Ulusal hareket Planı (UHP)
Ulusal Hareket Planı (UHP) dün Bakanlar Kurulunda oy çokluğuyla kabul edildi. Planın müzakerelerini İçişleri Bakanı Fekter ile Savunma Bakanı yürüttü. Plan göçmenler için yeni haklar ve yükümlülükler getiriyor.
Kurier gazetesinin 20 Ocak 2010 tarihli nüshasında “Ödül ve ceza” başlıklı haberinde, planın belli başlı birkaç maddesine ilişkin üç entegrasyon uzmanın (“Azınlıklar İnisiyatifi”-Cornelia Kogoj, Viyana Belediyesi entegrasyon danışmanı Kenan Güngör, “Caritas Viyana” müdürü Michael Landau) görüşlerine yer verilmiştir:
Göçmenler Avusturya’ya gelmeden önce bulundukları ülkede Almanca dil sınavına tabi tutulacak.
Kogoj, bu dil sınavı zorunluluğunun yalnızca aile birleşimi dolayısıyla AB dışı ülkelerden gelecek kişiler için geçerli olmasını göçmenler için yeni bir engel olarak eleştirdi ve adil olmadığını belirtti. Güngör ise göç etmek isteyenlerin de yükümlülükleri olmasını doğru bulduğunu, fakat burada sorunun her göçmenin ülkesinde dil kursu imkânının bulunmaması olduğunu söyledi. Bu kaygıyı başbakan Faymann da paylaşıyor.
Yürürlükte olan “entegrasyon sözleşmesi” çerçevesinde mevcut olan Almanca dil kursu şartı 300 saatten 600 saate çıkarılacak.
Caritas Viyana müdürü Landau göç edenlerin ülkenin dilini öğrenmek zorunda olduklarını, fakat kurs arzının yeterli seviyeye getirilmesi gerektiğini ve ayrıca kursların kalitesinin ve ücretlerinin de uygun olması gerektiğini belirtti.
Aile birleşimi çerçevesinde gelen kişilere çalışma izni verilmesi kolaylaştırılacak
Kogoj bunu çok olumlu bulduğunu, zira iş sahibi olmanın sadece gelir açısından değil, genel olarak entegrasyona yardımcı olacağını belirtti. Aynı görüşte olan Güngör buna ilaveten, devletin göçmenlere iş yerinde başarılı olabilmeleri için desteklemesi gerektiğini ifade etti.
Kamu dairelerinde daha fazla göçmen kökenliler çalıştırılacak
Landau, başarılı bir entegrasyonun hem polis hem de göçmen kökenli kişiler için kazanç olduğu çoğu kez görmezden geliniyor. Birçok ülkede polise karşı çekinceler var ve bu ülkeden gelen kişilere bizim ülekmizde polisin güvenilir bir kurum olduğu anlatılmalı. Güngör ise poliste daha fazla göçmenin çalışmasının polise olan güveni artıracağını söyledi.
Entegrasyondaki ilerlemeler değerlendirilecek, başarılı olursa vatandaşlık verilecek
Landau, belirli bir süre alınan önlemlerin değerlendirilmesinin, nelerin iyi nelerin kötü sonuç verdiğini belirlemenin doğru olacağını, fakat çizik listesi yapıp kimin ne kadar memleket şarkısı öğrendiğini tespit edip ona göre vatandaşlık verilmesinin yanlış olacağını belirtti. Kogoj ise vatandaşlığın başarılı entegrasyon için bir ödül olarak görmenin yanlış olduğunu, zira vatandaşlığın entegrasyon için araç olduğunu, vatandaş olanın örneğin seçimlerde oy kullanarak birlikte belirleme hakkı olduğunu ifade etti.
Yorumlar
Der Standard, 20 Ocak 2010
Entegrasyon
Riya ve Kahpelik
Michael Völker
Federal Hükümetin “Ulusal Hareket Planı” en kısa özetiyle şu şekilde tanımlanabilir: Yeni yabancılar istenmiyor ve burada bulunanlar da nihayet daha iyi insan, yani Avusturyalılardan daha iyi olmalılar. Zorla entegre etmek için, mesela mecburi dil sınavı gibi şartlar konuyor, ama pozitif teşvik de facto yok. “Toplumsal yaşama eşit şekilde katılma” dışında, bu da bizim tarafımızdan sunulan inanılmaz bir lütuf – eğer yabancı uslu olursa tabii.
Hatta bu senaryo bile oldukça teorik, tıpkı hareket planının tümünün olduğu gibi. Plan daha çok Avusturyalılar için bir plasebo – Hükümetin “biz bir şeyle yapıyoruz, işte” sloganı gibi. Nede olsa planda hükümetin yabancı düşmanlığıyla, ırkçılıkla ve ayrımcılıkla mücadele etmek istediği yazılı. Buna gerçekten inanalım mı?
Oysa yabancı düşmanlığını, ırkçılığı ve ayrımcılığı destekleyenler, hükümettekilerde dahil olmak üzere, siyasetçiler. Yabancıları öncelikle suçlu olarak gören kişi (beklide makamın verdiği yetkiyle) İçişleri Bakanı. Buna karşılık serinletici şekilde dürüst olan ise yabancıları önyargısız şekilde iş gücü olarak gören Sanayi.
Hükümetin bu hareket planı kimseye acı vermeyecek olabilir, bunu da planın olumlu bir yanı olarak görebiliriz. Fakat bu basit başlıkların bir araya getirilmesi entegrasyonu ilerletmeyecektir.
Kurier, 20 Ocak 2010
Entegrasyon engelli koşudan fazlasıdır
Fekter’in yeni göç planı önemli olanları içermiyor
Josef Votzi
Koalisyon ortakları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle Aralık ayında ertelenen ve dün Bakanlar Kurulunda kabul edilen Ulusal Hareket Planı genel itibarıyla fazla değişikliğe uğramadı: Bir dizi iyi niyet açıklamaları ve çok az somut önlemler.
İyi niyet açıklamalarıyla başlayalım: Hükümet, yabancıların daha kolay iş bulabilmesi için oturma izni ile çalışma iznini daha iyi senkronize etmek istiyor. Şimdiye kadar çalışma izni için bir yıl beklemek zorundaydılar. Fakat henüz hiç bir şey kesin değil. Ayrıca planda polis, adalet ve okullarda göçmen oranını yükseltme niyeti yazılı. Toplam nüfusun %20sini oluşturmalarına rağmen, hala bu kurumlarda istisna teşkil ediyorlar. Bu gerçekten hayata geçirilirse yerli ve göçmenlerin birbirlerini daha iyi anlamalarına paha biçilemez bir katkı sağlar. Böylelikle göçmenler sadece temizlikçi, hemşire veya inşaat işçisi değil, öğretmen, polis ve hakim olacaklar.
Tüm bunların arkasında hükümetin yeni bir siyasi motivasyonu var: Yeni göç yerine, Avusturya yaşayanların potansiyelinden daha iyi yararlanmak. Kimin, hangi araçlarla bu planı uygulayacağı, aylar süren hazırlığa rağmen tabii ki tamamen belirsiz. Bugünlerde kamuoyunda tartışmaları tek somut önlem olan, aile birleşimi çerçevesinde gelecek olan göçmenlerin Avusturya’ya gelmeden önce bulundukları ülkede Almanca sınavına tabi tutulacak olmaları.
Bu, Anadolu’nun kırsal kesiminde nasıl olacak, o belirsiz. Fakat dil öğrenmenin yerlilerle anlaşmak için gerekli olduğu tartışmasız. Demir Perde’nin yıkılışından 20 yıl sonra entegrasyon politikasının İçişleri Bakanı’ndan başlayarak, yabancılar için bir engelli koşu olmadığı nihayet anlaşılması gerekir. İçişleri Bakanı dün tanıttığı “Ulusal hareket Planı” ile, kalıcı entegrasyon önlemleri alma konusundaki ciddiyetini kanıtlayamadı.
Sınırdan geçmeden önce yapılması zorunlu bir sil sınavı, nihayetinde tek somut eylem ise, o halde Avusturya’nın entegrasyon politikası kasıtlı şekilde plansız bırakılmıştır.
Tepkiler
“Yeni sert önlemler entegrasyona değil, göçün engellenmesine hizmet ediyor. Bunlar, entegrasyon politikası yutturmacası diye, halka verilen sakinleştirici haplar.”
Alev Korun, Yeşiller Partisi’nden
“Hareket Planı yeni bir yamalı eser, geleceği yönelik genel bir konsept yok.”
BZÖ Genel Başkanı Josef Buchner
“İçişleri Bakanı sahte “hearing”ler düzenleyip, ardından üzerinde çok güzel tartışılan birkaç kutuplaştırıcı talep sıralıyor. İki hafta tüm tantana sona erer, İçişleri Bakanı kendisini sertlik yanlısı olarak göstermiş olacak ve entegrasyon politikası açısından hiçbir şey değişmeyecek.”
Philipp Sonderegger, SOS İnsan örgütünden
“Sözde Hareket Planı’nda somut olan tek şey, sertleştirilen önlemler.”
Halk Yardımı örgütünün başkanı Josef Weidenholzer
“Birçok önlem içişleri Bakanlığı’nın fikir koleksiyonu gibi okunuyor. Dil öğrenmek için üçüncü ülkelerde yeterli kurslar ve dil eğitim merkezleri için yeterli arz altyapısı gerekli.”
Caritas başkanı Franz Küberl
Ulusal Hareket Planı (UHP) dün Bakanlar Kurulunda oy çokluğuyla kabul edildi. Planın müzakerelerini İçişleri Bakanı Fekter ile Savunma Bakanı yürüttü. Plan göçmenler için yeni haklar ve yükümlülükler getiriyor.
Kurier gazetesinin 20 Ocak 2010 tarihli nüshasında “Ödül ve ceza” başlıklı haberinde, planın belli başlı birkaç maddesine ilişkin üç entegrasyon uzmanın (“Azınlıklar İnisiyatifi”-Cornelia Kogoj, Viyana Belediyesi entegrasyon danışmanı Kenan Güngör, “Caritas Viyana” müdürü Michael Landau) görüşlerine yer verilmiştir:
Göçmenler Avusturya’ya gelmeden önce bulundukları ülkede Almanca dil sınavına tabi tutulacak.
Kogoj, bu dil sınavı zorunluluğunun yalnızca aile birleşimi dolayısıyla AB dışı ülkelerden gelecek kişiler için geçerli olmasını göçmenler için yeni bir engel olarak eleştirdi ve adil olmadığını belirtti. Güngör ise göç etmek isteyenlerin de yükümlülükleri olmasını doğru bulduğunu, fakat burada sorunun her göçmenin ülkesinde dil kursu imkânının bulunmaması olduğunu söyledi. Bu kaygıyı başbakan Faymann da paylaşıyor.
Yürürlükte olan “entegrasyon sözleşmesi” çerçevesinde mevcut olan Almanca dil kursu şartı 300 saatten 600 saate çıkarılacak.
Caritas Viyana müdürü Landau göç edenlerin ülkenin dilini öğrenmek zorunda olduklarını, fakat kurs arzının yeterli seviyeye getirilmesi gerektiğini ve ayrıca kursların kalitesinin ve ücretlerinin de uygun olması gerektiğini belirtti.
Aile birleşimi çerçevesinde gelen kişilere çalışma izni verilmesi kolaylaştırılacak
Kogoj bunu çok olumlu bulduğunu, zira iş sahibi olmanın sadece gelir açısından değil, genel olarak entegrasyona yardımcı olacağını belirtti. Aynı görüşte olan Güngör buna ilaveten, devletin göçmenlere iş yerinde başarılı olabilmeleri için desteklemesi gerektiğini ifade etti.
Kamu dairelerinde daha fazla göçmen kökenliler çalıştırılacak
Landau, başarılı bir entegrasyonun hem polis hem de göçmen kökenli kişiler için kazanç olduğu çoğu kez görmezden geliniyor. Birçok ülkede polise karşı çekinceler var ve bu ülkeden gelen kişilere bizim ülekmizde polisin güvenilir bir kurum olduğu anlatılmalı. Güngör ise poliste daha fazla göçmenin çalışmasının polise olan güveni artıracağını söyledi.
Entegrasyondaki ilerlemeler değerlendirilecek, başarılı olursa vatandaşlık verilecek
Landau, belirli bir süre alınan önlemlerin değerlendirilmesinin, nelerin iyi nelerin kötü sonuç verdiğini belirlemenin doğru olacağını, fakat çizik listesi yapıp kimin ne kadar memleket şarkısı öğrendiğini tespit edip ona göre vatandaşlık verilmesinin yanlış olacağını belirtti. Kogoj ise vatandaşlığın başarılı entegrasyon için bir ödül olarak görmenin yanlış olduğunu, zira vatandaşlığın entegrasyon için araç olduğunu, vatandaş olanın örneğin seçimlerde oy kullanarak birlikte belirleme hakkı olduğunu ifade etti.
Yorumlar
Der Standard, 20 Ocak 2010
Entegrasyon
Riya ve Kahpelik
Michael Völker
Federal Hükümetin “Ulusal Hareket Planı” en kısa özetiyle şu şekilde tanımlanabilir: Yeni yabancılar istenmiyor ve burada bulunanlar da nihayet daha iyi insan, yani Avusturyalılardan daha iyi olmalılar. Zorla entegre etmek için, mesela mecburi dil sınavı gibi şartlar konuyor, ama pozitif teşvik de facto yok. “Toplumsal yaşama eşit şekilde katılma” dışında, bu da bizim tarafımızdan sunulan inanılmaz bir lütuf – eğer yabancı uslu olursa tabii.
Hatta bu senaryo bile oldukça teorik, tıpkı hareket planının tümünün olduğu gibi. Plan daha çok Avusturyalılar için bir plasebo – Hükümetin “biz bir şeyle yapıyoruz, işte” sloganı gibi. Nede olsa planda hükümetin yabancı düşmanlığıyla, ırkçılıkla ve ayrımcılıkla mücadele etmek istediği yazılı. Buna gerçekten inanalım mı?
Oysa yabancı düşmanlığını, ırkçılığı ve ayrımcılığı destekleyenler, hükümettekilerde dahil olmak üzere, siyasetçiler. Yabancıları öncelikle suçlu olarak gören kişi (beklide makamın verdiği yetkiyle) İçişleri Bakanı. Buna karşılık serinletici şekilde dürüst olan ise yabancıları önyargısız şekilde iş gücü olarak gören Sanayi.
Hükümetin bu hareket planı kimseye acı vermeyecek olabilir, bunu da planın olumlu bir yanı olarak görebiliriz. Fakat bu basit başlıkların bir araya getirilmesi entegrasyonu ilerletmeyecektir.
Kurier, 20 Ocak 2010
Entegrasyon engelli koşudan fazlasıdır
Fekter’in yeni göç planı önemli olanları içermiyor
Josef Votzi
Koalisyon ortakları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle Aralık ayında ertelenen ve dün Bakanlar Kurulunda kabul edilen Ulusal Hareket Planı genel itibarıyla fazla değişikliğe uğramadı: Bir dizi iyi niyet açıklamaları ve çok az somut önlemler.
İyi niyet açıklamalarıyla başlayalım: Hükümet, yabancıların daha kolay iş bulabilmesi için oturma izni ile çalışma iznini daha iyi senkronize etmek istiyor. Şimdiye kadar çalışma izni için bir yıl beklemek zorundaydılar. Fakat henüz hiç bir şey kesin değil. Ayrıca planda polis, adalet ve okullarda göçmen oranını yükseltme niyeti yazılı. Toplam nüfusun %20sini oluşturmalarına rağmen, hala bu kurumlarda istisna teşkil ediyorlar. Bu gerçekten hayata geçirilirse yerli ve göçmenlerin birbirlerini daha iyi anlamalarına paha biçilemez bir katkı sağlar. Böylelikle göçmenler sadece temizlikçi, hemşire veya inşaat işçisi değil, öğretmen, polis ve hakim olacaklar.
Tüm bunların arkasında hükümetin yeni bir siyasi motivasyonu var: Yeni göç yerine, Avusturya yaşayanların potansiyelinden daha iyi yararlanmak. Kimin, hangi araçlarla bu planı uygulayacağı, aylar süren hazırlığa rağmen tabii ki tamamen belirsiz. Bugünlerde kamuoyunda tartışmaları tek somut önlem olan, aile birleşimi çerçevesinde gelecek olan göçmenlerin Avusturya’ya gelmeden önce bulundukları ülkede Almanca sınavına tabi tutulacak olmaları.
Bu, Anadolu’nun kırsal kesiminde nasıl olacak, o belirsiz. Fakat dil öğrenmenin yerlilerle anlaşmak için gerekli olduğu tartışmasız. Demir Perde’nin yıkılışından 20 yıl sonra entegrasyon politikasının İçişleri Bakanı’ndan başlayarak, yabancılar için bir engelli koşu olmadığı nihayet anlaşılması gerekir. İçişleri Bakanı dün tanıttığı “Ulusal hareket Planı” ile, kalıcı entegrasyon önlemleri alma konusundaki ciddiyetini kanıtlayamadı.
Sınırdan geçmeden önce yapılması zorunlu bir sil sınavı, nihayetinde tek somut eylem ise, o halde Avusturya’nın entegrasyon politikası kasıtlı şekilde plansız bırakılmıştır.
Tepkiler
“Yeni sert önlemler entegrasyona değil, göçün engellenmesine hizmet ediyor. Bunlar, entegrasyon politikası yutturmacası diye, halka verilen sakinleştirici haplar.”
Alev Korun, Yeşiller Partisi’nden
“Hareket Planı yeni bir yamalı eser, geleceği yönelik genel bir konsept yok.”
BZÖ Genel Başkanı Josef Buchner
“İçişleri Bakanı sahte “hearing”ler düzenleyip, ardından üzerinde çok güzel tartışılan birkaç kutuplaştırıcı talep sıralıyor. İki hafta tüm tantana sona erer, İçişleri Bakanı kendisini sertlik yanlısı olarak göstermiş olacak ve entegrasyon politikası açısından hiçbir şey değişmeyecek.”
Philipp Sonderegger, SOS İnsan örgütünden
“Sözde Hareket Planı’nda somut olan tek şey, sertleştirilen önlemler.”
Halk Yardımı örgütünün başkanı Josef Weidenholzer
“Birçok önlem içişleri Bakanlığı’nın fikir koleksiyonu gibi okunuyor. Dil öğrenmek için üçüncü ülkelerde yeterli kurslar ve dil eğitim merkezleri için yeterli arz altyapısı gerekli.”
Caritas başkanı Franz Küberl
