Yeni papanın seçimi bu kez farklı mı olacak?
Vatikan'ı yakından takip eden üç Türk akademisyen papalığın seçim prosedürüne rağmen bu ismin belirlenmesinde uluslararası gelişmelerin de etkisi olabileceğine dikkat çekti.
Vatikan'ı yakından takip eden üç Türk akademisyen papalığın seçim prosedürüne rağmen bu ismin belirlenmesinde uluslararası gelişmelerin de etkisi olabileceğine dikkat çekti. Papa 16. Benediktus'un bu ayın sonunda görevini bırakacağını açıklamasından sonra, halefinin kim olacağı ve belirlenmesinde hangi şartların etkili olacağı tartışılıyor. Vatikan'ı yakından takip eden Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çelik ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İsra Güngör, papalığın seçim prosedürüne rağmen bu ismin belirlenmesinde uluslararası gelişmelerin de etkisi olabileceğine dikkat çekti.
Çelik, Papa 16. Benediktus göreve seçildiği sırada kilisede bir reform dönemi başlayacağı beklentisinde olanların yanıldığını, Benediktus'un, en yakın arkadaşı olan selefi Papa 2. Jean Paul'ün uygulamalarını devam ettirdiğini ve Kilise'nin tutumunda önemli bir değişikliğe gitmediğini belirtti. Alman olması dolayısıyla arkadaşlarının Benediktus'a "Panzer Kardinal" dediğini anımsatan Çelik, "Nitekim uygulamalarıyla bu sıfatın içini doldurdu" ifadesini kullandı. Çelik, 16. Benediktus'un Resengburg Üniversitesi'nde İslam dünyasını hedef alan konuşmasının Türkiye kamuoyu ve diğer İslam ülkelerinde tepkilerle karşılandığını, Papa'nın ayrıca Avrupa Birliği anayasa metinlerini de Hristiyanlığa yeterince atıf yapılmadığı gerekçesiyle eleştirdiğini hatırlattı.
"Herhalde çeşitli baskılarla istifa etmek zorunda bırakıldı"
Çelik, papalığa sadece dini bir makam olarak bakmamak gerektiğine dikkati çekti. "Vatikan'ın dünya politikasında da etkisi olan bir kurum olduğu" yorumunda bulunan Çelik, Papa 2. Jean Paul'ün ölüm döşeğindeyken dahi istifa etmediğine işaret ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Çünkü o makam İsa'nın verasetidir. İstediği zaman bırakıp gidebileceği bir makam değildir. Öyle tahmin ediyorum ki yeni bir politika değişikliği düşünülüyor. Bunun için de zaman kaybetmek istemiyorlar. Bu nedenle Papa herhalde çeşitli baskılarla istifa etmek zorunda bırakıldı. Batılı ülkeler böyle bir gücü politika dışı bırakmaz. Dini bir makam kadar politik bir makamdır.
Özellikle geri kalmış üçüncü dünya ülkelerinde Hristiyanlığı çok etkin olarak kullanırlar. Politika söz konusu olduğunda Katolik Kilisesi Hristiyan dünyanın çıkarlarının yanında saf alır. Kilisenin bir hiyerarşik yapısı vardır, bağımsız gibi görünse de yönlendirilir her zaman. Böyle bir teşkilatı büyük Batılı ülkeler hiçbir zaman boş bırakmazlar."
Çelik, "papalık seçiminin uluslararası konjonktürle ilişkilendirilmesi illaki olacaktır" diyerek, Papa 2. Jean Paul'un seçilmesinden önce 455 yıl boyunca ruhani liderliği hep İtalyanların üstlendiğini hatırlattı. "İtalyan hegemonyasının ilk kez 2. Jean Paul'le kırıldığını" ifade eden Çelik, "Niye kırıldı? O dönemdeki ABD'ye bakın. Takip edilen politikalara bakın ve Komünizm'e karşı, yani Sovyet Bloğu'nun dağılma hazırlıkları başlamıştı. Zaman zaman Papa 2. Jean Paul bir ideolojik lider gibi davrandı, Polonya'da miting yaptı. Bu Alman'ın (Benediktus) seçilmesinin de o günkü dünya politikalarıyla ilgisi vardı, yeni seçilecek Papa ile bu politikaların nereye gideceğini görebiliriz" diye konuştu.
"Avrupa Afrika'ya dönmeye başladı"
Mehmet Çelik, "ekonomik krizle boğuşan Avrupa'nın tekrar Afrika'ya yöneldiğini" söyleyerek, Papa 16. Benediktus'un yerine ismi geçen Ganalı kardinal Peter Kudwo Appiah Turkson'ın kimliğinin "propaganda aracı olarak" da kullanılabileceğini savundu. Çelik, "Aday gösterilen Ganalı kardinal Turkson'ın yüzü de çok sevimli. Katolik Kilisesi 'bakın ırkçı değiliz' diye o güzel güzü propaganda edebilir" yorumunda bulundu.
"Gelişmelerden bağımsız kendi usullerine uygun papalık seçimi zor"
Prof. Dr. Ali İsra Güngör de, Benediktus'un göreve geldiği dönemde özellikle parasal konulardaki suistimallerin önemli bir sıkıntı olduğunu ancak Papa'nın bu soruna kalıcı bir çözüm getiremediğini belirtti.
Katolik Kilisesi'nin iç sorunlarının ve dış gündeminin yoğunlaştığı bir dönemde adayların seçilme şansları konusunda tahminde bulunmanın güç olduğunu vurgulayan Güngör, Vatikan'ın Afrika ve "renk (ırk)" meselelerinde mesaj verilebilecek en önemli merkezlerden biri olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Dünya üzerindeki gelişmeleri görmezden gelen bir papalık seçimi sadece teolojik, doktrinel ve geleneksel usullere uyarak gerçekleşebilir mi diye sormak lazım. Bence hayır. Bu tür, dini açıdan kendi öz sistemi kaynaklı bir seçimi dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak, bu derece önemli bir kurum gerçekleştirebilir mi diye baktığımızda, bunun gerçekleştirilemeyeceğini söylerim. Bu gelişmelerden bağımsız kendi usullerine uygun bir papalık seçimi gerçekleşmesi zor."
Kaynak: AA
Vatikan'ı yakından takip eden üç Türk akademisyen papalığın seçim prosedürüne rağmen bu ismin belirlenmesinde uluslararası gelişmelerin de etkisi olabileceğine dikkat çekti.
Vatikan'ı yakından takip eden üç Türk akademisyen papalığın seçim prosedürüne rağmen bu ismin belirlenmesinde uluslararası gelişmelerin de etkisi olabileceğine dikkat çekti. Papa 16. Benediktus'un bu ayın sonunda görevini bırakacağını açıklamasından sonra, halefinin kim olacağı ve belirlenmesinde hangi şartların etkili olacağı tartışılıyor. Vatikan'ı yakından takip eden Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çelik ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İsra Güngör, papalığın seçim prosedürüne rağmen bu ismin belirlenmesinde uluslararası gelişmelerin de etkisi olabileceğine dikkat çekti.
Çelik, Papa 16. Benediktus göreve seçildiği sırada kilisede bir reform dönemi başlayacağı beklentisinde olanların yanıldığını, Benediktus'un, en yakın arkadaşı olan selefi Papa 2. Jean Paul'ün uygulamalarını devam ettirdiğini ve Kilise'nin tutumunda önemli bir değişikliğe gitmediğini belirtti. Alman olması dolayısıyla arkadaşlarının Benediktus'a "Panzer Kardinal" dediğini anımsatan Çelik, "Nitekim uygulamalarıyla bu sıfatın içini doldurdu" ifadesini kullandı. Çelik, 16. Benediktus'un Resengburg Üniversitesi'nde İslam dünyasını hedef alan konuşmasının Türkiye kamuoyu ve diğer İslam ülkelerinde tepkilerle karşılandığını, Papa'nın ayrıca Avrupa Birliği anayasa metinlerini de Hristiyanlığa yeterince atıf yapılmadığı gerekçesiyle eleştirdiğini hatırlattı.
"Herhalde çeşitli baskılarla istifa etmek zorunda bırakıldı"
Çelik, papalığa sadece dini bir makam olarak bakmamak gerektiğine dikkati çekti. "Vatikan'ın dünya politikasında da etkisi olan bir kurum olduğu" yorumunda bulunan Çelik, Papa 2. Jean Paul'ün ölüm döşeğindeyken dahi istifa etmediğine işaret ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Çünkü o makam İsa'nın verasetidir. İstediği zaman bırakıp gidebileceği bir makam değildir. Öyle tahmin ediyorum ki yeni bir politika değişikliği düşünülüyor. Bunun için de zaman kaybetmek istemiyorlar. Bu nedenle Papa herhalde çeşitli baskılarla istifa etmek zorunda bırakıldı. Batılı ülkeler böyle bir gücü politika dışı bırakmaz. Dini bir makam kadar politik bir makamdır.
Özellikle geri kalmış üçüncü dünya ülkelerinde Hristiyanlığı çok etkin olarak kullanırlar. Politika söz konusu olduğunda Katolik Kilisesi Hristiyan dünyanın çıkarlarının yanında saf alır. Kilisenin bir hiyerarşik yapısı vardır, bağımsız gibi görünse de yönlendirilir her zaman. Böyle bir teşkilatı büyük Batılı ülkeler hiçbir zaman boş bırakmazlar."
Çelik, "papalık seçiminin uluslararası konjonktürle ilişkilendirilmesi illaki olacaktır" diyerek, Papa 2. Jean Paul'un seçilmesinden önce 455 yıl boyunca ruhani liderliği hep İtalyanların üstlendiğini hatırlattı. "İtalyan hegemonyasının ilk kez 2. Jean Paul'le kırıldığını" ifade eden Çelik, "Niye kırıldı? O dönemdeki ABD'ye bakın. Takip edilen politikalara bakın ve Komünizm'e karşı, yani Sovyet Bloğu'nun dağılma hazırlıkları başlamıştı. Zaman zaman Papa 2. Jean Paul bir ideolojik lider gibi davrandı, Polonya'da miting yaptı. Bu Alman'ın (Benediktus) seçilmesinin de o günkü dünya politikalarıyla ilgisi vardı, yeni seçilecek Papa ile bu politikaların nereye gideceğini görebiliriz" diye konuştu.
"Avrupa Afrika'ya dönmeye başladı"
Mehmet Çelik, "ekonomik krizle boğuşan Avrupa'nın tekrar Afrika'ya yöneldiğini" söyleyerek, Papa 16. Benediktus'un yerine ismi geçen Ganalı kardinal Peter Kudwo Appiah Turkson'ın kimliğinin "propaganda aracı olarak" da kullanılabileceğini savundu. Çelik, "Aday gösterilen Ganalı kardinal Turkson'ın yüzü de çok sevimli. Katolik Kilisesi 'bakın ırkçı değiliz' diye o güzel güzü propaganda edebilir" yorumunda bulundu.
"Gelişmelerden bağımsız kendi usullerine uygun papalık seçimi zor"
Prof. Dr. Ali İsra Güngör de, Benediktus'un göreve geldiği dönemde özellikle parasal konulardaki suistimallerin önemli bir sıkıntı olduğunu ancak Papa'nın bu soruna kalıcı bir çözüm getiremediğini belirtti.
Katolik Kilisesi'nin iç sorunlarının ve dış gündeminin yoğunlaştığı bir dönemde adayların seçilme şansları konusunda tahminde bulunmanın güç olduğunu vurgulayan Güngör, Vatikan'ın Afrika ve "renk (ırk)" meselelerinde mesaj verilebilecek en önemli merkezlerden biri olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Dünya üzerindeki gelişmeleri görmezden gelen bir papalık seçimi sadece teolojik, doktrinel ve geleneksel usullere uyarak gerçekleşebilir mi diye sormak lazım. Bence hayır. Bu tür, dini açıdan kendi öz sistemi kaynaklı bir seçimi dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak, bu derece önemli bir kurum gerçekleştirebilir mi diye baktığımızda, bunun gerçekleştirilemeyeceğini söylerim. Bu gelişmelerden bağımsız kendi usullerine uygun bir papalık seçimi gerçekleşmesi zor."
Kaynak: AA
