Günümüzde Hac konusunda öyle bir inanç var ki, eğer paranız var fakat sağlığınız izin vermiyorsa, parasını vermek şartıyla bir başkasını kendi adınıza hac görevi yaptırabileceğinize inanılır. Bu konuda da yine her zaman olduğu gibi, peygamberimiz üzerinden sözler sarf edilip, açıkça Allahın elçisine iftiralar atılmaktadır. Bakın buna inanan insanlar, bu konuda neler söylüyor?
(Bedel yolu ile hac, üzerine hac farz olmuş bir kişinin bu ibadeti yerine getirmekten aciz olması ve bu acizliğinin de devamlı olması sebebi ile kendisi yerine başka birisini göndermesiyle olur.
Veda haccı sırasında bir kadın; Ya Resulullah babam haccın farz oluşuna yetişti, ihtiyar olduğu için deve üzerinde duramıyor, ona vekâleten ben haccetsem olur mu? Deyince resulullah(s.a.v) Evet olur diye buyurdu. (Buhari)
Ya Resulullah Annem hac etmeyi adamıştı, fakat bunu yapamadan öldü. Onun yerine ben haccedebilir miyim? Diye sorunca şöyle buyurdular; Evet onun yerine hac yapamayanın üzerinde bir kul borcu olsaydı, onu öderdin değil mi? Allah a olan borçlarınızı veriniz. Zira o ödenmeye daha layıktır. (Buhari)
Vekâleten hacca gidilebileceğini savunanların tek delilleri işte bu rivayetlerdir. İslam rivayetlere göre değil, Rabbin hükümlerine göre yaşanır. Bakalım Kur'an ın bütünlüğünde Allah, buna müsaade ediyor mu?
Başkası adına hac görevini yapma konusunda, rivayet bilgilerde çok daha detaylı bilgiler verilmiş, şimdi bu sözleri ve peygamberimizin söylediğini belirttikleri hadislerin, gerçekten Allahın resulüne ait olup olmadığını, gelin önce Kur’an a, daha sonrada akla mantığa uyup uymadığına bakalım. Çünkü bu yolla doğruyu aramamızı, özellikle peygamberimiz hadislerinde bizlere önermiştir.
Hac ibadeti tıpkı namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi kulun bizzat yapmasını istediği ibadetlerdir. Allah hiç kimsenin bir başkasının yerine ibadet yapamayacağını söyler. Hac konusu da böyle bir ibadettir.
Aliimran 97: Açık-seçik deliller, İbrahim’in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz, Allah bütün âlemlere muhtaç olmayacak bir Gani’dir.
Allah ayetinde açık bir şekilde, gücü yeten hac görevini yerine getirsin diyor. Burada gücü yeten sözüyle hem maddi yönden, hem de sağlık yönünden gücü yeten anlamındadır. Eğer Rahman maddi gücü olup, sağlığı yetmeyen başkasını vekâletle gönderebilir deseydi, bunu kabul edebilirdik, demediğine göre, bunu söylemek apaçık Rabbin vermediği bir ruhsatı, hükmü vermek demektir. Bunun cezasını düşünmek bile istemiyorum.
Bir insan düşünün oruç tutamıyor rahatsız, Allah bu konuda nasıl bir yol göstermiş hatırlayalım. Eğer Ramazandan sonra iyi olursanız orucunuzu tutun diyordu. Yok, oruç tutmaya sağlığınız uzun süre elvermeyecekse, bir kişiyi doyurunuz, hayır yapınız diyor. Birisi sizin yerinize parasını verin oruç tutsun diyor mu? Demez çünkü ibadetler, kişiye mahsus dur. Faydasını, sevabını o ibadeti yapan bizzat görecektir.
Yine hastalığınız yüzünden namaz kılamayacak kadar hastaysanız, birisine para verip kendi adınıza namaz kıldırabilir misiniz? Allah ı anmanın birçok yolunu ve yöntemini Rabbim Kur’an da gösteriyor bizlere. Eğer, hayır namazı kendi yerimize başkasına kıldıramazsınız diyorsanız, hacca gitmekte aynı şeydir. Çünkü ayakta namaz kılamıyorsanız her konumda Rabbe yönelmenin yollarını Allah Kur’an da açıklamıştır.
Hiç kimseye, kendi ibadetinizi parayla yaptıramazsınız. Kur’anı anlayan onun ipine sarılmış hiçbir Müslüman, bir başkasının yerine parayla hacca gidilebileceğine inanmaz. Birileri işin kolayını bulmuş ve İslam a öyle bir nifak sokmuş ki, çık çıkabilirsen işin içinden.
Allah hac ibadetini, bizlere farz kılmasının önemli bir nedeni vardır. Orada mahşeri bir kalabalığın verdiği duyguyu tatmak ve Rahmana benliğimizi, ruhumuzu topluca teslim ederek, huşu içinde yüz binlerin secde etmesinin verdiği hazı, duyguyu gönülden tatmaktır asıl amaç.
Bizim yerimize, bir başkasının bu duyguyu tatmasının, bizlere ne faydası olabilir? Elbette oraya gidecek parası olmayan insanlara, para verip göndermenin mutluluğunu tatmak ve onun sevabından faydalanmak güzeldir, doğrudur da, ama kendi yerimize hac yaptırmak, Rabbin verdiği bir ruhsat, izin asla değildir.
Ne yazık ki Diyanet İşleri Başkanlığı dahi, bu yanlışa onay vermekte, parası olup ta gidemeyen birisinin, kendisi yerine vekâlet vererek, bir başkasını hacca gönderebileceğini söyleyebilmektedir. Rabbin vermediği bir yetkiyi, ruhsatı kimse veremez. Dini Rabbin Kitabına göre yaşamak istiyorsak, onun verdiği hükmün, iznin dışına asla çıkamayacağımızı unutmayalım. Bunun tersini söyleyenlere kanmakla, ancak kendimizi kandırırız bunu da bilelim.
Biz Müslümanların, peygamberimize karşı sevgisini ve ona karşı aşırı duygusal zaafımızı anlayanlar, onun üzerinden sözlerle, bizleri asılsız bilgilerle ne hale sokmuşlar. Tüm bu yanlış inançlardan kurtulabilmemiz için, Kur’anı anlayarak birçok kez okumalıyız ve Kur’an ı bir bütün olarak düşünmeliyiz. Daha açıkçası imtihanımıza bizzat kendimiz Kur’an dan hazırlanmalıyız. Birilerinden kopya çekerek imtihan verilmez, bunu da unutmayalım. Allah ın doğru yolunu bulmak istiyorsak, Kur’an ın çevresinde el birliğiyle toplanmalıyız.
Rahman bu kitabı bizler için, bir rehber olsun diye gönderdim diyorsa, ona danışmadan hiçbir söze inanmamalıyız. Oruç ve namaz konusunda birçok detay veren Rabbim, eğer hastalığı yüzünden gücü yetmeyenin yerine vekâletle başkasını hacca gönderebilir diye bir açıklama yapmadıysa, bunları söyleyenlere asla inanmamalıyız. Her bilgi Kur’an süzgecinden geçirilmelidir, ondan onay almalıdır, Kur’an süzgecinden geçiyorsa başımızın tacıdır.
Allah birçok ayetinde biz Kur’an da eksik bırakmadık, gerçekleri anlayasınız diye, her konudan nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız. Allah unutucu değildir, Kur’an ın ipine sarılın, çünkü sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyor ve apaçık hüküm veriyorsa, sizce Rabbin vermediği bir hükmü, sanki Allah katındanmış gibi uygulamak, bizleri Rahmana mı yaklaştırır? Yoksa…. Yoksa nın cevabını, her Müslüman kendi nefsine vermelidir.
Bakın Allah ne diyor?
Enfal 22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK