Avusturya Türk İslam Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Birliği (ATİB) bir basın açıklaması yayınlayarak FPÖ’nün çirkin sözlü saldırıdan dolayı özür dilemesini istedi. Basın açıklamasında ifade hürriyetinin arkasına sığınarak Müslümanların tepkilerini ölçme girişiminden vazgeçilmesi istendi.
Batı’da son yıllarda baş gösteren Kur’an ve Hz. Muhammed başta olmak üzere Müslümanların manevi değerlerine yönelik tahkir ve provokasyonların silsile halinde devam etmesini bütün insanlık üzüntü ve şaşkınlıkla takip etmektedir. Dünya kamuoyu, bunun son örneğine Avusturya FPÖ’ nün (Özgürlükçüler Partisi) 13.01.2008 tarihinde düzenlenen partinin yeni yıl buluşması törenindeki konuşmalarda tanık olmuştur.
Daha önce basın ve ifade özgürlüğü gerekçesi ile yapılan tahkirlerin bu sefer de siyasal propagandanın bir parçası olarak kendini göstermesi gerçekten düşündürücü olup, siyaset ahlakıyla da bağdaşmayan bir olgudur. Söz konusu konuşmalarda İslam dini, Kur’an ve Hz. Muhammed’e yönelik iftira niteliğindeki tahkirler dünyadaki bütün Müslümanlar kadar Avusturya’da yaşayan Müslümanlar olarak bizleri de derinden yaralamış ve üzmüştür.
Bu olumsuz örnekler, Batı dünyasında bazı mihraklar tarafından ısrarla sürdürülen medeniyetler barışı yerine medeniyetler çatışması tezlerini aktif hale getirme uğraşındaki küresel söylemin yerel bir numunesini oluşturmaktadır. Hz. Muhammed insanlığa bireysel sorumluluk, rasyonel düşünce, bir arada yaşama kültürü, barış ve hoşgörüden yana bugünkü evrensel değerlerin çok şey borçlu olduğu medeniyet(ler) hediye etmiş bir peygamberdir. Bu olguyu sadece Müslümanlar değil sağduyulu Batı toplumu ve birçok Batılı araştırmacı da ifade etmektedir.
Kısaca Hz. Muhammed, Müslüman olsun olmasın bugüne kadar milyarlarca insanın saygı duyduğu, sağlıklı bir zihin ve güzel ahlaka sahip olduğu konusunda herhangi bir şüphe taşımadıkları üstün ve örnek bir şahsiyettir. Hal böyle iken hala onun şahsiyetini tahkir etmek bütün Müslümanlar kadar ona değer veren diğer insanları, ayrıca dinlerin dünya barışına katkısına inananları da üzmekte ve yaralamaktadır. Açıkça belirtmek gerekir ki, söz konusu tahkir konularının birçoğu eleştirel düşüncenin sonucu olmayan, daha ziyade Ortaçağdan kalma çatışma ve gerilim politikasının ürünü hurafelerine ve ithamlarına dayanmaktadır.
Kargaşa ve çatışma zeminlerini besleyecek bu tür saldırgan tavırların hiçbir ilmi ve ahlaki tutarlılığı olmaması da ayrı bir endişe kaynağıdır. Bu ve benzeri çevrelere artık ifade hürriyetinin arkasına sığınarak İslam’ın manevi değerlerini tahkirlerle Müslümanların ifade hürriyeti konusundaki zihinsel gelişmişliklerini ve tepkilerini ölçme girişimlerinden vazgeçmelerini tavsiye ediyoruz.
Müslümanların bu tahkirlerle provoke edilemeyecek kadar basiret ve sağduyu sahibi olduklarını, tahkircilerin toplumsal huzurun bozulması açısından Müslümanları görmek istedikleri mecraya çekemeyeceklerini ve tepkilerimizi demokratik ilkeler çerçevesinde göstereceğimizi açıkça beyan ediyoruz.
Ayrıca, bir arada yaşama bilincine sahip toplumların, sadece ötekini kötüleyerek var olmaya çalışan gurupları benimsemeyeceklerine inanıyoruz. Söz konusu çirkin sözlü saldırının, ülkenin yerel dini ve resmi makamları tarafından etkili bir dille kınanmış olmasını sağduyuyu temsil eden yerinde bir tepki olarak görüp takdir ediyoruz. Avusturya’da yaşayan Müslümanlar olarak manevi değerlerimize ve Yüce Peygamberimize ilmî olmayan üslupla hakareti siyasal üslubun bir parçası haline getiren ilgili şahıs ve partiden, yaptıkları yanlışlığı idrak ederek özür dilemelerini bekliyoruz.
ATIB GENEL MERKEZI Viyana