Filistin’de 40 yılın en büyük insani felaketi yaşanıyor
Gözünü kan bürüyen İsrail, olanca kuvvetiyle mazlum Filistin halkının üzerine bombalarını, ambargosunu ve akla gelebilecek her türlü baskı gücünü yağdırıyor. İsrail’in, 21’inci yüzyılda demokrasi havarilerinin desteğini alıp tüm dünya halklarının gözlerinin içine baka baka işlediği bu insanlık suçunu ve Filistin’deki insani durumu İnsa Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Genel Başkanı Bülent Yıldırım’la görüştük
MEHMET BAYDEMİR
- Filistin’de son dönemde şiddetini oldukça artıran bir baskı, ambargo var. Şu anda bölgedeki durum nedir?
Gazze Şeridi’nde İsrail’in uyguladığı ambargo, bölgede son 40 yılın en büyük insani felaketine yol açmış durumda. Gıda sıkıntısı, ihtiyaçlara cevap veremeyen sağlık hizmetleri, yetersiz su ve kanalizasyon sistemleri, Hamas’ın denetimindeki Gazze’de yaşayan 1,5 milyon Filistinlinin karşılaştığı günlük sorunlardan. İsrail’in uyguladığı yakıt ve elektrik kısıtlamaları yüzünden başta hastanelerde 12 saate kadar süren elektrik kesintileri olduğunu biliyoruz ve Gazze dışında acil müdahale gerektiren hastaların çok azına çıkış izni veriliyor. İsrail’in bölgeye yönelik askeri operasyonlarını artırmasıyla durum daha da kötüleşiyor. İsrail önceden olduğu gibi çeşitli bahanelerle evleri, kadınları, çocukları vuruyor. Ekonomik faaliyetler neredeyse durmuş durumda. Bölgedeki ithalat ve ihracat, abluka sonrası imkânsız hale geldiği için ticari işletmelerin, fabrikaların, atölyelerin ve üretim yapan yerlerin yarıdan fazlası kapanmış durumda.
- Gazze’ye İsrail’in uyguladığı ambargo sonrasında insanlar çaresiz kalarak sınır kapılarına yığıldılar ve tüm dünyanın gözleri önünde bir insanlık trajedisi yaşandı. Gazze’de neler yaşandı? Bu baskılar ve operasyonlar hâlâ sürüyor mu?
Gazze halkının Refah sınır kapısını yıkması, bölgedeki dramı ama aynı zamanda kutsal direniş ruhunu gözler önüne seren en açık örnek. Bir halk düşünün ki, dünyanın kendisini duyacağından ümidini kesmiş ve dört duvar arasına sıkıştırıldığı Gazze’de duvarları, tel örgüleri, sınırları zorlayarak kendi çabasıyla ambargoyu deliyor. Sınır kapısının yıkılmasıyla Filistinliler temizlik, gıda, giyecek, yakıt gibi acil ihtiyaçlarını temin etmeye çalıştı ancak her türlü yaşamsal ihtiyaç arz eden malzemenin tükendiği Gazze’ye bu durum çare olamadı. Mısır’ın sınırları tekrar kapatmasıyla Gazzeliler tekrar kendi kaderlerine terk edildi.
- Resmi olarak gerçekleştirilen seçimlerde Filistin halkının çoğunluğunun oyunu alan Filistinli vekiller İsrail hapishanelerinde gözaltında tutuluyor. Bir hukukçu olarak bu tutuklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? İsrail’in yaptığı meşru mu?
İsrail’in izlediği politikalarda meşruluk ya da hukuksal alt yapı aramadığını şimdiye kadar işlediği insanlık suçlarından anlamış bulunuyoruz zaten. İsrail koca bir halkın yok sayılarak bu topraklar üzerine kondurulmuş bir rejim. Şu anda yaptığı da Filistin halkını kendi yöntemleriyle sindirip Siyonist rejimin devamlılığını sağlamak... Modern dünyada demokratik yollarla seçilmiş temsilcilere başka bir devletin bu şekilde muamele etmesi asla kabul edilmez. Ancak söz konusu Filistin olunca meşruluk ya da demokratik haklar bir anlam ifade etmiyor. Zaten varoluş ideolojisi başka bir milletin yok edilmesi üzerine kurulu olan İsrail gibi bir rejimin uygulamalarında meşruluğu göz önünde bulundurduğunu düşünmüyoruz.
- Başta Türkiye ve İslam ülkeleri olmak üzere dünya devletlerinin tepkisi ne oldu bu tutuklamalara? İsrail’in bu uygulamasına karşı ses yükseltildi mi?
Dünya kamuoyu ve İslam ülkeleri sessizliklerini her zamanki gibi koruyor. Bir iki cılız ses çıksa da bu caydırıcı yaptırım kararları alınamadığı için tepkiler yetersiz kalıyor. Herkesin sessiz kaldığı yasadışı tutuklamalar konusunda Türkiye’de İHH’nın öncülüğünde bir kampanya başlatılmıştı. Filistin halkı temsilcilerine destek amacıyla geniş katılımlı bir platform kurduk ve Filistinli vekillerin serbest kalması amacıyla 2007 yılı Şubat ayından itibaren ‘1 milyon imza’ kampanyası başlattık. 2 ay gibi kısa bir süre içinde tüm Türkiye çapındaki imza stantlarında 1 milyon imza toplandı ve TBMM’de yaptığımız ziyaretlerle imzalarla beraber Filistin’e yönelik kaygılarımızı ilgili kurumlara ilettik. Ancak aradan geçen süre içinde işgalci İsrail rejimi Türkiye gibi birçok ülke tarafından gelen tepkileri duymazdan gelerek milletvekillerini serbest bırakmamakta ısrarını sürdürüyor.
- Bu vekillerin sayısı, sağlık durumları ve akıbetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Tutuklamalar 2008 yılı ile birlikte ikinci yılına girdi. Son zamanlarda yapılan tutuklamalarla cezaevine konulan milletvekili sayısı 51’e yükseldi. Milletvekilleri, “güvenlik tehdidi” oluşturdukları iddiasıyla hapiste tutuluyor. Hapishanelerde insanlık dışı koşullarda tutuluyorlar, eziyet görüyorlar ve adeta Filistin halkını resmen temsil ettikleri için cezalandırılıyorlar.
Abluka ve ambargo nedeniyle insanlar ölüyor
- Bir de Filistinli yaralılar var. Filistin’de hastanelerde bulunan yaralıların durumu…
Gazze özelinde anlatacak olursak, İsrail saldırıları sonucu yaralanan Filistinlilere ilk müdahale burda yapılıyor. Fakat abluka ve ambargo nedeniyle gerekli tıbbi malzeme ile ilaç bulunmadığından daha sonraki tedavi süreçlerinde büyük zorluklar yaşanıyor. Dolayısıyla Filistinliler, çareyi komşu ülkelerde arıyorlar. Filistinli yaralıların akın ettiği ülkelerin başında Mısır geliyor. Sadece İsrail’in son saldırıları sonucu ağır yaralanmış 220 Filistinli Mısır’ın başkenti Kahire’deki hastanelerde şifa arıyor. Filistin’in diğer bölgelerinde ise yine sınırlı imkânlara rağmen sağlık kuruluşları yaralıları ve hastaları tedavi etmeye çalışıyor.
- Geçtiğimiz günlerde Filistinli yaralılardan bazılarını ülkemize getirerek tedavilerini yaptırdınız. Kaç yaralı getirdiniz?
Son İsrail saldırılarında yaralanan 59 Filistinli tedavi edilmek için Türkiye’ye getirildi. 25 Mart akşamı özel bir uçakla İstanbul’a gelen yaralılar, 12 farklı hastaneye sevk edildi. Misafir hastaların her türlü tedavi ve barınma masraflarını kurumumuz karşılıyor.
- Bölgeye yönelik çalışmalarınız neler ?
Biz İnsani Yardım Vakfı olarak Filistin’deki direnişi kendi davamız olarak sahipleniyoruz. Ve bölgeye yardımlarımız her yıl artarak devam ediyor. En son ‘Şifahen değil Acilen yardım’ kampanyamızla Gazze ablukasını Türkiyeli hayırseverlerin yardımlarıyla kırmaya çalıştık. Kardeş aile kampanyamız devam ediyor. Bu şekilde Filistin ve Türkiye halkları arasındaki kardeşliği kuvvetlendirmeyi arzu ediyoruz. Ayrıca sağlık merkezleri, klinikler ve sakatlara yönelik tedavi merkezleri inşaatlarımız var. Kütüphane ve kültür merkezi kurulması gibi sosyal nitelikli projelerimiz de devam ediyor. Duyarlı vatandaşlarımızın destekleri devam ettikçe biz de Filistin’in yaralarını sarmaya devam edeceğiz.
.............
selametle..