Alman ARD televizyonunda yayınlanan Alevi toplumunu karalayıcı diziye ülkedeki tüm Müslüman kuruluşlar tepki gösterdi. Diziyi onur kırıcı olarak niteleyen kuruluşlar, inançlara hassasiyet gösterilmesini istediler.
Alevi toplumu, filme karşı protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanırken, ARD’nin resmen özür dilemesini istedi.
Almanya’daki Türk toplumu, ARD Televizyonu’nda yayınlanan ve Alevilere iftira içeren filme karşı tek ses oldu. Başta Alevi dernekleri olmak üzere tüm Türk toplumunun tepkisini çeken Tatort adlı dizi film, Müslüman kuruluşlar tarafından sert bir dille kınandı.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Dinler ve Kültürler Arası Diyalog Müdürü Bekir Alboğa, sürekli olarak Müslümanların inançlarına, manevi değerlerine saldırılarda bulunulmasının basın ahlakına uygun bir davranış olmadığını belirtti. Aynı zamanda İslam çatı örgütü KRM’nin de sözcüsü olan Alboğa, “Biz KRM ve DİTİB olarak inanan insanlara karşı yapılan her türlü onur kırıcı davranışı reddediyoruz” dedi. İslam Konseyi (IRD) Genel Başkanı Ali Kızılkaya ise özellikle kamu televizyonlarının inançlara saygı konusunda özel bir hassasiyet göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Bu konunun sadece Alevileri değil bütün Müslümanları üzdüğünü belirten Kızılkaya, “Yıllardır Müslümanlar hakkında önyargıları körükleyen programlar yayınlanıyor. Müslümanların hassasiyetlerinin yeterince gözetildiğini düşünmüyoruz.” dedi. Aleviliğin Müslümanlığın bir boyutu olduğunu belirten Kızılkaya, “Dolayısıyla yapılan bütün Müslümanlarla ilgilidir ve hepsini üzer” dedi.
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZMD) Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Aşkar ise bunun hiç bir Türk’ün ve Müslüman’ın tasvip etmeyeceği bir hadise olduğunu söyledi. Alevilerin bu milletin ayrılmaz bir parçası olduğunu söyleyen Aşkar, “Alevi kardeşlerimizin aleyhindeki her demeç, her davranış ve hareket bizi de üzer ve onlar bizi de karşılarında bulur. Bu yapılan hepimizi rencide etmiştir” dedi. Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı Fikret Ekin de söz konusu dizide Alevilerin namus anlayışına saldırıldığını hatırlatarak “Bu hepimizi, bütün Müslümanları rencide etmiştir” dedi. Dizide Aleviliğin Müslümanlığın dışında olan, domuz eti yeme, içki içmeye izin veren bir inanç olarak gösterme gayreti olduğuna dikkat çeken Ekin, “Bu çok büyük bir yanlış hüküm. Bu aynı zamanda bu senaryoyu yazanların çok da iyi niyetle hareket etmedikleri kuşkusunu uyandırıyor.” dedi. Alevi toplumu, filme karşı protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanırken Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (AABF) girişimi ile Alman dış temsilcilikleri önüne siyah çelenk konulması kararlaştırıldı.
Gazetemizin sorularını cevaplandıran AABF başkanı Turgut Öker, Almanya genelinde ARD temsilcilikleri önüne siyah çelenk bırakma eylemlerinin sürdüğünü vurguladı. AABF’ye bağlı 10 ülkede Alman Büyükelçilikleri önüne gidilerek, siyah çelenk bıraktıklarını belirten Öker, büyükelçilik yetkililerine de bir kınama mektubu sunduklarını ifade etti. ARD’nin kendilerinin de ödediği vergilerle ayakta duran ve toplumun tamamına karşı eşit sorumluluk taşıması gereken bir devlet televizyonu olduğunu vurgulayan Öker, “Hangi inançtan olursa olsun herkesi Köln’de cumartesi günü yapılacak mitinge bekliyoruz” dedi.
Filmin senaryosunu yazan Angelina Maccorone’nin bir kaç kez kendisini arayarak görüşmek istediğine de dikkat çeken Öker “Ben kendisi ile görüşmek istemedim. Zira bu onunla bizim aramızda geçen kişisel bir şey değil. Bir kamu televizyonu tarafından yayınlanan filmdeki iftiraları Avusturya’dan İsviçre’ye tüm Avrupa’da 25-30 milyon insan izledi. Bu nedenle ARD ‘Yanlış yaptık’ demeli ve resmen özür dilemeli. Bu ayıbı temizlemeli” sözleri ile ARD’nin Alevilerden resmen özür dilemesini istedi.
Farklılıkları aşağılayan medya anlayışının arkasında “Avrupa merkezci” bir görüşün bulunduğuna işaret eden Öker “Bu mantık kendi dışındaki kültürleri aşağılıyor. Filmde yerli halka ‘Siz halinize şükredin. Bakın dünyada ne kadar adi insanlar var’ mesajı veriliyor. Filmin arkasında emperyalist bir mantık var. Osmanlı döneminden beri bu iftiralarla on binlerce Alevi yaşamını yitirdi. Şimdi bizim vergilerimizle yaşayan bir devlet kanalında bu iftiralar seslendiriliyor. Bu senarist bayana bu bilgiyi aktaran karanlık bir el var. Biz bu eli bulup ortaya çıkartacağız.” dedi.
Alevi Birlikleri Federasyon (AABF) Genel sekreteri Ali Ertan Toprak da ARD’nin Alevilere yönelik ön yargıları körüklediğini belirtti. Dizide Alevilerin ensest ilişki yaşadıklarına dair yalanların gerçekmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını belirten Toprak, “Berlin’deki teşkilatımız, eyalet savcılığına dizi hakkında halkı kışkırtma amacı taşıdığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Ancak bununla da yetinilmeyecek. Perşembe gününden itibaren vatandaşlarımız ve 110 Alevi Kültür Merkezi yöneticileri, kişisel olarak savcılıklara suç duyurusunda bulunacaklar. Filmden önce konuyla ilgili bir alt yazının geçmesi, Alevi toplumu için hiçbir anlam taşımadı. Onların öfkesini durdurmadı. Bir an önce ARD Alevi toplumundan özür dilemeli” sözleri ile girişimlerini özetledi.
Şu ana kadar filmle ilgili hiç bir Türk temsilcisinin kendilerini aramadığından yakınan Toprak, “Aynı, husus din ataşeleri ve DİTİB için de geçerli. Ne bizi aradılar ne de bizimle dayanışma içersinde olduklarını gösterdiler” dedi.
Öte yandan Bild gazetesi, filmde Türk kökenli Alman komiser “Atilla Arslan” rolünde oynayan Mehmet Kurtuluş ile yapılan bir söyleşiye yer verdi. Angelina Maccarone’nin senaryosunu yazdığı rolünün önemli bir rol olduğunu dile getiren Kurtuluş “Sanırım genel anlamda ön yargılar çok seslilikle karşılaştıkları ilk an kısa devre etkisi yaparlar” görüşünü savundu.
AABF’nın girişimlerinin yanı sıra Avrupa’daki kitle örgütleri de ARD’nin çirkin yayını ile ilgili tepkisiz kalmayacaklarını bildirirlerken Alevi Bektaşi Kültür Enstitüsü Başkanı Gülizar Cengiz de tüm Alevi ailelerin ARD’ye karşı yargı yolunu kullanmalarını istedi. “Biz aileler olarak dava açacağız. Kimsenin, kimsenin inancını karalama hakkı yok.” dedi. Vatandaşları sağduyuyu kaybetmeden tepki vermeye davet eden Cengiz, “Demokratik haklarını büyük bir duyarlılıkla kullanmaya davet ediyoruz. Büyük sınavlar vermiş bir toplumuz. ARD bir kamu televizyonu olarak bunu yapmamalıydı. Biz dört kitabın dördü haktır diyoruz. Tüm insanlar için kutsal olan bu günlerde bunun hesabını onlar versinler. Sadece, burada değil Türkiye’de de binlerce insan ayağa kalktı” dedi.
Alevi Birlikleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Hıdır Temel de filmi izlediğini bildirerek, yapılanın düzeysiz bir iftira olduğunu söyledi. Filmi daha cazip kılabilmek için sansasyon amacı güdüldüğünü ileri süren Temel, “Müslümanların başörtüsü, namaz, Aleviler - Sünniler gibi kavramlarla sözüm ona çeşitlendirilmiş bir filmle insanlar ekran başına bağlanmak istenmiş. Bu yapılırken filmin yayın tarihi hem Kurban Bayramına, hem de Noel’e denk getirilerek farklılıklar birbirine karşı bilenmiş. Benim gördüğüm bu.” dedi.
Danimarka’da Hz. Muhammed karikatürleriyle başlayan kriz Alevileri de içersine alarak genişletildiğini belirten Temel, “Alevilerin böylesi bir işe tepkisi ne olur diye yapılmış bir şey mi? Bu bir test mi bunu da dikkate almalıyız. Bu toplumun böylesi küçük oyunlara gelmeyecek sağ duyusu vardır düşünüyorum” dedi.
Cem Vakfı Avrupa Koordinatörü Alişan Hızlı da yapılanın bir “Ayıp” olduğunu bildirerek “Bu ayıp temizlenmeli. Bir kamu televizyonu tüm insanlara eşit uzaklıkta durmalıdır. Bir kitleyi diğerine karşı kışkırtmak veya rencide etmek devlet kurumlarının görevi olamaz. Bu nedenle ARD bir suç işlemiştir.” dedi. Suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Hızlı, “Filmde Alevi Sünni ayrımı var. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Bundan medet umanlar varsa, hayal kırıklığına uğrarlar. Bu nedenle cumartesi günü yapılacak mitinge destek veriyoruz ve vatandaşlarımızı katılmaya çağırıyoruz” görüşünü savundu.
ZAMAN AVRUPA
Alevi toplumu, filme karşı protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanırken, ARD’nin resmen özür dilemesini istedi.
Almanya’daki Türk toplumu, ARD Televizyonu’nda yayınlanan ve Alevilere iftira içeren filme karşı tek ses oldu. Başta Alevi dernekleri olmak üzere tüm Türk toplumunun tepkisini çeken Tatort adlı dizi film, Müslüman kuruluşlar tarafından sert bir dille kınandı.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Dinler ve Kültürler Arası Diyalog Müdürü Bekir Alboğa, sürekli olarak Müslümanların inançlarına, manevi değerlerine saldırılarda bulunulmasının basın ahlakına uygun bir davranış olmadığını belirtti. Aynı zamanda İslam çatı örgütü KRM’nin de sözcüsü olan Alboğa, “Biz KRM ve DİTİB olarak inanan insanlara karşı yapılan her türlü onur kırıcı davranışı reddediyoruz” dedi. İslam Konseyi (IRD) Genel Başkanı Ali Kızılkaya ise özellikle kamu televizyonlarının inançlara saygı konusunda özel bir hassasiyet göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Bu konunun sadece Alevileri değil bütün Müslümanları üzdüğünü belirten Kızılkaya, “Yıllardır Müslümanlar hakkında önyargıları körükleyen programlar yayınlanıyor. Müslümanların hassasiyetlerinin yeterince gözetildiğini düşünmüyoruz.” dedi. Aleviliğin Müslümanlığın bir boyutu olduğunu belirten Kızılkaya, “Dolayısıyla yapılan bütün Müslümanlarla ilgilidir ve hepsini üzer” dedi.
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZMD) Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Aşkar ise bunun hiç bir Türk’ün ve Müslüman’ın tasvip etmeyeceği bir hadise olduğunu söyledi. Alevilerin bu milletin ayrılmaz bir parçası olduğunu söyleyen Aşkar, “Alevi kardeşlerimizin aleyhindeki her demeç, her davranış ve hareket bizi de üzer ve onlar bizi de karşılarında bulur. Bu yapılan hepimizi rencide etmiştir” dedi. Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı Fikret Ekin de söz konusu dizide Alevilerin namus anlayışına saldırıldığını hatırlatarak “Bu hepimizi, bütün Müslümanları rencide etmiştir” dedi. Dizide Aleviliğin Müslümanlığın dışında olan, domuz eti yeme, içki içmeye izin veren bir inanç olarak gösterme gayreti olduğuna dikkat çeken Ekin, “Bu çok büyük bir yanlış hüküm. Bu aynı zamanda bu senaryoyu yazanların çok da iyi niyetle hareket etmedikleri kuşkusunu uyandırıyor.” dedi. Alevi toplumu, filme karşı protesto gösterileri düzenlemeye hazırlanırken Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (AABF) girişimi ile Alman dış temsilcilikleri önüne siyah çelenk konulması kararlaştırıldı.
Gazetemizin sorularını cevaplandıran AABF başkanı Turgut Öker, Almanya genelinde ARD temsilcilikleri önüne siyah çelenk bırakma eylemlerinin sürdüğünü vurguladı. AABF’ye bağlı 10 ülkede Alman Büyükelçilikleri önüne gidilerek, siyah çelenk bıraktıklarını belirten Öker, büyükelçilik yetkililerine de bir kınama mektubu sunduklarını ifade etti. ARD’nin kendilerinin de ödediği vergilerle ayakta duran ve toplumun tamamına karşı eşit sorumluluk taşıması gereken bir devlet televizyonu olduğunu vurgulayan Öker, “Hangi inançtan olursa olsun herkesi Köln’de cumartesi günü yapılacak mitinge bekliyoruz” dedi.
Filmin senaryosunu yazan Angelina Maccorone’nin bir kaç kez kendisini arayarak görüşmek istediğine de dikkat çeken Öker “Ben kendisi ile görüşmek istemedim. Zira bu onunla bizim aramızda geçen kişisel bir şey değil. Bir kamu televizyonu tarafından yayınlanan filmdeki iftiraları Avusturya’dan İsviçre’ye tüm Avrupa’da 25-30 milyon insan izledi. Bu nedenle ARD ‘Yanlış yaptık’ demeli ve resmen özür dilemeli. Bu ayıbı temizlemeli” sözleri ile ARD’nin Alevilerden resmen özür dilemesini istedi.
Farklılıkları aşağılayan medya anlayışının arkasında “Avrupa merkezci” bir görüşün bulunduğuna işaret eden Öker “Bu mantık kendi dışındaki kültürleri aşağılıyor. Filmde yerli halka ‘Siz halinize şükredin. Bakın dünyada ne kadar adi insanlar var’ mesajı veriliyor. Filmin arkasında emperyalist bir mantık var. Osmanlı döneminden beri bu iftiralarla on binlerce Alevi yaşamını yitirdi. Şimdi bizim vergilerimizle yaşayan bir devlet kanalında bu iftiralar seslendiriliyor. Bu senarist bayana bu bilgiyi aktaran karanlık bir el var. Biz bu eli bulup ortaya çıkartacağız.” dedi.
Alevi Birlikleri Federasyon (AABF) Genel sekreteri Ali Ertan Toprak da ARD’nin Alevilere yönelik ön yargıları körüklediğini belirtti. Dizide Alevilerin ensest ilişki yaşadıklarına dair yalanların gerçekmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını belirten Toprak, “Berlin’deki teşkilatımız, eyalet savcılığına dizi hakkında halkı kışkırtma amacı taşıdığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Ancak bununla da yetinilmeyecek. Perşembe gününden itibaren vatandaşlarımız ve 110 Alevi Kültür Merkezi yöneticileri, kişisel olarak savcılıklara suç duyurusunda bulunacaklar. Filmden önce konuyla ilgili bir alt yazının geçmesi, Alevi toplumu için hiçbir anlam taşımadı. Onların öfkesini durdurmadı. Bir an önce ARD Alevi toplumundan özür dilemeli” sözleri ile girişimlerini özetledi.
Şu ana kadar filmle ilgili hiç bir Türk temsilcisinin kendilerini aramadığından yakınan Toprak, “Aynı, husus din ataşeleri ve DİTİB için de geçerli. Ne bizi aradılar ne de bizimle dayanışma içersinde olduklarını gösterdiler” dedi.
Öte yandan Bild gazetesi, filmde Türk kökenli Alman komiser “Atilla Arslan” rolünde oynayan Mehmet Kurtuluş ile yapılan bir söyleşiye yer verdi. Angelina Maccarone’nin senaryosunu yazdığı rolünün önemli bir rol olduğunu dile getiren Kurtuluş “Sanırım genel anlamda ön yargılar çok seslilikle karşılaştıkları ilk an kısa devre etkisi yaparlar” görüşünü savundu.
AABF’nın girişimlerinin yanı sıra Avrupa’daki kitle örgütleri de ARD’nin çirkin yayını ile ilgili tepkisiz kalmayacaklarını bildirirlerken Alevi Bektaşi Kültür Enstitüsü Başkanı Gülizar Cengiz de tüm Alevi ailelerin ARD’ye karşı yargı yolunu kullanmalarını istedi. “Biz aileler olarak dava açacağız. Kimsenin, kimsenin inancını karalama hakkı yok.” dedi. Vatandaşları sağduyuyu kaybetmeden tepki vermeye davet eden Cengiz, “Demokratik haklarını büyük bir duyarlılıkla kullanmaya davet ediyoruz. Büyük sınavlar vermiş bir toplumuz. ARD bir kamu televizyonu olarak bunu yapmamalıydı. Biz dört kitabın dördü haktır diyoruz. Tüm insanlar için kutsal olan bu günlerde bunun hesabını onlar versinler. Sadece, burada değil Türkiye’de de binlerce insan ayağa kalktı” dedi.
Alevi Birlikleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Hıdır Temel de filmi izlediğini bildirerek, yapılanın düzeysiz bir iftira olduğunu söyledi. Filmi daha cazip kılabilmek için sansasyon amacı güdüldüğünü ileri süren Temel, “Müslümanların başörtüsü, namaz, Aleviler - Sünniler gibi kavramlarla sözüm ona çeşitlendirilmiş bir filmle insanlar ekran başına bağlanmak istenmiş. Bu yapılırken filmin yayın tarihi hem Kurban Bayramına, hem de Noel’e denk getirilerek farklılıklar birbirine karşı bilenmiş. Benim gördüğüm bu.” dedi.
Danimarka’da Hz. Muhammed karikatürleriyle başlayan kriz Alevileri de içersine alarak genişletildiğini belirten Temel, “Alevilerin böylesi bir işe tepkisi ne olur diye yapılmış bir şey mi? Bu bir test mi bunu da dikkate almalıyız. Bu toplumun böylesi küçük oyunlara gelmeyecek sağ duyusu vardır düşünüyorum” dedi.
Cem Vakfı Avrupa Koordinatörü Alişan Hızlı da yapılanın bir “Ayıp” olduğunu bildirerek “Bu ayıp temizlenmeli. Bir kamu televizyonu tüm insanlara eşit uzaklıkta durmalıdır. Bir kitleyi diğerine karşı kışkırtmak veya rencide etmek devlet kurumlarının görevi olamaz. Bu nedenle ARD bir suç işlemiştir.” dedi. Suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Hızlı, “Filmde Alevi Sünni ayrımı var. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Bundan medet umanlar varsa, hayal kırıklığına uğrarlar. Bu nedenle cumartesi günü yapılacak mitinge destek veriyoruz ve vatandaşlarımızı katılmaya çağırıyoruz” görüşünü savundu.
ZAMAN AVRUPA
