![]() |
Ben diyecektim O demiş 1. Devlet devrimle yıkılabilecek bir şey değil, insanlar arasındaki ilişki tarzıdır. Devlet bu ilişki tarzıyla varolur, beslenir, güçlenir, sömürür ve öldürür. Devlet, otoriter ve hiyerarşik örgütlenmelerle iktidara talip olunarak değil, insanlar arasında devletin kendini yeniden üretmediği yeni ilişkiler özgürlükçü ve dayanışmacı yeni bir "hayat tarzı" kurularak yıkılabilir. Asıl olan "iktidarı almak" değil, gündelik hayat devrimleridir. Zira yaşanacak hayatlarımız vardır. 2. Kişi bazen (kendi) "hayatın(ın) anlamı" nın altında kalır, ezilir. Bu noktada suç ne "hayat"ın ne de "anlam"ındır. Tümüyle kişinindir. Zira kişi kendini kendi yarattığı "şey"e, "hayatın anlamı"na kurban etmiştir. 3. Dostluk, anlaşmayı aşar. Anlaşmak, arkadaşlığın yanı Öteki ile ilk buluşmanın koşuludur yalnızca. Arkadaş ile anlaşırsınız, beraber gülüyorsanız şanslışınız, ama o kadar!.. Dostluk ise anlaşmakla yetinmez. Tarafları teslim olmaya çağırır. Teslim olmak çıplak olmayı becermektir; ego'ndan vazgeçmek, narşizminle bas etmektir. Teslim olmayı beceremeyenler arkadaş kalırlar, dost değil. Arkadaşından dostluk isteyen, ona "güven bana"der. Ve bekler... 4. kitaplarla yeni hayatlar kurulmaz; ütopyalar yaşanmaz; toplumsal hareketler doğmaz. kitaplar cevap vermez, sorusu olanlarla konuşur.onları soru/cevap yalnızlıklarından kurtarır. kitaplar kişiyi çoğaltmaz. mahremiyeti arttırır. kitaplarla hayat hissedilmez, anlaşılabilir belki. kitaplar, kendisiyle, Öteki’yle hayatın şeçilmiş bir boyuntunda sahiden buluşmak isteyenler ve bunu gerçekleştirmek amacıyla sahiden çaba gösterenler için basit yol göstericilerdir. kitaplar öteki dünyada ödülendirilme beklentisine dayanan dinsel ahlakla yetinmeyerek daha insanı derinliklerin peşine düşenler için dünya bilgisini edinme ve hayal etme kapasitesini zorlama araçlarıdır. kitaplar karşı ve yana olmayı seçenler için vardır. ya da sıkılanlar için basit vakit öldürücülerdir. Abdûlgaffar El-Hayatî |
→ Ben diyecektim O demiş 2. kez sindirerek okumak zorunda birakti lakin ana fikri tam kavrayamadim. Mesela 2. KISIMDA yaptigi aciklama da " suc " tam olarak ne anlayamadim. Belkide yazari tanimak gerekiyor buna cevap verebilmek icin. 3. KISIM güzel fakat en iyi dostluklarin dahi ders niteliginde rabbimin bir sefkat tokadi ile sarsilabilecegide asikar. Lakin dostluk degerlendirmesi "güven" olarak degerlendirilmis. Iman i tam kalbine yerlestirememis, hayatina bir anlam ile yogurmayip benim gibi günahkar bir insanin dostlugu sinanirken sadece güven degil bir cok nedenide olsa gerek. 4. KISIMDAKI öteki kim? Güzel, sayende tefekkür etme firsatim oldu. |
→ Ben diyecektim O demiş Her anlam arayışı , 'anlam'a sınır çizer. Tüm arz yaşam alanınız olacakken, benim hayatım burası diyerek belli bir bölgeyi tellerle çevirmeniz gibi... Bu noktada ince ince her hattıyla vahye dayalı bir anlam arayışı olmadıkça (ki bu da mutlak mana da çok zordur ve o yüzden insan çok zalimdir zaten, dünyanın çilesi de bundandır) insan kendine çizdiği anlam çerçevesinde/ufkunda daralabilir. Kendine zulmedebilir. Suç ne kadar kişinin kendisindediiir?, sanırım çok daha derinlemesine konuşmalı bunu... 3. kısmı ise sanki yanlış anladığınızı hissettim.. Öteki denilen de karşımızdaki diğer insan(lar)dır... Ben böyle anladım... |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:56 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük