Türkiye'yi ilgilendiren konularda, Demokrat Partinin başkan adayı Barack Obama'nın doğrudan açıklamaları bulunuyor. Cumhuriyetçi Partinin başkan adayı John McCain ise kampanyası sırasında doğrudan açıklamalardan kaçındı, ancak danışmanları aracılığıyla Türkiye'nin çizgisine daha yakın politika mesajları verdi.
En tartışmalı konuların başında, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni meselesi geliyor. ABD'deki en büyük Ermeni kuruluşu olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), Cumhuriyetçi Partili McCain'e göre açık bir biçimde Ermeni tezlerinin yanında yer alan Obama'yı ABD başkanlık seçimi yarışında destekleyeceğini ekim sonunda duyurdu.
ANCA'ya göre Obama, en son 1 Kasımda Ermenilere açıklama göndererek, başkanlığı sırasında, sözde "Ermeni soykırımını" tanıma sözü verdi. Ocak ayında da Obama, bu yönde Ermenilere aynı vaatte bulunmuştu. Barack Obama, Kongredeki Ermeni tasarılarını da kuvvetle desteklediğini ifade etmişti.
Ermenistan'ın kuruluş yıldönümü vesilesiyle ekim başında yayımladığı bir başka açıklamada ise Obama, 1915 olaylarına değinmeden, Türkiye ve Ermenistan cumhurbaşkanları arasında başlatılan diplomasiye destek vermişti.
John McCain, kampanyası boyunca, Amerikalı Ermenilere iki mesaj gönderdi. Bu mesajlarda McCain, ABD Başkanı George Bush'un çizgisinde olduğu gibi, 1915 olaylarından "trajedi" olarak bahsederken, hiçbir şekilde "soykırım" sözcüğünü kullanmadı ve Ermenilere hiçbir taahhütte bulunmadı.
KIBRIS
ABD'de çıkan Greek News adlı haftalık dergi, ekim ayında Obama'nın, Rum asıllı Amerikalılar için bir mesaj yayımladığını ve Kıbrıs'taki Türk askeri varlığından "işgal" olarak söz ettiğini yazdı.
Obama ve yardımcısı Joe Biden'ın resmi seçim bildirgesinde ise Türkiye ve Kıbrıs politikaları anlatılırken, "işgal" benzeri bir ifade kullanılmadığı ve Kıbrıs sorununa adil çözüm beklentisinin vurgulandığı görüldü.
Obama, İstanbul'daki Fener Rum Patriği'nin "ekümenik", yani "evrensel" olarak tanınmasını ve Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasını destekliyor. Patrik ve Heybeliada Ruhban Okulu konusunda McCain de Obama ile benzer görüşleri taşıyor ve bu görüşler, McCain'in, ABD'deki Rum toplumuna gönderdiği bir mektupta vurgulanmıştı.
Ancak McCain, herhangi bir şekilde Kıbrıs'taki Türk varlığını "işgalci" olarak nitelemedi. McCain, başkanlık yarışına girmesinden çok önce başlayan uzun senatörlük yıllarında Türkiye'yi destekleyen açıklamalar yaptı. Yeri geldiği zaman, Kongrede Türkiye lehine tutum aldı.
Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyelik süreci, Bush yönetimi sırasında kuvvetle desteklenmişti. Aynı desteğin, Obama veya McCain'in yönetime gelmesi durumunda da sürmesi bekleniyor. Her iki aday da Türkiye'nin yerinin AB olduğu görüşünü destekliyor.
IRAK
Seçimde hangi başkan işbaşı yaparsa yapsın, gündemin en başındaki konulardan biri Irak olacak.
Cumhuriyetçi Partili McCain, ABD'nin Irak'ta geçen yıl giriştiği asker artırma politikasının ilk savunucuları arasında yer aldı. Yine Bush'un çizgisinde açıklamalarla, asker artırmanın işe yaradığı, başarıya ulaştığı görüşünü savunan McCain, başkan olursa ABD'nin "zamanından önce" Irak'tan çekilmesine güçlü şekilde karşı çıkıyor.
"Gerekirse yüzyıl kalırız" açıklaması, seçim kampanyasında McCain'e karşı Demokrat Partililerin en çok kullandığı argümanlardan biri oldu. Obama ise kampanyası boyunca Amerikan ordusunun sorumlu bir şekilde Irak'tan çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Kampanyası sırasında Irak'ı ziyaret eden Obama, 2011'e kadar Amerikan askerlerinin aşamalı olarak çekilmesi yönündeki takvime de destek verdi.
McCain, kampanyası öncesinde ve sırasında, ısrarla, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini konusunu vurgularken, Obama'nın başkan yardımcısı adayı Senatör Joe Biden, Irak'ta işlerin ABD açısından kötüye gittiği bir dönem olan 2006'da, bu ülkenin çok gevşek bir konfederasyon içinde, Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri olmak üzere üçe ayrılması önerisiyle ortaya çıkmıştı.
Irak'ta durumun, asker artırmayla birlikte ABD açısından düzelmesinden bu yana, Obama-Biden kampanyasında, Irak'ın üçe bölünmesi önerisi tekrarlanmadı. Irak'ta yeni ABD başkanının alacağı tutum ise bu ülkenin komşusu olarak Türkiye'yi yakından ilgilendirecek.
İRAN
Türkiye'nin diğer komşusu İran'ın nükleer silah elde etme arayışının "kabul edilemez" olduğu görüşü, hem Obama, hem de McCain tarafından her fırsatta vurgulandı. Ancak bu konuda izlenecek yöntem konusunda iki başkan adayı birbirinden ayrılıyor.
Obama, barış için gerekirse İran liderleriyle koşulsuz görüşebileceği yönünde ifadeler kullanmıştı. McCain ise, "İsrail'i yeryüzünden silmekten bahseden" İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile masaya koşulsuz oturmanın yanlış bir politika olacağı yönünde sözler söyledi ve Obama'yı sert dille eleştirdi.
McCain'in, seçim kampanyası sırasında bir toplantıda, bu konuda Beach Boys'un bir şarkısına sözlerini uyarlayarak, "Bombala bombala bombala" diye tempo tuttuğu biliniyor. Cumhuriyetçi aday, son aylarda sorunu mutlaka diplomatik yolla ve uluslararası toplumun İran'a baskı yapmasıyla çözülmesi mesajını daha sıklıkla vurguladı.
Demokrat Partiye yakın isimlerin ifade ettiği gibi, Demokrat Partili veya Cumhuriyetçi Partili, Beyaz Saray'a hangi yönetim gelirse gelsin, uranyum zenginleştirme politikasını durdurmayan bir İran, Washington yönetimi için problem anlamına gelecek. Obama gibi uzlaşma mesajları veren bir lider için bile bu geçerli olabilecek.
KAFKASYA, ORTA DOĞU VE DİĞER BÖLGELER
John McCain, Kafkasya'da ağustos başında patlak veren Gürcistan-Güney Osetya ve ardından Gürcistan-Rusya, ABD-Rusya ve NATO-Rusya gerginliğine dönüşen sıkıntılı durumdan, başından itibaren Rusya'yı sorumlu tuttu.
Cumhuriyetçi Partili aday, bu konuda en çabuk reaksiyonu veren isim oldu. Ancak McCain'in, "Bugün hepimiz Gürcistanlıyız" yönündeki ilk tepkisi, daha sonra eleştirilere de yol açtı. McCain, Rusya'ya karşı sert tedbirler alınması önerisini ortaya attı.
Obama ise, başlangıçta Rusya'yı hedef alacak ifadeler kullanmadı. Hatta onun ilk açıklamasında, her iki tarafa da itidal telkin etmesini, "tecrübesizlikle yapılan bir hata" olarak niteleyenler oldu. Obama da, kampanyasının son döneminde Moskova'ya karşı daha sert tutum takındı.
Obama, ABD'nin dünyadaki etkisinin "Bush'un yanlış politikaları yüzünden" son sekiz yılda çok büyük aşınmaya uğradığını ve kendisinin bunları onarmayı öncelik haline getireceğini vurguluyor. Bu çerçevede Obama, ABD'nin krizlerde tek başına değil, müttefik ve ortaklarıyla birlikte davranacağı sözünü veriyor ve Avrupa ile transatlantik ilişkileri geliştireceğini söylüyor.
ABD halkından aldığı destek yüzde 30'larda seyreden Bush'un politikalarından kendisini soyutlamaya çalışan McCain ise yine de aynı partiyi paylaştığı Bush'un uygulamalarının gölgesinde kalıyor. Bu yüzden McCain'in dünyayla işbirliği yapacağı sözleri, Obama'nın yaklaşımı karşısında daha zayıf olarak değerlendiriliyor.
McCain'in dış politika danışmanları, kriz durumlarında ABD'nin müttefik ve ortaklarıyla birlikte bir "demokrasiler birliği" oluşturmasını öneriyor.
Obama, Avrupa'yı da kapsayan seçim gezisinde, ilişkileri onarma yönünde verdiği mesajlarla Avrupalı halktan coşkulu bir destek almıştı. O sırada Amerikan basınında, "Seçim Avrupa'da yapılsa Obama kazanırdı" yorumları yapılmıştı.
Orta Doğu'da ise McCain, ABD'nin bölgedeki en yakın müttefiki olarak değerlendirdiği İsrail'in güvenliğinin kendisi için birincil öncelik taşıyacağını vurguluyor. Obama da ABD'nin İsrail politikalarının güçlü şekilde kendisi döneminde de sürdürüleceğini belirtiyor.
Buna karşılık Obama'nın ikinci adının "Hüseyin" olduğunu ve Müslüman kökenli bir babanın oğlu olduğunu her fırsatta vurgulayan ABD'deki aşırı muhafazakar çevreler, Obama'nın İsrail konusunda duyarsız kalabileceğini iddia ediyor.
Seçim kampanyası sırasında, Obama'nın "gizli Müslüman" olduğu yönünde bir söylenti yayılmış ve Obama, Hristiyan inancına bağlı olduğu açıklamasını yapmıştı.
En tartışmalı konuların başında, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni meselesi geliyor. ABD'deki en büyük Ermeni kuruluşu olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), Cumhuriyetçi Partili McCain'e göre açık bir biçimde Ermeni tezlerinin yanında yer alan Obama'yı ABD başkanlık seçimi yarışında destekleyeceğini ekim sonunda duyurdu.
ANCA'ya göre Obama, en son 1 Kasımda Ermenilere açıklama göndererek, başkanlığı sırasında, sözde "Ermeni soykırımını" tanıma sözü verdi. Ocak ayında da Obama, bu yönde Ermenilere aynı vaatte bulunmuştu. Barack Obama, Kongredeki Ermeni tasarılarını da kuvvetle desteklediğini ifade etmişti.
Ermenistan'ın kuruluş yıldönümü vesilesiyle ekim başında yayımladığı bir başka açıklamada ise Obama, 1915 olaylarına değinmeden, Türkiye ve Ermenistan cumhurbaşkanları arasında başlatılan diplomasiye destek vermişti.
John McCain, kampanyası boyunca, Amerikalı Ermenilere iki mesaj gönderdi. Bu mesajlarda McCain, ABD Başkanı George Bush'un çizgisinde olduğu gibi, 1915 olaylarından "trajedi" olarak bahsederken, hiçbir şekilde "soykırım" sözcüğünü kullanmadı ve Ermenilere hiçbir taahhütte bulunmadı.
KIBRIS
ABD'de çıkan Greek News adlı haftalık dergi, ekim ayında Obama'nın, Rum asıllı Amerikalılar için bir mesaj yayımladığını ve Kıbrıs'taki Türk askeri varlığından "işgal" olarak söz ettiğini yazdı.
Obama ve yardımcısı Joe Biden'ın resmi seçim bildirgesinde ise Türkiye ve Kıbrıs politikaları anlatılırken, "işgal" benzeri bir ifade kullanılmadığı ve Kıbrıs sorununa adil çözüm beklentisinin vurgulandığı görüldü.
Obama, İstanbul'daki Fener Rum Patriği'nin "ekümenik", yani "evrensel" olarak tanınmasını ve Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasını destekliyor. Patrik ve Heybeliada Ruhban Okulu konusunda McCain de Obama ile benzer görüşleri taşıyor ve bu görüşler, McCain'in, ABD'deki Rum toplumuna gönderdiği bir mektupta vurgulanmıştı.
Ancak McCain, herhangi bir şekilde Kıbrıs'taki Türk varlığını "işgalci" olarak nitelemedi. McCain, başkanlık yarışına girmesinden çok önce başlayan uzun senatörlük yıllarında Türkiye'yi destekleyen açıklamalar yaptı. Yeri geldiği zaman, Kongrede Türkiye lehine tutum aldı.
Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyelik süreci, Bush yönetimi sırasında kuvvetle desteklenmişti. Aynı desteğin, Obama veya McCain'in yönetime gelmesi durumunda da sürmesi bekleniyor. Her iki aday da Türkiye'nin yerinin AB olduğu görüşünü destekliyor.
IRAK
Seçimde hangi başkan işbaşı yaparsa yapsın, gündemin en başındaki konulardan biri Irak olacak.
Cumhuriyetçi Partili McCain, ABD'nin Irak'ta geçen yıl giriştiği asker artırma politikasının ilk savunucuları arasında yer aldı. Yine Bush'un çizgisinde açıklamalarla, asker artırmanın işe yaradığı, başarıya ulaştığı görüşünü savunan McCain, başkan olursa ABD'nin "zamanından önce" Irak'tan çekilmesine güçlü şekilde karşı çıkıyor.
"Gerekirse yüzyıl kalırız" açıklaması, seçim kampanyasında McCain'e karşı Demokrat Partililerin en çok kullandığı argümanlardan biri oldu. Obama ise kampanyası boyunca Amerikan ordusunun sorumlu bir şekilde Irak'tan çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Kampanyası sırasında Irak'ı ziyaret eden Obama, 2011'e kadar Amerikan askerlerinin aşamalı olarak çekilmesi yönündeki takvime de destek verdi.
McCain, kampanyası öncesinde ve sırasında, ısrarla, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini konusunu vurgularken, Obama'nın başkan yardımcısı adayı Senatör Joe Biden, Irak'ta işlerin ABD açısından kötüye gittiği bir dönem olan 2006'da, bu ülkenin çok gevşek bir konfederasyon içinde, Şii, Sünni ve Kürt bölgeleri olmak üzere üçe ayrılması önerisiyle ortaya çıkmıştı.
Irak'ta durumun, asker artırmayla birlikte ABD açısından düzelmesinden bu yana, Obama-Biden kampanyasında, Irak'ın üçe bölünmesi önerisi tekrarlanmadı. Irak'ta yeni ABD başkanının alacağı tutum ise bu ülkenin komşusu olarak Türkiye'yi yakından ilgilendirecek.
İRAN
Türkiye'nin diğer komşusu İran'ın nükleer silah elde etme arayışının "kabul edilemez" olduğu görüşü, hem Obama, hem de McCain tarafından her fırsatta vurgulandı. Ancak bu konuda izlenecek yöntem konusunda iki başkan adayı birbirinden ayrılıyor.
Obama, barış için gerekirse İran liderleriyle koşulsuz görüşebileceği yönünde ifadeler kullanmıştı. McCain ise, "İsrail'i yeryüzünden silmekten bahseden" İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile masaya koşulsuz oturmanın yanlış bir politika olacağı yönünde sözler söyledi ve Obama'yı sert dille eleştirdi.
McCain'in, seçim kampanyası sırasında bir toplantıda, bu konuda Beach Boys'un bir şarkısına sözlerini uyarlayarak, "Bombala bombala bombala" diye tempo tuttuğu biliniyor. Cumhuriyetçi aday, son aylarda sorunu mutlaka diplomatik yolla ve uluslararası toplumun İran'a baskı yapmasıyla çözülmesi mesajını daha sıklıkla vurguladı.
Demokrat Partiye yakın isimlerin ifade ettiği gibi, Demokrat Partili veya Cumhuriyetçi Partili, Beyaz Saray'a hangi yönetim gelirse gelsin, uranyum zenginleştirme politikasını durdurmayan bir İran, Washington yönetimi için problem anlamına gelecek. Obama gibi uzlaşma mesajları veren bir lider için bile bu geçerli olabilecek.
KAFKASYA, ORTA DOĞU VE DİĞER BÖLGELER
John McCain, Kafkasya'da ağustos başında patlak veren Gürcistan-Güney Osetya ve ardından Gürcistan-Rusya, ABD-Rusya ve NATO-Rusya gerginliğine dönüşen sıkıntılı durumdan, başından itibaren Rusya'yı sorumlu tuttu.
Cumhuriyetçi Partili aday, bu konuda en çabuk reaksiyonu veren isim oldu. Ancak McCain'in, "Bugün hepimiz Gürcistanlıyız" yönündeki ilk tepkisi, daha sonra eleştirilere de yol açtı. McCain, Rusya'ya karşı sert tedbirler alınması önerisini ortaya attı.
Obama ise, başlangıçta Rusya'yı hedef alacak ifadeler kullanmadı. Hatta onun ilk açıklamasında, her iki tarafa da itidal telkin etmesini, "tecrübesizlikle yapılan bir hata" olarak niteleyenler oldu. Obama da, kampanyasının son döneminde Moskova'ya karşı daha sert tutum takındı.
Obama, ABD'nin dünyadaki etkisinin "Bush'un yanlış politikaları yüzünden" son sekiz yılda çok büyük aşınmaya uğradığını ve kendisinin bunları onarmayı öncelik haline getireceğini vurguluyor. Bu çerçevede Obama, ABD'nin krizlerde tek başına değil, müttefik ve ortaklarıyla birlikte davranacağı sözünü veriyor ve Avrupa ile transatlantik ilişkileri geliştireceğini söylüyor.
ABD halkından aldığı destek yüzde 30'larda seyreden Bush'un politikalarından kendisini soyutlamaya çalışan McCain ise yine de aynı partiyi paylaştığı Bush'un uygulamalarının gölgesinde kalıyor. Bu yüzden McCain'in dünyayla işbirliği yapacağı sözleri, Obama'nın yaklaşımı karşısında daha zayıf olarak değerlendiriliyor.
McCain'in dış politika danışmanları, kriz durumlarında ABD'nin müttefik ve ortaklarıyla birlikte bir "demokrasiler birliği" oluşturmasını öneriyor.
Obama, Avrupa'yı da kapsayan seçim gezisinde, ilişkileri onarma yönünde verdiği mesajlarla Avrupalı halktan coşkulu bir destek almıştı. O sırada Amerikan basınında, "Seçim Avrupa'da yapılsa Obama kazanırdı" yorumları yapılmıştı.
Orta Doğu'da ise McCain, ABD'nin bölgedeki en yakın müttefiki olarak değerlendirdiği İsrail'in güvenliğinin kendisi için birincil öncelik taşıyacağını vurguluyor. Obama da ABD'nin İsrail politikalarının güçlü şekilde kendisi döneminde de sürdürüleceğini belirtiyor.
Buna karşılık Obama'nın ikinci adının "Hüseyin" olduğunu ve Müslüman kökenli bir babanın oğlu olduğunu her fırsatta vurgulayan ABD'deki aşırı muhafazakar çevreler, Obama'nın İsrail konusunda duyarsız kalabileceğini iddia ediyor.
Seçim kampanyası sırasında, Obama'nın "gizli Müslüman" olduğu yönünde bir söylenti yayılmış ve Obama, Hristiyan inancına bağlı olduğu açıklamasını yapmıştı.