Dilimizden La ilahe illallah'ı eksik etmeyelim

DİLİMİZDEN LA İLAHE İLLALLAH’ I EKSİK ETMEYELİM. Lailaheillah : Allah’tan başka ilah yoktur. "Allah-u Teala buyuruyor: LA İLAHE İLLALLAH benim kalemdir. Bu kaleden içeri giren kişi benim azabımdan emin olur. ...



  1. Alt 06-18-2012, 11:59 #1
    (cennet) Mesajlar: 113
    DİLİMİZDEN LA İLAHE İLLALLAH’ I EKSİK ETMEYELİM.
    Lailaheillah : Allah’tan başka ilah yoktur.

    "Allah-u Teala buyuruyor: LA İLAHE İLLALLAH benim kalemdir. Bu kaleden içeri giren kişi benim azabımdan emin olur.
    "Allah'ı çokca zikreden erkekler ve Allah'ı çokca zikreden kadınlar; Allah bunlar için bir bağışlama ve
    ‘Dikkat edin, Kalpler ancak Allah’zikretmekle tatmin olur’ (Rad suresi 28)
    Kul, LA İLEHE İLLALLAH dediği vakit, o tevhid gökleri delerek Allah’ın huzuruna gider.Allah sakin ol diye buyurur. Tevhid nasıl sakin olurum kulunu affetmedikçe der. Allah-u Teala sen kulumun ağzından çıktığın vakit ben o kulumu bağışladım buyurur.
    Müslümanın her fırsatta söylemesi gereken Kelime-i tevhidin fazileti, sevabı bereketi çoktur.

    İhlas;
    Kelime-i Tevhidi ihlasla zikreden kimse kısa zamanda kelime-i tevhidin meyvesini toplamaya başlar. Yalnız zikirde ihlas çok önemlidir. İhlas riyakarlığın zıddıdır. Allah ayeti kerimelerde ve hadisi şeriflerde;
    ‘İhlasla ibadet edin. Allah ancak ihlasla yapılan ibadetleri (amelleri) kabul eder’ ‘ihlasla yapılan az amel (az bile olsa) kıyamet günü sana yetişir (seni bulur.) buyuruluyor.
    ‘İbadetlerini ihlasla yapanlara müjdeler olsun. Onlar hidayet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler.’
    İhlasla yapılan zikir ve ibaderler; kişide bulunan nefsi emareyi (nefsinin arzu ve isteklerine kendisini kaptırmış kimselerdeki hayvani nefsi) yok eder ve insanı ulviyet mertebesine yükseltir. Böylece kalbindeki şehevâni duygular yavaş yavaş sönmeye başlar ve dili Allah’ı zikrederken kalbide şeytanî şeylerle meşgul olmaz. Özü ve sözü bir olur. Fikri ne ise zikri de öyledir. Yani sadece kuru kuruya Lâ ilâhe illallah kelimesini tekrarlamak yeterli değildir. Önemli bir hususta Kelime-i Tevhitte Allahı zikrederken onun Rasûlü’nü de şüphesiz tastik ediyoruz. Nitekim Allahu Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de: "Resûlullah size ne getirdiyse onu alınız, kabul ediniz. Size neyi de yasaklıyorsa, onu yapmaktan vazgeçiniz" buyurmaktadır. (el-Haşr, 59/7)
    Hal böyle olunca da Lâ ilâhe illallah kelimesinin ifade ettiği manayı hayatının her sahasında yaşamalı ve ayet ve hadislerin mantığınca, iyiliği emredip kötülüklerdende hayatının her anında sakınılmalıdır. (‘emri bir ma’rûf ve nehyi anil münker’)
    Yüce Allah (c.c.), Kur'ân-ı Kerîm'de ihlas ve tevhidden uzaklaşıp nefsi emmare ile hareket eden kimseler için: "And olsun ki, cin ve insanların çoğu cehennemliktir. Onların kalpleri vardır ki fehm edemezler (anlayamazlar) ve onların gözleri vardır, ama gerçeği göremezler ve onların kulakları vardır, gerçeği anlayıp (dinleyip) idrâk edemezler. İşte onlar aşağılıktır. Belki de onlar, hayvandan daha aşağı mertebededirler. Onlar gaflet uykusundadırlar" buyurur. (Araf Suresi Ayet 179)

    Sabır;
    Yaptığımız zikirde sabır çok önemlidir. Zikir çektikten bir müddet sonra bir sıkıntı ile karşılaştığımızda zikir bize fayda vermedi diye düşünmemeliyiz. Zikri Allahı sevip ona bağlılığımızın bir ifadesi olarak düşünmeli ve Eyüp A.S’ın sabrını kendimize şiar edinmeliyiz. (Eyüp peygamberin vücudunu kurtlar istila etmişlerdi de Eyüp A.S hep bu Yüce Mevla’mın bir imtihanıdır deyip sabırla ibadetine devam etmişti. Tâki kurtlardan birisi kalbine yaklaşınca Allah’ü Teâlâ Eyüp A.S’a Yâ Eyüp şikayetçimisin diye sorunca; Yarabbi şikayetçi değilim ama bir kurt kalbime yaklaştı. Eğer o kurt kalbimi parçalarsa ben nasıl sana ibadet edebilirim. Nasıl seninle (mana âminde) muhabbet edebilirim? bu durumdan endişe duyuyorum’ demişti.)

    Temizlik;
    Mesela; bir misafirimizi evimize davet edeceğimiz zaman evimizi güzelce pırıl pırıl temizler, çeki düzen veririz. Öyleyse Yüce Mevlayı’da zikirle davet ediyorsak; önce kalbimizi, beynimizi manevi kirlerden temizledikten sonra bedenimizi ve bulunduğumuz mekanı da tertemiz tutmalıyız.


    Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
    (La ilahe illallah diyen bela ve sıkıntılardan kurtulur.) [Bezzar]
    Allah katında amellerin en kıymetlisi ‘Lâ ilâhe illallah’ demektir.
    Allah’ı zikretmenin en faziletlisi ‘Lâ ilâhe illallah’ demektir.
    ‘Lâ ilâhe illallah demek doksan dokuz belayı önler, bunların en hafifi de üzerinizdeki sıkıntının
    ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen kimseyi işlediği günahlardan dolayı kafir diye suçlamayın. ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen kimseye kafir diyenin kendisi kafir olur.
    ‘Lâ ilâhe illallah’‘ diyen kimse bela ve sıkıntılarından kurtulur.
    ‘Kıyamet günü benim şefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse ihlasla (samimi olarak – içinden gelerek ) Lâ ilâhe ilallah diyen kimsedir.
    ‘Benim ve diğer Peygamberlerin zikrettiği en üstün kelime, ‘Lâ ilâhe illallah’ sözüdür.
    La ilahe illallah’ı çok söyleyerek imanınızı tazeleyin! [Taberani]
    (Günde yüz defa La ilahe illAllah diyenin yüzü kıyamette dolunay gibi parlar.) [Taberani]
    " Cenabı-ı Hak (C.C.) şöyle buyuruyor: İzzetim, Celalim ve Rahmetim hakkı için "Lâ ilâhe illalah" Diyen kimseyi ateşe koymayacağım."
    ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen kimsenin günahları silinir ve yerine o kadar da sevap yazılır.’
    ‘Lâ ilâhe illallah’ kelimesi cennetin anahtarıdır.
    ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen kimse sözünde sadık ise (samimi ve halis bir kalp ile söylerse) bütün günahları affedilir.
    Ölüm halindeki kimseye ‘Lâ ilâhe illallah’ söylemesini tavsiye ediniz ve onları Cennetle müjdeleyiniz. Şeytanın insana en yakın olduğu vakit bu andır.
    Ağır hastayı ‘Lâ ilâhe illallah’ demeye zorlamayın, sadece telkin edin.
    Son sözü ‘Lâ ilâhe illallah’ olan kimse, ruhunu kolay teslim eder ve ‘Lâ ilâhe illallah’‘ kelimesi kıyamet günü onun karşısına bir nur olarak gelir.
    Kelime-i Tevhîdin hatmi 70.000 dir. Yetmiş bini tamamlamaya hatmi tehlil denir. Ne niyetle yetmiş bine tamamlanırsa Yüce Mevla icabet eder.

    Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
    Ben de dahil bütün peygamberlerin söylemiş olduğu en faziletli söz 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh'tir. (Allah'tan başka ma'bud yoktur. Allah birdir; O'nun ortağı yoktur!).

    Kim 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, leh'ül- mülkü ve leh'ül-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr' (Allah'tan başka ma'bud yoktur. Allah birdir; O'nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'na mahsustur. O, herşeye kâdirdir) sözünü hergün yüz defa söylerse, bu kendisi için on köle âzâd etmeye denktir. Aynı zamanda kendisine yüz iyilik yazılır ve defterinden de yüz kötülük silinir. O gün akşama kadar şeytanın şerrinden korunur. Bu sözleri kendisinden daha fazla söyleyenler müstesna, hiç kimse de onun yaptığından daha üstün bir amel yapmış olmaz.

    Abdestini güzelce aldıktan sonra gözlerini göklere çevirerek 'Ben Allah'tan başka ma'bud olmadığına, O'nun bir olup ortağı olmadığına ve Hz. Muhammed'in de O'nun kulu ve de Rasûlü olduğuna şâhidlik ederim' diyen kul için cennetin bütün kapıları açılır. Böylece bu kişi cennete istediği kapıdan girebilir.

    Lâ ilâhe illallah diyenler için, ne kabirlerinde ve ne de mahşer gününde herhangi bir yalnızlık ve üzüntü yoktur. Sûr'un üfürülmesi ânında bu kişilerin başlarından topraklar saçıldığı halde kalkarak 'Hamd, bizden üzüntüyü uzaklaştıran Allah'a mahsustur. Rabbimiz affedici ve şükredenlerin şükrünü kabul edicidir' dediklerini şimdiden görür gibi oluyorum.

    Hz. Peygamber birgün Ebu Hüreyre'ye şunları söyler: 'Ey Ebu Hüreyre! Kıyamet gününde, işlediğin her hasene tartılır. (Yani tartıya dahildir) Ancak Allah'tan başka ma'bud olmadığına şâhidlik etmen bu hükmün dışındadır; bu şehâdet, teraziye konulmaz. Çünkü ihlâsla getirilen şehâdet terazinin bir kefesine yedi kat gök ve yedi kat arz da diğer kefesine konsa yine de lâ ilâhe illallah ağır basar'.
    Huzuruna, yer dolusu günah ile de gelse, Allah Teâlâ sıdk ile lâ ilâhe illallah diyen kimsenin bütün günahlarını affeder.

    Hz. Peygamber, Ebu Hüreyre'ye şöyle der: 'Ey Ebu Hüreyre! Can çekişen kimseye lâ ilâhe illallah'ı telkin et; zira lâ ilâhe illallah, günahlar yığınını yıkıp târûmâr eder'. Ebu Hüreyre'nin 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu ölüler için böyle...
    Peki diriler için durum nasıldır?' diye sorması üzerine de şöyle buyurur: 'Diriler için, günahları daha fazla ortadan kaldırıcıdır'.

    İhlâsla lâ ilâhe illallah diyen kimse cennete girer.

    'İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir' (Rahmân/60) ayetinin tefsirinde şöyle denilmiştir: 'Dünyadaki iyilik lâ ilâhe illallah 'tır'. Ahirette verilecek olan iyilik ise cennettir'.

    yabanGülü, safinaz ve mert_01 bunu beğendiler.
  2. Alt 06-22-2012, 13:00 #2
    (cennet) Mesajlar: 113
    Bir Kul mahşerde hesaba çekilir. Hesap defteri açılır. Kulun hesap defterinde hiçbir iyiliği yoktur. Aksine defteri günahlarla doludur. Terazi konulur. Günah kefesi ağır basar. Kulun hiçbir ümidi kalmamıştır. Emir gelir, denilir ki kulu hak ettiği yere götürün. Kul cehenneme doğru sürüklenir. Ümidinin kalmadığını anlar. Bütün kapılar kapanmıştır. Yalvarmaya başlar. Melekler bu yalvarmaları duymazlıktan gelirler. "Senin için bütün çareler tükenmiştir, Sen dünyadayken günahlarından ötürü yalvarsaydın,tövbe etseydin.iyilik yapsaydın bugün bu halde olmayacaktın. Burada ağlamanın, sızlamanın kıymeti yoktur"derler.
    Yüce Allah her şeyi bilmesine rağmen meleklerine sorar. "Bu kulun hiç mi iyi bir ameli yok! "Melekler "yok ya Rabbi" derler. "Amel defterinin iyilik sayfaları boş ya Rabbi" diye cevabını verirler. "Biz onun için onu cehenneme götürüyoruz" derler. Sonradan yeniden yola devam edeceklerinde, Rabbımızdan emir gelir: "O kulumu bırakın. O kulumun bilmediğiniz ve sadece benim bildiğim bir ameli vardır. Ben o kulumu o ameli hatırına affettim" buyurur. Melekler hayret ve merak içinde sorarlar: "ya Rabbi! Kulun bizden gizli kalmış, amel defterine de yansımamış bu iyiliği neydi." Yüce Allah’ımız cevap buyurur: "Bu kul bir gece uykusu kaçtığında yana dönerken beni anmak niyetiyle; içinden gelerek,hissederek bir defa "La ilahe illallah" demişti. İşte ben bu kulumu, o kelime hürmetine affettim. Onu alın ve cennete götürün. "
    Melekler cehenneme doğru sürükledikleri kulu, cennete doğru taşımaya başlarlar.
    Alıntıdır=Nihat Hatipoğlu

  3. Alt 06-22-2012, 19:00 #3
    safinaz Mesajlar: 3.348
    (cennet)´isimli üyeden Alıntı
    Bir Kul mahşerde hesaba çekilir. Hesap defteri açılır. Kulun hesap defterinde hiçbir iyiliği yoktur. Aksine defteri günahlarla doludur. Terazi konulur. Günah kefesi ağır basar. Kulun hiçbir ümidi kalmamıştır. Emir gelir, denilir ki kulu hak ettiği yere götürün. Kul cehenneme doğru sürüklenir. Ümidinin kalmadığını anlar. Bütün kapılar kapanmıştır. Yalvarmaya başlar. Melekler bu yalvarmaları duymazlıktan gelirler. "Senin için bütün çareler tükenmiştir, Sen dünyadayken günahlarından ötürü yalvarsaydın,tövbe etseydin.iyilik yapsaydın bugün bu halde olmayacaktın. Burada ağlamanın, sızlamanın kıymeti yoktur"derler.
    Yüce Allah her şeyi bilmesine rağmen meleklerine sorar. "Bu kulun hiç mi iyi bir ameli yok! "Melekler "yok ya Rabbi" derler. "Amel defterinin iyilik sayfaları boş ya Rabbi" diye cevabını verirler. "Biz onun için onu cehenneme götürüyoruz" derler. Sonradan yeniden yola devam edeceklerinde, Rabbımızdan emir gelir: "O kulumu bırakın. O kulumun bilmediğiniz ve sadece benim bildiğim bir ameli vardır. Ben o kulumu o ameli hatırına affettim" buyurur. Melekler hayret ve merak içinde sorarlar: "ya Rabbi! Kulun bizden gizli kalmış, amel defterine de yansımamış bu iyiliği neydi." Yüce Allah’ımız cevap buyurur: "Bu kul bir gece uykusu kaçtığında yana dönerken beni anmak niyetiyle; içinden gelerek,hissederek bir defa "La ilahe illallah" demişti. İşte ben bu kulumu, o kelime hürmetine affettim. Onu alın ve cennete götürün. "
    Melekler cehenneme doğru sürükledikleri kulu, cennete doğru taşımaya başlarlar.
    Alıntıdır=Nihat Hatipoğlu

    Tuhaf...

  4. Alt 06-27-2012, 15:03 #4
    (cennet) Mesajlar: 113
    Ve o gün Resul diyecek: "Ya Rabbî! Benim kavmim bu Kur’an’a devri geçmiş, terk edilmiş bir kitap muamelesi yaptı".(Furkan30)
    Şimdi Kur’an mahzun. Şimdi Kur’an uzak şu topluma.
    Tıpkı Resulün kıyamet günü şikâyetini Rabbine arz edeceği gibi.
    Kur’ansız kalmış din, tanınmaz hale gelmiş. Kur’an’dan nasiplenmemiş dindarlıklar ve göstermelik ibadetler ümmet içinde daha revaçta.
    Gerçek manada ne ‘la’ var dillerde ne de ‘illa’.
    Bedendeki kafalar ödünç sanki. Kullanılamaz halde. Ve günü gününü tutmayan bir ruh hali. Nefislerde olanı değiştirmek ne çok zor. Yaşarmayan gözle, kızarmayan yüzle mezarlığa çevrilmiş ruhlar. Ve en acısı dostların içinde hiç dostunun olamayışı insanın.
    Sevmeyi bilmeyen, ihanetle seven yitik bir toplum. Öyle ki Rabbini sevdiğini söyleyen dillerin, başlarına gelen bir musibetle öfkeye kapılmaları ve darılmaları sevginin ihaneti değil mi? Aşkı ölümlüde arayan, büyük aşklardan nasibini alır mı? Âşık olmayan, en değerli olan canını feda edebilir mi?
    İslam sevginin, sevmenin diğer adı iken sevgisizlikle, merhametsizlikle yollar biter mi?
    Hiç mi göremeyeceğiz bir gönül eri? Cesaret dolu bir Ömer… Fedakârlık timsali bir Fatıma. Ya da sadakatle yaşayan bir Ebubekir… Bir şahit, bir örnek, bir model olsun çocuklarımıza parmakla göstereceğimiz. Ödünç değil, kendi kafalarıyla düşünen insan gerek. Bir cesaret öne atılsın diye beklerken, cehaletlerinden dolayı cesaretlenmiş insan yığınlarına ne demeli. Cehennem yürekli insanlar bunlar. Hem yanıyor, hem yakıyorlar etrafı. Bu ateşi söndürmek gerek. Sevgisini aşka dönüştüren, aşkını şahadetle noktalayan yürekler gerek.
    Bir inkılâp gerek!
    Öyle ya! Bir inkılâp, bir çağrı bekliyor, göğe hasretle bakan bir avuç yürek. Cehennem yüzlü insanların ateşinden uzaklaşmak için belki de. Ya da kesintisiz ve katıksız bir iman için. Şirkten, küfürden, bid’attan, hurafeden ve her türlü cahiliyeden kurtulmak için...
    Bir inkılâp gerek!
    Kur’an mahzun kalmasın diye. O halde ne bekliyoruz. Kimi bekliyoruz. Bir Ömer biz olalım, bir Ali ya da Fatıma gibi olalım. Birimiz de Ebubekir. Haydi, tevhidi manada gerçek ‘la’ demeye. Ve gönüller dünyevileşmesin diye, gönüllerde putları üretecek hiçbir şey kalmasın diye. Haydi! ‘la’ ile bütün şirklerden arınmış gönüle, ‘illa’ deyip, bir tek ilah olarak Allah’ı ikame etmeye. Dünya ve ahiret kurtuluşu için, kalplerde bozulmaya sebep olan işgal kuvvetlerini alt etmek ve kendi asrı saadetini ikame etmek için bir inkılâp olsun sözlerimiz.

    Haydi, hep beraber: " Lâ İlâhe İllallah, diyelim ve kurtuluşa erelim"

    Alıntı=Nurcan Haydaranlı (Tefekkür Dergisi)

  5. Alt 06-28-2012, 23:02 #5
    yatci Mesajlar: 15
    Lailaheillah : Allah’tan başka ilah yoktur.

    mert_01 bunu beğendi.
  6. Alt 06-29-2012, 09:54 #6
    emirahmedyasin Mesajlar: 1.121
    safinaz´isimli üyeden Alıntı
    Tuhaf...

    tuhaftan öte bu gibi bilgilerin kaynağı ne Kur an mı? hadis mi? bunu bilmek daha faydalı olur kanımca.Ne garip değil her haltı işle sonra cennet Rabbimiz en doğrusunu bilir.

    safinaz ve mert_01 bunu beğendiler.
  7. Alt 06-29-2012, 22:10 #7
    safinaz Mesajlar: 3.348
    emirahmedyasin´isimli üyeden Alıntı
    tuhaftan öte bu gibi bilgilerin kaynağı ne Kur an mı? hadis mi? bunu bilmek daha faydalı olur kanımca.Ne garip değil her haltı işle sonra cennet Rabbimiz en doğrusunu bilir.

    Zaten bende bu sebeple tuhaf buldum.Böyle konularda çok hassas ve titiz davranmakda yarar var.
    Çok fazla uydurma hadis,hikaye ve menkıbeler var ki bunlar biriyle tezat halinde kimi zaman ayetlerle çatışıyor.
    Bu seferde türlü türlü gruplar çıkıyor yok hanifler yok sadece Kuran kaynak diyenler vs oluyor.
    Bu çelişen ifadeleri fırsat bilen ateistler ya da bu çelişkileri kullanan insan yüzlü şeytanlar çıkarak insanların imanıyla oynuyorlar.

    emirahmedyasin ve mert_01 bunu beğendiler.
  8. Alt 06-30-2012, 11:01 #8
    (cennet) Mesajlar: 113
    Bilgilerin kaynağı Kuran’mı, hadis mi bilmiyorum, Nihat Hatipoğlu’nun yazısı olduğu için paylaşmak istedim.
    Daha önce de belirttiğimiz gibi İnsanlar bu dünyadayken, hayattayken bütün kötülükleri yapsınlar, kul haklarına girsinler, laf getirip götürsünler… , vefat edince sen mezarının başına git bir dua et, kıyamete kadar azabı kalksın. Ya da hayattayken bir kere La ilahe illallah dediği için cennete girsin. O zaman herkes bütün kötülükleri yapmaktan sakınmaz. Herkes ebedi hayatı için çalışmayı bırakır, ibadetlerini yerine getirmez. O zaman ibadetlerini yapanla, yapmayan arasında ne fark kalır ki; azabımızın kalkması bir duaya bağlıysa ? Cennete gitmemize bir salavat yetiyorsa?

    Burada anlatılmak istenen; nekadar kötülüğe dalmış, batmış olursak olalım Allah’ın sonsuz rahmetinden ve merhametinden hiçbir zaman ümidimizi kesmememiz gerektiği, ben zaten yeterince kötülüğe, haramlara daldım dua etsem, salavat getirsem neye yarar ki diye düşünmememiz gerektiği, hayatta olduğumuz sürece hiçbirşey için geç olmadığını, asla bilemeyiz bizi hangi ihlaslı içten gelerek yaptığımız ibadetimizin, salavatımızın kurtaracağı. Her şeyi Allah bilir. Zerre kadar iyiliğin, zerre kadar kötülüğün karşılıksız kalmayacağı günde Allah en doğrusunu bilir.
    Allah’ım hepimizi kabir azabından, cehennem ateşinden korusun.
    La ilahe illallah Muhammeden resulullah.
    ("Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed (sav) Onun Elçisidir")

    Konu (cennet) tarafından (06-30-2012 Saat 11:50 ) değiştirilmiştir.
    safinaz bunu beğendi.
  9. Alt 08-28-2012, 16:16 #9
    yatci Mesajlar: 15
    Lailaheillah

  10. Alt 08-30-2012, 10:36 #10
    (cennet) Mesajlar: 113
    La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah.
    "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Aleyhisselâm Onun Elçisidir"

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.