İsrail hapishanelerinde 31 yıl
En uzun süre İsrail hapishanelerinde kalma rekorunu elinde bulunduran ve ''Esirlerin komutanı'' lakaplı Ruad er-Razim, İsral hapishanelerinde açlık grevi yapan Filistinli esirlerin kendileri için değil, İslam ümmetinin onuru savunmak için açlık grevi yaptığını belirtti.
En uzun süre İsrail hapishanelerinde kalma rekorunu elinde bulunduran ve ''Esirlerin komutanı'' lakaplı Ruad er-Razim, İsral hapishanelerinde açlık grevi yapan Filistinli esirlerin kendileri için değil, İslam ümmetinin onuru savunmak için açlık grevi yaptığını belirtti. 1980 yılında tutuklandıktan 31 yıl sonra 2011'deki Gilad Şalit takasında özgürlüğüne kavuşan Razim, AA muhabirine gençlik yılları ve esaret dönemi hayatına dair açıklamalarda bulundu.
''Kudüs'te çocuk olmak diğer Filistin kentleri, mülteci kampları ve caddelerinde yaşayanlara nispetle biraz daha zordur'' diyen Razim, ''Çünkü günlük olarak işgalcinin baskılarına maruz kalıyorsunuz. Korkuyla yaşıyorsunuz. İşgalci ayrıca Kudüs'teki Arap gençlerin kültürlerinden habersiz bırakılmasına çabalıyor. Ben ise mütedeyyin ve vatanını seven bir ailenin çocuğu olarak doğdum ve büyüdüm'' dedi.
''Hayal edebileceğiniz her türlü işkence yöntemini bize uyguladılar''
Tutuklanmasının ardından farklı bedeni ve ruhi işkencelere tabi tutulduğunu ifade eden Razim, ''Soğuk mekanda bırakılmaktan tutun da soğuk suyla yıkama, değnekle dövme gibi birçok bedeni işkencenin yanı sıra, sürekli ailemizi öldürmekle tehdit etmelerine varıncaya kadar her türlü işkenceye tabi tutulduk'' diye konuştu
Hapishane yönetiminin yeme, içme, uyuma hatta tuvalete gitmeyi dahi yasakladığını ifade eden Razim, şöyle devam etti: ''Bir defasında annemi, babamı ve kız kardeşlerimi getirdiler. Eğer suçumu itiraf etmezsem onları öldürmekle tehdit ettiler. Hatta onları öldürür kaza süsü veririz, dediler. Hayal edebileceğiniz her türlü işkence yöntemini bize uyguladılar.''
''İsrail yargısı formaliteden ibarettir ve istihbaratın elinde oyuncaktır''
''İsrail yargısının formaliteden ibaret'' olduğunu ifade eden Razim şöyle konuştu:
''İfadeler polis kayıtlarından alınıyordu. Savcı, ifadeleri polisten alıyor ve mahkemeye taşıyordu. İsrail'in benim için tayin ettiği avukat bunun böyle olduğunu ispat etti. Buna binaen yargıç bana yöneltilen suçlamalardan tamamen beraat ettiğime hükmetti. Ancak daha sonra bana İsrail istihbaratının benim hakkımda müebbet hapis kararı olduğu söylendi. Bu mahkeme tarafından değil İstihbarat tarafından alınmış bir karardı. Çünkü yargı, istihbaratın elinde oyuncak.''
''Tecrit, insanı kasten ve yavaş yavaş öldürme çabasıdır''
''İnsan sosyal bir varlıktır yalnız başına yaşayamaz'' diyen Razim tecrit edildiği zamanlarını şöyle tanımladı: ''Konuşacak kimse yok, elektrik yok, teneffüs edecek hava dahi yok. Bir saatliğine ayaklar zincirli dışarı çıkıyorsun o kadar. Aslında tecrit insanı kasten ve yavaş yavaş öldürme çabasıdır. Birçok esir, bu yüzünden aklını kaybetti.''
Hapishane şartları
Hapishane idaresi ile aralarında sürekli bir mücadele olduğunu belirten Razim, ''Duruşumuzla, sabrımızla ve sebatımızla hapishane yönetimine karşı bir kale oluşturabildik ve istediklerimizi elde ettik. Onurumuzu ve kendimizi korumanın tek yolu açlık grevi idi, yaklaşık her 4 yılda bir açlık grevi yapıyorduk. Aynı zamanda hapishaneleri üniversiteye, okula çevirmeyi başardık'' şeklinde konuştu.
Hapishane hatıraları
''Tabii ki unutulmayacak çok hatıramız var. Özellikle insan ilk tutuklandığı dönemi ve işkenceleri unutamıyor'' ifadelerini kullanan Razim annesiyle ilgili bir hatırasını şöyle paylaştı:
''2002'de annem hastalanmıştı ve beni ziyaret edebilecek durumda değildi. Annemle görüşmek için beni evimize yakın bir hapishaneye nakletmeleri talebinde bulundum. Ama talebimi karşılamamak için ellerinden geleni yapıp beni oyaladılar. Kız kardeşimin yoğun çabaları başta olmak üzere Filistin yönetimi, resmi kurumları, Kızılhaç ve Esirler Bakanlığı'nın yoğun baskıları sonucu kabul ettiler. Annemi ambulansla sağlık görevlileri eşliğinde Bi'r Seba (Beersheva) hapishanesine getirdiler. İnsanlıktan nasibi olmayan hapishane yönetimi, annemi havasız karanlık bir koridora bırakmıştı. Onu görünce şok olmuştum. Bir deri bir kemik kalmıştı. Onunla yaklaşık bir saat kadar kalabildim. Sadece ismimi telaffuz ediyor ve 'Allah senden razı olsun oğlum' diyordu o görüşmeden 20 gün sonra da öldü.''
''Özgür Kudüs'e döneceğiz''
Kudüs'e olan özlemini vurgulayan Razim sözlerini şöyle tamamladı:
''Tabii ki her insan doğduğu büyüdüğü yeri özler bende özlüyorum ve Kudüs'ü dünyanın hiçbir yerine değişmem. Esaret yıllarımda kendimi Kudüs'te hissediyordum çünkü ondan ayrılmaya zorlanmıştım. Şimdi Gazze'deyim ondan uzaklaştırıldım. Fakat nereye gidersem gideyim Kudüs aklımda fikrimde ve vicdanımda. Kudüs'ü unutamayız ve Allah'ın izniyle özgür Kudüs'e döneceğiz.Filistinli esirler kendileri için değil, İslam ümmetinin onurunu savunmak için açlık grevi yaptılar. Bütün Müslümanlardan Filistin için destek istiyoruz.''
Â*
Kaynak: AA
En uzun süre İsrail hapishanelerinde kalma rekorunu elinde bulunduran ve ''Esirlerin komutanı'' lakaplı Ruad er-Razim, İsral hapishanelerinde açlık grevi yapan Filistinli esirlerin kendileri için değil, İslam ümmetinin onuru savunmak için açlık grevi yaptığını belirtti.
En uzun süre İsrail hapishanelerinde kalma rekorunu elinde bulunduran ve ''Esirlerin komutanı'' lakaplı Ruad er-Razim, İsral hapishanelerinde açlık grevi yapan Filistinli esirlerin kendileri için değil, İslam ümmetinin onuru savunmak için açlık grevi yaptığını belirtti. 1980 yılında tutuklandıktan 31 yıl sonra 2011'deki Gilad Şalit takasında özgürlüğüne kavuşan Razim, AA muhabirine gençlik yılları ve esaret dönemi hayatına dair açıklamalarda bulundu.
''Kudüs'te çocuk olmak diğer Filistin kentleri, mülteci kampları ve caddelerinde yaşayanlara nispetle biraz daha zordur'' diyen Razim, ''Çünkü günlük olarak işgalcinin baskılarına maruz kalıyorsunuz. Korkuyla yaşıyorsunuz. İşgalci ayrıca Kudüs'teki Arap gençlerin kültürlerinden habersiz bırakılmasına çabalıyor. Ben ise mütedeyyin ve vatanını seven bir ailenin çocuğu olarak doğdum ve büyüdüm'' dedi.
''Hayal edebileceğiniz her türlü işkence yöntemini bize uyguladılar''
Tutuklanmasının ardından farklı bedeni ve ruhi işkencelere tabi tutulduğunu ifade eden Razim, ''Soğuk mekanda bırakılmaktan tutun da soğuk suyla yıkama, değnekle dövme gibi birçok bedeni işkencenin yanı sıra, sürekli ailemizi öldürmekle tehdit etmelerine varıncaya kadar her türlü işkenceye tabi tutulduk'' diye konuştu
Hapishane yönetiminin yeme, içme, uyuma hatta tuvalete gitmeyi dahi yasakladığını ifade eden Razim, şöyle devam etti: ''Bir defasında annemi, babamı ve kız kardeşlerimi getirdiler. Eğer suçumu itiraf etmezsem onları öldürmekle tehdit ettiler. Hatta onları öldürür kaza süsü veririz, dediler. Hayal edebileceğiniz her türlü işkence yöntemini bize uyguladılar.''
''İsrail yargısı formaliteden ibarettir ve istihbaratın elinde oyuncaktır''
''İsrail yargısının formaliteden ibaret'' olduğunu ifade eden Razim şöyle konuştu:
''İfadeler polis kayıtlarından alınıyordu. Savcı, ifadeleri polisten alıyor ve mahkemeye taşıyordu. İsrail'in benim için tayin ettiği avukat bunun böyle olduğunu ispat etti. Buna binaen yargıç bana yöneltilen suçlamalardan tamamen beraat ettiğime hükmetti. Ancak daha sonra bana İsrail istihbaratının benim hakkımda müebbet hapis kararı olduğu söylendi. Bu mahkeme tarafından değil İstihbarat tarafından alınmış bir karardı. Çünkü yargı, istihbaratın elinde oyuncak.''
''Tecrit, insanı kasten ve yavaş yavaş öldürme çabasıdır''
''İnsan sosyal bir varlıktır yalnız başına yaşayamaz'' diyen Razim tecrit edildiği zamanlarını şöyle tanımladı: ''Konuşacak kimse yok, elektrik yok, teneffüs edecek hava dahi yok. Bir saatliğine ayaklar zincirli dışarı çıkıyorsun o kadar. Aslında tecrit insanı kasten ve yavaş yavaş öldürme çabasıdır. Birçok esir, bu yüzünden aklını kaybetti.''
Hapishane şartları
Hapishane idaresi ile aralarında sürekli bir mücadele olduğunu belirten Razim, ''Duruşumuzla, sabrımızla ve sebatımızla hapishane yönetimine karşı bir kale oluşturabildik ve istediklerimizi elde ettik. Onurumuzu ve kendimizi korumanın tek yolu açlık grevi idi, yaklaşık her 4 yılda bir açlık grevi yapıyorduk. Aynı zamanda hapishaneleri üniversiteye, okula çevirmeyi başardık'' şeklinde konuştu.
Hapishane hatıraları
''Tabii ki unutulmayacak çok hatıramız var. Özellikle insan ilk tutuklandığı dönemi ve işkenceleri unutamıyor'' ifadelerini kullanan Razim annesiyle ilgili bir hatırasını şöyle paylaştı:
''2002'de annem hastalanmıştı ve beni ziyaret edebilecek durumda değildi. Annemle görüşmek için beni evimize yakın bir hapishaneye nakletmeleri talebinde bulundum. Ama talebimi karşılamamak için ellerinden geleni yapıp beni oyaladılar. Kız kardeşimin yoğun çabaları başta olmak üzere Filistin yönetimi, resmi kurumları, Kızılhaç ve Esirler Bakanlığı'nın yoğun baskıları sonucu kabul ettiler. Annemi ambulansla sağlık görevlileri eşliğinde Bi'r Seba (Beersheva) hapishanesine getirdiler. İnsanlıktan nasibi olmayan hapishane yönetimi, annemi havasız karanlık bir koridora bırakmıştı. Onu görünce şok olmuştum. Bir deri bir kemik kalmıştı. Onunla yaklaşık bir saat kadar kalabildim. Sadece ismimi telaffuz ediyor ve 'Allah senden razı olsun oğlum' diyordu o görüşmeden 20 gün sonra da öldü.''
''Özgür Kudüs'e döneceğiz''
Kudüs'e olan özlemini vurgulayan Razim sözlerini şöyle tamamladı:
''Tabii ki her insan doğduğu büyüdüğü yeri özler bende özlüyorum ve Kudüs'ü dünyanın hiçbir yerine değişmem. Esaret yıllarımda kendimi Kudüs'te hissediyordum çünkü ondan ayrılmaya zorlanmıştım. Şimdi Gazze'deyim ondan uzaklaştırıldım. Fakat nereye gidersem gideyim Kudüs aklımda fikrimde ve vicdanımda. Kudüs'ü unutamayız ve Allah'ın izniyle özgür Kudüs'e döneceğiz.Filistinli esirler kendileri için değil, İslam ümmetinin onurunu savunmak için açlık grevi yaptılar. Bütün Müslümanlardan Filistin için destek istiyoruz.''
Â*
Kaynak: AA