Atatürk ün ne yazık ki ömrü yetmedi. Beş-on sene daha yaşasaydı, Atatürk gerçek İslam ın ışığıyla toplumun aydınlatılmasını sağlayacak ve din simsarcılarına, toplumu kendi çıkarları adına, dini siyasete alet edenlere, meydanı bırakmayacaktı. Sanırım Atatürk ün erken vefatı, Rabbimizin bizleri imtihanıydı, ama bu imtihandan ne yazık ki sınıfta kaldık. Ne demek istediğimi anlayan anlamıştır. Anlamayana izah etsek de, anlamak istemeyecektir.
Bizler eğer beşeri kitaplara değil de, Allah ın kitabına ilk elden müracaat etseydik, bizleri hiç kimse Allah ile aldatamazdı. Yani Allah ın adını kullanarak, kendi menfaatleri istikametinde bizleri kullanamazlardı. Çünkü Rabbimiz birçok kez bizleri uyararak, dikkatli olun sizleri Allah ile aldatanlar çıkacaktır diyerek, bizleri birçok kez uyarıyor.
Allah kimin en doğru yolda olduğunu, kimin takvaca üstün olduğunu yalnız ben bilirim diyerek, din ve iman adına en hayırlı kimin olduğu konusunda, kendi kendimize yani kendimizce yorumlar yapmamızı dahi engellemiştir. Bizlerin Kur’an ile bağımızı kopararak yönetmeye çalışanlar, bilmem kim çok dindar insandır, ona ben kefilim. Allah yolunda giden iyi bir Müslüman dır, Allah dostudur. Namaz kılar, orucunu hiç kaçırmaz diyerek, Allah ın tek elinde olan değerlendirmeye bile, müdahale etmekten çekinmemişlerdir. Yazıklar olsun ki o namazı gösteriş için kılanlara diyerek, bizleri uyaran Rabbimizin uyarısından bahsetmeyenlerin, kimin takvaca üstün olduğunu yalnız ben bilirim diyen Rahmanı duyan bile yok. Doğru ve dürüst bir insan olmak adına verdikleri örnekler ve öne sürdükleri kıstaslar düşündürücüdür.
Siyaseti kendi beşeri itikatları ile harmanlayıp, kendi çıkarlarına kullanarak, kendi nefislerinde yarattıkları ve tarif ettikleri örnek insanların, bu ülkeyi ne hallere düşürdüklerini üzülerek seyretmekteyiz. Toplum olarak aldatılmışlığımızın farkında olamadığımız içinde, güzelim ülkemiz günden güne acının-kederin içine çekilmektedir.
Bizler bu acıyı, bu cezayı hak ettik. Çünkü toplum olarak suçluyuz. İnancını doğru kaynaklardan öğrenemeyen, hurafenin ardı sıra giderek, Kur’an ı neredeyse devre dışı bırakan toplumları, Allah cezalandıracağını söylüyorsa, bizler bu cezayı çoktan hak etmişiz demektir. Elbette bu cezadan kurtulma şansımızda var. Kendimize gelirde, yaptığımız yanlışları fark edersek, bizleri Allah ile aldatanların oyununu bozarsak, elbette Rabbimizde bu dertten bizleri kurtaracaktır.
Yazılı ve görsel basın, tek bir düşüncenin eline geçmiş ve halk gerçekleri göremez olmuş. Bırakın yanlı yayın yapan yandaş Türk basınını, Amerikan televizyonları neredeyse Amerika dan daha çok ülkemizde yayın yapıyor, hem de filmleri ve bazı programları Türkçe değil İngilizce yayınlanıyor. Türkçe alt yazılı olarak veriyorlar. Hiç kimsede buna ses çıkarmıyor. Televizyonları denetleyen kurum acaba nerede? Yoksa bu kurum yalnız Türk televizyonları için mi? Onlara güçleri yetmiyor mu?
Türk halkı olarak öyle bir bölündük ki, ya bizden sin ya da karşı taraftan. Ne yazık ki ülkemizin içine düştüğü bölünmüşlüğü fark edemediğimiz gibi, bizleri yöneten Sayın Başbakanımız, kontrolsüz gücün baş döndüren etkisiyle, artık toplumun bireyleri ile küçümser ve sert bir üslupla konuşmaya başladı. Elbette bu duyguya müsaade eden Yüce Rabbimizdir. Yaptığı hatanın farkında olmasını da engelleyerek, yaptığı yanlışların karşılığının verileceğinin, yakın olduğunun kanıtlarıdır tüm bunlar. Yanlış amaçlarda kullandığı sınırsız gücü, geri almanın zamanının geldiğinin işaretleridir bu davranışlar.
Allah ayetlerinde, benim için en önemli kıstas, hayırda barışta yarışan, toplumu bölmeden adaletle hükmeden, barıştan yana olan kullarımdır diyor. Sayın Başbakanımız hükümet olduktan sonra, komşularla sıfır sorun yaşayacağız dedi, tek bir dost komşu kalmadı. Toplumda ayrım yapmayacağız dedi, AKP ye üye olmayan, ya da AKP den adam bulamayan iş bulamıyor. Adalet deseniz hak getire. Toplum olarak korku içindeyiz.
Avrupa insan hakları mahkemesi, Türkiye nin adalette sınıfta kaldığını söylüyor ve Rusya dan sonra Türkiye nin, en çok mahkum edildiği ülke olduğunu açıkladı. Hani Türkiye ye adaleti getirecekti? Kendi ülkesinde adaleti bulamayanlar, adaleti bir başka yerde arıyorsa, söyleyecek sözün bittiği nokta gelmiş demektir. Televizyonda duyduklarımız, gördüklerimiz karşısında irkiliyoruz adeta. Kim bilir duyamadığımız, göremediğimiz neler var. Onlarda bir gün açığa çıkacak elbette.
Ülkemiz kaçakçıların cenneti oldu. Kaçak tütün ve sigara satanlar artık köşe bucak gizli gizli satmıyor, hepsi işyeri açtılar. Serbestçe satıyorlar. Birde 3 paket sigara alana, filtresi bedava diyerek, özendirmeye bile çalışıyorlar. Peki, bu vergi kaçağı nereye gidiyor? PKK bu büyük ranttı bırakır mı hiç? İşte Allah doğrudan sapan ve toplumu Allah ile aldatanlara, bu gerçekleri görmesini bile nasip etmiyor. Ülkeyi getirdikleri nokta ise içler acısı.
Bizler düşünmeyi bıraktıysak eğer, sonucuna da katlanmasını bilmeliyiz. Bizleri bu zihniyetle yönetenlere Rabbimiz, Ülkemizi bu hale getirenlere yardım eder mi? Onlara başarıyı nasip eder mi? Allah ömür verirse göreceğiz. Yaradan mühlet verir, daha sonra her kim ne yaparsa, onun karşılığını mutlaka bulacaktır. Er ya da geç gizlenen tüm gerçekler ortaya çıkacaktır. Allah ülkemizin yardımcısı olsun ve toplum olarak gerçekleri görmemizi sağlasın inşallah.
Elbette toplumu bölen, adaletten uzak, barışa değil savaşa meraklı yöneticilere Allah başarıyı nasip etmez. Hele hele amaçlarına ulaşmak için her kötülüğü mubah gören bir düşüncenin, sonunu düşünmek bile istemiyorum. Ama ülkesini bu hale getiren yöneticileri de, batağın içine sokmadan ve cezalandırmadan da elbette bırakmaz Rabbimiz. Hiç kimsenin yaptığı yanına kalmamıştır bu Dünyada. Kim ne yaptıysa aynı karşılığı görecektir. İnşallah ülkemiz, büyük bir hasar almadan, gerçekleri halk olarak görürüz.
Bizler yakınımızdaki olup bitenleri, sanırım objektif olarak göremiyoruz. Göremememizin en önemli nedeni, düşünmeyi başkalarına bırakmamız büyük etken diyebiliriz. Öyle kötü bir durumla karşı karşıyayız ki, bizleri uzaktan izleyen, gerçekleri görüp saklamayan, yanlışları apaçık söyleyerek toplumları uyaran, Dünya barışına hizmet eden, ilim adamları da var. Ülkemizin içinde bulunduğu durumu analiz eden, hatta ülkemizi yakından ziyaret edip, olup bitenleri konuşan, Amerikalı tarihçi yazar Dr. Webster Griffin Tarpley in ülkemiz hakkındaki düşüncelerini, sizlere hiç yorum yapmadan nakletmek istiyorum.
Çok uzaklardan bu gerçekleri görüp de, halkımızı uyaran bu değerli insana şükranlarımı sunuyorum. Aşağıda yazdıklarım video konuşmasından alınmıştır. İsteyen sesli olarak da internetten izleyebilir.
Türk halkı olarak, bu gerçekleri görebilmek dileklerimle.
(Obama nın her hafta Erdoğan ı telefonla aradığı, kibir ve hırsı ile oynayarak, onu bir yerlere ittiği söyleniyor.
Türk hükümeti son birkaç yıldır orta doğuda bölgesel bir lider olmak istiyor. Ayrıca Türk cumhuriyetlerini, etkisi altına alma düşüncesi de var.
Önceleri Brezilya ile ortaklaşa, İran la nükleer konudaki anlaşmazlıkta, arabuluculuk gayretleri olumlu görünüyordu. Fakat Mısırın ve Mübarek in düşüşünden sonra Türk hükümeti, bu yeni Osmanlı imparatorluğu fikriyle kandırıldı. Yeni Osmanlı İmparatorluğu aldatmacası ile sıfır sorundan, başta Kürt sorunu olmak üzere, onlarca sorunlar dizisine geçiverirsiniz.
Mesela PKK kimdir? Simon Hersh e göre CIA nın desteklediği bir örgüttür. CIA İran a karşı kullanmaktadır. Yakın geçmişte Fransa da Cumhurbaşkanı Mitterand ın eşi, Daniel Mitterand PKK nın koruyucu azizesi idi. Daha bir yıl önce İsrail dış işleri bakanı Lieberman, mavi Marmara olayındaki davranışından dolayı, Türkiye yi cezalandırmak için, İsrail in PKK yı destekleyeceğini söyledi. NATO nun Yunanistan aracılığıyla, PKK yı desteklediği haberi var. Bana göre Türkiye nin anlaması gereken bu!
Türkiye ye esenlikler diliyorum. Türkiye yi ziyaret ettim. Pek çok siyasi liderle görüştüm. Türkler öncelikle ABD ve İngiltere ile ittifakın, ÖLDÜREN BİR KUCAKLAŞMA olduğunu anlamalı. Bir başka deyişle İngiliz ve Amerikalılar, TÜRKLERİ ÖLDÜRENE KADAR SEVECEKLERDİR.
Türkleri Suriye ye karşı kullanacaklar ve bu çatışmayı MODERN TÜRKİYEYİ YOK ETMEK İÇİN KULLANACAKLAR.
Korkarım Obama nın aldattığı Erdoğan ve Davutoğlu, bu psikoloji ile kendi çukurlarını kazıyorlar. Bu oyunda kazanacakları hiçbir şey yok ve kaybedecekler.
Ortada birde Rusya sorunu var. 19. yüzyılda, her 20 yılda bir Rus-Türk savaşı oludu. Son zamanlarda Rus-Türk savaşı olmadı, ama o istikamette adımlar atılıyor.
Şu bilinmelidir ki, Suriye güvenlik güçleri, Suriye de isyancılara karşı başarılı bir harekât yürütüyorlar, isyan bastırılıyor. Buna paralel olarak, olayların ağırlık merkezi, gerçek bir devrimci hareketin başladığı, Suudi Arabistan ve Katara doğru kayıyor.
Şuanda Türkler, güney bölgelerinin tamamını, CIA ya devrettiler. Oralarda CIA başıboş, kontrolsüz dolanıyor. İskenderun otellerinde, CIA cirit atıyor. Oteller El-Kaide teröristleri ile dolu. CIA Adana yakınlarındaki İncirlik üssünden, bölgeye getirdikleri teröristleri kullanıyor. BUNUN TÜRKİYE YE GERİ DÖNÜŞÜ FECİ OLACAK.)
Ne dersiniz, uyumaya devam mı?
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK