Viyana'daki İslam Akademisi Öğrencileri, Türkiye'de Üniversitelerdeki Türban Yasağının Kaldırılmasının Türkiye'nin Önünü Açacağını Savundu.
Viyana'daki İslam Akademisi öğrencileri, Türkiye'de üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılmasının Türkiye'nin önünü açacağını savundu.
İslam akademisinin müdiresi Zeynep Elibol, "Türban bir siyasi sembol ya da inanç sembolü değildir. Global bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar tercihlerinde özgür olmalı" dedi .
Avusturya'nın başkenti Viyana'daki İslam Akademisi (İslamische Fachschulei Social Bildung) öğrencileri, Türkiye'de sürmekte olan türban tartışmalarını değerlendi.
İslam Akademisi 3'üncü sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Funda Özcan, üniversitelerdeki türban yasağını onaylamadığını belirterek , "Türkiye Müslüman bir ülke, böyle bir yasak bölücülüğü ortaya çıkarıyor. Baş örtüsü yüzünden kendi insanımız yurt dışına okumak zorunda kalıyor. Biz Avusturya'da yaşıyoruz. Benim başım kapalı değil ama türbanlı birçok arkadaşım var ve okullarında bu konuda hiç problem yaşamıyorlar. Türkiye laik bir ülke ise bunu göstersin. Başörtüsü sorunu ortadan kalksın. Viyana'da böyle bir
sorun yokken Türkiye'de bunun yaşanıyor olması yanlış bence. Bu başörtüsü sorununu, yetkililer anayasada yapılacak bir kanun değişikliğiyle çözmelidir. İnsanın dış görünümüne değil, içine bakılmalı. Başörtüsünün serbest bırakılmasıyla başı açık olanlar kendilerini baskı altında hisseder diyorlar. Ben başım açık olmasına rağmen kendimi hiç de baskı altında hissetmiyorum" şeklinde konuştu.
16 yaşındaki Salama isimli öğrenci, başörtüsünün bir insanın inanç özgürlüğü olduğunu belirterek , "Viyana'da böyle bir kısıtlama yok. insanlar burada özgürler. İnsanlar başörtüsüyle üniversitede okuyabilmeliler. Türkiye Müslüman bir ülke. Buna rağmen başörtüsü sorunu var. Bu problem ortadan kalkarsa Türkiye'nin imajı düzelir" ifadelerini kullandı.
17 yaşındaki Damla Ertekin ise, "Türkiye'de başörtüsü sorunu yüzünden okuyamayan kızlarımız var. İlmin herkese açık olmasını istiyorum. İlim insanlar içindir. Ben başörtülü biri olarak,Türkiye'de okusaydım ailemden ayrı kalacaktım. Burada okuduğum için şanslıyım. Anayasadaki maddenin değişmesiyle Türkiye'nin önünün açılacağını düşünüyorum" dedi.
Ayşe Yılmaz (17) adlı bir öğrenci de , "Türkiye'deki başörtüsü yasağına şiddetle karşıyım. Türkiye'de bir ara kampanya çıktı, "Haydi kızlar okula" kampanyası. Orada bütün kızlar gidiyordu, ama başörtülü kızlar gidemiyordu. Bu durumu kızlara yapılan büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Avusturya'ya gelip okuyan başörtülü kızlar üniversiteleri birincilikle bitirip ödül alıyorlar. Türkiye'de bir şans verilse aynı sonuçlara varılacaktır" diye konuştu.
"Türkiye'deki üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkması için imza kampanyası başlatmıştık" diyen 17 yaşındaki Meltem Güneş , "Türkiye laik bir ülke. Başörtüsünü sorun yapıp Türkiye'de bölücülük yapıyorlar. Türkiye'deki yasakların kalkması için imza kampanyası başlattık. Ama gidişat bu durumun çözüleceğini gösteriyor" dedi.
Bahar Soytal (16) ise, "Şimdiye kadar başörtülü kız arkadaşlarım oldu, ama aramızda hiç sorun yaşamadık. Hepimiz insanız. Başına örtüsünü takmış ya da takmamış ne fark eder ki. Avusturya'da sorun yok. Türkiye'deki bu sorunu anlamıyorum. Bu yasakların kalkmasıyla birlikte Türkiye'nin önü açılacaktır" şeklinde konuştu.
İslam Akademisi müdiresi Zeynep Elibol, "Türkiye'deki anayasada yer alan başörtüsü konusundaki maddenin kaldırılması ve anayasadaki değişikliğin giderilmesi yönündeki tartışmalar çok ümit verici. Global bir dünyada yaşıyoruz. Türban tartışması çok önceden yapılmalıydı. Bu durumun bilimsel açıdan tartışılması gerekiyor. Mağdur durumdaki insanların hissettikleri bir kenara atılmamalı. Belki de bir değişikliğe gidilecek ve bundan sonra bazı gençlerin önü açılacak. Genç kızlarımız üniversitede okuyabilecek"
ifadelerini kullandı.
Elibol, "İnsanların okuma özgürlüğü elinden alınmış, bu büyük bir haksızlık. Bilim öğrenmek bütün insanların hakkıdır. Bu sürecin resmi olarak başlatılması Türkiye'nin demokratikleşme süreci içerisinde çok önemli bir adım attığının göstergesidir. Ümit vericidir. Bizim okulumuzda birçok öğrencimiz türbanlı. Başı açık olan öğrencilerimiz de var. Kimseye kapanacaksınız diye baskı uygulamıyoruz. Çünkü kimsenin bunu bir zorunluluk olarak görmesini istemiyoruz. Başörtüsü ne politik bir simgedir, ne de inanç
simgesidir" dedi.
Viyana'daki İslam Akademisi öğrencileri, Türkiye'de üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılmasının Türkiye'nin önünü açacağını savundu.
İslam akademisinin müdiresi Zeynep Elibol, "Türban bir siyasi sembol ya da inanç sembolü değildir. Global bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar tercihlerinde özgür olmalı" dedi .
Avusturya'nın başkenti Viyana'daki İslam Akademisi (İslamische Fachschulei Social Bildung) öğrencileri, Türkiye'de sürmekte olan türban tartışmalarını değerlendi.
İslam Akademisi 3'üncü sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Funda Özcan, üniversitelerdeki türban yasağını onaylamadığını belirterek , "Türkiye Müslüman bir ülke, böyle bir yasak bölücülüğü ortaya çıkarıyor. Baş örtüsü yüzünden kendi insanımız yurt dışına okumak zorunda kalıyor. Biz Avusturya'da yaşıyoruz. Benim başım kapalı değil ama türbanlı birçok arkadaşım var ve okullarında bu konuda hiç problem yaşamıyorlar. Türkiye laik bir ülke ise bunu göstersin. Başörtüsü sorunu ortadan kalksın. Viyana'da böyle bir
sorun yokken Türkiye'de bunun yaşanıyor olması yanlış bence. Bu başörtüsü sorununu, yetkililer anayasada yapılacak bir kanun değişikliğiyle çözmelidir. İnsanın dış görünümüne değil, içine bakılmalı. Başörtüsünün serbest bırakılmasıyla başı açık olanlar kendilerini baskı altında hisseder diyorlar. Ben başım açık olmasına rağmen kendimi hiç de baskı altında hissetmiyorum" şeklinde konuştu.
16 yaşındaki Salama isimli öğrenci, başörtüsünün bir insanın inanç özgürlüğü olduğunu belirterek , "Viyana'da böyle bir kısıtlama yok. insanlar burada özgürler. İnsanlar başörtüsüyle üniversitede okuyabilmeliler. Türkiye Müslüman bir ülke. Buna rağmen başörtüsü sorunu var. Bu problem ortadan kalkarsa Türkiye'nin imajı düzelir" ifadelerini kullandı.
17 yaşındaki Damla Ertekin ise, "Türkiye'de başörtüsü sorunu yüzünden okuyamayan kızlarımız var. İlmin herkese açık olmasını istiyorum. İlim insanlar içindir. Ben başörtülü biri olarak,Türkiye'de okusaydım ailemden ayrı kalacaktım. Burada okuduğum için şanslıyım. Anayasadaki maddenin değişmesiyle Türkiye'nin önünün açılacağını düşünüyorum" dedi.
Ayşe Yılmaz (17) adlı bir öğrenci de , "Türkiye'deki başörtüsü yasağına şiddetle karşıyım. Türkiye'de bir ara kampanya çıktı, "Haydi kızlar okula" kampanyası. Orada bütün kızlar gidiyordu, ama başörtülü kızlar gidemiyordu. Bu durumu kızlara yapılan büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Avusturya'ya gelip okuyan başörtülü kızlar üniversiteleri birincilikle bitirip ödül alıyorlar. Türkiye'de bir şans verilse aynı sonuçlara varılacaktır" diye konuştu.
"Türkiye'deki üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkması için imza kampanyası başlatmıştık" diyen 17 yaşındaki Meltem Güneş , "Türkiye laik bir ülke. Başörtüsünü sorun yapıp Türkiye'de bölücülük yapıyorlar. Türkiye'deki yasakların kalkması için imza kampanyası başlattık. Ama gidişat bu durumun çözüleceğini gösteriyor" dedi.
Bahar Soytal (16) ise, "Şimdiye kadar başörtülü kız arkadaşlarım oldu, ama aramızda hiç sorun yaşamadık. Hepimiz insanız. Başına örtüsünü takmış ya da takmamış ne fark eder ki. Avusturya'da sorun yok. Türkiye'deki bu sorunu anlamıyorum. Bu yasakların kalkmasıyla birlikte Türkiye'nin önü açılacaktır" şeklinde konuştu.
İslam Akademisi müdiresi Zeynep Elibol, "Türkiye'deki anayasada yer alan başörtüsü konusundaki maddenin kaldırılması ve anayasadaki değişikliğin giderilmesi yönündeki tartışmalar çok ümit verici. Global bir dünyada yaşıyoruz. Türban tartışması çok önceden yapılmalıydı. Bu durumun bilimsel açıdan tartışılması gerekiyor. Mağdur durumdaki insanların hissettikleri bir kenara atılmamalı. Belki de bir değişikliğe gidilecek ve bundan sonra bazı gençlerin önü açılacak. Genç kızlarımız üniversitede okuyabilecek"
ifadelerini kullandı.
Elibol, "İnsanların okuma özgürlüğü elinden alınmış, bu büyük bir haksızlık. Bilim öğrenmek bütün insanların hakkıdır. Bu sürecin resmi olarak başlatılması Türkiye'nin demokratikleşme süreci içerisinde çok önemli bir adım attığının göstergesidir. Ümit vericidir. Bizim okulumuzda birçok öğrencimiz türbanlı. Başı açık olan öğrencilerimiz de var. Kimseye kapanacaksınız diye baskı uygulamıyoruz. Çünkü kimsenin bunu bir zorunluluk olarak görmesini istemiyoruz. Başörtüsü ne politik bir simgedir, ne de inanç
simgesidir" dedi.