Ahmet Özgündoğan, Türkiye’den Avusturya’ya yüksek lisans eğitimi almak üzere gelen fakat, zamanla iş hayatına geçiş yapan kişilerden yalnızca biri. Onu diğerlerinden ayıran en önemli özellik ise, yaptığı işin çok farklı olması. Özgündoğan, kendi ifadesiyle, hurdacılık yapıyor. Fakat bu hurdalar, değeri 10 ila 300 Euro arasında değişen, router, switch ve bunlara bağlı kartlar ile ram gibi ismini bile birçoğumuzun bilmediği ürünlerden oluşuyor. Özgündoğan, ilk önce Türkiye merkezli bir firmanın Amerika ofisini kurmak üzere Amerika’ya gidiyor, sonra Avrupa ofisini kurmak üzere Viyana’ya dönüyor, daha sonra ise birlikte çalıştığı firmanın Avrupa’da ofise ihtiyacı kalmayınca, aynı işi tek başına yapmaya başlıyor.

Bu iş, dünyada pazarı olan bir hurdacılıktır
Ahmet Özgündoğan ile sohbetimize tam olarak ne iş yaptığını sorarak başladık. Özgündoğan, “ikinci el network (ağ) parçalarının alım ve satımını yapıyoruz. Network malzemeleri deyince, büyük firmaların kendi network sistemlerini oluştururken kullandıkları router’lar (yöneltici), switch’ler (bağlayıcı), bunlara bağlı kartlar, çeşitli ram’lar gibi ürünler düşünülebilir. Böyle, bir kalemde sayıldıklarına bakmayın. Sadece Cisco isimli markanın 6 bin küsur kalem ürünü var bu alanda. Bu iş, dünyada pazarı olan bir hurdacılıktır esasında. Fakat, bu iş sadece ikinci el bir ürünün alıp satılması gibi değildir. Ürünler bizim tarafımızdan elden geçirilir, yenilenir, kart eksikse o takılır, onun üzerine sıfır bir üründeki kadar olmasa da bir garanti verilir ve güzelce paketlenip müşteriye sunulur” dedi.
Özgündoğan’a “peki böylesine ilginç bir işe nasıl başladınız?” diye sorduğumuzda ise şu cevabı aldık: “Bu iş Türkiye’de ilk olarak, bankaların ekonomik krizde batmasıyla ortaya çıkan bilgisayar ürünlerinin alınıp satılmasıyla başladı. Önceleri, her türlü bilgisayar malzemesi alınıp satılıyorken, zamanla kar marjı yüksek olan ürünlere yoğunlaşılmış. Benim çalıştığım firma da Türkiye’de kurulan ilk firmalardan bir tanesiydi. Bu firmanın sahibi tanıdıktı. Benim yurtdışında olduğumu bildiğinden dolayı, Amerika’da ofis açmak için bana bir teklifte bulundu. 2003 yılında Amerika’ya gittim. Yaklaşık 1.5 sene bu işle alakalı Amerika’da çalıştım. Aynı firmanın Avrupa’da da bir firmaya ihtiyacı olduğu için buraya geldim. Geçtiğimiz yılın nisan ayında, bu firmadan ayrıldım ve bağımsız olarak işime devam etmeye başladım.”

E-Bay başlı başına büyük bir pazar
Ürünleri genelde Avrupa içerisinden aldıklarını belirten Özgündoğan, “arada bir Amerika, Uzak Doğu ve Türkiye’den de alıyoruz. Fakat, alım ve satım yüzde 80 oranında Avrupa içinde gerçekleşiyor. İngiltere, Almanya ve Hollanda en canlı pazarlardır. Almanya ise bu işte yeni yeni canlı bir pazar haline geliyor” dedi. Firma olarak satışların yüzde 50’sini E-Bay isimli elektronik ticaret sitesi üzerinden yaptıklarını dile getiren Özgündoğan, E-Bay’in başlı başına bir pazar olduğunu vurguladı. Özgündoğan, genelde müşterilerin ilk olarak E-Bay üzerinden kendilerine ulaştığını bildirerek, “daha sonra bu müşterilerimiz bize direkt ulaşabiliyorlar. E-Bay, ticari olarak güzel bir tanışma ortamıdır; sürekli devam eden bir fuar gibidir. Ürün alımlarımızı da yine E-Bay üzerinden yapıyoruz. Fakat, E-Bay’in ürün alımlarımızdaki payı yüzde 30 civarındadır” dedi.
Sattıkların ürünlerin birinci eli ile ikinci eli arasındaki fiyat farkının bazen 10 katına kadar çıkabildiğine vurgu yapan Özgündoğan, sektörün geleceğiyle ilgili ise şunları söyledi: “Sektörün geleceği parlak gözüküyor. Avrupalı firmalar yeni yeni ikinci eli keşfediyor. Dünya çapında yaşanan ekonomik krizle birlikte, insanların ikinci ele daha fazla yöneleceğini tahmin ediyoruz. Ayrıca, Avrupa’nın beş sene önce kullandığı teknolojiyi, Doğu Avrupa ülkeleri şimdi kullanıyor. Doğu Avrupa’nın beş sene önce kullandığını da Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri şimdi kullanıyor. O yüzden, bu sektör gittikçe canlanıyor.”

Firma olarak bütün dünyaya hitap etmek istiyoruz
“Firma olarak henüz yolun başındayız, fakat buna rağmen şu ana kadar Malta, Baltık Ülkeleri, Rum Kesimi, İzlanda gibi ülkeler de dahil, hemen her Avrupa ülkesine küçük de olsa satışımız oldu” diyen Özgündoğan, günde ortalama 5 ila 10 arasında sipariş aldıklarını kaydetti. Firmasının gelecekle ilgili hedeflerine de değinen Özgündoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Firma olarak bütün dünyaya hitap etmek istiyoruz. Şu an bu konuda eksikliğimiz var. Mesela Rusya’daki müşteri direkt Amerika’dan alışveriş yapıyor. Avrupa’da böyle bir pazarın olduğunu bilmiyor. Şuan Ortadoğu olsun, Orta Asya olsun direkt Amerika’yla iletişime geçiyorlar. Fakat, coğrafi yakınlığımızdan dolayı sahip olduğumuz avantajı onlara gösterebilirsek ve fiyatlarda da Amerika’ya yaklaşabilirsek, sanıyorum piyasa daha da canlanacaktır.”

Ahmet Özgündoğan, sektördeki tehlikelere de dikkat çekerek şunları söyledi: “Her şey sanal alemde cereyan ettiği için, çok dikkatli olmak gerekiyor. Sanal alemde dolandırıcılık had safhada. Şimdiye kadar iki defa dolandırıcılık vakasıyla karşılaştık. Ucuz bir ürün bulduk, satın aldık. Ödemeyi yaptık ancak, bize boş paket geldi. Ürünü aldığımız firmaya sorduğumuzda, topu kargo firmasına attı ancak, kargo firması üstlenmedi ve bir şey elde edemedik. Bunun dışında, ‘Paypal’ denen bir ödeme sistemi var. Müşteri, satın aldığı ürünle ilgili sıkıntı yaşadığında ödediği parayı bloke edebiliyor. Bizim başımıza gelen olayda, müşteri ürünü teslim aldığı halde, almadım diyerek parayı bloke ettirmişti.”

Ahmet Özgündoğan, E-Bay üzerinden alışveriş yaparken dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili ise şu bilgileri verdi: “E-Bay’de, satıcının pozitif oranı ile satıcıyla ilgili yapılan yorumlar oldukça önemlidir. Ayrıca, mümkün olduğunca ‘Paypal’ üzerinden ödeme yapmak lazım. E-Bay’de alım satım yapan kişilerin dikkat etmesi gereken bir diğer konu ise, E-Bay’den geldiği sanılan maillerdir. Bu mailler genelde E-Bay isim ve şifrenizin girilmesini ister. Fakat isim ve şifrenizi girdiğiniz site E-Bay değil, E-Bay’le aynı görünüşe sahip dolandırıcıların siteleridir. E-Bay ve bankalar müşterilerinden asla bu şekilde bilgi talebinde bulunmazlar. Onun için bu noktada dikkatli olmak gerekiyor.”


Ahmet Özgündoğan:
1977 İstanbul doğumlu olan Ahmet Özgündoğan, Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. 2001 yılında Avusturya’ya öğrenci olarak gelen Özgündoğan, 2003’e kadar aynı statüde devam ediyor. Daha sonra iş hayatına atılan Özgündoğan, bir buçuk yıl kadar Amerika’da çalıştıktan sonra, tekrar Avusturya’ya dönüyor. TD Network ismiyle kendi firmasını kuran Özgündoğan, E-Bay, telefon ve TD Network Hardware isimli web sitesi aracılığıyla ikinci el network malzemeleri satıyor.