İngiliz basınında bugün, "Dışişleri Bakanı Ali Babacan'dan Afganistan uyarısı", "İtalya'da seçimin galibi Silvio Berlusconi'nin Kuzey Birliği'nin desteğini almaya yönelik vaatleri" ve "Fransa'nın İngilizce Eurovision şarkısı" konuları öne çıkıyor.
BBC'nin Türkçe internet sitesi http,//www.bbc.co.uk/turkish/'te yer alan basın özetlerine göre, İngiltere gazetelerinde bu sabah Daily Telegraph gazetesinin iç sayfalarındaki "Türk bakandan Afgan uyarısı" başlıklı haberde, gazeteye demeç vere, dün Londra'da İngiltere Başbakanı Gordon Brown ile görüşen Dışişleri Bakanı Ali Babacan'dan bahsediliyor.
Dışişleri Bakanı, NATO'nun Afganistan'da Taliban'ı mağlup etmek için güç kullanmaya gereğinden fazla bel bağladığını, bunun da felaket riskini beraberinde getirdiğini söylüyor ve ekliyor, "Eğer bu ülkenin halkı, güvenlik güçlerini işgalci olarak algılamaya başlarsa, durum çok karışık olacaktır. Önemli olansa, akılları ve gönülleri kazanmaktır." Daily Telegraph bu noktada İngiliz ve Amerikalı yetkililerin, Afganistan'ın sorunlu güney ve doğu bölgelerinde asker konuşlandırmayı yanaşmayan Türkiye ve diğer NATO üyesi ülkelere yönelik eleştirilerini hatırlatıyor. Ali Babacan ise eleştirileri reddediyor. Dışişleri Bakanı'nın eleştiri oklarıysa, "büyük bir sorun" olarak nitelendirdiği, Kuzey Irak'taki bölgesel yönetime yönelmiş. Ali Babacan, sınırötesi operasyonların süreceği tahmininde bulunmuş. Ali Babacan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye konusundaki tutumlarını da eleştirmiş.
Dışişleri Bakanı, bu iki liderin, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine izin vermeye direndiklerini belirtiyor. Ali Babacan, bu durumun ve Kıbrıs'ta nihai bir barış anlaşmasının imzalanmamasının Türkiye'de Avrupa Birliği'ne yönelik görüşleri değiştirdiğini vurgulamış.
Daily Telegraph'daki haber, Ali Babacan'ın bir uyarısıyla noktalanıyor, "Türkiye gündeminde bir numara olan haber de işte bu. AB tarafından istenmeme duygusu, giderek daha da derinleşiyor." Bugünkü İngiliz gazetelerinin çoğunun manşetlerindeyse ekonomik krize yönelik kaygılar var. Times manşetine, krizin ülkede işsizliği artıracağına yönelik endişeleri çekiyor.
Amerikan yatırım bankası JP Morgan'ın tahminine göre, İngiltere'de finans piyasasında çalışan 40 bin kişi işlerini kaybedebilir.
Independent'ın manşeti ise "Kredi krizinden kurtulmanın 10 yolu".
Gazetenin bazı önerileri, ülkede ilk kez ev alanlardan damga vergisi alınmaması, İngiltere Merkez Bankası'nın bankalara daha fazla borç vermeye zorlanması, bankalara zararlarını tüm şeffaflığıyla açıklama talimatı verilmesi ve ülkede insanların sürekli harcama yapmaları.
Financial Times'ın manşeti, "Bankalardan Brown'a ipotekli konut kredisi uyarısı".
İngiltere Başbakanı Gordon Brown, dün ülkenin büyük bankalarının yönetim kurulu başkanlarıyla bir araya gelmişti. Financial Times'a göre Brown banka yetkililerine, ilk kez ev alacaklara kredi vermeleri halinde, devletin gerektiğinde bu sektöre müdahale etmeye hazır olduğunu söylemiş.
Banka yetkilileriyse başbakana, öncelikle müdahale gerektiği uyarısında bulunarak ayrıca, mali piyasalardaki tıkanıklığın aşılamaması halinde, onlarca küçük ölçekli emlak kredi bankasının, yeni ev kredileri vermeyi kesmek zorunda kalacağını belirtmiş.
İngiliz gazeteleri genel seçim sonrası İtalya'daki gelişmelere ilişkin haber ve yorumlara yer vermeyi bugün de sürdürüyor.
Guardian, seçimin galibi Silvio Berlusconi'nin, göçmen karşıtı Kuzey Birliği'nin desteğini almaya çalıştığını vurguluyor. Gazeteye göre Berlusconi'nin, vergileri azaltma, polis sayısını artırma ve işsiz yabancılar için özel kamplar oluşturma vaatleri, bu amaca yönelik.
Guardian'a yazan Economist dergisinin eski editörü Bill Emmott'a göre, Berlusconi'nin zaferi, demokrasiyi önemsiyen herkesi fazlasıyla rahatsız edecek bir gelişme. Emmott, "Tehditlerin ve medya gücünün zaferi bu" diyor.
Silvio Berlusconi, 2001'de o dönem editörlüğünü Emmott'ın yaptığı Economist dergisini, seçim öncesi kendisini İtalya'yı yönetmeye ehil görmediği için mahkemeye vermiş ve "komünist" olarak nitelendirmişti.
Financial Times, İtalya'da 2. Dünya Savaşı sonrası cumhuriyetin kurulduğu 1948'den bu yana ilk kez, mecliste hiç komünist milletvekili olmayacağına dikkat çekiyor.
Gazete başyazısındaysa seçimin galibi Silvio Berlusconi'nin İtalya siyasetinin şovmeni olduğunu belirtiyor. Gazeteye göre, seçim kampanyası sırasında çocukça şakalar yapması ve zaman zaman uydurma biçimde öfkelenmesi, Berlusconi'nin hala bir devlet adamı olma işareti vermediğini gösteriyor.
Times yazarı Rosemary Righter ise Silvio Berlusconi'nin yeniden başbakan olmasının İtalyanlar için acı ilacı içmek anlamına geleceği görüşünde. Yazar, "Ancak ekonomi dibe vurduğundan, İtalyanların önünde başka bir seçenek de yoktu" diyor.
Başı sık sık yolsuzluk davalarıyla derde giren Silvio Berlusconi'nin ilk partisinin adı, Forza Italia, Türkçesiyle "Haydi İtalya"ydı. Rosemary Righter bu slogana da atıfta bulunup, kinayeli bir başlık atmış yazısına, "Bay Temiz-Şeffaf-Sorumlu ile, haydi!" Daily Telegraph gazetesi, Fransa'nın 24 Mayıs'ta Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yapılacak Eurovision Şarkı Yarışması'na İngilizce bir şarkıyla katılma kararı aldığını duyuruyor.
Gazete kararın, Anglo-Sakson kültürünün dilleri ve sanatlarına zarar verdiği konusunda çok hassas olan Fransızları oldukça öfkelendirdiğini belirtiyor. Fransa 1977'den beri Eurovision Şarkı Yarışması'nı kazanamıyor, 2006'daki yarışmadaysa puan alamamıştı.
Konuyu başyazılarından birine taşıyan Times, Fransa'nın kararının, İngilizce'nin zaferi anlamına geldiğini belirtiyor. Yazının başlığıysa, hem Eurovision'da Abba'ya zafer getiren şarkıya hem de Fransa'yla tarihi bir savaşa atfen, "Waterloo".
Times, alaylı bir dille, İngilizce bir şarkı da önermiş Fransa'ya. Şarkının sözleri şöyle bitiyor, "Kadehimizi kahramanların diline ve insanı sağır eden şu şarkı yarışmasına kaldırırız. İngilizce söylerek sıfırdan fazla puan alırız. Sonra da gece boyunca şampanya içeriz."
BBC'nin Türkçe internet sitesi http,//www.bbc.co.uk/turkish/'te yer alan basın özetlerine göre, İngiltere gazetelerinde bu sabah Daily Telegraph gazetesinin iç sayfalarındaki "Türk bakandan Afgan uyarısı" başlıklı haberde, gazeteye demeç vere, dün Londra'da İngiltere Başbakanı Gordon Brown ile görüşen Dışişleri Bakanı Ali Babacan'dan bahsediliyor.
Dışişleri Bakanı, NATO'nun Afganistan'da Taliban'ı mağlup etmek için güç kullanmaya gereğinden fazla bel bağladığını, bunun da felaket riskini beraberinde getirdiğini söylüyor ve ekliyor, "Eğer bu ülkenin halkı, güvenlik güçlerini işgalci olarak algılamaya başlarsa, durum çok karışık olacaktır. Önemli olansa, akılları ve gönülleri kazanmaktır." Daily Telegraph bu noktada İngiliz ve Amerikalı yetkililerin, Afganistan'ın sorunlu güney ve doğu bölgelerinde asker konuşlandırmayı yanaşmayan Türkiye ve diğer NATO üyesi ülkelere yönelik eleştirilerini hatırlatıyor. Ali Babacan ise eleştirileri reddediyor. Dışişleri Bakanı'nın eleştiri oklarıysa, "büyük bir sorun" olarak nitelendirdiği, Kuzey Irak'taki bölgesel yönetime yönelmiş. Ali Babacan, sınırötesi operasyonların süreceği tahmininde bulunmuş. Ali Babacan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye konusundaki tutumlarını da eleştirmiş.
Dışişleri Bakanı, bu iki liderin, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine izin vermeye direndiklerini belirtiyor. Ali Babacan, bu durumun ve Kıbrıs'ta nihai bir barış anlaşmasının imzalanmamasının Türkiye'de Avrupa Birliği'ne yönelik görüşleri değiştirdiğini vurgulamış.
Daily Telegraph'daki haber, Ali Babacan'ın bir uyarısıyla noktalanıyor, "Türkiye gündeminde bir numara olan haber de işte bu. AB tarafından istenmeme duygusu, giderek daha da derinleşiyor." Bugünkü İngiliz gazetelerinin çoğunun manşetlerindeyse ekonomik krize yönelik kaygılar var. Times manşetine, krizin ülkede işsizliği artıracağına yönelik endişeleri çekiyor.
Amerikan yatırım bankası JP Morgan'ın tahminine göre, İngiltere'de finans piyasasında çalışan 40 bin kişi işlerini kaybedebilir.
Independent'ın manşeti ise "Kredi krizinden kurtulmanın 10 yolu".
Gazetenin bazı önerileri, ülkede ilk kez ev alanlardan damga vergisi alınmaması, İngiltere Merkez Bankası'nın bankalara daha fazla borç vermeye zorlanması, bankalara zararlarını tüm şeffaflığıyla açıklama talimatı verilmesi ve ülkede insanların sürekli harcama yapmaları.
Financial Times'ın manşeti, "Bankalardan Brown'a ipotekli konut kredisi uyarısı".
İngiltere Başbakanı Gordon Brown, dün ülkenin büyük bankalarının yönetim kurulu başkanlarıyla bir araya gelmişti. Financial Times'a göre Brown banka yetkililerine, ilk kez ev alacaklara kredi vermeleri halinde, devletin gerektiğinde bu sektöre müdahale etmeye hazır olduğunu söylemiş.
Banka yetkilileriyse başbakana, öncelikle müdahale gerektiği uyarısında bulunarak ayrıca, mali piyasalardaki tıkanıklığın aşılamaması halinde, onlarca küçük ölçekli emlak kredi bankasının, yeni ev kredileri vermeyi kesmek zorunda kalacağını belirtmiş.
İngiliz gazeteleri genel seçim sonrası İtalya'daki gelişmelere ilişkin haber ve yorumlara yer vermeyi bugün de sürdürüyor.
Guardian, seçimin galibi Silvio Berlusconi'nin, göçmen karşıtı Kuzey Birliği'nin desteğini almaya çalıştığını vurguluyor. Gazeteye göre Berlusconi'nin, vergileri azaltma, polis sayısını artırma ve işsiz yabancılar için özel kamplar oluşturma vaatleri, bu amaca yönelik.
Guardian'a yazan Economist dergisinin eski editörü Bill Emmott'a göre, Berlusconi'nin zaferi, demokrasiyi önemsiyen herkesi fazlasıyla rahatsız edecek bir gelişme. Emmott, "Tehditlerin ve medya gücünün zaferi bu" diyor.
Silvio Berlusconi, 2001'de o dönem editörlüğünü Emmott'ın yaptığı Economist dergisini, seçim öncesi kendisini İtalya'yı yönetmeye ehil görmediği için mahkemeye vermiş ve "komünist" olarak nitelendirmişti.
Financial Times, İtalya'da 2. Dünya Savaşı sonrası cumhuriyetin kurulduğu 1948'den bu yana ilk kez, mecliste hiç komünist milletvekili olmayacağına dikkat çekiyor.
Gazete başyazısındaysa seçimin galibi Silvio Berlusconi'nin İtalya siyasetinin şovmeni olduğunu belirtiyor. Gazeteye göre, seçim kampanyası sırasında çocukça şakalar yapması ve zaman zaman uydurma biçimde öfkelenmesi, Berlusconi'nin hala bir devlet adamı olma işareti vermediğini gösteriyor.
Times yazarı Rosemary Righter ise Silvio Berlusconi'nin yeniden başbakan olmasının İtalyanlar için acı ilacı içmek anlamına geleceği görüşünde. Yazar, "Ancak ekonomi dibe vurduğundan, İtalyanların önünde başka bir seçenek de yoktu" diyor.
Başı sık sık yolsuzluk davalarıyla derde giren Silvio Berlusconi'nin ilk partisinin adı, Forza Italia, Türkçesiyle "Haydi İtalya"ydı. Rosemary Righter bu slogana da atıfta bulunup, kinayeli bir başlık atmış yazısına, "Bay Temiz-Şeffaf-Sorumlu ile, haydi!" Daily Telegraph gazetesi, Fransa'nın 24 Mayıs'ta Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yapılacak Eurovision Şarkı Yarışması'na İngilizce bir şarkıyla katılma kararı aldığını duyuruyor.
Gazete kararın, Anglo-Sakson kültürünün dilleri ve sanatlarına zarar verdiği konusunda çok hassas olan Fransızları oldukça öfkelendirdiğini belirtiyor. Fransa 1977'den beri Eurovision Şarkı Yarışması'nı kazanamıyor, 2006'daki yarışmadaysa puan alamamıştı.
Konuyu başyazılarından birine taşıyan Times, Fransa'nın kararının, İngilizce'nin zaferi anlamına geldiğini belirtiyor. Yazının başlığıysa, hem Eurovision'da Abba'ya zafer getiren şarkıya hem de Fransa'yla tarihi bir savaşa atfen, "Waterloo".
Times, alaylı bir dille, İngilizce bir şarkı da önermiş Fransa'ya. Şarkının sözleri şöyle bitiyor, "Kadehimizi kahramanların diline ve insanı sağır eden şu şarkı yarışmasına kaldırırız. İngilizce söylerek sıfırdan fazla puan alırız. Sonra da gece boyunca şampanya içeriz."