Avusturya, 25 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidiyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğu için üç aday yarışıyor. Seçimlere, halihazırda bu görevi yürüten 71 yaşındaki Heinz Fischer, 10 çocuk annesi aşırı tutucu Barbara Rosenkranz ile kürtaj karşıtı eylem ve söylemleriyle bilinen Rudolf Gehring katılıyor. Kamuoyu yoklamaları Fischer'in çok önde olduğunu gösteriyor.
Seçimlere Avusturya Halk Partisi (ÖVP), Yeşiller Partisi ve Avusturya'nın Geleceği için İttifak Partisi (BZÖ) aday göstermezken, aşırı sağcı Özgürlükçüler Partisi (FPÖ), Aşağı Avusturya Eyaleti parti başkanlığını yürüten 51 yaşındaki Barbara Rosenkranz'ı ve 2008 seçimlerinde sadece 0,8 oranında oy aldığı için parlamentoda temsil edilmeyen Hıristiyan (Die Christen) Parti de, parti Genel Başkanı Rudolf Gehring'ı aday gösterdi. 34 yaşını dolduran ve 6 bin destekçiden imza toplayabilen her Avusturya vatandaşı Cumhurbaşkanlığına aday olabiliyor. Seçim gününde 16 yaşını tamamlayan her Avusturya vatandaşı oy kullanabiliyor.
Cumhurbaşkanı Heinz Fischer de, uzun bir süre sessizliğini koruduktan sonra, ikinci bir dönem için aday olduğunu Facebook'tan açıkladı. Heinz Fischer'in adaylığını açıklamasının ardından, basın ve yayın organlarında Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adları geçen Halk Partili bütün isimler, teker teker aday olmayacaklarını açıkladı.
ÖVP içerisinde bu makama en çok layık görülen Aşağı Avusturya Eyalet Valisi Erwin Pröll, eyaletteki seçmenine sözü olduğundan dolayı bulunduğu makamı bir dönem daha terk edemeyeceğini söylemesiyle de, ÖVP aday arayışından vazgeçti.
Adaylar arasında Avusturya Federal Ticaret Odası Başkanı Chiristoph Leitl, Steiermarkt'ın eski Valisi Waltraud Klasnic ve Meclis eski Başkanı Andreas Khol'ün de adları geçiyordu. Ancak bütün bu isimler Fisher'in karşısına aday olarak çıkmayacaklarını belirtti.
ÖVP Lideri Josef Pröll, "Avusturya tarihinde, görevde olan bir cumhurbaşkanı ikinci defa seçime gittiğinde seçimi kaybetmemiştir." diyerek aday göstermeme nedenini açıkladı.
Kamuoyu yoklamaları da Josef Pröll'ü haklı çıkarıyor. Zira anketler Fischer'in yüzde 70 civarında bir oy alacağını ortaya koyuyor. Durum bu olunca ÖVP, Sosyal Demokrat kökenli eski Bilim Bakanı Heinz Fischer'e karşı aday çıkarma zahmetine bile girmedi.
ÖVP içerisinden bazı isimler de, Cumhurbaşkanlığı kampanyası için gereksiz harcama yapmaktansa partinin gelecek seçimlere odaklanmasının ve bu masrafı orada yapmasının daha mantıklı olduğunu dile getirdi. Avusturya kanunlarına göre partiler, cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasını yürütmek için merkez kasadan nakit yardımı alamıyor.
ÖVP henüz resmi ağızdan kimi destekleyeceğini açıklamasa da çok sayıda milletvekili, 30 yıldan fazla milletvekilliği yapmış ve halkın büyük çoğunluğunca kabul gören Fischer'in desteklenmesi gerektiğini söylüyor. OGM'in son kamuoyu yoklamasında Avusturyalıların yüzde 71'i görev yaptığı sürede Fischer'in ortaya koyduğu performansından "memnun" ya da "çok memnun" görünüyor. Yaklaşık 30 yıl SPÖ'den milletvekilliği yapan Fischer, 2004 yılında yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 52.39 oy alarak ÖVP'li aday Benita Ferrero-Waldner'i geride bırakmıştı.
YEŞİLLER DE FISCHER'İ DESTEKLİYOR
Aday olabileceğini yılın başında açıklayan Yeşiller Partisi'nin eski Lideri Alexander Van der Bellen de, Fischer'in adaylığını açıklamasıyla adaylıktan vazgeçtiğini ve Fischer'i destekleyeceğini duyurdu.
Yeşillerin Lideri Eva Glawischnig de bir televizyon programında Fischer için oy kullanacağını açıkladı. Daha önce Parlamento başkanlığı yapan Fischer'in nezih iş çıkardığını söyleyen Glawischnig, Rosenkranz için ise "o Avusturya'nın yüzkarası" diyerek adaylığına tepkisini gösterdi.
Yeşillerin Yunan kökenli Viyana İl Başkanı Maria Vassilakou ise partisinin herhangi bir adayı desteklemeyeceğini belirterek, partililerin kime oy vereceği konusunda kendi kararlarını kendilerinin vereceğini ve bu noktada yeterli derecede sorumluluk sahibi olduklarını söyledi.
ROSENKRANZ'IN ADAY GÖSTERİLMESİ BÜYÜK RAHATSIZLIK OLUŞTURDU
FPÖ geçtiğimiz haziran ayında Fischer'in muhalefetsiz aday olmaması için karşısına mutlaka aday çıkaracağını duyurmuştu. Adaylar arasında Siegfried Dillersberger, Norbert Gugerbauer, Dieter Böhmdorfer ve Wilhelm Brauneder'in isimleri geçiyordu, ancak son anda partinin Aşağı Avusturya Eyaleti başkanlığını yürüten Barbara Rosenkranz'da karar kılındı. Rosenkranz'ın aday gösterilmesi, toplumun büyük bir kesiminde rahatsızlık oluşturdu.
Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı, toplama kampları ve gaz odalarının varlığını inkâr eden ve bunun fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirmesi gerektiğini söyleyerek tepki çeken Barbara Rosenkranz, Nazileri övmenin Avusturya'da kanunla yasaklanmasını da fikir özgürlüğüne engel olarak görüyor. Rosenkranz'ın kocası Horst Jakob Rosenkranz'ın üyesi olduğu aşırı sağcı politik parti Nationaldemokratischen Partei (NDP) aşırı radikal olduğundan kapatılmıştı.
ADAY OLDUKTAN SONRA ÇARK ETTİ AMA PROTESTODAN KURTULAMADI
Rosenkranz, adaylığını açıkladıktan sonra yaptığı açıklamalarda demokrasi, özgürlük ve insan haklarının görüş ve politik aktivitelerinin temelini oluşturduğunu ve Nasyonal Sosyalizm rejimi döneminde yaşanan suçları kınadığını ifade etse de tepkilerden kurtulamadı.
Rosenkranz, geçtiğimiz haftalarda başkent Viyana'da düzenlenen ve en az 5 bin kişinin katıldığı "Işık Dansı" adlı mitingle protesto edilmişti. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık idare binalarının da bulunduğu tarihi Hofburg Sarayı'nın önündeki Balhaus Meydanı'nı dolduran kalabalık aynı anda ellerindeki meşaleleri ateşe vermesiyle Hofburg Sarayı'nın bahçesi ışık denizine dönmüştü.
Üniversite öğrencilerinin organize ettiği mitingde, Avusturya'da Nasyonal sosyalizm ve Austrofaşizm (Hitler''n 1938'de Avusturya'yı ilhak ettiği dönem) döneminin soruşturulması gerektiğini ve cumhurbaşkanlığına aday olan Barbara Rozenkranz'ın bu karanlık dönemin savunucusu olduğu vurgulanmıştı. Söylemleriyle soykırımı inkar eden Rosenkranz'a dur demek için bu mitingi düzenlediklerini söyleyen organizatörler, katılımcıları 25 Nisan'da sandık başına gidip, aşırı sağcı aday Rosenkranz'a oy vermeyerek hak ettiği cezayı vermeye çağırmıştı.
ROSENKRANZ AVUSTURYA'NIN İMAJINI ZEDELİYOR
Kamuoyu yoklamaları, Avusturyalıların büyük çoğunluğunun Barbara Rosenkranz'ın cumhurbaşkanlığına aday olmasının Avusturya'nın imajını zedelediğine inandığını ortaya koyuyor. Ankete katılanların yüzde 54,3'ü Rosenkranz'ın görüşlerinin ülkenin imajı için iyi olmadığı düşüncesinde. Yüzde 14,3'lük bir kesim de "ana politik bir figür" olmadığı için "çok fark etmez" derken, ankete katılanların yüzde 17'si de "herkes FPÖ'nün gerçek duruşunu biliyor" diyerek imajı zedelediği görüşüne katılmadığını belirtiyor.
FPÖ: ROSENKRANZ YÜZDE 35 ORANINDA OY POTANSİYELİNE SAHİP
Avusturya'nın en çok satan gazetesi Kronen Zeitung tarafından da desteklen Barbara Rosenkranz'ın, kazanma şansı bulunmuyor. Rosenkranz'ı "Cesur anne" diye tanımlayan Kronen Zeitung sahibi Hans Dichand, FPÖ adayının iyi bir başkan olabileceğine inandığını söylüyor.
Seçim kampanyası için 1,5 ila 1,6 milyon Euro arası harcayacaklarını açıklayan FPÖ Lideri Heinz Chiristian Strache, Rosenkranz'ın yüzde 35 oranında oy alma potansiyeline sahip olduğunu söylüyor. Strache, Rosenkranz'ın cumhurbaşkanlığı için aday göstermeyen ÖVP kanadından da oy alabileceğini ifade ediyor. Ancak son yapılan kamuoyu yoklamaları Rosenkranz'ın ancak yüzde 13 oranında bir oy alabileceğini ortaya koyuyor.
FPÖ'nün adayı Rosenkranz ise seçimdeki hedefinin bugüne kadar bir FPÖ adayı tarafından elde edilen en yüksek oy oranını geçmek olduğunu açıkladı. FPÖ'lü Wilfried Gredler 1980 seçimlerinde yüzde 17 oranında oy almıştı.
KİLİSE ROSENKRANZ'A KARŞI
Avusturya Katolik kilisesinin en büyük ruhani lideri Kardinal Christoph Schönborn, Barbara Rosenkranz'a oy vermeyeceğini açık bir dil ile ifade etti. Yahudi soykırımını açık ifadelerle reddetmeyen birinin kendisi için seçenek olmayacağını söyleyen Kardinal Schönborn, diğer kilise yetkililerinin de kendi görüşünde olduğuna inandığını söyledi. Avusturya Federal Ticaret Odası Başkanı Christoph Leitl da "Kesinlikle onun için oy kullanmam." diyerek safını belli etti.
KİM İÇİN NE KADAR İMZA TOPLANDI?
Tekrar aday olabilmesi için taraftarları Fischer için yaklaşık 45 bin imza topladı. Bunun iyi sonuç olduğunu söyleyen Fischer için 2004 yılı seçimlerinde 40 bin imza toplanmıştı. Fischer'in ana rakibi Rosenkranz, 10 bin 500 arasında imza toplayabilirken, Hıristiyan Parti Genel Başkanı Rudolf Gehring'in destekleyicileri ise 8 bin imza toplayabildi. Der Standard gazetesinin 'Market' adlı kamuoyu yoklama şirketine yaptırdığı ankete göre, Gehring ancak yüzde iki oranında bir oy alabiliyor.
ADAYLARIN ÖZGEÇMİŞİ
Heinz Fischer: 9 Ekim 1938'de Sosyal Demokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Heinz Fischer, hukuk doktorası yaptı ve 1993'de üniversite profesörü oldu. 1963'den 1975'e kadar Sosyal Demokrat Partisi'nde Kulüp sekreterliği yaptı. 1971'de parlamentoya milletvekili olarak seçildi. 1983'den 1987'ye kadar Bilim ve Araştırmadan sorumlu bakanlığı üstlendi. 1990'da parlamento başkanlığına getirilen Fischer, 2002 yılında ikinci defa parlamento başkanlığına seçildi. 2004 yılında yapılan seçimlerde cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Fischer, hala bu görevi yürütüyor.
Barbara Rosenkranz: 20 Haziran 1958'de Salzburg'da dünyaya gelen Barbara Rosenkranz, liseden sonra kayıt yaptırdığı Viyana Üniversitesi Tarih ve Felsefe bölümünü bitiremeden okul hayatını noktaladı. Mesleği sorulduğunda "ev kadını" diyen Rosenkranz, kiliseden de üyeliğini aldırdı. 1993 yılında FPÖ'den Aşağı Avusturya Eyaleti Milletvekili seçilen Rosenkranz, o zamandan bu yana partinin aktif üyesi. Kendisini 'Nasyonal muhafazakar' olarak tanımlayan Rosenkranz, aşırı sağcı ve AB karşıtı olarak biliniyor. Rosenkranz, altısı kız ve dördü erkek olmak üzere toplam 10 çocuk annesi.
Rudolf Gehring: 17 Agustos 1948'de Aşağı Avusturya Eyaleti'ne bağlı Hollabrunn kentinde doğan Rudolf Gehring, Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni doktora derecesiyle bitirdi. Bölgesel hukuk ve politik işlerinde bulunan Gehring, 2008 yılında Hıristiyan Partisi'ne katılır ve 2009 yılında da partinin başına geçti. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan Gehring, 2009 yılında FPÖ Lideri HC. Strache ile birlikte Viyana'da bir İslam Kültür Merkezi'nin genişletilmesine karşı protestoya da katıldı. Gehring, dört kız çocuğu babası.
Seçimlere Avusturya Halk Partisi (ÖVP), Yeşiller Partisi ve Avusturya'nın Geleceği için İttifak Partisi (BZÖ) aday göstermezken, aşırı sağcı Özgürlükçüler Partisi (FPÖ), Aşağı Avusturya Eyaleti parti başkanlığını yürüten 51 yaşındaki Barbara Rosenkranz'ı ve 2008 seçimlerinde sadece 0,8 oranında oy aldığı için parlamentoda temsil edilmeyen Hıristiyan (Die Christen) Parti de, parti Genel Başkanı Rudolf Gehring'ı aday gösterdi. 34 yaşını dolduran ve 6 bin destekçiden imza toplayabilen her Avusturya vatandaşı Cumhurbaşkanlığına aday olabiliyor. Seçim gününde 16 yaşını tamamlayan her Avusturya vatandaşı oy kullanabiliyor.
Cumhurbaşkanı Heinz Fischer de, uzun bir süre sessizliğini koruduktan sonra, ikinci bir dönem için aday olduğunu Facebook'tan açıkladı. Heinz Fischer'in adaylığını açıklamasının ardından, basın ve yayın organlarında Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adları geçen Halk Partili bütün isimler, teker teker aday olmayacaklarını açıkladı.
ÖVP içerisinde bu makama en çok layık görülen Aşağı Avusturya Eyalet Valisi Erwin Pröll, eyaletteki seçmenine sözü olduğundan dolayı bulunduğu makamı bir dönem daha terk edemeyeceğini söylemesiyle de, ÖVP aday arayışından vazgeçti.
Adaylar arasında Avusturya Federal Ticaret Odası Başkanı Chiristoph Leitl, Steiermarkt'ın eski Valisi Waltraud Klasnic ve Meclis eski Başkanı Andreas Khol'ün de adları geçiyordu. Ancak bütün bu isimler Fisher'in karşısına aday olarak çıkmayacaklarını belirtti.
ÖVP Lideri Josef Pröll, "Avusturya tarihinde, görevde olan bir cumhurbaşkanı ikinci defa seçime gittiğinde seçimi kaybetmemiştir." diyerek aday göstermeme nedenini açıkladı.
Kamuoyu yoklamaları da Josef Pröll'ü haklı çıkarıyor. Zira anketler Fischer'in yüzde 70 civarında bir oy alacağını ortaya koyuyor. Durum bu olunca ÖVP, Sosyal Demokrat kökenli eski Bilim Bakanı Heinz Fischer'e karşı aday çıkarma zahmetine bile girmedi.
ÖVP içerisinden bazı isimler de, Cumhurbaşkanlığı kampanyası için gereksiz harcama yapmaktansa partinin gelecek seçimlere odaklanmasının ve bu masrafı orada yapmasının daha mantıklı olduğunu dile getirdi. Avusturya kanunlarına göre partiler, cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasını yürütmek için merkez kasadan nakit yardımı alamıyor.
ÖVP henüz resmi ağızdan kimi destekleyeceğini açıklamasa da çok sayıda milletvekili, 30 yıldan fazla milletvekilliği yapmış ve halkın büyük çoğunluğunca kabul gören Fischer'in desteklenmesi gerektiğini söylüyor. OGM'in son kamuoyu yoklamasında Avusturyalıların yüzde 71'i görev yaptığı sürede Fischer'in ortaya koyduğu performansından "memnun" ya da "çok memnun" görünüyor. Yaklaşık 30 yıl SPÖ'den milletvekilliği yapan Fischer, 2004 yılında yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 52.39 oy alarak ÖVP'li aday Benita Ferrero-Waldner'i geride bırakmıştı.
YEŞİLLER DE FISCHER'İ DESTEKLİYOR
Aday olabileceğini yılın başında açıklayan Yeşiller Partisi'nin eski Lideri Alexander Van der Bellen de, Fischer'in adaylığını açıklamasıyla adaylıktan vazgeçtiğini ve Fischer'i destekleyeceğini duyurdu.
Yeşillerin Lideri Eva Glawischnig de bir televizyon programında Fischer için oy kullanacağını açıkladı. Daha önce Parlamento başkanlığı yapan Fischer'in nezih iş çıkardığını söyleyen Glawischnig, Rosenkranz için ise "o Avusturya'nın yüzkarası" diyerek adaylığına tepkisini gösterdi.
Yeşillerin Yunan kökenli Viyana İl Başkanı Maria Vassilakou ise partisinin herhangi bir adayı desteklemeyeceğini belirterek, partililerin kime oy vereceği konusunda kendi kararlarını kendilerinin vereceğini ve bu noktada yeterli derecede sorumluluk sahibi olduklarını söyledi.
ROSENKRANZ'IN ADAY GÖSTERİLMESİ BÜYÜK RAHATSIZLIK OLUŞTURDU
FPÖ geçtiğimiz haziran ayında Fischer'in muhalefetsiz aday olmaması için karşısına mutlaka aday çıkaracağını duyurmuştu. Adaylar arasında Siegfried Dillersberger, Norbert Gugerbauer, Dieter Böhmdorfer ve Wilhelm Brauneder'in isimleri geçiyordu, ancak son anda partinin Aşağı Avusturya Eyaleti başkanlığını yürüten Barbara Rosenkranz'da karar kılındı. Rosenkranz'ın aday gösterilmesi, toplumun büyük bir kesiminde rahatsızlık oluşturdu.
Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı, toplama kampları ve gaz odalarının varlığını inkâr eden ve bunun fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirmesi gerektiğini söyleyerek tepki çeken Barbara Rosenkranz, Nazileri övmenin Avusturya'da kanunla yasaklanmasını da fikir özgürlüğüne engel olarak görüyor. Rosenkranz'ın kocası Horst Jakob Rosenkranz'ın üyesi olduğu aşırı sağcı politik parti Nationaldemokratischen Partei (NDP) aşırı radikal olduğundan kapatılmıştı.
ADAY OLDUKTAN SONRA ÇARK ETTİ AMA PROTESTODAN KURTULAMADI
Rosenkranz, adaylığını açıkladıktan sonra yaptığı açıklamalarda demokrasi, özgürlük ve insan haklarının görüş ve politik aktivitelerinin temelini oluşturduğunu ve Nasyonal Sosyalizm rejimi döneminde yaşanan suçları kınadığını ifade etse de tepkilerden kurtulamadı.
Rosenkranz, geçtiğimiz haftalarda başkent Viyana'da düzenlenen ve en az 5 bin kişinin katıldığı "Işık Dansı" adlı mitingle protesto edilmişti. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık idare binalarının da bulunduğu tarihi Hofburg Sarayı'nın önündeki Balhaus Meydanı'nı dolduran kalabalık aynı anda ellerindeki meşaleleri ateşe vermesiyle Hofburg Sarayı'nın bahçesi ışık denizine dönmüştü.
Üniversite öğrencilerinin organize ettiği mitingde, Avusturya'da Nasyonal sosyalizm ve Austrofaşizm (Hitler''n 1938'de Avusturya'yı ilhak ettiği dönem) döneminin soruşturulması gerektiğini ve cumhurbaşkanlığına aday olan Barbara Rozenkranz'ın bu karanlık dönemin savunucusu olduğu vurgulanmıştı. Söylemleriyle soykırımı inkar eden Rosenkranz'a dur demek için bu mitingi düzenlediklerini söyleyen organizatörler, katılımcıları 25 Nisan'da sandık başına gidip, aşırı sağcı aday Rosenkranz'a oy vermeyerek hak ettiği cezayı vermeye çağırmıştı.
ROSENKRANZ AVUSTURYA'NIN İMAJINI ZEDELİYOR
Kamuoyu yoklamaları, Avusturyalıların büyük çoğunluğunun Barbara Rosenkranz'ın cumhurbaşkanlığına aday olmasının Avusturya'nın imajını zedelediğine inandığını ortaya koyuyor. Ankete katılanların yüzde 54,3'ü Rosenkranz'ın görüşlerinin ülkenin imajı için iyi olmadığı düşüncesinde. Yüzde 14,3'lük bir kesim de "ana politik bir figür" olmadığı için "çok fark etmez" derken, ankete katılanların yüzde 17'si de "herkes FPÖ'nün gerçek duruşunu biliyor" diyerek imajı zedelediği görüşüne katılmadığını belirtiyor.
FPÖ: ROSENKRANZ YÜZDE 35 ORANINDA OY POTANSİYELİNE SAHİP
Avusturya'nın en çok satan gazetesi Kronen Zeitung tarafından da desteklen Barbara Rosenkranz'ın, kazanma şansı bulunmuyor. Rosenkranz'ı "Cesur anne" diye tanımlayan Kronen Zeitung sahibi Hans Dichand, FPÖ adayının iyi bir başkan olabileceğine inandığını söylüyor.
Seçim kampanyası için 1,5 ila 1,6 milyon Euro arası harcayacaklarını açıklayan FPÖ Lideri Heinz Chiristian Strache, Rosenkranz'ın yüzde 35 oranında oy alma potansiyeline sahip olduğunu söylüyor. Strache, Rosenkranz'ın cumhurbaşkanlığı için aday göstermeyen ÖVP kanadından da oy alabileceğini ifade ediyor. Ancak son yapılan kamuoyu yoklamaları Rosenkranz'ın ancak yüzde 13 oranında bir oy alabileceğini ortaya koyuyor.
FPÖ'nün adayı Rosenkranz ise seçimdeki hedefinin bugüne kadar bir FPÖ adayı tarafından elde edilen en yüksek oy oranını geçmek olduğunu açıkladı. FPÖ'lü Wilfried Gredler 1980 seçimlerinde yüzde 17 oranında oy almıştı.
KİLİSE ROSENKRANZ'A KARŞI
Avusturya Katolik kilisesinin en büyük ruhani lideri Kardinal Christoph Schönborn, Barbara Rosenkranz'a oy vermeyeceğini açık bir dil ile ifade etti. Yahudi soykırımını açık ifadelerle reddetmeyen birinin kendisi için seçenek olmayacağını söyleyen Kardinal Schönborn, diğer kilise yetkililerinin de kendi görüşünde olduğuna inandığını söyledi. Avusturya Federal Ticaret Odası Başkanı Christoph Leitl da "Kesinlikle onun için oy kullanmam." diyerek safını belli etti.
KİM İÇİN NE KADAR İMZA TOPLANDI?
Tekrar aday olabilmesi için taraftarları Fischer için yaklaşık 45 bin imza topladı. Bunun iyi sonuç olduğunu söyleyen Fischer için 2004 yılı seçimlerinde 40 bin imza toplanmıştı. Fischer'in ana rakibi Rosenkranz, 10 bin 500 arasında imza toplayabilirken, Hıristiyan Parti Genel Başkanı Rudolf Gehring'in destekleyicileri ise 8 bin imza toplayabildi. Der Standard gazetesinin 'Market' adlı kamuoyu yoklama şirketine yaptırdığı ankete göre, Gehring ancak yüzde iki oranında bir oy alabiliyor.
ADAYLARIN ÖZGEÇMİŞİ
Heinz Fischer: 9 Ekim 1938'de Sosyal Demokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Heinz Fischer, hukuk doktorası yaptı ve 1993'de üniversite profesörü oldu. 1963'den 1975'e kadar Sosyal Demokrat Partisi'nde Kulüp sekreterliği yaptı. 1971'de parlamentoya milletvekili olarak seçildi. 1983'den 1987'ye kadar Bilim ve Araştırmadan sorumlu bakanlığı üstlendi. 1990'da parlamento başkanlığına getirilen Fischer, 2002 yılında ikinci defa parlamento başkanlığına seçildi. 2004 yılında yapılan seçimlerde cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Fischer, hala bu görevi yürütüyor.
Barbara Rosenkranz: 20 Haziran 1958'de Salzburg'da dünyaya gelen Barbara Rosenkranz, liseden sonra kayıt yaptırdığı Viyana Üniversitesi Tarih ve Felsefe bölümünü bitiremeden okul hayatını noktaladı. Mesleği sorulduğunda "ev kadını" diyen Rosenkranz, kiliseden de üyeliğini aldırdı. 1993 yılında FPÖ'den Aşağı Avusturya Eyaleti Milletvekili seçilen Rosenkranz, o zamandan bu yana partinin aktif üyesi. Kendisini 'Nasyonal muhafazakar' olarak tanımlayan Rosenkranz, aşırı sağcı ve AB karşıtı olarak biliniyor. Rosenkranz, altısı kız ve dördü erkek olmak üzere toplam 10 çocuk annesi.
Rudolf Gehring: 17 Agustos 1948'de Aşağı Avusturya Eyaleti'ne bağlı Hollabrunn kentinde doğan Rudolf Gehring, Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni doktora derecesiyle bitirdi. Bölgesel hukuk ve politik işlerinde bulunan Gehring, 2008 yılında Hıristiyan Partisi'ne katılır ve 2009 yılında da partinin başına geçti. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan Gehring, 2009 yılında FPÖ Lideri HC. Strache ile birlikte Viyana'da bir İslam Kültür Merkezi'nin genişletilmesine karşı protestoya da katıldı. Gehring, dört kız çocuğu babası.