Laik miyiz Değil miyiz ?

Selamun Aleyküm Düşünce meclisine uygun mudur bilemiyorum kişisel görüşlerinizi bekliyorum!! Sitemizde Ben Laikim Diyen Var mıdır ? varsa ne ye dayanarak Laiktir? Bilgi alışverişi yaparak bunu tartışabiliriz...



  1. Alt 07-17-2009, 17:06 #1
    Unnecessary Mesajlar: 726
    Selamun Aleyküm
    Düşünce meclisine uygun mudur bilemiyorum kişisel görüşlerinizi bekliyorum!!
    Sitemizde Ben Laikim Diyen Var mıdır ? varsa ne ye dayanarak Laiktir?
    Bilgi alışverişi yaparak bunu tartışabiliriz

  2. Alt 07-17-2009, 18:18 #2
    kalbi kardelen Mesajlar: 130
    Unnecessary´isimli üyeden Alıntı
    Selamun Aleyküm
    Düşünce meclisine uygun mudur bilemiyorum kişisel görüşlerinizi bekliyorum!!
    Sitemizde Ben Laikim Diyen Var mıdır ? varsa ne ye dayanarak Laiktir?
    Bilgi alışverişi yaparak bunu tartışabiliriz


    DERİN BİR KONU!

    Nereden başlasak da dolaşlassak,şanlı tarıhızın,asıl korıdorlarında.

    Abdulhamıte atılan kızıl sultan iftırasından mı başlasamda gelsem laiklik konusuna,yoksa kubilay,menemen olaylarından mı?

    Hz Mevlana derki;
    İyi bir nıyetle atılan bır ok ,kötü bır tarafa gidebilr.

    Yıne düşman kuvvetleri güzel vatanımızı elimizden almak için kolları sıvamıştı.
    Din elden gidiyor,istismarları ile......

    Mejburen durumu kurtaracak bır çözüm gerekiyordu.Halk arasında cahıl ham sofular vardı,bunlar çabuk gaza getırılıyordu.Bu sebebten halkın huzu için ,Laiklik getırıldı.

    Din ve devlet işleri birbirinden ayıtıldı.
    Amaç ;Vatanın huzuru idi.

    LAİKLİK;

    Amacı;Devletın düzeni ve Hukuk kurallarının akla ve bılıme dayandırılması.

    Anahtar;Akılcılık ve Bilimsellik.

    Yapılan işler;

    Eğitim ve öğretimin bırleştırılmesi
    Medenı kanunun kabulü
    Tekke zavıye ve türbelerin kapatılması
    Şeriye ve evkaf vekaletının kapatılması
    Halifeliğin kaldırılması
    not;inanç özgürlügünün getırılmesı

    Niçin getırıldı?Ham sofular istedığıne inansın ortalık karışıp kan dökülmesin.

    Ama ortalıkları karıştırmak isteyenler bunuda kullanmaktan geri kalmadılar.

    Sizin ülkenız dinsizliği seçtı dediler.Bizim ham sofularda hurraaaaaa!

    ve günümüze kadar gelen sorunlar.

    Duyarlılığınızı tebrık etmek ıstıyorum.Gerçekten harıka bır konuyu güncellemişsiniz.

    Unnecessary bunu beğendi.
  3. Alt 07-17-2009, 18:21 #3
    3rd eng Mesajlar: 675
    Ben laik'im diyebilirim ama bizdeki gibi degil.bizde genel olarak dindar denilen namazini kilan her kişi pasif tehdit olarak algilaniyor,oysa resmi dini islam olan bir memlekette namaz kilan dininin gereklerini yapmaya çalişan insanlarin,tehdit olarak algilanmasi gerçekten düşündürücü.


    Sonuç olarak bakildiginda devletimizin dini yoktur,ateisttir.dininin gereklerini yapanlar devletin hoş görusunden uzak yaşamaktadirlar,universite ve egitim alamamaktadirlar.devletin asli görevleri arasinda egitim varken devlet kimsenin ne giydigine neye inandigina bakmamalidir.
    Insanlar devlet işlerine alinirken giyim kuşama bakilmaktadir,işe alinan ve belli bir yere gelmiş insanlar terfi alamamakta veya emekli edilmektedir.
    Oysa bu ülkenin genel kurmay başkani yahudi olabiliyor,ama namaz kilan subay irticaci oluyor,disiplinsizlikten ordudan atiliyor.yargi uyeleri hep berarber kilise ve havra'larda toplanti yapabiliyor.
    Dininin geregi olarak camiye giden yargi uyeleri irticaci bu ne çelişkidir.

    Devlet laiklik adi altinda dinsizligi insanlara empoze etmeye çalişmaktadir.
    En fazla oy alan partiler bir islam ulkesinde irticaci diye kapatilmaya çalişilmaktadir,yuksek yargi uyelerinin ne işle ugraştiklari,kimlerle temas halinde olduklarini basindan görmekteyiz.

    Bir milletin kaderi birkaç kişinin agzindan çikacak kelimeye bakmaktadir,vatandaş oy veriyor,başa getiriyor,3-5 kişi buna engel olmaya çalişiyor.ne garip degil mi?

    Devlet içinde yahudiler,dinsizler elini kolunu salliya salliya ortalarda gezerken,dinin geregini yapmaya çalişanlar hor görülüp,mahkemelerde sürünüyor,görevlerine geri dönebilmek için

    bizde oldugu söylenen laiklik tamamen muslumanlari absorve eden bir çeşidi,devlet laikse onu meydana getiren memurlar,askerler ,subaylar,millet vekilleride mi dinsiz olmak zorundadir.?
    ögrenciler anayasal olarak teminat altina alinmiş egitim haklari elinden alinmak zorundami? Devlet laik ise vatandaşlarda öle mi? Olmali?

    Domakrasi bu degil,bu ortamda demokrasiden söz etmek mevzu bile olamaz.

    Sölenicek tek kelime :dinsiz devlete ragmen dinine sahip çikmaya çalişan müslüman yurdum insani.

    Bu ortamda ben laik degilim ve olamam muslumanim diyende olamaz!!!!!


    Powered by 3rd eng

    Unnecessary ve kalbi kardelen bunu beğendiler.
  4. Alt 07-17-2009, 19:55 #4
    kalbi kardelen Mesajlar: 130
    Dediğiniz gibi ,olan gerçek anlamda islamı yaşamaya çalışanlara oluyor.
    Yanı oldurtuyorlar.

    Kimler mi? Türkiyemızdeki,o görünmeyen eller.
    CAİ deb belgeler adlı kitapdan öyle örnekler verilmiş ki;Bence her türk genci o kitabı mutlaka okumalı.

    Beyın yıkanan insanların yaşamlarından tutunuzda askeriyenın içindeki görünmeyen ellerin,nasıl emırlerle ,nasıl hareket ettıkleri açıkça anlatılmış.

    Ülkemizin geleceği tehdıt altında.............

    Şehıt ailelerine buradan başsağlığı diliyorum.Dışardan destekli bır terör belasına kurban gittiler.

    Ya Rabbi, terör belasını ülkemizden kaldır.Düşman güçlerini ,haın emellerinde muvaffak eyleme
    öpe seve bır evlat yetiştiriyorum,zamanı gelince vatan görevını yapmak üzere askere gönderecem,tüm annelerin daha önce yaptığı gibi....

    Ben evladımı teröre kurban gitsin diye dünyaya getırmedim,Devletimizin içindeki hainleri ,
    emellerinde muvaffak eyleme.....

    Unnecessary ve 3rd eng bunu beğendiler.
  5. Alt 07-17-2009, 19:55 #5
    Unnecessary Mesajlar: 726
    kalbi kardelen´isimli üyeden Alıntı
    DERİN BİR KONU!

    Duyarlılığınızı tebrık etmek ıstıyorum.Gerçekten harıka bır konuyu güncellemişsiniz.

    katılım olursa güncellenmesi kaçınılmaz diye düşünüyorum

    kalbi kardelen bunu beğendi.
  6. Alt 07-18-2009, 04:43 #6
    mhmt Mesajlar: 904
    Blog Başlıkları: 3
    kalbi kardelen´isimli üyeden Alıntı
    DERİN BİR KONU!

    Nereden başlasak da dolaşlassak,şanlı tarıhızın,asıl korıdorlarında.

    Abdulhamıte atılan kızıl sultan iftırasından mı başlasamda gelsem laiklik konusuna,yoksa kubilay,menemen olaylarından mı?

    Hz Mevlana derki;
    İyi bir nıyetle atılan bır ok ,kötü bır tarafa gidebilr.

    Yıne düşman kuvvetleri güzel vatanımızı elimizden almak için kolları sıvamıştı.
    Din elden gidiyor,istismarları ile......

    Mejburen durumu kurtaracak bır çözüm gerekiyordu.Halk arasında cahıl ham sofular vardı,bunlar çabuk gaza getırılıyordu.Bu sebebten halkın huzu için ,Laiklik getırıldı.

    Din ve devlet işleri birbirinden ayıtıldı.
    Amaç ;Vatanın huzuru idi.

    LAİKLİK;

    Amacı;Devletın düzeni ve Hukuk kurallarının akla ve bılıme dayandırılması.

    Anahtar;Akılcılık ve Bilimsellik.

    Yapılan işler;

    Eğitim ve öğretimin bırleştırılmesi
    Medenı kanunun kabulü
    Tekke zavıye ve türbelerin kapatılması
    Şeriye ve evkaf vekaletının kapatılması
    Halifeliğin kaldırılması
    not;inanç özgürlügünün getırılmesı

    Niçin getırıldı?Ham sofular istedığıne inansın ortalık karışıp kan dökülmesin.

    Ama ortalıkları karıştırmak isteyenler bunuda kullanmaktan geri kalmadılar.

    Sizin ülkenız dinsizliği seçtı dediler.Bizim ham sofularda hurraaaaaa!

    ve günümüze kadar gelen sorunlar.

    Duyarlılığınızı tebrık etmek ıstıyorum.Gerçekten harıka bır konuyu güncellemişsiniz.

    Acaba mı Hocam ??
    Böyle olduğunu sanmıyorum. Eğer bu şekilde olsaydı, günümüzde sizin laikliğin gelmesine sebep dedikleriniz kalktığı için, laikliğinde kalkması lazımdı.

    O dönemde düşmanlar "din elden gidiyor" demediler, "dini ellerinden alın" dediler. Ve sizin saydıklarınızın bu yüzden yapıldı.

    Harf devrimi: Arap harflerinden uzaklaştırıp, Kuran'a yabancı ve yıllarca beraber olduğu Doğu'dan kopmak, Batıya kaydırmak için.
    Kılık Kıyafet: Ey batı, bizde sendeniz, demek için.
    Halifeliğin kaldırılması: İslam otoritesinin yok edilmesi. Günümüzde ne kadar ihiyacımız var, değil mi?
    ..

    Eğer sizin dediğiniz gibi olsaydı.. 1924 Anayasasında "Devletin Dini İslam'dır", yazmazdı. Laiklik kavramı yine sizin dediğini gibi olsaydı, Anayasa'ya 1937'de girmezdi.
    Devletin dini İslam'dır, yazılması, Laikliğin 1937'ye kadar bekletilmesi gibi durumlar, Müslüman halkın döneme göre tepkisini çekmemek için yapılan çalışmalardır.

    Din elden gidiyor, diye çıkanlar ise...
    Mesela, Şeyh Sait. Din elden gidiyor, diyerek çıkmıştır. Haksız mı? O tarihte, İstiklal Mahkemelerinde asılanların kim olduğuna bakınca, pekte haksız denemez.

    selametle..

    Unnecessary bunu beğendi.
  7. Alt 07-18-2009, 05:27 #7
    mhmt Mesajlar: 904
    Blog Başlıkları: 3
    Laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir.

    1-Herkes inancında hürdür
    2-Kimse kendi inancını kabul ettirmek için şiddet kullanamaz.
    3-Din teşkilatı devlet teşkilatına, devlet teşkilatı din teşkilatına karışamaz.

    Son maddenin sebebi şudur: Laiklik bildiğiniz gibi Fransız İhtilalinden sonra, Kilisenin baskısından bezmiş halkın, kilise teşkilatı ayrı olsun, devlet teşkilatı ayrı olsun, Kilise, kendi kanununu çıkarsın, demesidir. Burada din ayrı devlet ayrı değil, din devlete baskı yapmasın, fikridir. Buna mukabil Almanya da (vs) bir kanun çıkacağı zaman Kilise'nin, Papa'nın fikri alınır.

    Laiklik, Din ayrı devlet ayrı demek değildir. Mesela İngiltere Anayasasında Devletin dini: Angelikan kilisesidir, yazar. İngiltere aynı zaman da laiktir! Amerika Ülkelerinde devletin resmi Dini, Anayasalarında yazmaktadır. ABD başkanının İncil üstüne yemin etmesini hepimiz biliriz.

    Laiklik Türkiye'de Din Düşmanlığı olarak uygulanmaktadır. Dine göre atılan herhangi bir adım, Laikliğe ayrıkı diyerek red edilmektedir.
    Bu yüzden Türkiye'nin Laiklik anlayışını benimsemek mümkün değildir. Neredeyse Ateist bir anlayışı vardır.
    Anayasa Madde 24:
    Alternatif 2
    (5) Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya şahsî çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla, her ne suretle olursa olsun dinî veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

    İşte burada bahsedilen istismar, din ile ilgili herhangi bir adımın atılması, devlete yönelik olursa ya da buna yorumlanırsa, anayasal olarak yasak kapsamına girer demektir.
    Bu nasıl desteklenir..Kesinlike düzeltilmesi lazım. Herkes inancında hürdür, ve kimse kimseye fikrini/inancını kabul ettirmek için baskı uygulayamaz maddeleri ile...

    selametle..

    Unnecessary bunu beğendi.
  8. Alt 07-18-2009, 06:13 #8
    kalbi kardelen Mesajlar: 130
    mhmt´isimli üyeden Alıntı
    Acaba mı Hocam ??
    Böyle olduğunu sanmıyorum. Eğer bu şekilde olsaydı, günümüzde sizin laikliğin gelmesine sebep dedikleriniz kalktığı için, laikliğinde kalkması lazımdı.

    O dönemde düşmanlar "din elden gidiyor" demediler, "dini ellerinden alın" dediler. Ve sizin saydıklarınızın bu yüzden yapıldı.

    Harf devrimi: Arap harflerinden uzaklaştırıp, Kuran'a yabancı ve yıllarca beraber olduğu Doğu'dan kopmak, Batıya kaydırmak için.
    Kılık Kıyafet: Ey batı, bizde sendeniz, demek için.
    Halifeliğin kaldırılması: İslam otoritesinin yok edilmesi. Günümüzde ne kadar ihiyacımız var, değil mi?
    ..

    Eğer sizin dediğiniz gibi olsaydı.. 1924 Anayasasında "Devletin Dini İslam'dır", yazmazdı. Laiklik kavramı yine sizin dediğini gibi olsaydı, Anayasa'ya 1937'de girmezdi.
    Devletin dini İslam'dır, yazılması, Laikliğin 1937'ye kadar bekletilmesi gibi durumlar, Müslüman halkın döneme göre tepkisini çekmemek için yapılan çalışmalardır.

    Din elden gidiyor, diye çıkanlar ise...
    Mesela, Şeyh Sait. Din elden gidiyor, diyerek çıkmıştır. Haksız mı? O tarihte, İstiklal Mahkemelerinde asılanların kim olduğuna bakınca, pekte haksız denemez.

    selametle..

    cevap yazdığınız için teşekür ederim .Bu da başka bır pencereden bakış tabıkı,

    1924 Anayasası
    -------------------------
    Türkiye devleti bır Cumhurıyettır.
    Devletin dini islam,Dili Türkçedir.Başkent Ankaradır.
    Kabıne sıstemı
    Güçler ayrılığına sözkonusu olacaktır.

    1928 Anayasası
    ----------------------
    Devletın dını maddesı anayasadan çıkacak.
    1930 da 6 ilke Anasayaya gırecek.

    Dolayısıyla

    Çok partili hayata geçiş.(tek bır parti yok,başka düşüncelere sahıp olanların kavga yapmasına gerek kalmadan ,istedikleri partıyı kurabılme durumunun başlaması)

    Halk fırkası; 2. TBMM nın açılışından 2 gün sonra kuruldu.

    Programda 6 ilke vardı

    CUMHURIYETÇİLİK
    MİLLİYETÇİLİK
    HALKÇILK
    DEVRİMCİLİK
    DEVLETÇILİK

    Halk fırkasının kurulma amacı;Yapılacak devrimleri,parti programı dahılınde,hlka sunmak,ve böylece halkı bılgılendırmek.

    Cumhuruıyet dönemlerindeki ilk mualefet partı; 1924 Terakı perver cumhurıyet fırkası
    KURUCUSU;Mustafa Kemalın sılah arkadaşları.

    AMACI;Demokratık rejımı güncelleştırmek(halk içinde din sömürüsünü kullanmalarına olan olanağı ortadan kaldırmak.)

    Şeyh saıd ayaklanması
    ---------------------------------
    Din sömürüsü
    Dış etken (musulu almak isteyen ingilizlerin,Türk halkı üzerindeki oyunları olduğunu ,hangı tarıh kıtabı ınkar edıyor?

    ısmını yazar mısınız?

    Doğu anadoludakı sosyo ekonomık durum.

    BÜYÜYEN AYAKLANMAYA MECLİSİN ALDIĞI ÖNLEMLER
    *Seferberlık ılan edılecek
    *ıstıklal mahkemeleri kurulucak
    *terakkı perver cumhurıyet fırkası buyuzden kurulmuştur.

    1926 mustafa kemale suıkast gırışımı
    Rejım karşıtı bır tehtıttır.

    Üzülerek yazma durumundayım ki;o günlerdekı düşünceler içinde bulunduğumuz ana kadar gelebılmıştır.

    bunu da inkar edebılır mısınız?

    Serbet cumhurıyet fırkası 1930
    Kurucusu;Fetı bey
    program;liberal ekonomı
    cumhurıyetçiliğe ve laikliğe bağlıdır.

    zıt düşüncelerin olumsuz etkılerı nedenıyle partı fetı bey yanı kurucusu tarafından kapatılır.

    Arkasından MENEMEN OLAYI,ızmırın menemen kasabasında gerçekleşmıştır.

    *Kubılay şehıt edılmıştır
    SEBEB;Rejım karşıtı olma durumu

    1946
    Demakratık partı kuruldu
    1950 Demakratık partı ıktıdar oldu.

    GELELİM SIZIN DIN SORUNU DEDİĞİNİZ ;ŞEYH SAID AYAKLANMASININ
    AYRINTILARINA

    ıRAK'I almak ısteyen ıngılızler musul sorununu başımıza açtılar.Ama dırek musul üzerinde propaganda larına ara verip,din elden gidiyor şeklinde şeyh saıd ayaklanmasını çıkardılar.

    Halbuku osmanlı ımp.ıçınde onca fazla etnık gurup varken 600 yıl kardeşçe yaşadılar.N e zamanki coğrafı keşifler başladı,

    insanlar zengınleşebılmek ıçın değişik yollar aradlar.

    ipek ve baharat yollarını kaşfettıler,ümit burnunun yanında...


    Neyse ben fazla derıne inmeden,musula gerı döneyım inşAllah,

    Bu arada musul sorunu hala çözüme ulaşamamıştır.(ırak sorunu)

    Hergün tv de izlemekteyız ,Irakta yaşanan açı ölümleri.

    sevgili arkadaşım,tarıhi seven bızdendır,yorumu herne olursa olsun.
    Tarıhı sevenı bende severım.

    mhmt ve Unnecessary bunu beğendiler.
  9. Alt 07-18-2009, 14:53 #9
    mhmt Mesajlar: 904
    Blog Başlıkları: 3
    Şeyh Sait ayaklanmasının Din sömürü ve İngiliz ajanlığı ya da destekçiliği olduğunu söyleyen Tarih kitaplarında delil var mı? Yoksa sadece yorum mu?

    Buradaki mesele şu: Şeyh Said isyanından önce oluşan ortam, insanları o kadar ezmişki, Cumhuriyetin ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na girişler gerçeği gösteriyor. Millet, kurtuluş olarak görmüştür. Şeyh Said isyanı bahane edilerek TCF'da kapatılmıştır. Rejimin henuz oturmadığı düşünülerek, çok partili hayatı erken görmüşlerdir.
    ..

    Konuyu dağıtmadan, şu soruyla gidelim müsadenizle..

    Laiklik, neden gerekliydi?

    Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra, Osmanlı tarzında bir devlet yapısı isteyenlerin önünü tıkamak için getirilmiştir. Çünkü, Osmanlı Dini yapıda bir devlettir. Haliyle, buna mukabil devlet tarafından atılan tüm adımlar, Osmanlı özlemi içinde olanları engellemeye yöneliktir.

    Şeyh Said isyanı da işte bu yüzden çıkarılmıştır. Din sömürüsü/istismarı dediğimiz şey nedir? Ben, İslami bir yapı istiyorsam bu istismar olur mu? Şeyh Said böyle bi yapı istemiştir. Bu isteği, dini görüşünden gelmektedir. Neden böyle düşünüyorsun, denir mi? Denemez. Çünkü bir insanın isteği, dininden gelir, yetişmesinden gelir, etrafından gelir, her yerden gelebilir. Önenmli olan, nereden geldiği değil, fikrin kendisidir. Şeyh Said bunu istemekte haklıdır.
    Olayı tetikleyen olayda ise, İsyan başlamadan önce oraya giden jandarma müfrezesinin, mahkumları almak isterken Şeyh Said'le anlaşmaya yanaşmaması da düşündürücüdür! Çünkü, Kurtuluş Savaşında, İNGİLİZLER ile savaşan da Şeyh Said'dir.

    Musul meselesinde gelince..
    İsmet İnönü, Musul'u Lozan'da kaybetti zaten. Bunu Lord Kurzon'un Hatıratlarında itiraf gibi bahsetmesinden anlamak mümkün.
    (Kadir Mısıroğlu/Lozan Zafer mi? Hezimet mi?)

    Biz Laikliğe dönersek.. Ülkede sadece Şeyh Said değildir buna karşı olan. İnsanlar, Halk Fırkası varken, göstermeklikte olsa kurulan muhalefete akın akın geçmişlerdir! Neden? Çünkü, millet geçmişinden kopmak istemiyor. 1 gecede cahil bırakılmak da istemiyor. Yazı dili değişsin istemiyor. Şapka kanunu getirilerek, fes giyenlerin idamını da istemiyor. İskilipli Atıf Hocaların asılmasını da istemiyor. "Mahkumun idamına, bilahare dinlenmesine" yi duymakta istemiyor.

    Şimdi, millet Laiklik diye dayatılan baskıyı istememekte haksız mı?
    ...

    Günümüz de Laiklik adına yapılan uygulamalara hiç girmiyorum...

    selametle..

  10. Alt 07-18-2009, 19:07 #10
    kalbi kardelen Mesajlar: 130
    Şeyh Sait, 13 Şubat 1925′te Ergani ilçesine bağlı Eğil bucağının Piran köyünde ilk defa isyana başlamıştır. Önce Genç ilinin merkezi Darhani’yi ele geçirmiş, bir alayı geri çekilmeye mecbur ettikten ve bir süvari alayını da pusuya düşürdükten sonra, Elazığ’ı almıştır. Daha sonra asiler, Diyarbakır’a yürüyerek şehri ele geçirmek istemişlerse de bundan bir sonuç alamamışlardır.

    Olayın başlangıcında, Ali Fethi Okyar Hükümeti isyanı bölgesel ve çabuk bastırılacak bir olay olarak değerlendirmiştir. Ancak isyanın süratle yayılması; Diyarbakır, Elazığ ve Genç vilayetlerini içine alması ve genişlemeye başlamış olmasından ötürü hükümet bir ay süre ile bölgede sıkıyönetim ilan etmiştir. Olay, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden, inkılaplara karşı bir isyandır. Bükreş’te toplanan Hilafet Kongresinde Vahdettin taraftarları Türkiye’de suikastlar düzenleyerek ve isyan çıkararak karşı ihtilale teşebbüs kararı almışlardı. Karşı ihtilali hazırlamakla görevli ihtilal komitesi, ülke içinde gizli beyannameler dağıtıyor, gezici hocalar ve seyyar satıcılar eliyle devrim (inkılap) hamlelerini kötülüyor, hilafet lehine telkinde bulunuyordu. Hilafet komitesi, Şeyh Sait’le anlaşarak ihtilal hazırlığı yapmıştı.
    I. Dünya Savaşı’nın sonucu Osmanlı İmparatorluğunun dağılması ile, Kürtler de bağımsızlık peşine düştüler. Bu amaçla kurulan, Kürt Teali Cemiyeti, İngiltere’nin mandası altında bağımsız bir Kürt Devleti kurmayı öngörüyordu. Bu cemiyet, Cumhuriyet’in ilanından sonra resmen dağıldı ise de, Kürt İstiklal Komitesi adı altında faaliyetine devam ediyordu. İsyan başladıktan sonra, Seyyit Abdülkadir, İstanbul’daki Kürtleri, silahlı bir irtica hareketine sevke teşebbüs etmiş, bu yolda planlar hazırlamıştır.


    Şeyh Sait olayının ayrıca İngilizlerle de ilgisi vardı. Lozan’da halledilmeyen Musul sorununun 1924 yılında İstanbul’da toplanan İngiliz Konferansının sonuç vermemesi üzerine, Milletler Cemiyeti’ne götürülmesi gerekliydi. İngiltere bir taraftan Musul halkının Türkiye ile birleşmek isteğini önlerken, diğer taraftan da Türkiye dahilinde, isyan ve kargaşalık çıkararak Türkiye’nin siyasal istikrarını sarsmaya çalışıyordu. Bu sırada kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, kısa zamanda padişah taraftarı şeriatçı ne kadar muhalif varsa hepsini içine almıştı. Sıkı ve sert tedbirler alınması zorunluluğu ile Ali Fethi Bey (Okyar) Başbakanlık görevinden ayrılmış, yeni hükümeti İsmet Paşa kurmuştu. Güvenoyu alan yeni hükümetin ilk işi, isyan karşısında hükümete yetkiler veren Takrir-i Sükun Kanunu ve biri Ankara’da diğeri isyan bölgesinde olmak üzere iki tane İstiklal Mahkemesi kurulması hakkındaki kanunu, TBMM’nden çıkarmak olmuştur.


    Takrir-i Sükun Kanunu, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Şeyh Sait isyanının ve diğer tehlikelerin ortaya koyduğu engelleri önlemek amacıyla 4 Mart 1925 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Önce iki yıl için çıkarılan kanun, iki yıl daha uzatıldıktan sonra 4 Mart 1929′da yürürlükten kaldırılmıştır. Yapılan planlı askeri harekat sonucunda isyancılar mağlup edildi ve elebaşları hemen yakalandı. Suçluların, İstiklal Mahkemesinde yapılan muhakemeleri esnasında, asilerin sözde dini ve şeriatı kurtarmak perdesi arkasında, memleketi parçalayıp bir Kürt devleti kurmak amacıyla harekete geçtikleri ve gizli bir şebeke teşkil ettikleri belirlenmiştir. Sonuç olarak, Şeyh Sait ve Seyyit Abdülkadir de dahil olmak üzere bütün elebaşılar idama mahkum edilmiş ve hüküm derhal yerine getirilmiştir.

    Suçluların İstiklal Mahkemesi huzurunda yaptıkları itiraftan kesin olarak anlaşılmıştır ki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın programında yer alan, dini fikir ve inanışlara hürmet edileceğine ve idarelerde yerinden yönetim (Adem-i merkeziyet) usulünün uygulanacağına dair hükümler ve parti mensuplarının bu hükümlere dayanarak yaptıkları propagandalar, ayaklanmayı tertip edenlerin işine yaradığı gibi, halka isyan cesaretini de vermiştir. Bu nedenlerle Doğu’da Diyarbakır’da bulunan İstiklal Mahkemesi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kendi bölgesi içinde bulunan bütün şubelerinin kapatılmasına karar vermiş, Ankara’daki İstiklal Mahkemesi de, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adına yapılan propagandalarda dinin ve dince mukaddes olan şeylerin, siyasal amaçlara alet edildiğini belirleyerek, bu Fırka’nın durum ve çalışma tarzı hakkında Hükümet’in dikkatini çekmiştir. Diyarbakır ve Ankara İstiklal Mahkemelerinin kararlarını dikkate alan Cumhuriyet hükümeti, Takrir-i Sükun Kanununa dayanarak, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın bütün şube ve merkezlerinin kapatılmasına 3 Haziran 1925 tarihinde karar vermiştir.



    Öncelikle cevap yazdığınız içn yenıden,çok teşekür ederim.

    Yukarıda bır soru sormuşsunuz.

    Şeyh said ayaklanmasının ,musul sorunu ıle bır alakası varmı nerede yazıyo şeklınde ,yoksa bu bır yorum mu?

    Size cevap yazmak içn ,kesınlıkle emın olduğum halde ,bırde internetten bulup alıntı yaptım.
    Yukarıda okuduğunuz alıntı,sorunuzun cevabı olabılır mı?

    Sevgilerimle.....

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.