teâlâ'dan bize hakk‎ hak olarak gِösterip ona uymayı‎, bât‎ıl‎ı da bât‎ıl olarak gösterip ondan sak‎ınmay‎ nasip etmesini niyaz ederiz.

    Allah Teâlâ, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâm eylesin.

    [1] Nisâ Sûresi: 80

    [2] Nisâ Sûresi: 59

    [3] Nûr Sûresi: 63

    [4] Nisâ Sûresi: 65

    [5] Enfâl Sûresi: 24

    [6] Nisâ Sûresi: 59

    [7] Tirmizî, Ebu Dâvûd ve İbn-i Mâce sahîh bir senedle rivâyet etmişler, Tirmizî 'hadis hasendir' demiştir. Bknz: Sahihu Suneni't-Tirmizî, hadis no: 2663

    [8] Ebu Dâvûd, 'Kitabu'l-Harac ve'l-İmâre ve'l-Fey'

    [9] Ebu Dâvûd, 'Kitabu's-Sunne'

    Konu vertyucek tarafından (12-13-2012 Saat 15:15 ) değiştirilmiştir.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.