Avusturyada Orta büyüklükteki firmaların yaşama şansı azalıyor
Behsat Demirci, Yıldız Teknik gibi önemli bir üniversitenin inşaat mühendisliği gibi önemli bir bölümünden mezun bir işadamı. Bir arkadaşının tavsiyesiyle bir yıllığına Avusturya’ya gelmiş ancak, geliş o geliş olmuş. Bir daha Türkiye’ye dönemeyen Demirci, önceleri deri toptancılığı yapsa da, zamanla perakende tekstil işine girmiş. Fagi Giyim’in sahibi Demirci ile, tekstili ve Türkiye’nin tekstildeki yeri ile tekstildeki son gelişmeleri konuştuk.
Beş tane mağazam var
Behsat Demirci, yalnızca üç sene inşaat mühendisliği yapabiliyor ve sonrasında sevdiği iş olan deri ve tekstile yöneliyor. 82’den 88 senesine kadar Türkiye’de deri imalatçılığı yapan Demirci, Avusturya’ya geldikten sonra 92’ye kadar deri toptancılığı yapıyor. 92’den sonra ise perakende tekstil işine giren Demirci’nin şuan Viyana’nın çeşitli yerlerinde beş tane mağazası bulunuyor. Demirci daha önce 11 olan dükkan sayısını daha sonra beşe düşürüyor. Demirci, şuan biri Lugner City, üç tanesi 15. Viyana, bir tanesi de Thaliastrasse’de bulunan mağazalarda tekstil adına her şeyi alıp, sattığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Dükkânlarımızda bayan, erkek giyimi, ayakkabı ve deri var. Toptan ve perakende satış yapıyorum. Özellikle erkek gömleği toptancılığı yapıyorum. Üç sene öncesine kadar Türkiye’den daha büyük miktarlarda ürün alıyordum fakat, son bir-iki seneden beri Türkiye ile daha az miktarda iş yapıyorum. Artık, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan’dan ve Çinlilerden mal alıyorum. Şuan ürünlerimin ancak yüzde 5’ini Türkiye’den alıyorum.”
Demirci, Türkiye’den mal alımını çok azaltmasının nedenini ise şöyle açıklıyor: “Türkiye’deki imalatçıların Avrupa’da yaşayan Türk işadamlarına enteresan bir bakış açıları var. Türkiye’deki imalatçı Avusturya’daki bir Türk’e mal verme yerine, bir Avusturyalıya mal vermeyi tercih ediyor. Yani, bir Türk imalatçı için bir Avrupalı alıcı kral, Avrupalı bir Türk alıcı ise dolandırıcıdır. Ama tabii ki, Türkiye’den mal alımını azaltmamın nedeni her şeyden önce fiyat rekabetidir. Türkiye’deki ürünler çok pahalı.”
Bir gecede zengin olmaya çalışıyorlar
Türkiye’deki mantalitenin son 20 yılda değiştiğini, insanların artık bir gecede zengin olmaya çalıştıklarını dile getiren Demirci, “yani sattıkları bir parti malda zengin olmaya çalışıyorlar. Fakat şartlar artık öyle değil. Çinlilere bakıyorsunuz, minimal marjlarla çalışıyorlar. Minimal marjlarla çalıştıkları için de, adamların malları Türk mallarına göre çok ucuz. Dolayısıyla, bizim bunlarla rekabet şansımız neredeyse hiç yok” diyor.
Deri ürünlerini bile Avusturya’dan aldığını vurgulayan Demirci, şu ifadeleri kullanıyor: “Burada bir Türk arkadaşımız var. Deri ürünlerini ondan alıyoruz. O da Uzakdoğu’dan getiriyor. Türkiye’den o fiyatlara mal almamız mümkün değil. Zaten o da o yüzden Türkiye ile çalışmıyor. O arkadaşımız, deri ülkesi olan Türkiye’ye şuan Avusturya üzerinden deri satıyor. Ve büyük firmalara satıyor. Sektör, tersine dönmüş durumda. Yarın öbür gün, buradan Türkiye’ye tekstil ürünleri satacağız gibi görünüyor.”
Oturduğu yerden müşteri bekleme dönemi bitti
Demirci’ye, “Türk hazır giyim sektörünün, ucuz üründen ziyade kaliteli ve pahalı ürüne yönelmesi gerektiği yönünde bir kanı var. Başka bir ifadeyle, Türk hazır giyim sektörünün İtalya ve Fransa gibi oldukça pahalı ürünler üreten ve hızla markalaşan bir sektör haline gelmesi gerektiği söyleniyor. Katılıyor musunuz buna?” sorusunu yönelttiğimizde ise şu cevabı alıyoruz: “Her şeyden önce Türkiye’nin şunu kavraması lazım: Oturduğu yerden müşteri bekleme dönemi bitti artık. Hala bizimkiler orda oturacaklar ve buradaki insanlar oraya gidip mal alacaklar, böyle bir şey yok artık. Zaten, bunların çoğunun terör gibi bir takım nedenlerden dolayı Türkiye ile ilgili korkuları var. Çok büyük firmaların dışında, Avrupa’da ve dünyada küçük alımlar yapan büyük bir potansiyel var. Fakat, Türkiye’deki imalatçının oturduğu yerden bunu yakalama şansı yok. Onların ayağına gitmeleri gerekiyor.”
Çinliler artık kaliteli ürün yapıyor
Demirci’ye, “İnsanların Çin ürünlerine karşı müthiş bir ön yargısı var. Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltiyoruz. Demirci, “bence yanlış düşünüyorlar. Çinliler çok kaliteli iş yapıyorlar şuan. Adamlar kurdukları sistemle çok kaliteli ürünlere doğru gidiyorlar. Yani, Türkiye ‘az üreteceğiz ama kaliteli üreteceğiz’ diyor ama o treni de kaçırıyor gibi geliyor bana” ifadeleriyle bu sorumuza cevap veriyor.
Çinlilerin her şeyden önce, artık bütün Avrupa’ya yayıldıklarını vurgulayan Demirci, şunları kaydediyor: “Bugün Almanya’ya gittiğinizde, ‘ben Çin ürünü almak istiyorum’ dediğiniz zaman, Çinlilerin ürünlerini alabileceğiniz bir merkez var. Çinlilere ulaşmak artık çok basit. Üretimi de bir şekilde ucuz yapıyorlar. İşçi problemi çekmiyorlar, destekler alıyorlar, çok büyük meblağlarda siparişler alıyorlar vs...”
Avusturya’da tekstille uğraşan çok fazla Türk bulunduğunu anlatan Demirci, “benim potansiyelimde çalışan tekstilci olduğunu sanmıyorum. Fakat havlu ve çorap gibi alanlarda da toptancılık yapanlar var diye biliyorum. Perakendeye yönelmiş tekstilciler içinde en büyüğüyüm ben şu anda. Dokuz tane personelimiz var. Dükkanlarımızın en küçüğü 130-140 metrekare büyüklüğe sahip. Müşterilerimin yüzde 5’i Türk, geri kalanı yabancılardan oluşuyor” diyor.
Büyük firmalar, orta büyüklükteki firmaları ezip geçiyor
Sektörün geleceğiyle ilgili de konuşan Demirci şunlara dikkat çekiyor: “Bir - iki dükkanı olan insanlar ayakta kalmaya devam eder. Fakat beş – altı dükkanı olanların yaşama şansı zorlaşıyor. Yani, orta büyüklükteki firmaların yaşama şansı azalıyor. Çünkü, büyük firmalar bu tarz firmaları ezip geçiyor. Viyana’da zannedersem tekstil alanında faaliyet gösteren 300 civarında irili ufaklı Türk iş yeri var. Bunların da yüzde 90’ı, hatta belki daha fazlası Çin ürünlerini alıp satıyor. Bir yerde, Türkler olarak Çin ekonomisine hizmet ediyor. Bunların yaşama şansı var çünkü, başka bir yerde işçi olarak çalışacağına orada kendi işinde o maaşını çıkartıyor. Bunlar yaşarlar, ama orta büyüklükteki firmaların yaşaması zor. Türk tekstilci olarak bankalardan değil bir lira, bir Cent bile kredi alma şansınız yok. Çünkü, tekstil alanında faaliyet gösteriyorsanız zaten banka size temkinli yaklaşıyor. Türk olduğunuz için ayriyeten bir önyargı var. Bu ikisi bir araya geldiği zaman kredi alma şansınız olmuyor.”
Behsat Demirci:
Behsat Demirci, 1955 İstanbul doğumlu. 1978’de Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Demirci, 81’e kadar inşaat mühendisliği yapıyor. Bu tarihten sonra serbest ticarete atılan Demirci, 88’de bir tevafuk eseri Avusturya’ya geliyor. Demirci, 88’den beri Avusturya’da ve tekstil ticaretiyle uğraşıyor.
Osman Timurtaş