Mesela, kuantum fizik kitapları, evrenin holografik bir yapıda olduğunu söyler. Yani evrenin her noktasında bütünün tüm bilgisi vardır. İlginç olan “Zerre Küll’ün aynısıdır.” ifadesinin de aynı şeyi söylemesidir. Hologramları, onları yazmak için kullandığınız frekansta lazerle aydınlatırsanız, o frekansta yazdığınız bilgiyi gösterir. Bu bizim anladığımız dilde “hangi şeye yoğunlaşırsak o frekanstaki bilgiyi görürüz, kendimize çağırırız.” demektir. Kitaplar, “Elektronlar atom çekirdeğinin etrafında dönerler.” der. Yani, herşey atomlardan oluştuğuna göre, biz farkında olsak da olmasak da her yaratılmış O’nu tespih eder. Kuantum fizik kitaplarına göre makro boyutta yaradılmışlar birbirinden ayrık parçalar gibi gözükürken, alt boyutlara indikçe tek bir bütünün her an her yerde olduğu görülür. Yani “Hu Allah EHAD”dır. Kuantum fiziğinde bunlar gibi sayısız “aynı mesaj, farklı dil” örneklerini görmek mümkündür.
Bunlar yavaş yavaş farkedildikçe anlaşılır ki, fizik kitaplarından hakikat bilgisi almak hiç de kötü bir fikir değildir. Fizik, özellikle de kuantum fiziği, Kuran ismi adı altında insanların kavrayabileceği formata sokulmuş, Allah’ın katman katman yarattığı hakikat bilgisini ikra etmeye yardımcı olmak için iyi bir rehberdir. Kuantum fizik kitapları, son derece “somut” gözüken “dış” dünyanın sadece hakikat bilgisini deneyebilmek için aslı hayal olan bir oyun olduğunu matematik, hipotez ve herşeyden önemlisi deney yoluyla ortaya çıkarır ve bize öğretir.
Kuantum fiziği bizi bu kadar aydınlatıyorsa mesela tıp konusunda edindiğimiz yeni bilgiler bize din konusunda verilen bilgileri çağrıştırır mı ne dersiniz? Mesela amigdala konusunda yazı okursak “Bu beyin bölgesi sanki şeytani etkileri beyinde açığa çıkaran bölge.” der miyiz? Ya da beyinden kalbe uzanan nöronlar olduğunu öğrenirsek “Bu Fuad’dan bahsediyor.” der miyiz?
Ne dersiniz?