Dünyanın gözü İtalya'daki gelişmelerde
İtalya önümüzdeki bir kaç hafta, zor tercihlerle, önümüzdeki en altı ay boyunca da bazı acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacak.
İtalya önümüzdeki bir kaç hafta, zor tercihlerle, önümüzdeki en altı ay boyunca da bazı acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacak. Bu düzeyde en itibarlı görevlerin ve meclis başkanlığında iktidarın kime ait olacağı konusunda pazarlık ve çekişmeler başladı bile.
Yeni hükümetin oluşturulması konusundaki temaslar, bu tamamlanana kadar resmen başlamayacak. Ama liderlerin verdiği ilk mesajlar ve sağı solu yoklamalarıyla aslında fiilen başladı bile.
Hükümet olabilmek için gerekli olan Senato çoğunluğunu alamayan merkez-sol Demokrat Parti (PD) lideri Pier Luigi Barsani, bu durumda ya Silvio Berlusconi'nin merkez-sağ Özgürlükçü Halk(PdL) hareketi ya da komedyen Beppe Grillo'nun tepkiler üzerinde yükselen Beş Yıldız (M5S) hareketi ile bir anlaşma yapmak zorunda.
Kısacası Bersani'nin önünde 3 koalisyon seçeneği var - biri zor, kalan ikisi de neredeyse imkansız.
Mevcut koalisyonun devamı
Bu olasılık neredeyse imkansız görünüyor. Luigi Bersani ile Silvio Berlusconi'nin yanında şu anda hükümette olan sol blok lideri Başbakan Mario Monti'nin de katılımı sağlanarak büyük bir koalisyon kurulursa, bu, ülkeyi 2011'in Kasım ayından bu yana ülkeyi yöneten koalisyonun bileşim ve sandalye sayısı olarak tıpatıp aynısı olur.
Ama karşılıklı suçlamalarla yürütülen seçim kampanyaları ve ciddi şahsi ve ideolojik farklılıklar, hükümetin devamı olasılığını epeyce azalttı.
Hepsinin üzerinde merkez sol lideri Bersani'nin programının bir çok noktada, Berlusconi'ninkiyle çatışması kaçınılmaz.
Bunlar arasında Bersani'nin, yolsuzlukla mücadele yasasını güçlendirme ve kamu görevlerine ilişkin "çıkar çatışması" durumlarını tanımlayan bir yasa çıkarma vaadi var.
Bersani diğer yandan, şu anki başbakan Mario Monti'nin başlattığı kemer sıkma paketini önemli ölçüde benimsiyor ve devam ettireceğini söylüyor.
Berlusconi ise, bunlardan rahatsız.
Berlusconi gerçi Bersani'ye göz kırpar gibi göründü, ama bunlar daha ziyade şov niteliğinde yaklaşımlar oldu.
Bütün liderler şu anda kamuoyu karşısında "makul" ve "uzlaşmaya açık" izlenimi verme çabasında, çünkü hiç biri hükümetin kurulamamasından ya da böyle bir siyasi krizle kaçınılmaz hale gelecek mali kaostan sorumlu tutulmak istemiyor.
İstikrarlı azınlık hükümeti
Â*
İkinci "neredeyse imkansız" ihtimal bu.
Bersani, bir ihtimal, merkez sağı, ya da Grillo'nun Beş Yıldız hareketini, kuracağı azınlık hükümeti için yapılacak güven oylamasında çekimser kalmaya ikna edebilir.
Fakat bu, parlamentodan geçireceği her bir yasa için, bu partilerle pazarlıklar yürütmesi anlamına gelecektir.
Bu tür bir kırılgan düzenleme tek bir koşulla ayakta kalabilir: Piyasalar, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası gibi dış unsurların baskısı, Berlusconi ya da Grillo'yu, hükümeti düşürmekten alakoyabilirse.
Geçici hükümet
Gelecek ay başlayacak olan hükümet görüşmelerinin sonunda en büyük olasılıklar, ya Bersani liderliğinde ya da temel bir programı olan muhtemelen yarı siyasetçi-yarı teknokrat Giuliano Amato gibi birinin başbakanlığında geçici bir hükümet kurulması.
Bu farazi hükümetin başına kim getirilirse getirilsin, önündeki görevler belli.
Bunların en başında yeni cumhurbaşkanının seçimi, seçim reformu, parlamento reformu ve Grillo'nun da destek verebileceği, çıkar çatışmaları yasası, yolsuzlukla mücadele yasası ve siyasette israfa karşı tedbirler bulunacaktır.
Â*
Bersani şimdiden Beppe Grillo'ya yanaşarak ortaklıkları yoklamaya çalışıyor.
Daha iki hafta olmasına rağmen, yeni parlamento ilk oturumunu yaptığında, alt meclisin başkanlığına Grillo'nun partisinden birinin getirilebileceğinden, hatta bunun meclisin en genç milletvekili 25 yaşındaki Marta Grande olabileceğinden bahsediliyor.
1994 yılında benzer bir şekilde, yine siyasetteki memnuniyetsizliklerin üzerinde yükselen Kuzey Birliği, 31 yaşındaki Irene Pivetti'yi meclis başkanlığına seçtirmeyi başarmıştı.
Reformlar üzerinde anlaşma sağlanması ihtimal dışı değil ve Grillo daha şimdiden kampanya sırasında benimsediği ateşli ve uzlaşmasız tonunu daha faydacı bir siyasi duruşa doğru değiştirmeye başladı.
Yeni cumhurbaşkanı
Yeni hükümetin önündeki ilk görev, Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano'nun yerine geçecek kişiyi seçmek ve müstakbel cumhurbaşkanının kim olacağı konusundaki tartışmalar da hükümet pazarlıklarının parçası olacak.
Grillo ve Bersani seçim yasasını değiştirmek gerektiği konusunda anlaşıyorlar ama nasıl bir reform gerektiği üzerinde anlaşmak o kadar kolay olmayabilir.
Diğer reformlar, çıkar çatışmaları yasası, yolsuzlukla mücadele yasası ve siyasette israfa karşı alınacak tedbirler konusundaki düzenlemeler daha tartışmalı ve Berlusconi liderliğindeki merkez sağ koalisyon muhtemelen bunları engellemeye çalışacak.
Kısa ömürlü hükümet-erken seçim
Bütün bunlar, kurulacak yeni hükümetin ömrünün muhtemelen çok kısa olacağına işaret ediyor.
Â*
Belki de sadece yeni cumhurbaşkanının seçimine kadar ayakta kalabilecek, o da seçilir seçilmez parlamentoyu dağıtarak en erken Temmuz ayında ya da daha büyük bir olasılıkla önümüzdeki sonbaharda yeniden seçimlere gidilmesini isteyecek.
Bu arada, belirsizliklerin uzaması büyük olasılıkla İtalya'nın borç krizi derinleşecek ve bu da ister istemez bir sonraki kampanyanın rengini belirleyecek.
Bu durumda, bütün liderler son kampanyadaki hatalarını tekrarlamaktan kaçınacaklar ve muhtemelen yapılacak yeni genel seçimde sandıktan geçen hafta sonunda çıkandan farklı bir sonuç çıkacak.
Dolayısıyla her halükarda, bir dahaki seçime kadar, Berlusconi'nin devam eden davaları sonuçlanacak, merkez sol'da, İngiltere'de Tony Blair'in İşçi Partisi içinde yaptığına benzer bir reform peşinde olan Floransa'nın genç belediye başkanı Matteo Renzi ya Bersani'nin yerini alacak ya da onu destekleyecek, Grillo seçime kadar kısa süre de olsa iktidarın tadına varacak ya da ona yakın olacak, solda ise Monti siyasetten çekilip çekilmeyeceğine karar verecek.
Neresinden bakarsanız bakın İtalya ve siyasi liderlerinin yolunun hayli engebeli, dolambaçlı ve sarp olacağını söyleyebiliriz.
(*) Profesör James Walston Roma'daki Amerikan Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Küresel Politika kürsüsünün başkanlığını yürütüyor.
İtalya önümüzdeki bir kaç hafta, zor tercihlerle, önümüzdeki en altı ay boyunca da bazı acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacak.
İtalya önümüzdeki bir kaç hafta, zor tercihlerle, önümüzdeki en altı ay boyunca da bazı acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacak. Bu düzeyde en itibarlı görevlerin ve meclis başkanlığında iktidarın kime ait olacağı konusunda pazarlık ve çekişmeler başladı bile.
Yeni hükümetin oluşturulması konusundaki temaslar, bu tamamlanana kadar resmen başlamayacak. Ama liderlerin verdiği ilk mesajlar ve sağı solu yoklamalarıyla aslında fiilen başladı bile.
Hükümet olabilmek için gerekli olan Senato çoğunluğunu alamayan merkez-sol Demokrat Parti (PD) lideri Pier Luigi Barsani, bu durumda ya Silvio Berlusconi'nin merkez-sağ Özgürlükçü Halk(PdL) hareketi ya da komedyen Beppe Grillo'nun tepkiler üzerinde yükselen Beş Yıldız (M5S) hareketi ile bir anlaşma yapmak zorunda.
Kısacası Bersani'nin önünde 3 koalisyon seçeneği var - biri zor, kalan ikisi de neredeyse imkansız.
Mevcut koalisyonun devamı
Bu olasılık neredeyse imkansız görünüyor. Luigi Bersani ile Silvio Berlusconi'nin yanında şu anda hükümette olan sol blok lideri Başbakan Mario Monti'nin de katılımı sağlanarak büyük bir koalisyon kurulursa, bu, ülkeyi 2011'in Kasım ayından bu yana ülkeyi yöneten koalisyonun bileşim ve sandalye sayısı olarak tıpatıp aynısı olur.
Ama karşılıklı suçlamalarla yürütülen seçim kampanyaları ve ciddi şahsi ve ideolojik farklılıklar, hükümetin devamı olasılığını epeyce azalttı.
Hepsinin üzerinde merkez sol lideri Bersani'nin programının bir çok noktada, Berlusconi'ninkiyle çatışması kaçınılmaz.
Bunlar arasında Bersani'nin, yolsuzlukla mücadele yasasını güçlendirme ve kamu görevlerine ilişkin "çıkar çatışması" durumlarını tanımlayan bir yasa çıkarma vaadi var.
Bersani diğer yandan, şu anki başbakan Mario Monti'nin başlattığı kemer sıkma paketini önemli ölçüde benimsiyor ve devam ettireceğini söylüyor.
Berlusconi ise, bunlardan rahatsız.
Berlusconi gerçi Bersani'ye göz kırpar gibi göründü, ama bunlar daha ziyade şov niteliğinde yaklaşımlar oldu.
Bütün liderler şu anda kamuoyu karşısında "makul" ve "uzlaşmaya açık" izlenimi verme çabasında, çünkü hiç biri hükümetin kurulamamasından ya da böyle bir siyasi krizle kaçınılmaz hale gelecek mali kaostan sorumlu tutulmak istemiyor.
İstikrarlı azınlık hükümeti
Â*
İkinci "neredeyse imkansız" ihtimal bu.
Bersani, bir ihtimal, merkez sağı, ya da Grillo'nun Beş Yıldız hareketini, kuracağı azınlık hükümeti için yapılacak güven oylamasında çekimser kalmaya ikna edebilir.
Fakat bu, parlamentodan geçireceği her bir yasa için, bu partilerle pazarlıklar yürütmesi anlamına gelecektir.
Bu tür bir kırılgan düzenleme tek bir koşulla ayakta kalabilir: Piyasalar, Avrupa Birliği ve Avrupa Merkez Bankası gibi dış unsurların baskısı, Berlusconi ya da Grillo'yu, hükümeti düşürmekten alakoyabilirse.
Geçici hükümet
Gelecek ay başlayacak olan hükümet görüşmelerinin sonunda en büyük olasılıklar, ya Bersani liderliğinde ya da temel bir programı olan muhtemelen yarı siyasetçi-yarı teknokrat Giuliano Amato gibi birinin başbakanlığında geçici bir hükümet kurulması.
Bu farazi hükümetin başına kim getirilirse getirilsin, önündeki görevler belli.
Bunların en başında yeni cumhurbaşkanının seçimi, seçim reformu, parlamento reformu ve Grillo'nun da destek verebileceği, çıkar çatışmaları yasası, yolsuzlukla mücadele yasası ve siyasette israfa karşı tedbirler bulunacaktır.
Â*
Bersani şimdiden Beppe Grillo'ya yanaşarak ortaklıkları yoklamaya çalışıyor.
Daha iki hafta olmasına rağmen, yeni parlamento ilk oturumunu yaptığında, alt meclisin başkanlığına Grillo'nun partisinden birinin getirilebileceğinden, hatta bunun meclisin en genç milletvekili 25 yaşındaki Marta Grande olabileceğinden bahsediliyor.
1994 yılında benzer bir şekilde, yine siyasetteki memnuniyetsizliklerin üzerinde yükselen Kuzey Birliği, 31 yaşındaki Irene Pivetti'yi meclis başkanlığına seçtirmeyi başarmıştı.
Reformlar üzerinde anlaşma sağlanması ihtimal dışı değil ve Grillo daha şimdiden kampanya sırasında benimsediği ateşli ve uzlaşmasız tonunu daha faydacı bir siyasi duruşa doğru değiştirmeye başladı.
Yeni cumhurbaşkanı
Yeni hükümetin önündeki ilk görev, Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano'nun yerine geçecek kişiyi seçmek ve müstakbel cumhurbaşkanının kim olacağı konusundaki tartışmalar da hükümet pazarlıklarının parçası olacak.
Grillo ve Bersani seçim yasasını değiştirmek gerektiği konusunda anlaşıyorlar ama nasıl bir reform gerektiği üzerinde anlaşmak o kadar kolay olmayabilir.
Diğer reformlar, çıkar çatışmaları yasası, yolsuzlukla mücadele yasası ve siyasette israfa karşı alınacak tedbirler konusundaki düzenlemeler daha tartışmalı ve Berlusconi liderliğindeki merkez sağ koalisyon muhtemelen bunları engellemeye çalışacak.
Kısa ömürlü hükümet-erken seçim
Bütün bunlar, kurulacak yeni hükümetin ömrünün muhtemelen çok kısa olacağına işaret ediyor.
Â*
Belki de sadece yeni cumhurbaşkanının seçimine kadar ayakta kalabilecek, o da seçilir seçilmez parlamentoyu dağıtarak en erken Temmuz ayında ya da daha büyük bir olasılıkla önümüzdeki sonbaharda yeniden seçimlere gidilmesini isteyecek.
Bu arada, belirsizliklerin uzaması büyük olasılıkla İtalya'nın borç krizi derinleşecek ve bu da ister istemez bir sonraki kampanyanın rengini belirleyecek.
Bu durumda, bütün liderler son kampanyadaki hatalarını tekrarlamaktan kaçınacaklar ve muhtemelen yapılacak yeni genel seçimde sandıktan geçen hafta sonunda çıkandan farklı bir sonuç çıkacak.
Dolayısıyla her halükarda, bir dahaki seçime kadar, Berlusconi'nin devam eden davaları sonuçlanacak, merkez sol'da, İngiltere'de Tony Blair'in İşçi Partisi içinde yaptığına benzer bir reform peşinde olan Floransa'nın genç belediye başkanı Matteo Renzi ya Bersani'nin yerini alacak ya da onu destekleyecek, Grillo seçime kadar kısa süre de olsa iktidarın tadına varacak ya da ona yakın olacak, solda ise Monti siyasetten çekilip çekilmeyeceğine karar verecek.
Neresinden bakarsanız bakın İtalya ve siyasi liderlerinin yolunun hayli engebeli, dolambaçlı ve sarp olacağını söyleyebiliriz.
(*) Profesör James Walston Roma'daki Amerikan Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Küresel Politika kürsüsünün başkanlığını yürütüyor.