Dost istersen Allah yeter,
Arkadaş istersen Kur'an yeter,
Mal istersen kanaat yeter,
Düşman istersen nefsin yeter,
Öğüt istersen Ölüm yeter.
Allah Resulü(sav)buyuruyor; ölmeden önce ölünüz.
Bir başka hadisinde buyuruyorki; eğer hayvanlar ölüm hakkında insanların bildiğini bilseydi,onlardan semiz et yiyemezdiniz.
Hergün ölüm tehlikeleri atlatıyoruz,biz göremesekte Azrail hergün sık sık yanımıza gelip,yüzümüze bakıyor.Ayağımıza birşeyler takılıyor, kafamıza birşeyler düşüyor, başımıza türlü türlü belalar geliyor, öleceksin öleceksin deniliyor ama biz hiç aldırış etmiyoruz.
Ölenleri kendi ellerimizle gömüp geliyoruz,üzerlerini kara toprakla dolduruyoruz,mezarları görüyoruz yanlarından geçiyoruz; ama bizde hiç bir değişiklik olmuyor, hayat aynı şekilde devam ediyor,bizlerde birgün ölücez orada yatanlarda dün bizim gibiydi demiyoruz desekte bir an düşünüp geçiyoruz.
Ölüm sohpetleri yapıyoruz veya dinliyoruz ama ölmeyecekmiş gibi davranıyoruz.
Öleni gören, göz kapatan, çene bağlayan, yıkayan, kefenleyen, mezarı kazarn, mezara koyanlarda ibret almıyor.
Peki neden?
Bu geçici dünyaya düşkünlüğümüzden, ahirete hazırlığımız olmadığından, kalbin kararması ve katılığından olsa gerek ölümü aklımıza bile getirmek istemiyoruz,nezaman ölüm konusu açılsa konuyu kapatmaya çalışıyoruz içimizi karartmayalım diye;aslında o konuyu açıp bir an önce içimizi aydınlatma imkanı varken, nekadar düşündürücü değil mi?
Mezarlığa gittiğimiz zaman yada yanlarından geçerken; nice paşalar, beyler, zenginler, fakirler ver değilmi ama; ne götürebilmişler kefenden başka , orada ne mallarının ne evlatlarının faydasını göremiyorlar, sadece amel , hatta doğru yollarda harcamadılarsa mallarından , doğru yolu göstermedilerse evletlarından zarar görüyor, azap çekiyorlar.
Mallarını doğru yollarda harcayıp, hayırlı evlat yetiştirmişlerse ne mutlu onlara bol bol sevap kazanıyorlar.
Hz. Ömer, Efendimize bana nasihat et deyince, ölüm sana yeter buyurmuşlardır.
Hz. Ömer,o günden sonra hergün kendisine gelip ÖLECEKSİN YA ÖMER ! demesi için birini tutmuş,sakalına ak düşünce de artık gelmene lüzum yok ölümün nişanını üzerimde taşıyorum demiştir.
Yakup Peygamber birgün Azrail'le karşılaşır,ona canımı almaya gelmden önce haber ver olur mu der, o da kabul eder.
Azrail birgün canını almaya gelir.Peygamber, hani canımı almaya gelmeden evvel haber verecektin der, Azrail, haber verdim ya saçların siyahtı beyazlaştı, gençtin ihtiyarladın, güçlü idin zayıfladın der.
Genç bir anne şöyle diyordu;
Beş yaşında oğlum öldü, beni ölüm okadar etkiledi ki; örtündüm ve namaza başladım.
İşte ibret almak budur.İbret almak bazı şeyleri değiştirmekle olur.
Şuan hala yaşıyorsak kara toprağın altına girmediyesek hiçbirşey için geç kalmış sayılmayız, hemen tevbe edip Allah'a sığınıp doğru şeylere yönelebiliriz, Allah tövbeleri kabul eder. Allah bize bunları nasip ettiği için de şükretmeliyiz.
Allah bizi biran bile yolundan ayırmasın,salih kullarından yazsın.